Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9634 E. 2023/553 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, kadının eşini ve ailesini kabullenmemesini ve kıyaslama yapmasını kusur olarak değerlendirmesinin yanılgılı olduğu, kadına yüklenen bu hususların ispatlanamadığı ve kadına şiddet uygulayan ve çalışmasına izin vermeyen erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve kadının açtığı ziynet ve kişisel eşyanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tarafların boşanma davalarının kabulüne, kadının ziynet ve kişisel eşyanın iadesi davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri, reddedilen tazminat talepleri ile kadının ziynet ve kişisel eşyanın iadesi davasının kabul edilen kısmı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen nafaka talebi, tazminatlar ile ziynet alacağı davasının reddi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusur tespiti ve erkeğin davasının kabulü, kadının reddedilen nafaka talebine ilişkin hüküm davacı-karşı davalı tarafça istinaf edilmediğinden kesinleşmekle davacı-karşı davalı kadının İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusurlar, erkeğin davasının kabulü ve nafaka yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davacı-karşı davalı kadın vekilinin reddedilen yönler dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı erkeğin her fırsatta şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, çalışmasına izin vermediğini, en son şiddetinden sonra barıştıklarını, bir şans daha verdiğini fakat erkeğin tehditlerine devam ettiği gibi evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, yakında bayrama memlekete gidileceğinden sabrettiğini, orada da erkek ve ailesi tarafından kendisine kötü davranıldığını, erkeğin annesininde bu durumu katlanması gerektiğini söylediğini, bu olaylardan sonra müvekkilinin baba evine geldiğini, davalı ve ailesinin müvekkilini eve götürmek için geldiklerini ancak müvekkilinin gitmek istemediğini, ayrılık sürecinde davalının müvekkilinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, müvekkilinin düğünden sonra davalı ve ailesinin altınlarını elinden aldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ayrıca müvekkiline ait olan ev eşyaları ile ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı taktirde bedelini yasal faizi ile birlikte talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davacı kadının sürekli problem çıkardığını, evliliğin ilk günlerinden itibaren müvekkilinin işini beğenmediğini, yakınları ile hatta eski sevilisi ile kıyaslama yaptığını, müvekkilinden bıktığını, nefret ettiğini, ölmesini söyleyerek psikolojik baskı yaptığı ve tehdit ettiğini, yastıkla boğmaya çalıştığını, ailesinden kıskandığını, son olayda annesine ve kendisine hakaret ettiğini, saldırdığını, müşterek konuta dönmek için ailesi tarafından şartlar ileri sürüldüğünü, davacının ziynet eşyalarına yönelik iddiaların asılsız olduğunu, ziynetleri düğünden sonra yanlarında yaşadıkları yere getirdiklerini, kadının evde muhafaza ettiğini, ailesini çağırdığı bir dönemde altınlarını onlarla gönderdiğini belirterek, müvekkili lehine 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının davacıya şiddet uyguladığının anlaşıldığı, bu hususta davacının vücudunda morluklar gören tanığı bulunduğu, davalının anne ve babasının davacıdan memnun olduklarına ancak tek sıkıntılarının dayak yerken susmaması olduğuna ilişkin beyanda bulunduklarına şahit olan tanıkların bulunduğu, aynı konuya ilişkin olarak davalının da bu yönde beyanlarının bulunduğunun tanık beyanlarında belirtildiği, bir kısım davalı tanıklarının tarafların evlerine gittiklerinde her ikisinde de tırnak izleri olduğuna ilişkin beyanda bulundukları, dolayısıyla tarafların karşılıklı olarak kavga ettiklerinin anlaşıldığı, davacının davalıyı istemediğine ilişkin kırıcı sözler sarf ettiği, buna karşılık davalının davacının çalışmasına müsaade etmediğinin de tanık beyanları ile ispatlandığı dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadının az kusurlu, davalı-karşı davacı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine,

