"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/928 E., 2022/1355 K.
DAVA TARİHİ : 14.04.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/327 E., 2021/187 K.
Taraflar arasındaki katılma alacağı, maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından katılma alacağı, yoksulluk nafakası talebinin reddi, faiz ve vekâlet ücreti yönünden, davalı vekili tarafından ise katılma alacağı talebinin kabul edilen kısmı, tazminatlar, yargılama gideri, vekâlet ücreti yönünden yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince başvurunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusunun reddedilmesi halinde başvurusu reddedilen tarafın ve kararın kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmamış ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hâl böyle iken, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinafa başvurmayan davacının Bölge Adliye Mahkemesi esastan ret kararını temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz dilekçesinin tümü ile reddine karar vermek gerekir.
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre reddedilen yoksulluk nafakasının bir yıllık miktarı 60.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Bu hale göre davacının yoksulluk nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan da reddine karar vermek gerekir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların Kocaeli 2. Aile Mahkemesinin 2014/3 Esas, 2015/230 Karar sayılı kararıyla boşandıklarını ve boşanma kararının temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davacı kadının, yaşı ve sağlık durumu sebebiyle çalışma imkanının olmadığını, gelirinin de bulunmadığını, boşanma nedeniyle yoksulluğa düştüğünü, tarafların evlilik birliği süresince, davalı erkeğin, davacı kadına sürekli olarak küçük düşürücü davranışlar sergilediğini, birlik görevini ihmal ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hastalığı ile ilgilenmediğini, davacı kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığını, dava konusu edilen malların ise evlilik birliği içerisinde edinildiğini ve davacı kadının bu mallar üzerinde mal rejiminden doğan alacak hakkının olduğunu, dava konusu mallar arasında bulunan ... Mahallesi Salkım Söğüt Caddesi C1 blok 19/5 adresinde bulunan taşınmazın alımında davacı kadının annesinden aldığı 10.000 Dolar ile katkıda bulunduğunu, ancak davalı erkeğe olan güveni nedeniyle bu konuda herhangi bir belge alınmadığını, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile davacı kadın yararına aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakası, yoksulluk nafakasının her yıl TÜİK tarafından açıklanan TEFE-TÜFE oranında arttırılmasına, 500.000,00 TL maddî tazminat, 500.000,00 TL manevî tazminat ile mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan 19.04.2018 tarihli dilekçede özetle; davacı kadının maddî imkansızlıklar içerisinde olduğunu, dava harcını karşılayacak gücü olmadığını, bu nedenle tazminatlar yönünden davasını kısmen ıslah ettiğini, davacı kadın yararına 75.000,00 TL maddî tazminat, 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davacı kadın tarafından sunulan 21.01.2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olduğunu, bilirkişi raporu uyarınca dava değerini dava konusu taşınmaz yönünden 584.417,00 TL, dava konusu araç yönünden ise 143.000,00 TL olarak ıslah ettiklerini, belirtilen değerler üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, tarafların boşanmalarına dair verilen kararda kusur belirlemesinin yapılmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğe yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığını, aksine davacı kadının tam kusurlu olduğunu ve maddî, manevî tazminat koşullarının oluşmadığını, davacı kadının emekli öğretmen olduğunu ve boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceğini, dava konusu Çanakkale ili Ezine ilçesi Geyikli Köyü 3434 parsel sayılı taşınmazın 1995 yılında davalı erkek adına tescil edildiğini, belirtilen tarihte taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğunu ve davacı kadının dava konusu edilen taşınmaz üzerinden mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkının bulunmadığını, dava konusu Kocaeli ili İzmit ilçesi Hacı Hasan Mahallesi 395 ada 25 parselde kayıtlı olan taşınmazın 1994 yılında davalı erkeğin kendi kazanımı ile edinildiğini ve davacı kadının herhangi bir katkısının ve alacak hakkının olmadığını, her ne kadar dava dilekçesinde, dava konusu Yahya Kaptan Mahallesi Salkım Söğüt Caddesi Menekşe Evleri C1 blok D:19/5 İzmit/Kocaeli adresinde bulunan taşınmazın alımında davacı kadının 10.000,00 Dolar katkıda bulunduğu iddia edilmişse de bu iddianın gerçek dışı olduğunu, dava konusu bu taşınmazın davalı erkeğe miras yolu ile intikal eden taşınmazların satımından elde edilen para ile alındığını ve kişisel malı olduğunu, yine dava konusu 34 VS 448 plaka sayılı aracın edinilmesinde de davacı kadının herhangi bir alacak hakkının bulunmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yoksulluk nafakası yönünden yapılan incelemede; davacı kadının emekli öğretmen olduğu, kira ödemediği, taşınmaz mal kaydının olduğu ve boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, davacı kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı, maddî ve manevî tazminat yönünden yapılan incelemede; davalı erkek tarafından 25.09.2008 tarihinde davacı kadın aleyhine boşanma davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği, bu dosyanın incelenmesinde; tanıkların anlatımları ile erkeğin, başka kadınlarla birlikteliği yönünde söylentilerin olduğu, ancak tanıkların bu durumu görmediği, erkeğin muayenehanesini ev olarak kullandığının belirtildiği, yine dinlenen tanık Birsen'in erkeğin arabasına duraktan bir kadının bindiğini gördüğünü belirttiği, ret ile sonuçlanan bu dava sonrasında erkek tarafından fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı davanın açıldığı, bu davanın yapılan yargılaması sırasında dinlenen tanık Birsen'in erkeği başka bir kadınla gördüğünü beyan ettiği, yapılan yargılama neticesinde tarafların fiili ayrılık hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verildiği, davalı erkeğin, ret kararı ile sonuçlanan boşanma davasından sonra başka bir kadınla birlikte görüldüğü ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davacı kadının bir araya gelmek istediği ancak davalı erkeğin bunu kabul etmediği, boşanmaya neden olan süreçte davalı erkeğin kusurlu olduğu, davacı kadının yıllardır tek başına hayat mücadelesi verdiği ve davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat şartlarının oluştuğu, mal rejiminden kaynaklanan alacak istemi yönünden yapılan incelemede ise dava konusu Çanakkale ili Ezine ilçesi Geyikli Köyü 3434 parselde kayıtlı olan taşınmazın mal ayrılığı döneminde davalı erkek adına tescil edildiği, davacı kadının bu taşınmaza ilişkin mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkının bulunmadığı, dava konusu İzmit ilçesi İnönü Caddesi Saralı Apartmanı 395 ada 25 parselde kayıtlı taşınmazın ise 09.03.1994 tarihinde davalı erkek adına tescil edildiği, mal ayrılığı döneminde alınan bu mala dair davacı kadının bir katkısının olduğunu ispat edemediği ve davacı kadının bu taşınmazda mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının bulunmadığı, dava konusu diğer bir taşınmaz olan Kocaeli ili İzmit İlçesi Mehmetali Paşa Mahallesi 3064 ada 5 parsel C/1 blok ikinci normal kat 25/1291 arsa paylı beş numaralı bağımsız bölümün 23.06.2006 tarihinde satış hukuki sebebiyle davalı erkek adına tescil edildiği, taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde iktisap edildiği ve aksi ispatlanıncaya kadar edinilmiş mal niteliğine olduğu, her ne kadar cevap dilekçesinde, bu taşınmazın miras yolu ile intikal eden taşınmazların satımı ile iktisap edildiği ve kişisel mal olduğu iddia edilmişse de miras kaldığı iddia edilen taşınmazlardan Ankara ili Çankaya ilçesinde bulunanın 06.09.2005 tarihinde, Mersin İlinde bulunan 886 parsel sayılı taşınmazın ise 03.09.2008 tarihinde satıldığı, satılan bu taşınmazların satım bedellerinin dava konusu bu taşınmazın alımında kullanıldığının ispatlanamadığı, dinlenen tanık Kemal'in beyanına göre bu taşınmazın satım bedelinin 4 ay sonra ödendiği, ancak belirtilen iki taşınmazın satım tarihinin bu tarihe denk gelmediği, bu itibarla dava konusu 3064 ada 5 parselde bulunan dava konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğu ve davacı kadının katılma alacağı hakkı olduğu, dava konusu 34 VS 448 plaka sayılı aracın ise 2012 yılında alındığı, edinilmiş mal olduğu ve davacı kadının katılma alacağı hakkı olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadın yararına 75.000,00 TL maddî tazminat, 75.000,00 TL manevî tazminat, Çanakkale ili Ezine ilçesi Geyikli Köyü 3434 parsel sayılı taşınmaz ve Kocaeli ili İzmit ilçesi Hacıhasan Mahallesi 395 ada 25 parsel sayılı taşınmazlar yönünden alacak isteminin reddine, Kocaeli ili İzmit ilçesi Mehmetali Paşa Mahallesi 3064 ada 5 parsel C blok 5 numaralı bağımsız bölüm yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 292.208,50 TL katılma alacağının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, 34 VS 448 plaka sayılı araç yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 71.500,00 TL katılma alacağının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, yargılama sırasında davalı kendisini vekil marifetiyle temsil ettirdiğinden mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin talebin reddedilen kısmı yönünden hesaplanan 33.909,56 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğu, davacı kadının katılma alacağı talebinin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, kabulüne karar verilen taşınmazın davalı erkeğe miras yolu ile intikal eden taşınmazların satılması ile alındığı, kişisel mal olduğu ve kadının katılma alacağının olmadığı, dava konusu aracın ise fiili ayrılık zamanında alındığı ve davacı kadının herhangi bir