"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili, dava ve cevaba cevap dilekçesinde davalı adına kayıtlı 3864 ada 4 parsel sayılı taşınmazın evlilik birliği içinde tarafların çalışmalarının karşılığı elde ettikleri gelirle edinildiğini, müvekkilinin gelirinin davalının gelirinden fazla olduğunu, üzerine yapılan binanın da tarafların yurtdışından gönderdikleri para ile yapıldığını, müvekkiline altın, araba bırakıldığı iddialarının doğru olmadığını, arsanın alınmasında %80 den fazla katkısının olduğunu, binanın yapımının 2002 yılından sonra olduğundan en az binanın yarısında müvekkilinin hakkı olduğunu belirterek mal rejiminin tasfiyesiyle, tasfiye sonucunda ortaya çıkacak (davanın gerçek değerinin belirlenmesinden sonra yapacakları ıslahla belirleyecekleri fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) 1.000,00 TL alacağın tasfiyenin sona ermesinden başlayarak yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili, 21.02.2020 tarihli dilekçesiyle talep miktarını katkı payı alacağı yönünden 95.000,00 TL, katılma alacağı yönünden 258.600,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, taşınmazın müvekkilinin kişisel malı olduğunu, taşınmaz üzerindeki binanın müvekkilinin ağabeyi ve babası tarafından yapıldığını, masrafların onlar tarafından karışılandığını, Almanya’da davacıya altın olarak 30 burma bilezik, 2 büyük set, 1 altın künye, 1 gerdanlık, küpe, kolye olmak üzere toplam 1 kg üzerinde altın, poliçe birikimi, araç bırakıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.09.2023 tarihli, 2013/18 Esas, 2013/648 Karar sayılı kararıyla mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.11.2014 tarihli, 2013/21675 Esas, 2014/21577 Karar sayılı ilamı ile davanın mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 214 üncü maddesinin ikinci maddesi uyarınca boşanmaya karar veren yerel mahkemenin yetkili olduğu, taraf delilleri toplanarak esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozma kararı verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, arsa üzerinde bulunan bina nedeniyle 258.600,00 TL katılma alacağının faizi ile birlikte tahsiline, arsanın edinilmesinde de davacının takdiren % 50 katkısı olduğu kabul edilerek 47.500,00 TL katkı payı alacağının tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, davacının inşaatın yapımına para gönderdiğini, arsanın alınmasına katkısının olduğunu ispatlayamadığı, tarafların arsanın alınması ve inşaatın yapılması için gerekli ekonomik güçlerinin olmadığını, inşaatın babası ve ağabeyi tarafından yapıldığını belirtilerek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 170 inci maddesi 186 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 219 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 227 inci maddesinin birinci fıkrası, 228 inci maddesinin birinci fıkrası, 232 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası ve 222 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.