"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kısmen kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kısmen esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı davacı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.10.2022 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı davacı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davacı davalı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için belirlenen gün ve saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sadakatsiz olduğunu, müvekkilinin davalı erkeğin escort servisini aradığını gördüğünü, davalının sadakatsizliğini hazmedemeyen müvekkilinin 16/02/2017 tarihinde 2 çocuğu ile birlikte müşterek konuttan ayrıldığını, müvekkilinin müşterek konuttan ayrıldıktan sonra anlaşmalı olarak boşanmak istediğini davalıya söylediğini, davalının "Geri dönüşü olmayan yollara girmeyelim bu hepimiz için felaket olur, kılıçlar çekilmesin, kan gövdeyi götürür yoksa." şeklinde ifadeler kullanarak müvekkilini tehdit ettiğini, davalının müvekkilinin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, ilgi ve alaka göstermediğini, müvekkilini yok saydığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetinin müvekkiline bırakılmasına, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir - yoksulluk nafakasına ve 450.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı davalı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Hikmet K. isimli şahısla tamamen facebook üzerinden arkadaşlık yaptığını, ismi geçen şahısla ya da başka bir kişiyle aile birliğini sarsacak herhangi bir davranışının ve tutumunun olmadığını, müvekkilinin bugüne kadar eşinin sadakatsiz tutum ve davranışlarını sezmesine rağmen eşini çok sevdiği için bunları eşine konduramadığından evliliğini bugüne kadar sürdürdüğünü ancak davalının başka bir kadınla aşk mektubu yazışmalarının olduğunu ve bu bayanla aylar boyunca konuşmalarının olduğunu öğrendikten sonra bu evliliği bitirmeye karar verdiğini bu nedenlerle dava dilekçesini tekrarla tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davacı davalı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı davacı erkeğin dava dilekçesindeki iddiasının kesinlikle doğru olmadığını, erkeğin müvekkiline yönelik tehdit ve hakaret içeren sözler söylediğini, davanın hak düşürücü süre içerisinde de açılmadığını, erkeğin iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, erkeğin müvekkiline yönelik ağır ithamlarda bulunduğunu, müvekkilinin ikamet ettiği konuta giderek taşkınlık çıkardığını, müvekkilini ve akrabalarını tehdit ettiğini, aksine kendisinin üçüncü bir kişi ile yazıştığını beyan ederek birleşen davanın reddine, kendi açtıkları davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı davacı erkek vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davacının dilekçede belirttiği hususlarının hiçbirinin doğru olmadığını, davacıya evlendikten bir süre sonra "bipolar kişilik bozukluğu" teşhisi konduğunu, davacının evlilik süresince Hikmet K. isimli kişi ile Facebook arkadaşlığı yaptığını, müvekkilinin hiç kimse ile gönül bağı olmadığını, dosyaya sunulan whattsap mesaj kaydında yer alan konuşmanın duygusal bir yazışma olmadığını, tarafların içinde bulunduğu boşluğun kısa süreli dışa vurumu olup, aldatma sayılmasının mümkün olmadığını, basit bir arkadaşlığın ve dertleşmenin ötesine geçmediğini, bahsi geçen kişi ile fiili olarak görüşmediğini, hiçbir paylaşımda bulunmadığını, müvekkilinin evlilik süresince eşine ve çocuklarına karşı tüm görevlerini eksiksiz yerine getirdiğini savunarak davacının boşanma davası ile maddî taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı davacı erkek vekili asıl davada ikinci cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile başka bir şahıs arasında konuşmalar olduğunu ancak bunların duygusal olmayıp, müvekkilinin, davacının baskıları ve çıkarttığı sorunlar sebebi ile içine düştüğü boşluğun kısa süreli dışa vurumu olduğunu ve aldatma sayılmasının mümkün olmadığını savunarak, ilk cevap dilekçesindeki beyanları tekrar ederek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
3. Davalı davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı davalı kadının Turgay A. isimli şahısla ilişki yaşadığını öğrendiğini, ortak arkadaş çevrelerinden bu durumun çekilen fotoğraflarla kendisine bildirildiğini ve eşinin gece geç saatlere kadar bu kişi ile el ele gezdiklerini ve çeşitli mekanlarda baş başa vakit geçirdiklerini, bu kişinin eşinin evinde kaldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin başka bir kadınla görüşmek ve yazışmak suretiyle evlilik birliğinde olması gereken sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, buna karşılık erkek tarafından davacı davalı kadının kadının Turgay A. isimli kişi ile zina yaptığı iddia edilmiş ise de dosya kapsamına göre kadın ile Turgay A. arasında bir ilişkinin olduğunun anlaşıldığı, fakat bu ilişkinin zina boyutuna vardığının ispat edilemediği, bunun yanında kadının, davalı davacı erkek ve erkeğin kardeşleri tarafından tehdit edildiği ve erkeğin güven sarsıcı davranışlarının olduğu böylelikle kocanın kadına göre daha fazla kusurlu olduğunun kabul edildiği, sosyal hizmet uzmanı tarafından düzenlenen raporlar, Marmara Üniv. ... Eğit. Araş. Hastanesi rapor ve yazıları nazara alınarak çocukların velâyetlerinin anneye bırakılmasına, çocuklar için aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davacı davalı kadının asgari ücretin üzerinde gelire sahip bir işte çalıştığı üzerine kayıtlı 1 gayrimenkulün bulunduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, davalı davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusurlu olduğu nazara alınarak maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerektiği, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına, boşanmaya yol açan olaydaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile kadının boşanmakla en azından eşinin desteğini yitirecek olması, erkeğin tutum ve davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 52 nci maddesi hükümleri de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci maddesi gereğince kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davalı davacı erkeğin zina sebebine dayalı davasının reddine, asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar için aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL iştirak nafakasına, davacı davalı kadın yararına 15.000,00 