"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/89 E., 2023/1433 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/179 E., 2020/361 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2009 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, kadının, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, baskıcı olduğunu, birlik görevlerini ihmal ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların öncelikle zina hukuki sebebine dayalı olarak kabul edilmemesi halinde ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, baskıcı olduğunu, birlik görevlerini ihmal ettiğini iddia ederek asıl davanın fer'îleri ile birlikte kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, duygusal, psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ilgisiz olduğunu, kadının ailesine kötü davrandığını, hakaret ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, erkeğin kadına ait telefonu kadına fiziksel şiddet uygulayarak aldığı ve hukuka aykırı delil olduğu, hükme esas alınamayacağını iddia ederek tarafların boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, ortak konutun eşyalarına zarar verdiğini, duygusal, psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ilgisiz olduğunu, kadının ailesine kötü davrandığını, hakaret ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, erkeğin kadına ait telefonu kadına fiziksel şiddet uygulayarak aldığı ve hukuka aykırı delil olduğu, hükme esas alınamayacağını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, sinirli yapıda bir insan olduğu, evde çocuk sesine ve gürültüsüne katlanamadığı, sinirlendiğinde evdeki eşyaları kırıp döktüğü, nevresimleri parçaladığı, yemeği beğenmediğinde tabağı masaya vurduğu, kadına psikolojik şiddet uyguladığı, kadını, çocukları ve kadının annesini yazlıktan kovduğu, kadına karşı ilgisiz olduğu, kadının ise annesinin etkisinde kaldığı, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, kadının cinsel dürtülerini kontrol edemediği, farklı erkekler ile sosyal medya üzerinden görüntülü sohbet ettiği, onlara kendisine ait çıplak fotoğraf ve videolar gönderdiği, görüntülerin birinde kadının kucağında kızının da olduğu, kadının sosyal inceleme raporuna esas olmak üzere görevli psikoloğa verdiği beyanında internet ortamında tanıştığı Tokat'ta yaşayan ... ve Edirne'de yaşayan kendisini ... olarak tanıtan ... isimli kişilerle konuştuğu, bu kişilere kendisinin çıplak fotoğraf ve videolarını gönderdiği, yine internette tanıştığı ... isimli şahsa gönderdiği cinsel içerikli fotoğraf ve videolar nedeniyle bu şahsın görüntüleri internet ortamında yayacağı yönünden kendisine şantaj yapması üzerine bu şahsa iki kez para gönderdiği ve ayrıca yine internette tanıştığı ... isimli kişi ile öncelikle internet ortamında bir süre görüştüğü, ona da aynı şekilde çıplak fotoğraf ve videolarını gönderdiği ve cinsel birliktelik için Silivri'ye gidip bu kişiyle buluştuğu, bu kişiyle cinsel ilişkiye varmayan cinsel yakınlaşmasının olduğu ancak bu yakınlaşmanın cinsel birliktelik boyutunda olmadığı, çocukları aklına gelince cinsel ilişkiye girmediğini belirttiği, yargılama sırasında alınan beyanlarında da hatalarını kabul ettiği, yaptıklarından pişman olduğunu belirttiği, her ne kadar tüm dosya kapsamı ve hükme esas alınan sosyal inceleme raporunda kadının Silivri'de ... isimli şahısla olan buluşmasında cinsel ilişki yaşamadığını beyan etmiş ise de evli bir kadının otel odasında başka bir erkekle buluşmasının zina olarak kabulünün gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın zina hukuki sebebiyle, birleşen davanın ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle kabulü ile tarafların boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alındığında ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadının çalıştığı, düzenli gelirinin olduğu dikkate alınarak tedbir nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın tarafından usulüne uygun olarak açılan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davası bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, hükme esas alınan telefonun hukuka aykırı yollarla elde edildiği, yasak delil olduğu ve hükme esas alınamayacağı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadının tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, velâyet düzenlemesinin dosya kapsamına uygun olmadığı belirtilerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, velâyet yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamından, kadının başka erkeklerle cinsel içerikli mesajlaşmaları olduğu, bu mesajlarda çıplak fotoğraflarını gönderdiğini ispatlamak için dosyaya sunulan görüntülerin alındığı telefonun, kadının kişisel telefonu olduğu, erkek tarafından kadının rızası dışında alınarak delil elde edilmek istendiği, dosyaya sunulan mesajlar, fotograf ve video kayıtlarının yasal yoldan elde edilmediği ve delil olarak değerlendirilmesi ile hükme esas alınmasının hatalı olduğu, yine kadının, Silivri'de ... isimli erkekle buluşup otelde aynı odada kaldıklarına dair herhangi bir delil ibraz edilmediği gibi dosya içeriğinde de kadının başka bir erkekle aynı otel odasında kaldığına ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı, kadının başka bir erkekle birlikte otelde aynı odada kaldığına ilişkin görgüye dayalı tanık beyanı da olmadığı zina eyleminin ispatlandığının kabulünün doğru olmadığı, fakat kadının bu eylemlerinin güven sarsıcı davranışlar olarak kabulü gerektiği, bu şartlar altında; İlk