Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8995 E. 2022/9586 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıf senedine uygun olmayan işlemler nedeniyle yönetim kayyımı atanması talebiyle açılan davada, yerel mahkemenin verdiği kararın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, birleşen dava hakkında karar vermemesi ve karar gerekçesinde 3561 sayılı Kanuna göre kayyım atanması gerektiği belirtilirken hüküm fıkrasında temsil kayyımı atanmasına karar vererek gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratması, HMK’nın 26, 297 ve 298. maddeleri ile ... yargılanma hakkına aykırı bulunarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm kayyım adayı Trabzon Defterdarı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1. Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26). Ayrıca, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir (HMK m. 297/2).

Somut olayda, mahkemece birleşen dava yönünden bir karar verilmediği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece birleşen dava yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, birleşen dava yönünden karar verilmemiş olması hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

2. ... yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenmiş olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının ... yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 141/3. maddesine göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. ... yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK'de de yer verilmiştir. HMK'nin 297. maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK'nin 298/2. maddesinde ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.

HGK'nin 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararında da "Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur." hususlarına yer verilmiştir.

Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, ... yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.

Somut olayda, mahkemece kararın gerekçesinde ‘davanın 3561 Sayılı Yasa’ya göre kayyım atanmasına ilişkin olduğunun’ belirtildiği, hüküm fıkrasında ise ‘temsil kayyımı atanmasına’ karar verilmek suretiyle, 3561 Sayılı Kanun gereğince yönetim kayyımı atanabileceğine (3561 Sayılı Kanun m. 2/1) göre, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. O halde mahkemece, hüküm ve gerekçe çelişkisi yaratılmadan, HMK'nin 297. maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, HUMK'un 440/III-3. bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, oy birliğiyle karar verildi. 24.11.2022 (Prş.)