"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili ve davalı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine daha önce boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini, kararın 20.01.2016 tarihinde kesinleştiğini, üç yılı aşkın süredir taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı kadın cevap dilekçesinde; ortak çocuğun üniversite sınavı olduğunu, bu durumdan etkilenmesini istemediğini, boşanmak istemediğini belirtmiştir.
2.Davalı kadın vekili 22.05.2019 tarihli dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin tek ve ağır kusurlu olduğunu, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilini küçük düşürdüğünü belirterek davanın reddine, aksi takdirde ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 300.000,00 TL maddî ve 400.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin daha önce açtığı boşanma davasında davacı erkek sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmakla tam kusurlu olduğundan davanın reddine karar verildiği, kararın kesinleştiği, kesinleşme tarihinden üç yıl geçtikten sonra eldeki davanın açıldığı, tarafların bu süreçte fiili olarak bir araya gelmedikleri gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, kusuru bulunmayan, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve bu olaylar nedeni ile kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın yerinde olmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası şartlarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini aksi takdirde nafakaların ve tazminatların miktarının az olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile reddedilen boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan ve sadakatsiz davranarak başka bir kadından çocuk sahibi olan erkeğin tam kusurlu olduğu, fiili ayrılık döneminde kadına atfı kabil bir kusurun varlığı ispat edilemediği halde kadın lehine hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle davalı kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminat verilmesine, kadının diğer istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2021 yılında başka kadından çocuğu olmasının kusura dayanak yapılamayacağını, müvekkili kirada oturduğu halde davalı kadının ortak konutta oturmaya devam ettiği ve ortak çocuğun bir çok masrafının müvekkili tarafından karşılandığı dikkate alındığında tazminat miktarlarının çok olduğunu belirterek kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın temyiz dilekçesinde özetle; boşanma davasının kabulü şartlarının oluşmadığını, davacı erkeğin ekonomik durumunu gizlediğini, gelirinin ve malvarlığının daha yüksek olduğunu belirterek davanın kabulü, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında erkeğe yüklenen kusur yönünden gerekçenin doğru olup olmadığı, boşanmanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamına, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince kusur gerekçesinde erkeğin başka kadından çocuğu olması vakıası kusur olarak belirtilmiş ise de, çocuğun dava tarihinden sonra doğduğunun, dava tarihinden sonraki olayların davacı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin, mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlar ile dava tarihinden önce gerçekleşen sadakatsizlik eyleminin toplanan delillerle ispatlandığının, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de tam kusurlu olduğunun ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında tazminat miktarlarının yerinde olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.