"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1023 E., 2022/631 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Germencik Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/218 E., 2018/399 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat, reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen manevî tazminat, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, yoksulluk nafakasının reddine yönelik olarak verilen hüküm davacı kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ... geldi. Karşı taraf davalı ... ve vekili gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde ve süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin; müvekkilinin kendisini başka erkekler ile aldattığını iddia ederek müvekkiline hakaret ve iftiralarda bulunduğunu, bu konuda daha da ileri giderek müvekkilinin kendisini aldattığı kişileri de gösterip o kişileri de suçladığını, bu konuda müvekkiline iftira attığını dair aldattığını iddia ettiği kişiler ile münakaşa içine girdiğini ve daha sonrasında bu kişilerden özür dilediğini, müvekkilini ters ilişkiye zorladığını, müvekkiline sürekli fiziksel şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, müvekkilini tehdit ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaların her yıl üfe oranında arttırılmasına, müvekkili yararına 30.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, davacı kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği vazifeleri yerine getirmekten kaçındığını, sadakatsiz davrandığını ve başka bir erkekle birlikte olduğuna dair müvekkiline bilgiler geldiğini, davacı kadının bu şahısla sabah-akşam birlikte yemek yediklerini, arabayla birlikte dolaştıklarını, işyerinde samimi bir şekilde sohbet ettiklerini, bu ikisinin evlendiklerine dair bir söylentinin de çıktığının bazı şahıslar tarafından müvekkiline bildirildiğini, davacı kadınn müvekkiline kötü muamelede bulunduğunu savunarak ve iddia ederek tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı kadının dava dilekçesinde eşinin kendisini evden kovduğunu ve kendisine hakaret, tehdit ve iftiralarda bulunduğunu iddia ettiği; davalı erkeğin tehdit suçundan beraat ettiği, hakaretin de karşılıklı hakaret kapsamında kaldığından ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiği, davalı erkeğin eşine, başka erkeklerle görüştüğünü iddia ederek iftira attığı iddialarının doğru olmadığının tanık beyanları ile sübut bulduğu; davalı erkeğin eşe karşı basit tıbbi müdahale ile giderilebilir yaralama suçunu işlediğinin anlaşıldığı, davacı kadının ise sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunduğu belirtilerek boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin az, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk Şahin'in velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebi ile tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, müvekkilinin davalı erkek tarafından sürekli hakaret, iftira ve kötü muamele gördüğünü, bu konu ile ilgili Germencik Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/ 317 Esas sayılı dosyasında sanık sıfatı ile davalı erkek hakkında dava açıldığını, davanın erkeğin mahkumiyeti ile sonuçlandığını, müvekkilinin eşini aldattığı iddiasının tamamen soyut ve dayanaktan yoksun bir iddia olduğunu, yargılama sırasında dinlenen tanıklardan hiçbirinin müvekkilin aldattığına ilişkin beyanda bulunmadığını, yalnızca ortak çocuğun annesini başka bir adamla gördüğünü iddia ettiğini, fakat şahit olduğu herhangi bir aldatma unsuru içeren hareket beyan etmediğini, annesiyle ilgili diğer beyanların ise gerçeği yansıtmadığını, İlk Derece Mahkemesinin gerekçe göstermeden müvekkilin aldattığına ilişkin kanıya vardığını, müvekkil aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmolunmasının doğru olmadığını, müvekkilinin tazminat talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar hakkında Germencik Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2017/ 317 Esas sayılı ilamı ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 129 uncu maddesi uyarınca karşılıklı hakaret ettikleri sabit kabul edilerek, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/4-c maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği; ceza mahkemesi hakiminin tespit ettiği ve hukuk mahkemesi hakimi açısından da bağlayıcı olan maddî olayın tarafların karşılıklı olarak birbirine hakaret etmesi olduğunu, 5237 Sayılı Kanun’un 129 uncu maddesi kapsamında verilen hükmü istinaf edenin sıfatı itibari ile bölüp, istinaf etmeyenin aleyhine olacak şekilde değerlendirme yapmaya yasal olanak bulunmadığı, sonuç olarak İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında davalı erkeğin ceza mahkemesi ilamı ile sabit kabul edilen karşılıklı hakaret eylemi nedeni ile tarafların kusur nispeti değişmeyeceğinden davalı erkeğe ceza mahkemesi ilamına ve dosya kapsamına göre hakaret eyleminin mahkemece kusur olarak yüklenmemesinde isabetsizlik bulunmadığı, kadının tazminat taleplerinin reddine ve erkek yararına manevî tazminata hükmolunmasında isabetsizlik bulunmadığı, erkek yararına hükmolunan manevî tazminat miktarının yerinde olduğu belirtilerek davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili; istinaf başvurusunun reddi kararının hatalı olduğunu, gerekçe gösterilmeksizin tazminat taleplerinin reddedildiğini, erkek yararına manevî tazminata hükmolunduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, manevî tazminat, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına manevî tazminat, kadın yararına maddî ve manevî tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadının aşağıdaki pragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince davacı kadına yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış boyutunda olduğu, davalı erkeğe yüklenen basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde davacı kadını yaraladığı vakıasının yanında kadına hakaret ettiğinin ceza dosyası ile sabit olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken hatalı kusur belirlemesi sonucu davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına manevî tazminata karar verilemez. Davalı erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen manevî tazminata hükmedilme koşulları oluşmamıştır. O halde davalı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı kadın vekilinin yoksulluk nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve davalı erkek lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
b.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve erkek lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
c.Davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.223 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.