"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Başvurunun kısmen kabulüyle yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/13 E., 2021/306 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davalarında boşanma hükümleri kesinleştiğinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, boşanmanın fer'îlerine, kadının birleşen tedbir nafakası davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; kadının küçük meselelelerden tartışma çıkardığını, evliliğin birinci ayından sonra sürekli boşanma isteğini dile getirdiğini, birlik görev ve sorumluluklarını yerine getirmediğini, sürekli hasta olduğunu söyleyip bayılma numaraları yaptığını, eşini aşağıladığını, başka erkeklerle karşılaştırdığını, hakaret ettiğini, kadının ailesinin erkeği tehdit, hakaret ve küfür etmelerine, darp etmelerine ve evliliğe müdahalelerine ses çıkarmadığını, habersizce eşyaları, altınları ve paraları alıp evi terk ettiğini, erkeğin ailesini istemediğini, doğumdan haberdar etmediğini, bebeğin ismini koyarken eşine fikrini sormadığını, çocuğu görmesinde zorluk çıkardığını, böylelikle evlilik birliğinin kadının kusurlu hareketleri neticesinde temelinden sarsıldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, sürekli ailesi ile vakit geçirdiğini, sadece yatmak için eve geldiğini, hamileyken çocuğu düşürmek ve aldırmak için ailesi ile birlikte baskı yaptığını, eşini ve çocuğunu istemediğini söylediğini, doğumdan haberdar olduğu halde bir ay çocuğu görmeye gelmediğini, sorumsuz davrandığını, suçlayıcı yaklaşımları olduğunu, baskı kurduğunu, hakaret ve tehdit ettiğini, küçük meselelerden tartışma çıkardığını, anne ve babasını ön planda tuttuğunuu, annesinin kadının namusuna ve iffetine yönelik olumsuz sözler söylediğini, erkeğin bu duruma müdahale etmediğini, erkeğin ve ailesinin kadına büyü yapmaya çalıştıklarını, hamileliği ile ilgilenmediğini, çocuğun düşmesi için fiziksel müdahalede bulunduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksuluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın birleşen nafaka davasındaki dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadını anne ve baba ile birlikte oturmaya zorladığını, baskı kurduğunu, bu sebeple evi terk edip babasının yanına sığınmak zorunda kaldığını, erkeğin eşi ve ortak çocukla ilgilenmediğini, maddî ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek, kadın ve ortak çocuk yararına aylık 300,00'er TL'den toplam 600,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 24.04.2018 tarih ve sayılı kararı ile; tarafların konutlarının erkeğin anne babasının evinin alt katı olduğu, kadının kendi evinde vakit geçirmek istemesine rağmen erkeğin, eşinden annesi-babası ile birlikte vakit geçirmesini istediği, tarafların ortak konutlarını yatmadan yatmaya kullandıkları, kadının bu durumdan duyduğu rahatsızlığı eşine ilitmesine rağmen erkeğin ailesinin yanında tavır aldığı, taraflar arasındaki anlaşmazlığın temel nedeninin bu olduğu, hatta barışma görüşmeleri sırasında dahi kadının kendi evinde yaşamak istediği şartının kabul edilmediği, erkeğin iddia ettiği hakaret iddiasının anlatımıyla sabit olduğu, kadının eşine karşı "erkek misin" şeklinde hakarette bulunduğu, erkeğin de eşini ailesi ile birlikte yaşamaya mecbur bıraktığı, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı boşanma davalarının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun annesinin yanında kalması ve yaşı gereği anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyması nedeniyle sosyal inceleme raporundaki tespitler doğrultusunda velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir, 300,00 TL iştirak nafakası takdirine, yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle tarafların tazminat talepleri ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekilinin kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönünden, ... erkek vekilinin ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, tazminat taleplerinin reddi, aleyhine hükmedilen nafakalar ile birleşen dava yönünden hüküm kurulmaması yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2019 tarih ve 2018/3460 Esas, 2019/1849 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davada verilen boşanma kararları ile asıl ve karşı davada verilen yargılama giderleri ve vekâlet ücretine ilişkin hükümlerin istinaf edilmeden kesinleştiği, kadın tarafından 30.11.2016 tarihinde bağımsız tedbir nafakası davası açıldığı, davaların birleştirilmesine karar verildiği halde birleşen tedbir nafakası dosyasının eldeki dava dosya içerisine alınmadığı ve bu dava değerlendirilmeden hüküm kurulduğu, boşanma davasındaki kusur belirlemesi ve dolayısıyla tazminat ve nafakalara ilişkin hükme etkili olabilecek birleşen tedbir nafakası davası hakkında hiç değerlendirme yapılmamasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf itirazlarının kabulüyle istinaf kapsamı dışında kalan yön haricindeki İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve karşı boşanma davasında verilen boşanma kararları ile asıl ve karşı davada verilen yargılama giderleri ve vekâlet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, gerekçede gösterilen eksikliklerin tamamlanması amacıyla dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadını