Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10073 E. 2024/8303 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranının belirlenmesi, buna bağlı olarak tazminat taleplerinin ve nafakaların miktarının tespiti uyuşmazlığı bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda, kadının asılsız suç duyurularında bulunmasının hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilerek kusur olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda tarafların eşit kusurlu sayılacağı, eşit kusurlu boşanmalarda ise kusursuz veya daha az kusurlu tarafa tazminata hükmedilemeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin kusur belirlemesi ve tazminatlara ilişkin hükümleri bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/192 E., 2023/1306 K.

KARAR : Kısmen kabul ile yeniden esas hakkında hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/1501 E., 2021/1796 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Hakkari'den İstanbul'a atandığını, haftada üç gün görüşebildiklerini, kadının İstanbul'da birlikte oturma, tayinini aldırması teklifini kabul etmediğini, müvekkilinden uzaklaşmaya başladığını, telefonunu, bilgisayarını müvekkiline göstermekten kaçındığını, mesajlarını müvekkili görmeden sildiğini, müvekkili Karasu'ya gidemediğinde telefonları açmadığını, geri dönmediğini, telefonundan engellediğini, alkol kullandığını, hakaret ettiğini, kendi kıyafetlerini parçaladığını, bebeğin yanında bıçakla uyuduğunu, psikolojik olarak müvekkilini tahrik ettiğini, çocuğu göstermekten kaçındığını, zarar verme imasında olan sözler söylediğini, başka erkeklerle görüşüp mesajlaştığına dair mesaj ve fotoğraflar gönderdiğini, bunları sosyal medyada paylaştığını, müvekkili ve ailesine hakaret ettiğini, müvekkilini zarara uğratmak kastıyla hareket ettiğini, eski bir videoyu habersiz olarak paylaştığını, asılsız şikayetlerde bulunduğunu, müvekkilini göreviyle ilgili maddî-manevî zarara uğrattığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetin babaya verilmesine, erkek lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin kumar oynadığını, evi ile ilgilenmediğini, aldattığını, haysiyet dışı hareketler yaptığını, sosyal medyada cinsel içerikli paylaşımları, konuşmaları olduğunu, 10.07.2019'da kadını şikayet ettiğini, uzaklaştırma kararı aldığını, sonrasında da müvekkilinin hakaret ve silahla tehdit edildiğine komşusunun şahit olduğunu, alkolik olan erkeğin kumar borçları için çektirdiği krediyi de kumarda kaybettiğini, kendi telefonunu satacağı için ortak bilgisayara telefonunda mevcut olan dosyaları yüklediğini, bu kayıtları orada gördüğünü, aldatıldığını öğrenince erkeği incitmek için mesaj attığını, psikolojisini göstermek için eski intihar videosunu paylaştığını, erkeğin sorumluluklarını yerine getirmediğini, aşağılayıcı tavırları, hakaretleri, aldatması, sadakatsizliği, öldürmekle tehditleri nedeniyle ağır kusurlu olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın lehine yasal faiziyle 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın birleşen dava dilekçesinde; (22.07.2019) erkeğin özel harekat polis memuru, kendisinin ortaöğretim okulunda müdür yardımcısı olduğunu, müvekkilinin, çektirdiği kredi borçları olan erkeğin kumar hastası olduğunu öğrendiğini, erkeğin eşi ve çocuğa maddî katkısı olmadığını, sinkaflı küfür ederek telefonu kapattığını, 08.07.2019'dan itibaren müvekkilinin eşine telefonla ulaşamadığını belirterek kadın ve çocuk için aylık 1.000'er TL tedbir, iştirak, yoksulluk nafakasına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin ailenin ekonomik dengesini sarsacak seviyede kumar oynadığı, buna bağlı olarak borçlandığı ve Temmuz 2019’da evde kendisine yönelik silah dayayarak tehdit edici bir davranış sergilediği, kadının ise erkeğe ait eski intihar videosunu izinsiz şekilde sosyal medyada paylaşarak mağduriyet yarattığı, birlikte yaşamaktan kaçındığı ve erkeğe birçok kez suç isnadında bulunduğu, bu suçlamaların takipsizlikle sonuçlandığı belirtilerek evlilik birliğini sona erdiren olaylarda kadının erkeğe nispeten ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki tarafın açtığı boşanma davalarının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine ve baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 550,00 TL tedbir nafakası ve boşanma hükmünün kesinleşmesi sonrasında 800,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek lehine 10.000,00 TL maddî ve 7.500,00 TL manevî tazminat hükmedilmesine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, birleşen davada kadının kendisi için tedbir nafakası talebinin reddine, çocuk için aylık 450 TL tedbir nafakasına, fazla talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, eksik inceleme, iştirak nafakası miktarı, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri ve yoksulluk nafakasının reddi yönlerinden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının kusurlarından “birlikte yaşamaktan kaçınmak” ve “takipsizlikle sonuçlanan suç isnadında bulunmak” fiillerinin çıkarılmasına, erkeğin ise sadakat yükümlülüğüne aykırı güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle ağır kusurlu kabul edilmesine, kadının hafif kusurlu olduğunun kabulüne karar verilmekle davalı-davacı kadının; kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, iştirak nafakası miktarına ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kararın kusur gerekçesi ve derecesinin " boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğunun tespitine" şeklinde düzeltilmesine, ilgili hüküm fıkralarının kaldırılmasına, bu hususlarda yeniden hüküm tesisine, müşterek çocuk yararına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden geçerli ve tahsilde tekerrüre sebebiyet vermeyecek şekilde aylık 1.000 TL iştirak nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak çocuğa velayeten davalı-davacı kadına ödenmesine, davalı-davacı kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden geçerli olmak üzere yasal faiziyle 50.000'er TL maddi-manevi tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı-davacı kadının diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı ve kendi reddedilen tazminat talebi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, hükmedilen tazminat miktarları, iştirak nafakası miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik olup olmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı, 182 nci, 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 370 ve 371inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenilen "birçok kere takipsizlikle sonuçlanan suç isnadında bulunmak" vakıası kusur olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle kadının kusurlarından çıkartılarak kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre de erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadına kusur olarak yüklenilen birçok kere takipsizlikle sonuçlanan suç isnadında bulunmak vakıasının somut olayda ve isnat edilen suçların kapsamı değerlendirildiğinde hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde değerlendirilerek kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, bu durumda kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumuna göre tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Gerçekleşen bu durum karşısında Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kadına nispeten ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek erkek lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşmadığı, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinişn yasal koşullarının ise gerçekleştiği gerekçede belirtilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükmün birinci bendinde kadının "erkek lehine hükmedilen tazminatlar" yönünden de istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş ise de hükmün devamında erkeğin tazminat taleplerinin reddine dair hüküm kurulmamış olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'a iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.