"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/470 E., 2022/611 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2015/422 E., 2021/760 K.
Taraflar arasındaki ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüyle, alacakların takas edilerek bakiye alacağın davalı-davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararın ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. ... vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin eşinin vefat ettiğini, mirasçı olarak davalı-davacı çocuğu ile müvekkilinin kaldığını, tarafların evlilik birliği içine muris eş adına 28391 ada 1 parsel 39 nolu bağımsız bölümün satın alındığını, taşınmaz bedelinin bir kısmının peşin (64.000,00 TL) bir kısmının da kredi ( 66.500,00 TL) ile karşılandığını, peşinatta müvekkilinin altınlarını bozdurarak verdiği 11.000,00 TL'nin kullanıldığını, peşinatta kullanılan paranın evlilik birliğinden önce murise verildiğinden bu hususta ayrıca dava açılacağını, müvekkilinin kardeşinden aldığı para ile murisin çektiği kredi borcunu kapattığını, müvekkilinin tekstil atölyesi işletmeciği yaptığını, birikimleri ve 5 katlı apartmanı olduğunu, kira geliri ve evlilik öncesi babasından aldığı maaşla yaptığı 8.500,00 TL'lik birikimini muris eşine verdiğini, evlilik öncesi sahip olduğu aracın satış bedelini de merhum eşine verdiğini, müvekkilinin taşınmazın edinilmesini için kullanılan krediyi elinde kalan altınlarını bozdurarak 39.639,00 TL ödeme yaparak kapattığını, kapatılan kredi ödemesi nedeniyle yaptığı ödeme nedeniyle muris eşin 40.000,00 TL kredi çekerek müvekkiline havale ettiğini, işbu kredi ödemesi içinde muris eş adına olan aracın satıldığını, bakiye kalan miktar için de müvekkilinin 3.940,00 USD ve 9 adet çeyrek altın bozdurarak muris eşine verdiğini; muris eş adına kayıtlı ayrıca 254 ada 173 parsel 4 nolu bağımsız bölüm ve arsa olduğunu; murisin kardeşine gönderdiği paranın da terekeye dahil edilmesi gerektiğini, evlilik birliği içinde edinilen konuta mutfak aletlerinin tamamı ile yemek takımı ve sırçaları, nevresim takımlarının v.s. müvekkilinin kardeşi tarafından alındığını, müvekkilinin çeyiz parası, evlilik öncesi kira ve maaş geliri birikimi ile kendi adına araç satın aldığını belirterek mal rejiminin tasfiyesi ile müvekkili lehine doğacak katılma ve katkı payı oranının tespitini talep ve dava etmiştir.
2. ... vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; aracın müvekkilinin kişisel parası ile alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı cevap dilekçesinde; taşınmazın evlilik öncesi satın alındığını ve murisin kişisel malı olduğunu, davacı-davalının murise 11.000,00 TL borç verdiği iddiasının doğru olmadığını, davacı-davalının kardeşi tarafından para gönderildiği, paranın borç olduğuna dair delil olmadığını, konut kredisini murisin kardeşi tarafından verilen para ile kapatıldığını, murisin de kredi çekerek kardeşine borcunu ödediğini, davacı-davalının iddialarının asılsız olduğunu, murise ait diğer bulunan taşınmazlar yönünden hisse oranının artırılmasını istemesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, murise ait hakedilmiş vekâlet ücretleri konusunda ispat külfetinin ... tarafa ait olduğunu belirterek davanın reddine savunmuştur.
