"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2896 E., 2022/3664 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/178 E., 2022/343 K.
Taraflar arasındaki karşılıkla boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bölümlerinin kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; davalı-karşı davacı erkeğin bir başka kadınla ilişkisinin olduğunu, düğün için kredi çektiğini söylediğini ancak bu paraların çoğunu ailesinin ihtiyaçlarına harcadığını, kayınpederi ve kayınvalidesinin bir konuşma sırasında "bundan sonra senin annen ve baban yok, onları unutacaksın, sevmeyeceksin ve gitmeyeceksin" dedikleri, davalı-karşı davacı erkeğin halasının yanında iç çamaşırları ile gezdiği hatta halası ile uygun olmayan hareketler yaptığı, bundan rahatsız olduğunu söylemesine rağmen önemsemediğini, evlilik süresince davalı-karşı davacı erkek ve ailesi tarafından ezildiğini, kendisini kuma gibi hissettiğini, görümcesi tarafından sürekli dışlandığını, kayınvalidesinin kendisine emrivaki cümleler sarf ettiğini ve akşam uyuyacakları zaman kapıyı vurmadan odalarına girdiğini kayınpederinin de bu şekilde davrandığını, kayınpederi ve kayınvalidesinin evde sürekli huzursuzluk çıkardıklarını, kadına hakaretler yağdırdıklarını, davalı-karşı davacı erkeğin kadına hakaret ettiğini kendisine evin hizmetçisi gibi davrandığını, hakaret dolu aşağılayıcı şekilde konuştuğunu, müvekkilinin evde yalnız olduğu bir gün düşük tehlikesi yaşadığını, aşırı derecede kanaması olması sebebiyle davalı-karşı davacı erkeği aradığı ancak erkeğin umursamadığını , düşük yapma ihtimaline rağmen karnına mandalina fırlattığını, çocuğu olmasını istemediğini ve çocuğu aldıralım diyerek kavga çıkardığını, kadının hamilelik sürecinde ve sonrasında hiçbir şekilde kendisi ile ilgilenmediğini, ayrılmadan önceki görüşmesinde kendisine " seni artık çirkin buluyorum, seninde ailen de ağzınız kokuyor, hem benim ekmeğimi yiyorsunuz, hem konuşuyorsunuz, ayrılmak istiyorum, artık bitsin, ailem gelecek, sen kimsin geri zekalı" dediğini, o gece hastanelik olduğunu, birkaç gün sonra davalı-karşı davcı erkeğin ailesinin geldiğini, onlar geldikten sonra ilişkilerinin her anlamda sona erdiğini, bu arada davalı- karşı davacı erkeğin ailesinin de evdeki eşyaları toplamaya başladığını, beğendikleri tüm eşyaları arabaya yüklediklerini, bebeğin tüm masraflarıyla kendisinin ve ailesinin ilgilendiğini, hamileyken kıyafetlerini dahi babasının aldığını, bebeğin doğumdan bir hafta sonra vefat ettiğini, bebeğin vefatı ile davalı-karşı davacı erkeğin ve ailesinin umursamaz tavır ve hareketleri akabinde yaşadıkları tartışma ve kavgaların evliliklerini çekilmez hale getirdiğini beyan ederek tarafların evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, kadın yararına 3000,00 TL tedbir -yoksulluk nafakasına, 130.000,00 TL maddî- 120.000,00 TL manevî tazminata, katılma alacağı ve katkı payı alacağına ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15,00 TL katılma, 5,00 TL katkı payı, 10,00 TL'lik çeyiz ve şahsi eşya 10,00 TL'lik ziynet alacağının davacıya ödenmesine, karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kadının düğün öncesi oluşan borçlarının hepsini kapattığını, kadının savurgan bir hayat yaşadığını, her daim kendi ailesinin yanına gitme gayreti içerisinde olduğunu, müvekkilinin ailesine karşı sürekli bir ön yargı ile davrandığını, ...'a sertifika alma bahanesi ile gidip 20 gün boyunca lüx bir otelde en güvenli yer burası diyerek kaldığını, iş bulamayan kadının eşin müvekkilinin yanına Hakkari İline geri döndüğünü, daha sonra yine ...'da işe gireceği bahanesi ile ev tutup tutuğu eve eşyalar aldığını, müvekkilinin tüm birikimlerini ve düğünde takılan bütün