2. Davacı tarafın talebine konu ettiği ziynet eşyalarının varlığı ve davacıdan alındığı hususunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, davalı tarafın bu durumun aksini ispatlayamadığı, bu halde altınların ve bileziklerin davacının rızası ile geri verilmemek üzere bozdurulduğunun ispat yükünün davalı taraf üzerinde olduğu, ancak davalı tarafça bu hususun ispatlanamadığı gerekçesiyle ziynet eşyalarına ilişkin talebin kısmen kabulüne, 5 adet yarım altın, 6 adet 50'lik altın ve 47 adet çeyrek altının kadına aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaz ise bedelinin (36.577,00 TL) dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle kadına ödenmesine,

3. Çeyiz eşyası ve kişisel eşya bakımından ise davacı tarafın listesini sunmuş olduğu ev eşyalarını aldığını ispat edemediği, bu hususta tanık beyanlarının bir kısmında davalı tarafın ailesince alındığına, bir kısmında ise tarafların ortak olarak aldıklarına ilişkin beyanların bulunduğu, davacının getirmiş olduğunu iddia ettiği ev eşyalarını ispat edemediğinden bu yöndeki talebinin reddine, cevap dilekçesinde davalı tarafın davacının kişisel eşyalarını iade etmeye hazır olduklarına yönelik beyanda bulunduğu dikkate alındığında kişisel eşyalara ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı ve davacının iadesini istemeye hakkının bulunduğu, iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle dava konusu çeyiz eşyası ve kişisel eşyanın kadına aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde değeri olan 11.801,62 TL'nin dava ve ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen boşanma davası ve ferileri ile kabul edilen ziynet eşyaları ile kabul edilen kişisel eşyalar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen tarafların kusurlarının yanında kadının, eşini ve ailesini kabullenmediği, eşine sen erkek misin, karının her dediğini yapacaksın dediği, eşinin kaynı ile kıyasladığı, eşine seni istemiyorum, aileni de istemiyorum, nefret ediyorum, seni de işini de sevmiyorum şeklinde sözler söylediği, eşine şiddet uyguladığı evlilik birliğinin sarsılmasında kadının erkeğe göre ağır kusurlu olduğu belirtilerek kadının tazminat taleplerinin reddine, erkek lehine 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, davacı-karşı davalı kadının ziynet eşyalarının zorla elinden alındığı iddia edilmişse de ziynetlerin ne şekilde ve kim tarafından elinden alındığının ispat edilemediği gerekçesi ile kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilerek davalı-karşı davacı erkeğin kusur tespiti, reddedilen tazminat talepleri ile, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile kadının kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvuru talebinin kabulüne, diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak reddedilen tazminat talepleri ile erkek lehine hükmedilen tazminatlar, reddedilen nafaka talebi ve reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafları arasında karşılıklı olarak görülen boşanma davalarında kusur belirlemesinin, kadının tazminat taleplerinin reddi kararının ve erkek yararına tazminata hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı ile ziynet alacağı davasında ziynet eşyalarının kadının elinden alındığının kadın tarafından ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinici ve ikinci fıkrası, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri.

3.Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda kadının erkeğe kırıcı sözler sarf ettiği erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve kadının çalışmasına izin vermediği gerekçesiyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu kabul edilerek davalarının kabulüne karar verilmiş, karara karşı erkek vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, erkek lehine tazminata karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen kıyaslama vakıasının kusur olarak kabul edilemeyeceği, kadına kusur olarak yüklenen erkeği ve erkeğin ailesini kabullenemediği vakıasının ise ispatlanamadığı, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadına fiziksel şiddet uygulayan ve çalışmasına izin vermeyen erkeğin, kırıcı sözler sarf eden ve haksız tahrik altında erkeğe basit fiziksel şiddet uygulayan kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda yanılgılı değerlendirme sonucu davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3. Türk Medeni Kanunu'nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun miktarda maddî ve manevî tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden, yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı erkek kadına nazaran ağır kusurludur. Ağır kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmolunamaz. O halde hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin tazminat taleplerinin kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere davalı-karşı davacı erkek ağır kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Davacı-karşı davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkra koşulları oluşmuştur. O halde davacı-karşı davalı kadın lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat isteklerinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı-karşı davalı kadının İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusurlar, erkeğin davasının kabulü ve reddedilen nafaka talebi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur değerlendirmesi ve tazminatlar yönünden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3. Davacı- karşı davalı kadın vekilin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.