ortak konutları olduğu halde kendi ailesi ile birlikte yaşamaya zorladığı, annesinin kadın üzerinde kurmuş olduğu baskı ve evliliklerine müdahalesine sessiz kaldığı, çocuğu aldırması için kadına baskı yaptığı, kadının ise ortak konutu terk ettiği, ağabeyinin evliliklerine müdahalesine karşı çıkmadığı, ayrı yaşadıkları sırada "sen erkek misin bana bakamazsın" diye hakaret ettiği, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı boşanma davalarındaki boşanma hükmü, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun annesinin yanında kalması ve yaşı gereği anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyması nedeniyle sosyal inceleme raporundaki tespitler doğrultusunda velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakası takdirine, sürekli ve düzenli bir geliri bulunduğundan yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk yararına 200,00 TL tedbir, 300,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 12.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının birleşen tedbir nafakası davası yönünden tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere dava tarihinden itibaren kadın yararına 250,00 TL, ortak çocuk yararına ise 200,00 TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1.... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar, aleyhine hükmedilen iştirak ve tedbir nafakaları ve bunların miktarları yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tedbir nafakaları ve tazminatların miktarı ile yoksulluk nafakası talebinin reddi hükümleri yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.11.2022 tarihli ve 2021/1923 Esas, 2022/1962 Karar sayılı kararıyla; erkek aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "ortak konutları olduğu halde kendi ailesi ile birlikte yaşamaya zorlaması, annesinin kadın üzerinde kurduğu baskıya sessiz kalması, ailesinin evliliklerine müdahale etmesine karşı çıkmaması" maddî vakıaları ile kadın aleyhine belirlenen ve gerçekleşen " ağabeyinin evliliklerine müdahale etmesine ses çıkarmaması, sen erkekmisin bana bakamazsın diyerek hakaret etmesi" maddî vakıalarının sabit olduğu, İlk Derece Mahkemesince erkek aleyhine belirlenen; "çocuğu aldırması için baskı yaptığı" maddî vakıasının, kadın tanıklarının bu konudaki beyanlarının soyut, bizzat görgüye dayanmayan, duyumlardan ibaret olduğu, kadın aleyhine belirlenen "evi terk ettiği" maddî vakıasının, kadının evi terk ettikten sonra bir daha ortak konuta dönmemesi ve terke dayalı açılmış müstakil bir boşanma davasının bulunmaması karşısında, taraflara kusur olarak yüklenmelerinin doğru olmadığı, kadının Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen kusurlarının yanında, doğumdan eşini haberdar etmediği, çocuğun ismini koyarken eşinin fikrini sormadığı, abisinin ve babasının tehditlerine müdahale etmediği maddî vakıalarının, taraf tanık beyanları ile ispat edildiği halde kadına kusur olarak yüklenmemesinde isabet görülmediği, Mahkemece, maddî ve manevî tazminat gerekçelerinde yer alan ifadelerin maddî hata olarak kabulünün gerektiği ve tarafların lehine ya da aleyhine değerlendirilemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, böylelikle kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu ve kadın ile ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru ise de miktarlarının az olduğu, kadının en azından asgari ücret seviyesinde gelirinin olması ve erkeğin de asgari ücretin üzerinde bir gelirinin olduğunun ispat edilememesi nedeniyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin isabetli olduğu, sosyal inceleme raporundaki tespitler neticesinde İlk Derece Mahkemesince ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasında hukuka aykırılık tespit edilmediği ve ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının ortak çocuğun ihtiyaçları göz önüne alındığında miktarın isabetli olduğu yönünde yapılan değerlendirme ile erkeğin, kusur belirlemesi, kusur gerekçesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile kadının, kusur belirlemesi, tedbir nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm tesis edilmek suretiyle yasal şartları oluşmadığından kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın ve ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve birleşen tedbir nafakası dosyasında tahsile tekerrür olmamak üzere aylık 300,00'er TL tedbir nafakası ile kadının birleşen karşı tedbir nafakası dosyasındaki dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kadın ve ortak çocuk yararına ayrı ayrı 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin aile bilincinde olmadığını, kök ailesinden ayrışamadığını, kadına fiziksel ve cinsel şiddet uyguladığını, sorumluluklarını yerine getirmediğini, güven sarsıcı davranışta bulunduğunu, Mahkemece yüklenen kusurların dosya kapsamında ispat edilemediğini, kadının dava tarihinde çalışıyor olmasının sürekli çalışacak anlamına gelmediğini, gelirinin kadını yoksulluktan kurtarmadığını, ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafaka miktarlarının yetersiz olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı, kadın ve ortak çocuk yararına asıl ve karşı boşanma davalarında hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.