Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9789 E. 2023/1889 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Katılma alacağı davasında, bozma kararları sonrası usulüne uygun hesaplanan katılma alacağı miktarına ve faizine yönelik itirazlar.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma ilamına uygun şekilde hüküm kurduğu, usuli kazanılmış hak gözetilerek davacı lehine daha fazla miktarda hüküm kurulamayacağı ve davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklara da riayet edilmesi gerektiği değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/256 E., 2022/278 K.

DAVA TARİHİ : 18.10.2007

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliği içinde edinilen malların tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; davacı erkek vekili 01.10.2019 tarihli dilekçeyle talep miktarı toplam 56.565,24 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 04.04.2013 tarihli ve 2009/865 Esas ve 2013/252 Karar sayılı kararı ile, tasfiyeye konu edilen mal varlıklarından sadece davalı ... adına banka mevduat hesabında bulunan miktardan davalı adına kıdem tazminatı olarak yatırılan miktarın mahsubu ile bakiye miktar olan 42.454.07 TL'nin edinilmiş mal niteliğinde ve tasfiyeye tabi olduğu, davacının 21.227.03 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 21.227.03 TL alacağın 31.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17.06.2014 tarihli ve 2013/14162 Esas, 2014/12725 Karar sayılı ilamı ile, davalının hesabına 02.07.2007 tarihinde yatırılan 15.500,00 TL'nin paranın kişisel mal olup olmadığının araştırılmadığı; kıdem tazminatı bordrosunda davalının 39.902,00 TL ödemeye hak kazandığının bildirildiği, davalının hesabına 41.992,00 TL yatırıldığı, aynı hesaba yardım sandığı ödemesi ve temettü olarak 2007 yılında 8.600,00 TL de ilave edildiği, Mahkemece açıklanan bu paraların kaynağının araştırılmadan davalının kişisel malı olup olmadığının belirlenmediği; davalının emekli ikramiyesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 228 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kişisel mal ve edinilmiş mal olan bölümleri belirlenmesi gerekirken emekli ikramiyesi kişisel mal kabul edilmek suretiyle tasfiye dışı tutulması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu yönün bozma nedeni yapılmadığı; katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi, katılma alacağına karar tarihi olan 04.04.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken boşanma kararının kesinleştiği 31.05.2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de hatalı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece 01.10.2015 tarihli ve 2014/778 Esas , 2015/578 Karar sayılı kararıyla tasfiye tarihi olan boşanma dava tarihinde bankalarda davalıya ait her hangi bir mevduata rastlanmadığının tesbit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 21.227.03 TL alacağın 31.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karara karşı, süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.03.2018 tarihli ve 2016/2012 Esas, 2018/9982 Karar sayılı ilamı ile, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, yardım sandığından davalının hesabına yatırılan tasfiye ödemesi ve temettü ödemesi adı altından yatırılan paraların kaynağının araştırılmadığı, yatırılan bu paraların neye istinaden ödendiği ve kaynağı araştırılarak kişisel mal olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturularak sonucuna göre katılma alacağının hesaplanması gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına; davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece 28.11.2019 tarihli ve 2018/429 Esas , 2019/755 Karar sayılı kararıyla yardım sandığından gelen belgelere göre davalının 20.04.2007 tarihindeki istifa ederek üyeliğini sonlandırdığı, 17 yıl 11 aylık 2.578,21 TL aidat bedeli ile 5.521,55 TL yıllık kar payı tahakkukları karşılığı olmak üzere toplam 8.099,76 TL'nin 20.04.2007 tarihinde banka hesabına yatırıldığı, 28.05.2007 tarihinde 3.395,68 TL ve 09.05.2008 tarihinde 1.287,28 TL temettü ödemesinin de banka hesabına yatırıldığı, aidatların üye tarafından belirlenen miktarının maaşından kesinti yapılması suretiyle sandık hesabına aktarıldığı, bu aidat bedellerinin değerlendirilmesi ile de kar payının oluştuğu, evlilik öncesi birikim ve kar paylarının davalının kişisel malı olduğu, evlilik birliği içindeki birikim temettü ve tasfiye ödemesinin ve kar paylarının edinilmiş mal olduğu, edinilmiş mal miktarının 37.491,00 TL olduğu, bunun yarısı 18.745.83 TL'sinin davacının katılma alacağı olduğu, bu miktarın muhtemel karar tarihine kadar tüketici fiyat endeksleri yıllık değişim oranları baz alınarak güncellendiğinde davacının 56.565.24 TL katılım alacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile 56.565,24 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karara karşı, süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.03.2021 tarihli ve 2020/1598 Esas, 2021/2094 Karar sayılı ilamı ile, Mahkemenin Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulî kazanılmış hak gerçekleşeceği, Mahkemenin bozma öncesi davanın kısmen kabulüyle 21.227,03 TL alacağın tahsiline dair ilk hükmün sadece davalı tarafından temyiz edildiği, davacının hükmü temyiz etmediği gözetilmeden, usulî kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak önceki hükümden daha fazla miktar olan 56.565,24 TL alacağa hükmedilmesinin hatalı olduğu, Mahkemece, 21.227,03 TL katılma alacağının tasfiye tarihi olan 28.11.2019 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken usulî kazanılmış hak ilkesine aykırı olacak şekilde karar verilmesinin de hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına; davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, her ne kadar davacının 56.565,24 TL katılma alacağı bulunmakta ise de, davalı lehine oluşan usulî kazanılmış hakka göre 21.227,03 TL katılma alacağının 28.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle, 21.227,03 TL katılma alacağının 15.01.2013 tarihli bilirkişi raporu ile belirlendiğini, son bozma ilamının hatalı olduğunu, bozma öncesi ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporu ile alacağın belirlendiği ve tasfiyenin gerçekleştiğini, ilk karar tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu ve güncellemelerle oluşan alacak miktarına göre alacak miktarının ıslah edildiğini, davalının ıslaha karşı beyanda bulunmadığını, 56.565,24 TL alacağın tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacının 18.745,83 TL katılma alacağının belirlendiğini, fazla alacağa hükmediliğini, faiz hesabı ve oranının hatalı olduğunu, yardım sandığından ödenen paranın kişisel mal olduğunu, kişisel mal olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığını, evlenme tarihinden önce olan birikimlerin kişisel mal olduğunu, edinilmiş mal miktarının hatalı belirlendiğini, davacının işten ayrılması nedeniyle aldığı tazminat ve paraların hesaplamaya dahil edilmediğini, davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olunduğunu, faizin başlangıcının da hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kişisel mal savunması, faiz, usulî kazanılmış hak, alacak miktarı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 176 ıncı maddesi ve devamı, 190 ıncı maddesi. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

İş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.