"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 05.07.2012 tarihinde evlendiğini, ortak çocuklarının olmadığını, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, birden fazla kez borçlanması sebebiyle hakkında icra takibi başlatıldığını, kadının, erkeğin abisi tarafından tehdit edildiğini, erkeğin ailesinin kadına kötü davrandığını, erkeğin ortak konutu terk ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin herhangi bir kusurunun olmadığını, kadının ortak konuttaki eşyaları da alarak ortak konutu terk ettiğini, kadının ailesinin her gün ortak konuta geldiğini ve aile mahremiyetinin zedelendiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin birlik görevlerini ihmal ettiği, sürekli borçlandığı, borçlarının kadının ailesi tarafından ödendiği, kadının annesini arayarak "Kızını istemiyorum, kızını al, kızından boşanmak istiyorum." dediği, bu durumun tanık beyanları ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve kadına yüklenecek kusurlu davranışın ispatlanamadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadının gelir getiren işi olmadığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü dikkate alınarak kadın yararına 10.000,00 TL madd tazminat ve 8.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı kadın yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarlarının az olduğu, nafakanın her yıl ÜFE artış oranında arttırılmasına karar verilmesi gerektiği, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayanılan vakaların ispatlandığı belirterek tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının bulunmadığı, kadının tam kusurlu olduğu, bu nedenle kadın yararına maddî ve manevî tazminat hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadının çalışabilecek durumda olduğu, erkeğe nazaran maddî durumunun daha iyi olduğu ve bu sebeple kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin de hatalı olduğu ve İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yetersiz olduğu belirtilerek kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların yanında erkek hakkında haciz işleminin başlatıldığı, dinlenen tanık beyanları uyarınca kadının da annesi ve kardeşinin hemen hemen her gün ortak konuta gelip vakit geçirmesine ses çıkarmayarak aile mahremiyetinin bozulmasına ve erkeğin rahatsız olmasına neden olduğu, ayrıca ortak konuttaki eşyaları da alarak ortak konuttan ayrıldığı boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine rağmen mükerrer olarak hükümde kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadın yararına dava tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, her ne kadar davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde yoksulluk nafakasına artış talepleri olduğu ve bu konu ile ilgili karar verilmemesinin hatalı olduğunu belirtmişse de dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında bu yönde talep bulunmadığı ve İlk Derece Mahkemesi tarafından bu hususta karar verilmemesinin isabetli olduğu, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi ve paranın alım gücü dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadın yararına 25.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata, taraf vekillerinin kusur belirlemesine ilişkin istinaf itirazlarının kısmen kabulüne, kadın vekilinin tazminat miktarlarına ve erkek vekilinin de tedbir nafakasına ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise yerinde olmadığı gerekçesiyle ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle tazminatların ve nafakaların miktarları ve artış hükmü kurulması yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarlarının yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve devam maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi, 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevi tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarları yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilin sair temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
İstek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.