Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9918 E. 2023/818 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının yeterliliği ile ziynet alacağı talebinin reddinin yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesi gözetilerek belirlenen nafaka ve tazminat miktarlarının yeterli olduğu, ziynet alacağı talebinin ise davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 12 yıldır evli olduklarını, bu evliliklerinden müşterek iki küçük çocuklarının bulunduğunu, davalının son 5-6 yıldır müvekkilini başka bir kadın ile aldatığını, evi ve çocukları ile ilgilenmediğini, müvekkiline karşı ekonomik şiddet uyguladığını, evi terke zorladığını, hakaret ettiğini, manevî şiddet uyguladığını, müvekkilini evden kovduğunu, tarafların fiilen 4 aydır ayrı yaşadıklarını beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, dava tarihinden itibaren müvekkili için aylık 1.000,00 TL, müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL den toplam 1.500,00 TL nafakanın davalıdan tahsiline, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, müvekkiline ait ziynet eşyası niteliğindeki 1 adet 22 ayar 32 gram bileziğin, 16 adet 22 ayar tanesi 19-22 gram ağırlığındaki bileziklerin ve 56 adet çeyrek altının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bu ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerleri üzerinden şimdilik 1.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, ziynet alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ziynet alacağı davasındaki talebini 22.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 67.539,00 TL üzerinden ıslah etmiş, ıslah harcını dosyaya yatırmıştır.

II. CEVAP

Davalı erkek davaya cevap dilekçesi sunmamış, 28.02.2018 tarihli duruşmada kendisinin de boşanmak istediğini, davacının taleplerini bilmediğini, 02.04.2019 tarihli duruşmada boşanmak istemediğini, davanın reddine karar verilmesini istediğini, 11.06.2019 tarihli duruşmada ise bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmak için süre talep ettiğini beyan etmiş, ancak bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi de sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin, başka bir kadınla duygusal yakınlık kurduğu, ... Ataşehir'de bir kadınla bir gece birlikte kaldığına dair kayıtların mevcut olduğu, davalının ilişkisi olduğu söylenen kadının davacıya attığı whatsapp konuşmalarında davalı ile aralarındaki ilişkiyi itiraf ettiği, davalının bu davranışları ile davacıya karşı sadakatsiz davranışlarda bulunduğu, davalının eve geç geldiği, davacıya hitaben siktir olup git şeklinde hakaret içeren cümleler sarf ettiği, davalının evin faturalarını ödemediği, ev ile ilgilenmediği, yine eşi ve çocukları ile ilgilenmediği, davalının bu davranışlarının duygusal şiddete ve ekonomik şiddete yönelik davranışlar olduğu, davalının belirtilen nedenlerle evlilik birliğinin getirdiği yükümlülüklere aykırı davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu, davacı kadına ise atfedilebilecek herhangi bir kusur olmadığı, davacının düzenli bir işte çalışmadığı, SGK kayıtlarında çalışma kaydının olmadığı, daha sonra duruşmadaki beyanında asgari ücret karşılığı bir işte çalışmaya başladığını belirttiği, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği kanaatine varıldığı, ziynet eşyaları yönünden yapılan incelemede ise; davacının, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve ziynet eşyasını götürmesine engel olunduğunu ve evde (davalı da) kaldığını ispat yükü altında olduğu, dosya kapsamında ziynet eşyalarının bozdurulduğuna dair bir tanık beyanının olmadığı, sadece tanıklardan birinin ziynet eşyalarının bozdurulduğunu davacı kadından öğrendiğini beyan ettiği, tanıkların ziynet eşyaları ile ilgili görgüye dayalı bir bilgilerinin bulunmadığı, davacının evden ayrılırken ziynet eşyalarının elinden zorla alındığını, götürülmesine engel olunduğunu yahut rızası dışında davalıya verdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle; kadının ziynet alacağı davasının reddine, boşanma davasının ise kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile müşterek çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, davacı için yargılama esnasında hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 300,00 TL'ye artırılmasına, kararın kesinleşmesine mütakip aynı miktarda nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, müşterek çocuklardan her biri için hükmedilen ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 300,00 TL'ye artırılmasına, kararın kesinleşmesine mütakip aynı miktarda nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile lehine 8.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; nafakaların ve tazminatların miktarı ile reddedilen ziynet alacağı davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının 2017 yılının Ekim ayından itibaren UYAP kayıtlarına göre sigortalı olarak çalışmasının bulunduğu, davacı kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları oluşmadığından talebin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de bu yön erkek tarafından istinafa getirilmediğinden yanılgıya işaret edinilmekle yetinildiği, kadın ve müşterek çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakalarının boşanma kararının kesinleşmesiyle sona erdiği, iştirak nafaka miktarlarının çocukların giderlerine, yaşlarına, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna uygun olduğu, kaldı ki değişen koşullara göre bu nafakanın artırılmasının her zaman talep edilebileceği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesine gözetildiğinde davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, ziynet alacağı davasında ispat yükü üzerinde olan kadının gösterdiği tanıklardan birinin ziynet eşyalarının bozdurulduğunu davacı kadından öğrendiğine ilişkin beyanı dışında dosyada başkaca somut bir bilgi ve beyanın bulunmadığı, kadının evden ayrılırken ziynet eşyalarının elinden zorla alındığını, götürülmesine engel olunduğunu yahut rızası dışında davalıya verdiğini kanıtlayamadığı anlaşıldığından ziynet alacağı talebi hakkında verilen ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek; davalı kadının istinaf başvurusunun lehine hükmedilen tazminat miktarları yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının ilgili bendinin kaldırılmasına, bu konuda yeniden hüküm tesisi ile davacı kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, davacı kadının sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; her ne kadar tazminat miktarları istinaf mahkemesince bir miktar artırılmış ise de artırılan miktarın dahi mevcut ekonomik koşullar dikkate alındığında yetersiz kaldığını, dosya kapsamına da uygun olmadığını, hükmedilen nafaka miktarlarının da ekonomik koşullar ve artan ihtiyaçlar karşısında yetersiz olduğunu, kaldı ki davalının şimdiye kadar hükmedilen nafakaları dahi ödemediğini, davalının aile şirketinde çalıştığını, gelirinin aylık 15.000,00 TL ile 17.000,00 TL arasında değiştiğini, davalının tam kusurlu oluşu ve ekonomik durumu dikkate alındığında miktarların artırılması gerektiğini, yine her ne kadar ziynet alacağı davası reddedilmiş ise de, ziynet eşyalarının davalı tarafından harcandığı ve hatta bu harcamaların başka bir kadınla yemek, içmek ve ona ev açmak şeklinde olduğunun sabit olduğunu, ziynet eşyalarının dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile müvekkilinde olmadığının ve davalı tarafından bozdurularak kullanıldığının ispat edildiğini, zaten davalının elde avuçta ne varsa bar ve pavyonlarda eğlence ile yiyen bir kişi olduğunu, bu durumun sosyal medya kayıtları, tanık ve diğer delillerle ispatlandığını beyanla, nafakaların ve tazminatların miktarı ile reddedilen ziynet alacağı davası yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında kadın yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarlarının uygun olup olmadığı, ziynet alacağı davasının ispatlanıp ispatlanmadığı reddi kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 222 inci ve 226 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.