Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1272 E. 2023/4386 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu, davacı kadın vekilinin istinaf dilekçesinde yoksulluk ve iştirak nafakasının miktarına yönelik bir itirazı olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesi'nce yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının arttırılmasına karar verilmesinin istinaf incelemesinin sınırlarını aştığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2136 E., 2022/1441 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkına hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/752 E., 2019/752 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından tazminat miktarları yönünden, davalı erkek vekili tarafından tümü yönünden istinaf dilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı kadın vekilinin diğer, davalı erkek vekilinin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından tazminat ve nafaka miktarları yönünden, davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, nafakalara ilişkin verilen hüküm davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kadın yönünden kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyen nafakalara ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin eve gelmediğini, evin ekonomik giderlerine katılmadığını, kendisine şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, başka bir kadınla beraber yaşayıp çocuk sahibi olduğunu iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesine, kendisi için 20.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının, çocuklar için aylık 25.000,00 TL iştirak nafakasının, 2.000.000,00 TL maddî, 2.000.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının doğru olmadığını, davalı erkeğin borçları olduğunu, aldatma olayının 7-8 yıl önce gerçekleştiğini, bu konunun yeniymiş gibi boşanma davasının temeline oturtulmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülüklerini yerine getirmediği, eşini aldattığı, şiddet uyguladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, bu nedenle aralarında şiddetli geçimsizlik başladığı, evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenmeyecek derecede sarsıldığı, devamında kamu yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların annenin yanında bulunması, mevcut durumlarının muhafaza edilmesi gerektiği gerekçesi ile ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceği, 186 ncı maddesinde eşlerin birlikte evi seçeceklerinin, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarının ön görüldüğü, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen davacı eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığının anlaşıldığı, boşanma sonucu bu eşin en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların ekonomik sosyal durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak 150.000,00 TL maddî tazminatın, 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği, davalı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, aldattığı, böylece kişilik haklarına saldırı niteliğinde eylemlerde bulunduğu, elem ve üzüntü çekmesine neden olduğu gerekçesi ile 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadın yararına ara karar ile takdir edilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının aylık 1.500,00 TL`ye yükseltilmesine, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine, ara karar ile ortak çocuklar için takdir edilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının devamına, karar kesinleştiğinde iştirak nafakasına dönüştürülmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı erkek vekili; davalı erkeğin on yıl önce başka bir kadınla ilişkisi olup çocuk sahibi olduğunu, davacı kadının bu ilişkiyi kabul ettiğini, davacı kadının bu olayı yeniymiş gibi algı oluşturmaya çalıştığını, davalı erkeğin borç içinde olduğunu, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının çok yüksek olduğunu, tarafların mali durumlarının yeterince araştırılmadığını belirterek kararın boşanma, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili; davalı erkeğin aylık gelirinin 100.000,00 TL olduğunun belirlendiğini, ancak ticari defterlerde aylık 95.000,00 TL gider yapmış gibi düzenleme yaptığını, hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu belirterek tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinin doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, davalının eşini aldattığı kadınla ilişkisinin devam ettiği anlaşılmakla affetme iddiasına itibar edilmediği, davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocukların ve davacı kadının ihtiyaçları, boşanmakla yoksulluğa düşmesi, mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, erkeğin belirtilen kusurlu davranışlarından ötürü kadının kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle ortak çocuklar ve kadın lehine tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, ancak iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarları tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşları ve tazminata esas fiillerin niteliği dikkate alındığında az olduğu gerekçesi ile davacı kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere ortak çocuklar Abdullah Demirci ile Beyzanur Demirci için ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere davacı kadın için aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kadının diğer, davalı erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı erkek vekili, davalı erkeğin evlilik hayatı boyunca tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, davalı erkeğin on yıl önce başka bir kadınla ilişkisi olup çocuk sahibi olduğunu, davacı kadının bu ilişkiyi kabul ettiğini, davacı kadının bu olayı yeniymiş gibi algı oluşturmaya çalıştığını, davalı erkeğin ekonomik durumunun iyi olmadığını, iş yerlerinin kira olduğunu, bu maddî yükü kaldıramayacağını, davacı kadının herhangi bir ekonomik faaliyette bulunmadan refah içinde yaşayacağını belirterek kararın boşanma, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2.Davacı kadın vekili, davalı erkeğin aylık gelirinin 100.000,00 TL olduğunun belirlendiğini, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının günümüz koşullarında az olduğunu, davacı kadının kırk beş yaşında olup hayatını idame ettirmesinin zor olduğunu, enflasyon karşısında hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az kaldığını belirterek tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, tazminatların ve nafakaların miktarlarının uygun olup olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 327 nci maddesi, 328 inci maddesinin birinci fıkrası, 330 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 15.01.2005 doğumlu ortak çocuk Beyzanur`un temyiz inceleme tarihinde ergin olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

3.6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık görülen haller dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. Yapılan incelemede, davacı kadın vekilinin istinaf dilekçesinde yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarına yönelik itirazı olmadığı olmadığı halde Bölge Adliye Mahkemesince yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarlarının arttırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı kadın vekilinin nafakaların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda 2 ve 3 numaralı paragraflarda belirtildiği üzere maddî ve manevî tazminat miktarı, yoksulluk ve iştirak nafakası yönlerinden BOZULMASINA,

3.Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.