altınları harcadığını, savurgan hayatı üzerine müvekkilinin zor günler geçirdiğini, davacı kadın eşin hamileliğinin zor geçmesi nedeniyle ailesinin tarafların yanında kaldıkları, ailesinin yanında olduğu dönemde müvekkiline karşı zaman zaman hakarete varan " senden adam olmaz, senden aile babası olmaz " şeklinde küçük düşürücü hakaretler ettiğini müvekkilinin ailesini evden kovduğunu, davalı-karşı davacı kadının babasının müvekkiline ve babasına çeşitli hakaret ve söylemlerde bulunduğunu, kadının eşi, müvekkilinin aramalarına rağmen telefonu açmadığını ve sonrasında "seninle aile olamayız " dediğini beyan ederek evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde davacı-karşı davalı kadının kusurlu olduğunu bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, düğünde ve kınada takılan kadına özgü olmayan takı ve paraların müvekkiline verilmesi yönünde hüküm kurulmasını dava ve talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-karşı davalının erkeğin kadına "sen kadın mısın, bir işe yaramıyorsun" diyerek hakaret ettiği, kadının hamilelik sürecinde hem kendisiyle hemde tedavisiyle ilgilenmediği, kadının hamilelik sürecinde ailesinin yanlarına gitmelerinden rahatsız olduğunu belli edecek şekilde kapıları çarptığı ve kendi ailesini davet edip onlarla faklı odalarda oturduğu, kadın ve ailesiyle ilgilenmediği, eşi ile aynı odada uyumadığı, kadının durumunun riskli olduğunu erkeğe bildirmesine rağmen ilgisiz kaldığını, bu olay üzerine ...'ye gittiğinde hastane ücretlerini karşıladığı ancak eşinin ailesinin yanında bunu rahatsız edecek şekilde söz konusu ettiği, kayınvalidesinin "seni istemiyoruz, ailenle git, bu iş olmaz, ...'i Merve'ye emanet edemem" demesine davalı-karşı davacı erkek eşin sessiz kaldığı, davacı-karşı davalı kadının ise evliliği süresince eşinin ailesini beğenmeyip küçümsediği ve tarafların fiilen uzun süredir ayrı yaşadıkları, tanıkların duyuma dayalı bilgileri ve eylemden sonra yeniden bir araya gelip birlikte yaşamaları sebebiyle özellikle tarafların ...'ye birlikte taşınmalarından önce yaşanan olaylar, tarafların birbirlerine bir şans daha verip barışarak ...'de yeni bir düzen kurduklarından taraflarca affedilmiş yahut en azından hoşgörüyle karşılanmış olduğundan her iki tarafın da bu döneme kadar ki davranışları kusur takdirinde esas alınmadığı, gerçekleşen durum karşısında, boşanmaya neden olan olaylarda kadının az kusurlu, erkeğin ise daha ağır kusurlu olduğu boşanmakla eşinin desteğini yitiren ve kişisel hakları ihlal edilen kadın yararına maddî-manevî tazminat koşullarının oluştuğu, düzenli işi ve geliri olan kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile karşılıklı davaların kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının yoksulluk nafakası, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davasından feragat etmesi nedeniyle reddine, erkeğin ziynet alacağı davasının usulüne uygun harcı yatırılarak açılmış bir dava olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, kadının çeyiz eşyası alacağının iadesi talebini tefrikine, kadının katılma alacağı, katkı payı alacağına ilişkin davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, tarafların uzun süredir fiilen ayrı yaşadıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğunu, yararına takdir edilen tazminatlarının miktarının çok düşük kaldığını, erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu beyan ederek erkeğin davasının kabulü yargılama giderleri ve tazminatlarının miktarının yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespitinin yanlış yapıldığını, talimat mahkemesince dinlenilen tanık hükme esas alınmadığını, unutulduğunu müvekkiline ağır kusur izafe edildiğini ancak müvekkilinin