Derece Mahkemesince ispatlanmadığı halde zina hukuki nedenine dayalı davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, kadının başka erkeklerle cinsel içerikli mesajlaşması ve bu mesajlaşma sırasında uygunsuz görüntülerini gönderdiğine ilişkin fotoğraf ve mesajların yasal yolla elde edilmemesi nedeniyle delil olarak kullanımının usul ve yasaya aykırı olduğu, ancak kadının farklı isim ... ismini kullanarak Silivri'ye gittiğinin de tespiti karşısında bu durumun taraflar arasında güven problemi yarattığı ve böylelikle kadının güven sarsıcı davrandığı, kadın tarafından annesi, kendisi ve çocukların erkek tarafından erkeğin annesinin yazlığından kovuldukları vakıasının ise tanığın beyanına göre boşanma davasının açılmasından yaklaşık üç yıl önce yaşandığı ve bu olaydan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu vakıanın affedildiği veya en azından hoşgörüyle karşılandığı ve bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, kadının ortak çocuklarla ilgilenmediği vakıası yönünden ise ortak hayatın devamı sırasında çocukların sağlık kontrollerinin kadının yaptırdığı ve erkek tanıklarının bu yönde görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı ve erkekten duyuma dayalı olduğu bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmesinin de hatalı olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda dayanılan ve ispatlanan vakıalara göre sinirli bir yapıya sahip olması nedeniyle çocuk sesine ve gürültüsüne katlanamayan, sinirlendiğinde evde nevresimleri yırtan, eşyaları kırıp döken, yemeği beğenmediği takdirde tabakları başkalarının yanında masaya vuran, psikolojik şiddet uygulayan, eşine ilgi göstermeyen erkek ile annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalan, güven sarsıcı davranışlarda bulunan kadının eşit kusurlu olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olan kadına tazminata hükmedilemeyeceği, kadının sosyal güvencesi bulunan bir işte çalıştığı ve düzenli gelirinin bulunduğu, tarafların gelir düzeylerinin birbirine denk olduğu gözetildiğinde kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmemesinin isabetli olduğu, yargılama sırasında baba ve ortak çocuklarla görüşülmesi neticesinde talimatla alınan 18.06.2018 tarihli uzman raporunda; babanın velâyet görevini ihmal ve istismar etmediği, kötüye kullanmadığı, ortak çocukların baba ile birlikte babaanne ve dede yanında yaşama uyum sağlamış oldukları ancak her iki küçüğün de anneye yönelik olumsuz bir tutum içerisinde oldukları ve anneye karşı "ebeveyne yabancılaşma" durumunun söz konusu olduğu, bu duruma baba ve babaannenin yönlendirmelerinin etkili olduğu, babanın bu davranışlarının velâyetin verilmesi yönünden olumsuz bir durum olmakla birlikte babanın çocukları ruh sağlığı desteği almaları için çocuk psikiyatri servisine götürmesinin de olumlu bir davranış olması ile birlikte babanın da doğru tutum sergileyebilmesi açısından ruh sağlığı uzmanından rehberlik alması gerektiği belirtilerek velâyet sorumluluğunun gereklerini iyi bir şekilde yerine getirdiğinin belirtildiği, anne ile görüşülmesi neticesinde alınan 18.06.2018 tarihli uzman raporunda ise annenin sevgi ve ilgi ihtiyacı nedeniyle cinsel dürtülerini yaşama ve kontrol etmede sorunlar yaşadığı, mahremiyet sınırlarıyla annelik sorumluluk duygusu arasında sınır oluşturmada başarısız olduğunun belirtildiği, bu kapsamda ortak çocukların alıştığı düzenin bozulmasının çocukları olumsuz etkileyeceği de değerlendirildiğinde velâyetinin babaya verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, kaldı ki velâyete ilişkin kararların kesin hüküm oluşturmayacağı gibi değişen koşullara göre her zaman açılabilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle davalı-davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davası hakkında kadının davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, davalı-davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, zinanın ispatlandığı ve bu kapsamda sunulan delillerin hukuka aykırı delil olmadığı, asıl dava hakkında verilen kararın hatalı olduğu belirtilerek; asıl dava hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar ile kusur belirlemesi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğu, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusursuz olduğu, erkeğin ise tam kusurlu olduğu, kadının tazminat taleplerinini kabulüne karar verilmesi gerektiği, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğu belirtilerek; asıl dava hakkında verilen karar, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve velâyet yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasının kabulü şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet düzenlemesinin ortak çocukların üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, erkek tarafından sunulan delillerin hukuka aykırı delil olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 189 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 335 inci maddesi, 336 ncı maddesi.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarında, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davalı-davacı kadın vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kusur belirmesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarına karar verilmiş, karar, yukarıda belirtildiği şekilde taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadın, erkeğe nazaran daha ağır kusurludur. Bu husus gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,