maddî, 15.000,00 manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı davalı kadın vekili müvekkilinin kusurlu bir davranışının bulunmadığını, erkeğin tamamıyla kusurlu olduğunu, erkeğin tanık beyanlarının kurguya dayalı olduğunu, müvekkilinin hiç bir erkek ile birliktelik yaşamadığını, iştirak nafakasına üfe oranında artış talebi hakkında hüküm kurulmadığını, iştirak nafakası ve tazminatların eksik takdir edildiği belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarları, nafakalara ÜFE oranında artırılması talebi hakkında karar verilmemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden İlk derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının zina olgusunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, kadının Turgay isimli erkek ile evlilik dışı ilişki yaşadığını, bunu çocukların gözleri önünde uygunsuz şekilde yaptığını, çocukların babaları ile kalmak istediklerini, annelerinin baskısı altında olduğunu, kadının bipolar bozukluk hastası olduğunu, çocuklarla babanın görüşmesinin engellendiğini, kadının Hikmet ile yaptığı görüşmeleri ilişkin delillerin eksik toplandığını belirterek, reddedilen zina hukuki nedenli boşanma davası, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan delillerden Mahkemece erkeğe ve kadına yüklenen kusurların sabit olduğu, erkeğin ayrıca eşiyle vakit geçirmemesi ve eşiyle ilgilenmemesi nedeniyle de kusurlu olduğu, geçimsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, ibraz edilen delillerle zina eyleminin gerçekleştiğinin ispat edilemediği anlaşıldığından erkeğin zina hukuki nedenine dayalı davasının reddi, kadının davasının kabulü, birleşen davanın kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, erkeğin eksik incelemeye yönelik istinaf itirazının incelenmesine gelince; cevap dilekçesinin dördüncü maddesinde belirtilen Hikmet isimli şahısla yapılan görüşmelere ilişkin telefon ve sosyal medya kayıtlarının incelenmesinin, kadının kira gelirleri hakkında araştırma yapılmasının, arkadaşlık sitelerine üyelik hakkında sahtelik, gerçeklik araştırması yapılmasının verilecek karara etkisinin bulunmadığı görülmekle erkeğin bu hususlarda eksik inceleme yapılarak karar verildiğine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı, velâyet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilkenin, çocuğun üstün yararı olduğu, çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesinin gerektiği, ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulacağı, ortak çocukların uzun zamandır anneleriyle birlikte yaşamaları, anne yanında kalmalarının gelişimlerine olumsuz etki edeceğine ilişkin delil bulunmaması, uzmana vermiş oldukları beyanlar ve sosyal inceleme raporundaki tespitler ile velâyet konusunda çekişme olduğu dikkate alınarak velâyet düzenlemesinde, yargılama aşamasındaki kişisel ilişki düzenlemesinde ortak velâyet verilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı; ortak çocukların yaşları ve ihtiyaçları, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi tarafından iştirak nafakasına hükmedilmesinde ve miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu görüldüğünden iştirak nafakası miktarlarında isabetsizlik görülmediği, nafakalara ÜFE oranında artırım yapılması talebinin ön inceleme duruşmasından sonra ileri sürülmesi nedeniyle bu husustaki kadının istinaf talebinin kısmen kabulüne, bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde ve erkeğin tazminat taleplerinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak kadına lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile yüklenmeyen vakıalara yönelik kadının istinaf talebinin kabulüne, nafakalara ÜFE oranında artırım yapılması talebinin ön inceleme duruşmasından sonra ileri sürülmesi nedeniyle bu husustaki kadının istinaf talebinin kısmen kabulüne, bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının tazminat miktarlarına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf taleplerinin reddine, erkeğin istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçelerinde ileri sürülen sebepler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2. Davalı davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçelerinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı karşılıklı boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, zina hukuki nedenli davanın ispatlanıp ispatlanmadığı, kabulü gerekip gerekmediği, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi ile velâyeti anneye verilen ortak çocuklar yararına hüküm altına alınan iştirak nafakası miktarları, iştirak nafakasına artış uygulanması ile maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci, 166 ncı, 169 uncu, 175 inci, 182 inci, 323 üncü ve 336 ncı maddeleri, 339 uncu maddesinin birinci fıkrası, 346 ncı maddesinin birinci fıkrası; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası; Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 1 inci maddesi, 4 üncü maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı madddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Velâyet ve çocuklar ile kurulan kişisel ilişki kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin dahi göz önünde tutulması gerekir. Velâyeti anneye bırakılan küçükler Zelal ve Hilal ile baba arasında kişisel ilişki kurulurken aslolan küçüklerin fikri ve bedeni ilişkisinin gelişmesidir. Gözönünde tutulması gereken temel ilke de, çocuğun üstün yararı (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; 4721 sayılı Kanun, md.339/1, md.343/1, md.346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Somut olayda ortak çocuk Hilda'nın baba ile kişisel ilişki sırasında meydana gelen olaylar nedeni ile babanın ... 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2022/227 esas sayılı dosyası üzerinden yargılandığı, yargılamanın derdest olduğu görülmüştür. Bu kapsamda baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki bakımından uzmandan rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra baba ile kişisel ilişki yönünden hüküm tesisi kurulması zorunlu olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden re'sen BOZULMASINA,
2.Tarafların temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin duruşmalı temyiz eden ...'tan alınıp Neziye'ye verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
179.90 TL İlam H.
80.70 TL Peşin H.
99.20 TL Kalan H.
397.80 TL TBH.
(Neziye)
179.90 TL İlam H.
80.70 TL Peşin H.
99.20 TL Kalan H.
397.80 TL TBH.