"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün ikinci kez kaldırılarak kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarını kabul etmeyerek tarafların 2003 yılından beri evli olduklarını, iki çocuklarının olduğunu, erkeğin, kadına fiziksel, sözel, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, aşağıladığını, hakaretler ettiğini, etkin köken nedeniyle aşağılayıp, hakaretler ettiğini, tehdit ettiğini, eşya fırlattığını, kadın ile sosyal etkinliklerine katılmadığını, eşini yalnız bıraktığını, çocuğun veli toplantısına dahi katılmadığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, başka kadınlarla telefonla görüştüğünü, resim ve mesajlarının olduğunu, değişken ruh yapısı olduğunu, erkeğin kusurlu eylemleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ... için aylık 7.500,00 TL, ... için aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için 100.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarını kabul etmeyerek kadının erkek ve çocukları bırakıp sürekli ailesi ve arkadaşları ile akşamları ve hafta sonları gezmeye gittiğini, erkeğin ailesini ve arkadaşlarını istemediğini, ailesini ziyarete giderken erkekle birlikte gitmediğini, erkeğe, sürekli maddî şeylerin hesabını sorduğu halde kendisinin hiçbir açıklama yapmadığını, erkeğin gönderdiği parayla da 17.03.2016 tarihinde annesinin üzerine araba aldığını, erkeği aşağılayıp, hakaretler ettiğini, toplum içerisinde kadının erkeğe üstünlük taslayıp ezmeye çalıştığını, ev işi, yemek ve temizlik yapmadığını, eve geç geldiğinde nerede olduğunun sorulamadığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları olduğunu, erkek aleyhine haksız uzaklaştırma kararı aldığını, aşırı sosyal medya kullandığını, şiddet uyguladığını, ergen erkek çocuğu olmasına rağmen tavırlarına dikkat etmediğini, geçimsizlikteki kusurun kadında olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, kadına devamlı olarak para verdiğini, 17.03.2016 tarihinde bankadan gönderdiği 96.000,00TL para ile kadının annesi adına ... plakalı aracı aldığını, kadının uyguladığı baskı nedeniyle son işinden ayrılmak zorunda kaldığını, boşanma sürecinde kadının attığı iftiralar ile iş yapamaz duruma geldiğini, kadına ödediği paralar ve kendisinde yarattığı haksız ithamlar nedeniyle iş yapamadığından erkek lehine 200.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 13.03.2018 tarih ve 2017/243 Esas, 2018/135 Karar sayılı kararı ile; erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakasının karar tarihi ile birlikte artırılarak 2.500,00 TL ye çıkarılmasına ve ayrı ayrı aylık 2.500,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kadın için 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2018 tarih ve 2018/1655 Esas, 2018/2818 Karar sayılı kararı ile; kararın yeterli gerekçeden yoksun olduğu, kusur değerlendirmesi yönünden kendi içinde çelişki yaratıldığı, eksik tahkikat yapıldığı ve erkeğin tazminat talebinin belirsiz olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
Mahkemece 25.04.2019 tarih ve 2019/109 Esas, 2019/273 Karar sayılı karar ile; kaldırma kararından sonra erkek vekilinin, maddî tazminat taleplerinin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında maddî tazminat talebi olduğunu beyan ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2021 tarih ve 2019/1493 Esas, 2021/2155 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince erkeğin maddî tazminat talebi açıklattırıldığı ve bu kapsamda değerlendirme yapıldığı, ancak erkek tanığı ...'ın dinlenmeksizin yeniden karar verildiği anlaşıldığından tarafların istinaf taleplerinin diğer yönler incelenmeksizin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, tanık ...'da dinlendikten sonra tüm deliller bütün olarak değerlendirilmek suretiyle gerekçelendirilerek usul ve kanuna uygun olarak yargılama yapılması ve karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek vekilinin tanık dinletmekten vazgeçme talebinde bulunduğu, kadın vekilinin de tanık dinletmeden vazgeçmeyi kabul ettiğini bildirdiği, kadının evin temizliğini yapmadığı, yemek yapmadığı, ev işiyle ilgilenmediği böylelikle evliliğin kendisine yüklemiş olduğu yükümlülükleri yerine getirmediği, erkeğin ailesine göstermesi gereken saygı, ilgi ve alakayı göstermediği, erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı, siktir git, pis kürtler, pis Mardinliler, siz pkklısınız, sizden adam çıkmaz şeklinde sözler söylemek suretiyle, kadına etnik kimliği üzerinden hakaret ettiği, kusur kıyaslamasında erkeğin daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, uzman raporu ve üstün menfaatleri gereğince ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, yasal koşullar oluştuğundan kadın için 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; çocuklar için verilen tedbir ve iştirak nafakaları ile kadın için verilen manevî tazminatın az olduğunu belirterek ... için aylık 7.500,00 TL, ... için aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının her yıl üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranında artırılarak, yine kadın için 250.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek ortak çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarları ile manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.a.Davalı-karşı davacı erkek vekili 13.07.2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, kusurlu kadın lehine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ortak çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarının fahiş olduğunu, ortak velâyet verilmesi gerektiğini, erkek lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, nafakalar, velâyet, maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