2. Davalı-davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; ... adına evlilik birliği içinde satın alınan aracın murisin parası ile alındığını, ayrıca davacı-davalının elde ettiği kira gelirlerinin de bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş; davalı-davacı vekili 20.09.2021 tarihli dilekçesiyle talep miktarını yükselterek toplam 22.916,66 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden; 20.08.2021 havale tarihli bilirkişi raporunun hükme esas almaya elverişli olduğu; asıl davada tasfiye konusu 28391 ada 1 parsel 39 nolu bağımsız bölümün 22.01.2014 tarihinde satış işlemi ile muris adına kayıt ve tescil edildiği, 12.09.2011 tarihli sözleşmeye ve ödeme planına göre 64.000,00 TL peşin, 22.09.2011 tarihinde ise 66.500,00 TL ödemek üzere toplam 130.500,00 TL bedelle taşınmazın alınması konusunda anlaşıldığı 18.10.2011 tarihinde 60.000,00 TL konut kredisi kullanıldığı, kredi borcunun 12.01.2014 tarihinde kapatıldığı; davacı-davalının konut kredisini kapatmak için altınlarını bozdurarak 13.01.2014 tarihinde bankaya 39.639,00 TL yatırdığını iddia etmiş ise de taşınmazın borcunun murisin kardeşi ... tarafından verilen 40.000,00 TL ile kapatıldığı, nitekim ... tarafından yaptığı bu ödeme nedeniyle mirasçılar aleyhine icra takibi de yapıldığı, dava konusu taşınmaz için 18.10.2011 tarihinde çekilen konut kredisinin yasal mal rejimi dönemi içinde ödenen taksitleri edinilmiş mal grubunda yer aldığından bu dönem içindeki taksitler yönünden katılma alacağı hesabı içinde değerlendirdiği; davacının kardeşinin murisin kredi borcu için verdiğini iddia ettiği 12.000,00 TL'nin mal rejiminin tasfiye davasının konusu kapsamında kalmadığı, bu alacağın kardeşin genel hükümlere göre talep edilebileceği, eşler arasındaki alacak borç ilişkisinden doğan talepler mal rejiminin tasfiyesi davasının konusu kapsamında kalmadığı, bu talep yönünden davacı-davalının murise verdiğini veya borcu için ödediğini iddia ettiği alacaklar bakımından genel hükümlere göre dava açması gerektiği; davacı-davalının murisin davalarda alacağı vekâlet ücretlerinin terekeye eklenmesi talebinde bulunmuşsa da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 235 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan mallar tasfiyeye katılabileceği, işbu dosyada tasfiyeye katılabilecek vekâlet ücreti alacağının olup olmadığı konusunda dosyada belge bulunmadığı; davacı-davalının murisin kardeşi Bayram'a 20.08.2013 tarihinde 19.750,00 TL havale yaptığını, Bayram ve Şaban'a toplamda 67.000,00 TL para gönderdiğini ve bu bedelden dolayı da alacak taleplerinin olduğunu beyan ettiği, nitekim davalı-davacının paraların borç değil, borç iadesi olduğunu beyan ettiği, yapılan ödemelerin açıklama kısmında açıklamada bulunulmadığı, bu ödemelerin borç para olduğuna dair dosyada somut bir delile rastlanılamadığı; davacı-davalının ev eşyalarının kardeşi tarafından alınması iddiası yönünden yapılan incelemede davacı-davalının bu iddiasının dosya kapsamında soyut kaldığı, somut olarak beyanını destekler mahiyette delil veya belge bulunmadığı, nitekim bu eşyalar yönünden davalı-davacının sorumluluğu bulunmadığı; davacı-davalının murisin evlilik birliği öncesinde edindiği taşınmazların tasfiye sonucu çıkacak değerinin fazla çıkması olasılığına binaen 4721 sayılı Kanun'un 227 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliği edinilmiş mallar üzerinde hisse oranın artırılması ile ilgili iddia ve taleplerinin incelenmesinde söz konusu taşınmazların edinilmesinde, iyileştirilmesinde veya korunmasında katkıda bulunduğuna dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı; 2021 yılı ikinci yarısı itibariyle taşınmazın değerinin 470.000,00 TL olduğu; hükme esas alına bilirkişi raporunda davacı-davalının 92.329,49 TL katılma alacağının bulunduğu, bu miktardan davacı-davalının eşin yasal miras payı olan 23.082,37 TL'nin mahsup edilmesi sonucu diğer mirasçılardan talep edebileceği 69.247,12 TL katılma alacağının bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle; davacı-davalının davasının kabulü ile mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacaklarına karşılık miras payı oranına göre davalı-davacının hissesine düşen 69.247,12 TL alacağının davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine karar verilmiştir.
2. Birleşen dava yönünden; kira gelirlerinden dolayı katılma alacağı talebi yönünden yapılan incelemede dosya kapsamında söz konusu mal varlığından dolayı kira geliri bulunduğuna dair somut bir delil bulunmadığı, bu bağlamda murisin ölüm tarihi itibariyle kira geliri nedeniyle oluşan para bulunmadığı; tasfiye konusu aracın 10.06.2013 tarihinde 31.499,99 TL'ye satın alındığı, davacı-davalının kişisel mal iddiasını ispatlar mahiyette somut delilin bulunmadığı, aracın alımında davacı-davalının hesabında bulunan 14.000,00 TL parasını çektiği, bu paranın aracın alımında kullandığı; aracın 2021 yılı ikinci yarısı itibariyle değeri 110.000,00 TL olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı-davacının 30.555,65 TL katılma alacağının tespit edildiği, davalı-davacısının yasal miras payına isabet eden kısım olan 22.916,66 TL 'yi diğer mirasçılardan talepte bulunabileceği gerekçesiyle; davalı-davacının davasının kabulü ile mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacaklarına karşılık miras payı oranına göre davacı-davalının hissesine düşen 22.916,66 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine kara verilmiştir.