katkısının olmadığı, mal rejiminden kaynaklanan alacak yönünden reddedilen kısma ilişkin davalı erkek yararına vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiği, katılma alacağının fazla hesaplandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi yasal şartları oluşmadığı belirtilerek; katılma alacağının kabul edilen bölümü, tazminatlar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar davalı vekili tarafından, dava konusu Kocaeli ili, İzmit ilçesi Mehmet Ali Paşa Mahallesi 3064 ada 5 parsel C blok 5 numaralı bağımsız bölümde bulunan mesken niteliğindeki taşınmazla ilgili katılma alacağı talebinin kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, toplanan deliller neticesinde; dava konusu taşınmazın 23.06.2006 tarihinde satış hukuki sebebiyle davalı erkek adına tescil edildiği, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal statüsünde bulunduğu gerekçesiyle dava tarihine yakın olan güncel değerin yarısı oranında davacı kadın yararına katılma alacağına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, davalı vekili tarafından, dava konusu Çanakkale ili Ezine ilçesi Geyikli Köyü 3434 parsel sayılı ve İzmit ilçesi İnönü Caddesi Saraylı Apartmanı 395 ada 25 parsel sayılı taşınmazlar açısından reddedilen miktara göre yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de dosya üzerinde yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesince ret, kabul oranlarına göre yargılama giderlerinin belirlendiği, reddedilen miktar üzerinden davalı erkek yararına vekâlet ücretine hükmedildiği, her ne kadar davalı vekili tarafından, dava konusu 34 VS 448 plaka sayılı araçla ilgili katılma alacağına hükmedilmesinin haksız olduğu ve aracın güncel değerinin yüksek belirlendiği yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesince dava konusu aracın edinilmiş katılma rejiminin geçerli olduğu, 2012 yılında davalı erkek adına satın alındığı gerekçesiyle aracın güncel değerinin yarısı oranında katılma alacağına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi araçla ilgili değere ilişkin rapor alındığı, sonrasında bilirkişiden karar tarihine yakın olacak şekilde 24.12.2020 tarihli ek rapor alındığı ve buna göre karar verildiği, isabetli olduğu, davalı vekili tarafından davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, tazminat miktarlarının fahiş olduğu kabul edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; İlk Derece Mahkemesince tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında boşanmakla en azından davalı erkeğin maddî desteğinden yoksun kalacağı ve davalı erkeğin kusurlu davranışları neticesinde kişilik haklarının zedelendiği anlaşılan davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi hükmedilen tazminat miktarlarının yerinde olduğu belirtilerek; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğu, yoksulluk nafakası şartları oluşmasına rağmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, dava konusu 3434 ada 18 parsel ve 395 ada 25 parsel sayılı taşınmazlar yönünden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, katılma alacağı miktarının düşük tespit edildiği, vekâlet ücreti ve faize dair düzenlemenin hatalı olduğu belirtilerek; katılma alacağı, yoksulluk nafakası, faiz, vekâlet ücreti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı vekili temyiz tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle katılma alacağı talebinin kabul edilen kısmı, tazminatlar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; katılma alacağı, maddî ve manevî tazminat istemine ilişkin olup uyuşmazlık, kişisel mal savunması, ispatı, güncel değer, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin doğru belirlenip belirlenmediği, davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 323 üncü ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci maddesi, 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Boşanma davalarında, manevî tazminata hükmedebilmek için tazminat talep edenin az kusurlu veya kusursuz olması yanında, ayrıca boşanmaya sebep olan eylemlerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunması gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle manevî tazminata hükmedilmiş ise de; mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen eylemlerin kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı değrlendirilmekle, koşulları oluşmadığı halde davacı kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadının temyiz dilekçesinin yoksulluk nafakası yönünden, miktardan ve istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden, diğer yönlerden ise istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,
2.Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevî tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
b)İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminat yönünden davalı erkek yararına BOZULMASINA,
c)Davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
İstek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.