Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9635 E. 2023/717 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, buna bağlı olarak maddi-manevi tazminat ile yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve miktarının tespiti uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uygulaması, ailesinin müdahalesine sessiz kalması, birlik görevlerini yerine getirmemesi, kadından habersiz kredi çekmesi, hakarette bulunması gibi kusurlarının; kadının erkeğin maaş kartını alması, çocuklara babalarına ismiyle hitap ettirmesi, erkeği sevmediğini söylemesi ve habersiz eşyaları alıp evi terk etmesi gibi kusurlarından daha ağır olduğu değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin tarafları eşit kusurlu görmesi ve buna bağlı olarak tazminat taleplerini reddetmesi ile nafakaları düşük miktarda belirlemesi hatalı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; sürekli olarak fiziksel şiddet ve hakarete maruz kaldığı gibi çocuklara da şiddet uyguladığını, baba ve eş olarak görevlerini ihmal ettiğini, asabi ve sorumsuz olduğunu, ailesine karşı da olumsuz davrandığını ve hakaret ettiğini, ev eşyalarına zarara verdiğini, erkeğin ailesinin de müdahalesi ve hakaretleri olduğunu ve erkeğin buna sessiz kaldığını, davalının zihinsel engelli olduğunu müvekkilinin tesadüfen öğrendiğini, davalının habersiz kredi çektiğini öğrendiğini, buna istinaden müvekkili tarafından davalının kısıtlanması amaçlı ... Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu, en son yine şiddetlerine devam ettiğini, asılsız karakola şikayet ettiğini, eşyalarını da alarak evden ayrıldığını, müvekkilinin 12.08.2018 tarihinden bu zamana kadar ve halende iki müşterek çocukla kendi ailesinin yanında köyde yaşadıklarını, davalının bugüne kadar bir kez olsun gerek müvekkilinin gerekse müşterek çocukların ihtiyaçlarını sormadığını ve maddî ve manevî açıdan hiçbir destek sağlamadığını, evliliğin erkeğin kusurlu hareketleri nedeniyle temelinden sarsıldığını belirterek tarafların boşanmalarına, lehine 100.000,00 TL maddî tazminat ve 150.000,00 TL manevî tazminata, lehine aylık 900,00 TL tedbir nafakasına, 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 700,00 TL tedbir nafakasına, 900,00 TL iştirak nafakalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı eşin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin tamamen kusursuz olduğunu, kadının bir çok kez şiddetine maruz kaldığını, evden dışarı atıldığını, defalarca bıçak çekerek ölümle tehdit ettiğini, davacı eşin müvekkilinin evde durmasını istemediğini, davacı tarafın müşterek çocuklarla alakalı olarak bu çocuklar senden değil başkasından dediğini, müvekkilinin babaları olmadığını söylediğini, müşterek çocukların davalı müvekkile baba demek yerine ibo diyerek seslenmelerini istediğini, müşterek konuta müvekkilinin ailesinin girmesini yasakladığını, hor görüp aşağıladığını, müvekkilinin haberi olmadan vasi olarak atanması için mahkemeye başvurduğunu, söz konusu vasilik başvurusu üzerine müvekkilinin ... kurulu raporu alınması için hastaneye yatırıldığını ve müvekkilinin davacının belirtiği gibi vasi atanacak şekilde rahatsızlığı olmağının sübuta erdiğini, tarafların uzun yıllardır karı-koca olamadıklarını, hakaret içeren mesajlar attığını, yazın en az bir ay kendi ailesinin yanında kaldığını, müvekkilinin maaş kartının tarafların evlilik hayatları boyunca davacıda bulunduğunu, davacının müvekkiline harçlık verdiğini söz konusu para bittiğinde müvekkili yeniden harçlık istediğinde azarladığını, babasından harçlık istemenin müvekkilinin onurunu kırmaya başladığını artık dayanamayacak vaziyete geldiğinde davacıdan maaş kartını istediğini, söz konusu duruma sinirlenen davacı tarafın müvekkilinin babasını aradığını ve oğlundan boşanacağım, oğlunu sevmiyorum şeklinde konuştuğunu, müşterek konutu terk ettiğini, 12.08.2018 tarihinde davacı tarafın müşterek konutu terk ettikten sonra konuta tekrar gelerek neredeyse tüm eşyaları götürdüğünü belirterek davacı tarafın tüm taleplerinin reddine, tarafların müşterek çocuklarının üzerindeki velâyet haklarının müvekkilinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin kadından habersiz kredi çekip abisine verdiği, kadına hakaret ettiği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, çocuklarla ilgilenmediği, hastalığını kadından gizlediği kusurları, kadına ise erkeğin maaş kartını aldığı, ailesinin yanına gidip bir ay ortak konuta dönmediği ve erkeğe ve ailesine bağırarak konuştuğu, erkeğin ağır kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 150,00 TL tedbir, 200,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 200,00 TL tedbir, 300,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 7.000,00 TL maddî, 7.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını taraf vekilleri süresi içerisinde istinaf etmiştir.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçede tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, zarar gören menfaatin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği, paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınmak suretiyle tazminat miktarlarının belirlenir denilmiş ise de takdir olunan maddî ve manevî tazminat tazminatın miktarlar atıfta bulunulan kanun maddelerine uyarlık göstermediğini ve tanık beyanlarını da belirtilerek kararı kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf etmiştir.