3. Sonuç olarak, 4721 sayılı Kanun'un 236 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde düzenlenen karşılıklı alacakların takası hükmünün emir niteliğinde olduğu, alacakların takas edilmesi gerektiği gerekçesiyle; tarafların hükmün (1) ve (2) nolu bentlerinde belirtilen alacaklarının 4721 sayılı Kanun'un 236 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca karşılıklı takas edilmesi sonucu davacı-davalının mal rejimi tasfiyesinden doğan miras payı oranına göre davalı-davacının hissesine düşen 46.330,46 TL alacağın davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
... vekili istinaf dilekçesinde; asıl davada tasfiye konusu taşınmazın kredi borcunun kapatılması sırasında müvekkiline ait altınların dikkate alınmadan tasfiye hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, murisin ömrünün son zamanlarında hesabına gelen alacaklarını kardeşleri üzerine kaçırarak muris muvazaası yaptığını; birleşen davada tasfiye konusu aracın müvekkilinin kişisel malı olduğunu, evlilik birliği devam ederken bozdurulan altın ve dövizlerin tasfiye hesabına katılmamasının hatalı olduğunu, muris muvazaası nedeniyle murisin kaçırdığı paraların araştırılmadığını, evin zorunlu masraflarının kim tarafından yapıldığı araştırılmadan eksik ve yanlış hesaplamalarla karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl davada tasfiye konusu taşınmazın 12.09.2011 tarihinde müteahhit firmadan satın alındığı, 130.500,00 TL'ye satın alınan ev için 64.000,00 TL peşinat ödendiği, kalan miktar için kredi çekildiği, her ne kadar davacı-davalının evin peşinat ödenmesi için murise 11.000,00 TL para verdiğini iddia etmiş ise de, bu tarihte tarafların henüz evlenmemiş olması sebebi ile davacının iddiasına konu işbu paranın mal rejiminin tasfiyesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacı-davalının işbu parayı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre genel mahkemelerde talep edebileceği; çekilen konut kredisinin 13.01.2014 tarihinde 39.639,00 TL toplu ödeme yapılmak sureti ile kapatıldığı, davacı-davalının kredinin kapatılması için altınlarını bozdurduğunu iddia ettiği, ancak daha sonra murisin bu parayı davacıya ödemek için 40.000,00 TL kredi çektiğini ve bu paranın davacı-davalının hesabına havale edildiğinin belirtildiği gibi murisin kardeşi tarafından açılan dava dosyasında da murise ait konut kredisinin kardeşiden aldığı 40.000,00 TL ile kapatıldığının kabul edilmek sureti ile işbu tespitin istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, hal böyle olunca hem kesinleşmiş işbu mahkeme kararındaki tespit hem de davacı-davalının altınları ile yaptığı bu ödeme karşılığında murisin başka bir bankadan kredi çekerek bu krediyi davacı-davalının hesabına havale ettiği yönündeki beyanı karşısında konut kredisinin kapatılması için davacı-davalıya ait altınların bozdurulduğu iddiasının ... lehine tasfiye hesabında değerlendirilemeyeceği; ... murisin çektiği 40.000,00 TL'lik kredinin bakiye borcu olan 10.000,00 TL'yi kapatmak üzere bir miktar dolarla, çeyrek altın bozdurularak krediyi kapattığını iddia etmiş ise de, bu iddianın ispatlanamadığı, dolayısıyla dava konusu taşınmaz için tasfiye hesabı yapılırken davacı-davalının bozdurulduğunu iddia ettiği altınlarının tasfiye hesabında dikkate alınmamasında isabetsizlik olmadığı; tasfiye konusu taşınmazın alınması sırasında kullanılan kredi ödemelerinin bir kısmının evlilik birliği içinde yapılması sebebi ile davacı lehine hesaplanan tasfiye alacağı miktarının isabetli olduğu; davacı-davalının, murisin çektiği kredinin kardeşi tarafından verilen 12.000,00 TL para ile 05.09.2014 tarihinde kapatıldığını iddia etmiş ise de, üçüncü kişi konumundaki davacı-davalının kardeşi tarafından murise verildiği iddia edilen işbu paranın tasfiye hesabında dikkate alınamayacağı gibi davacı-davalının bu parayla ilgili talep hakkının da olmadığı, dilerse davacı-davalının kardeşinin işbu para ile ilgili genel mahkemelerde dava açabileceği; davacı-davalının kira geliri ve maaşı ile biriktirdiğini