tek bir kusurlu davranışının ispat edilemediğini, kadının davasının kabulü ve tazminat koşullarının oluşmamasına rağmen kadının davasının kabul edildiğini ve müvekkilinin ağır kusurlu olduğundan bahisle kadın yararına tazminatlara hükmedildiğini, tazminat taleplerinin reddedilmesinin hata olduğunu, kadının açtığı katkı payı davasında maktu vekâlet ücretine karar verilmesi ve çeyiz eşyasına yönelik tefrik kararı verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu ancak "kadının hamilelik sürecinde ailesinin yanlarına gitmesi üzerine gelmelerinden rahatsız olduğunu belli edecek şekilde kapıları çarptığı ve kendi ailesini davet edip onlarla faklı odalarda oturduğu, ailesiyle ilgilenmediği, eşi ile aynı odada uyumadığı," vakıalarının davacı-karşı davalı kadın tarafından dilekçelerinde dayanılmadığından erkeğin kusurundan çıkarılması gerektiği, öte yandan Tanık Nehire'nin " Kızım hamileyken ben yanlarındaydım. Durup dururken damadım benim yanımda bilmediğim bir sebepten dolayı sinirlenerek kızımın beline mandalina fırlattı. Ben damadıma sebebini sorduğumda inkar etti ancak ben gözümle görmüştüm. Kızım damadımdan benim yanımda bir kaç kere yalvararak para istedi. Bazen veriyordu. Bazen vermiyordu." şeklindeki beyanından davalı -karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, gerçekleşen duruma göre, tarafların kusur dağılımında bir değişiklik olmamakla birlikte, kusur olarak yüklenen eylemler yönünden, hükmün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, evliliği süresince eşinin ailesini beğenmeyip küçümseyen kadının az kusurlu olduğu, davalı erkeğin eşine "sen kadın mısın, bir işe yaramıyorsun" diyerek hakaret ettiği, kadının hamilelik sürecinde hem kendisiyle hemde tedavisiyle ilgilenmediği, eşi ile ilgilenmediği, doktorun kadına durumunun riskli olduğunu bildirmesi üzerine bunu eşine mesajla bildirmesine rağmen eşinin ilgisiz kaldığı, bu olay üzerine ...'ye gittiğinde hastane ücretlerini karşıladığı ancak eşinin ailesinin yanında bunu rahatsız edecek şekilde söz konusu ettiği, kayınvalidesinin "seni istemiyoruz, ailenle git, bu iş olmaz, ...'i Merve'ye emanet edemem" demesine sessiz kaldığı, eşine mandalina fırlattığı ve harçlık vermediği anlaşılan davalı-karşı davacı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddî-manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle kadın yararına 40.000,00 maddî ve 40.000,00 manevî tazminata, davacı-karşı davalı kadının feragat nedeniyle reddine karar verilen ziynet eşyası davası yönünden kadının dava dilekçesinde ziynet eşyası yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10,00 TL verilmesi talebinde bulunduğu, aynen iade talebinin de bulunmadığından, ziynet eşyası davasında kendisini vekille temsil ettiren davalı-karşı davacı erkek yararına 10,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, kusur tespitinin yanlış yapıldığını evlilik birlikteliğinin kadının kusurlu eylemleri nedeniyle çekilmez hale geldiğini beyan ederek kadının davasının ve tazminatların kabulü yönünden istinaf ile daha da aleyhe olacak şekilde bozularak verilen hükümdeki hataların düzeltilmesi için kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin ve miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası hükemleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle davacı- davalı kadının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen kusurlu davranışları yanında davacı-karşı davalı kadının da erkeğe "gerizekalı" şeklinde hakaret ettiğinin ve yine de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davalı-karşı davacı erkeğin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, kararın usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.