b.Davalı-karşı davacı erkek vekili 05.10.2022 tarihli ve 26.10.2022 tarihli beyan dilekçeleri ile; Kadının dava dilekçesi ile talep ettiği 250.000,00 TL manevî tazminatın, küçük çocuk ... için 5.000,00 TL, büyük çocuk ... için 7.500,00 TL nafaka taleplerinin kabul edilmesi talebiyle beyan dilekçesi sunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararlarının taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe verilen kusurların sabit olduğu gibi dosya kapsamında toplanan deliller dikkate alındığında eşini sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı, N.B isimli kadın ile olağan sınırları aşan telefon görüşmeleri dikkate alındığında güven sarsıcı davranışlarının da olduğu, kadına İlk Derece Mahkemesince kusur olarak verilen ev işi, temizlik, yemek yapmamaya ilişkin kusur somut, görgüye dayalı delillerle ispatlanmadığı, tanığın beyanının duyuma dayalı olduğu, kadına kusur olarak verilmesinin doğru görülmediği ancak dosya kapsamında toplanan delillere göre kadının Y.Y isimli erkek ile olağan sınırları aşan telefon görüşmeleri dikkate alındığında güven sarsıcı davranışlarının olduğu, bu haliyle taraflara eklenecek ve çıkarılacak vakıalar dikkate alındığında da erkeğin ağır kusurlu, kadın az kusurlu olduğu, erkek ortak velâyet düzenlenmesini talep etmiş ise de, ortak velâyette gönülülük esas olup taraflar arasındaki davanın çekişmeli boşanma davası olduğu gibi taraflar arasındaki diğer şikayet ve uzaklaştırma kararları da dikkate alındığında ortak velâyet kullanamayacakları, ortak velâyetin küçüklerin menfaatine olmadığı, anne yanında yaşayan ortak çocuklar lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinin usule, kanuna ve dosya kapsamına uygun olduğu gibi tedbir nafakası miktarlarının da tarafların ekonomik, sosyal durumları ve hakkaniyete uygun olduğu, tarafların yaşam standartları, çocukların yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik, sosyal durumları ve hakkaniyet dikkate alındığında ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakalarının miktarının az olduğu, kadın vekilinin asıl dava ve karşı dava yönünden yasal süreler içerisinde vermiş olduğu dilekçeleriyle usulüne uygun nafakalar için yıllık artış oranı talep etmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının eşit ya da ağır kusurlu olmadığı boşanmakla evlilikte mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin zarar göreceği, yine erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alındığında 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin yasal şartlarının kadın lehine gerçekleştiğinden kadına maddî ve manevî tazminat verilmesinin usul, kanun ve dosya kapsamına uygun olduğu gibi miktarları da tarafların ekonomik, sosyal durumu ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu gerekçesiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk ... için aylık 4.500,00 TL, ortak çocuk ... için aylık 3.500,00 TL iştirak nafakasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek tarafların kusur belirlemesi yönünden istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kadının iştirak nafakalarının miktarı yönünden istinaf talebinin kabulüne, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkek vekilinin İstinaf mahkemesine kadının davasının tamamen kabulüne yönelik sunmuş olduğu 06.10.2022 ve 26.10.2022 tarihli talep dilekçeleri de dikkate alınarak taleple bağlılık ilkesi gereği ortak çocuk ... için aylık 7.500,00 TL, ... için aylık 5.000,00 TL ,yıllık ÜFE artış oranları doğrultusunda artırılarak iştirak nafakasına, 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirtilerek iştirak nafakalarının miktarı ile iştirak nafakalarına yıllık artış oranı uygulanması ve manevî tazminat miktarı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ortak çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının miktarı ile iştirak nafakalarına yıllık artış oranına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği ve kadın için hükmedilen manevî tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 327 nci, 328 inci maddesinin birinci fıkrası, 329 uncu, 330 uncu, 331 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle 6100 sayılı Kanun'un "feragat ve kabulün şekli" başlıklı 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında kabulün, kabul beyanı olarak geçerli olması için kayıtsız ve şartsız, açık bir irade beyanı şeklinde yapılmış olması gerektiği belirtilmiş olup davalı-karşı davacı erkek vekilinin 05.10.2022 tarihli beyan dilekçesinin dosya sürecini anlatır şekilde yaptığı açıklamalar içinde yer alan kayıt ve şarta bağlı ve çelişik ifadelerin Yasanın aradığı anlamda kabul beyanı niteliğinde olmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.