iddia ettiği 8.500,00 TL çekmek suretiyle 22.11.2013 tarihinde murise verdiğini iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlayamadığı, yine davacının kardeşine verdiği vekâletname ile sattırdığı arabasının parasından 8.500,00 TL'yi de murise verdiğinin ispatlanamadığı; davacı-davalının, murisin dava ve icra dosyalarından alacağı olan vekâlet ücretinin de hesapta dikkate alınmasını talep etmiş ise de, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle murisin hak kazandığı vekâlet ücreti alacağı olduğuna dair dosyada herhangi bir somut delil olmaması sebebi ile ispatlanamayan bu alacak kalemi yönünden de davacının talebinin yerinde olmadığı; davacı-davalının murisin 20.08.2013 tarihinde hesaplarından 19.750,00 TL'yi kardeşine havale yaptığını belirterek bu paranın da hesapta dikkate alınmasını talep etmiş ise de, yapılan havalelerde herhangi bir açıklama olmadığı, bu nedenle Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları nedeni ile herhangi bir açıklama içermeyen banka havalelerinin bir borcun ifası için yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, aksinin de ... tarafça ispatlanamadığı; davacı-davalının evin tüm mutfak aletleri ve diğer bir takım eşyalarının kardeşi tarafından alındığını belirterek bu konuda da alacak talebinde bulunmuş ise de, dosya içinde bulunan iki adet fatura içeriğinden ... ile muris evlenmeden önce bir takım eşyalar davacı-davalının kardeşi tarafından alınmakla birlikte, bu eşyaların tarafların ortak hanesinde kullanımlarına tahsis edildiğine dair dosya kapsamı ile herhangi bir delil olmadığı; her ne kadar davacı-davalının işbu davada lehine hükmedilecek tasfiye alacağının yüksek olması sebebi ile murisin kişisel malları ile ayni ödeme talebinde bulunmuş ise de, bu hakkın borçlu eşe veya mirasçılarına tanındığı, davacı-davalının ayni ödeme talebinde bulunma imkanının olmadığı gerekçesiyle asıl dava yönünden başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Birleşen davada tasfiye konusu aracın 10.06.2013 tarihinde tarafların evlilik birliği içinde alındığı, dosya içerisinde bulunan banka kayıtlarına göre işbu araç alınırken davacı-davalının kişisel hesaplarından 14.000,00 TL para çekildiği, hesaplamada da bu miktarın davacı-davalının kişisel malı olduğu kabul edilmek suretiyle davalı-davacı lehine tasfiye alacağına hükmedildiği, davacı-davalının aracın bedelinin tamamının kişisel malından karşılandığı yönündeki iddiasının ispat edemediği gerekçesiyle birleşen dava yönünden de başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
... vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, delillerin değerlendirilmediğini, müvekkilin kira geliri olduğuna ve önceki aracının satışına ilişkin belgelerin ve çeyiz parasına ilişkin belgelerin dosya kapsamına sunulduğunu, müvekkiline ait aracın kişisel gelirle alındığını; tanık beyanlarına itibar edilmediğini, müvekkilinin altınlarının bozdurulduğuna ilişkin tanık beyanlarının değerlendirilmediğini, murisin maddî sıkıntıları olduğunun delillendirildiğini, murisin muvazaalı olarak kardeşlerine gönderdiği paraların tasfiyede dikkate alınması gerektiğini, muris muvazaasının her türlü delille ispatlanmasının mümkün olduğunu, birleşen davada tasfiye konusu aracın müvekkilinin kişisel malı olduğunu, evlilik birliği devam ederken bozdurulan altın ve dövizlerin tasfiye hesabına katılmamasının hatalı olduğunu, muris muvazaası nedeniyle murisin kaçırdığı paraların araştırılmadığını, evin zorunlu masraflarının kim tarafından yapıldığı araştırılmadan eksik ve yanlış hesaplamalarla karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada tasfiye konusu taşınmazın edinilmesine davacı-davalının kişisel mallının kullanılıp kullanılmadığı ve ispatı, asıl davda eklenecek değer bulunup bulunmadığı, asıl davada denkleştirmenin doğru yapılıp yapılmadığı, birleşen davada tasfiye konusu aracın bedelinin tamamının davacı-davalının kişisel malından karşılanıp karşılanmadığı ve ispatı noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.