2.Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği hususlar gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasındaki şiddetli geçimsizliğin sebebinin kadın olduğunu, kadına şiddet uygulamadığını aksine kaıdnın müvekkile şiddet uyguladığını, eşi ve çocukları ile vakit geçirmek istemiş ancak davacı tarafın kavgacı müdahaleleri yüzünden ortak konutta dahi kalamadığını, eşi olarak davalı müvekkile saygı ve sevgi göstermediği gibi çocuklarında babalarına saygı ve sevgi göstermesine mani olduğunu, evliliğin sona ermesinde davalı müvekkilin herhangi bir kusuru bulunmadığını, erkek aleyhine tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen kadından habersiz kredi çekip abisine verme, kadına hakaret etme ve çocuklarla ilgilenmeme kusurlarının gerçekleştiği, buna karşın erkeğin kadının omzuna vurmak sureti ile fiziksel şiddet uyguladığı konusundaki tanık ...'nın beyanında zamanın belli olmadığı, tanıklar Rukiye ve ...'in şiddet konusundaki beyanlarının soyut olduğu, erkeğin hastalığının kadından gizlenmesi vakıasının ise evlilik birliğinden öncesine ilişkin olması nedeni boşanma nedeni değil evliliğin butlanı nedeni olduğu, bu itibarla erkeğe yüklenen kadının omzuna vurmak sureti ile fiziksel şiddet uygulama, hastalığının kadından gizlenmesi kusurlarının erkekten çıkarılmasının gerektiği, erkeğin gerçekleşen kusurlarının yanında evin ihtiyaçlarını karşılamamak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmeme kusurunu da işlediği, kadına yüklenen erkeğin maaş kartını alma, ailesinin yanına gidip bir ay ortak konuta dönmeme kusurlarının gerçekleştiği, erkeğe ve ailesine bağırarak konuşma kusurunun ise vakıa olmadığı, bu nedenle mezkur kusurun kadından çıkarılmasının gerektiği, kadının gerçekleşen kusurlarının yanında çocuklara babalarına ismi ile hitap ettirme, erkeği sevmediğini istemediğini söyleme ve erkeğe haber vermeden ev eşyalarının büyük bir kısmını alarak ortak konutu terk etme kusurlarını işlediği, gerçekleşen olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin yerinde ancak miktarının düşük olduğu, velâyeti anneye verilen ortak çocukların ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, eşit kusurlu bulunan eşler lehine maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmayacağı gerekçesiyle tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine, davacı kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilerek tarafların kusur belirlemesi, kadının yoksulluk ve iştirak nafakası ile erkeğin kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf taleplerinin kabulüne, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esasatan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kararın bütünüyle hukuka aykırı olduğunu, müvekkile atfedilen kusur sebeplerine katılmak mümkün olmadığını, kusurun hatalı değerlendirildiğini, nafakaların miktarlarının oldukça düşük olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafakaların miktarı yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu kabul edilmesinin doğru olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre kadın eş yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinde yer alan maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın ve çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 182 nci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kadının erkeğin maaş kartını aldığı, ailesinin yanına gidip bir ay ortak konuta dönmediği ve erkek ve ailesi ile bağırarak konuştuğu, erkeğin ise kadından habersiz kredi çekip abisine verdiği, kadına hakaret ettiği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, çocuklarla ilgilenmediği, hastalığını kadından gizlediği gerekçesiyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe yüklenen fiziksel şiddet vakıasının ispatlanamadığı, hastalığını kadından gizleme vakıasının evlilik birliğinden öncesine ilişkin olması nedeni ile erkeğin kusurlarından çıkarıldığı, erkeğin gerçekleşen kusurları yanında birlik görevlerini yerine getirmediği kusurunun eklendiği, kadına yüklenen kusurlardan erkeğe ve ailesine bağırarak konuşma kusurunun vakıa olmadığından kadının kusurlarından çıkarıldığı, kadının gerçekleşen kusurları yanında çocuklara babalarına ismi ile hitap ettirme, erkeği sevmediğini istemediğini söyleme ve erkeğe haber vermeden ev eşyalarının büyük bir kısmını alarak ortak konutu terk etme kusurlarının eklendiği, gerçekleşen olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadına kusur olarak yüklenen ailesinin yanına gidip bir ay ortak konuta dönmediği vakıasının tarafların bağımsız konutta yaşamadıkları dönemde gerçekleştiği gibi bu vakıadan sonra evliliğin devam ettiği anlaşıldığından kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlarının yanında kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadına fiziksel şiddet uygulayan, ailesinin müdahalesine sessiz kalan, birlik görevlerini yerine getirmeyen, kadından habersiz kredi çekip abisine veren, kadına hakaret eden erkeğin, erkeğin maaş kartını alan, çocuklara babalarına ismi ile hitap ettiren, erkeği sevmediğini istemediğini söyleyen ve erkeğe haber vermeden ev eşyalarının büyük bir kısmını alarak ortak konutu terk eden kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere davalı erkek ağır kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkra koşulları oluşmuştur. O halde davacı kadın lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

5.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 330 uncu maddesi uyarınca daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur değerlendirmesi, tazminatlar, iştirak nafakası ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı kadın vekilin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.