Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1655 E. 2023/2556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında, mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen taşınmazın satış bedeli için kullanılan kredi ödemelerine eşlerin katkı oranlarının belirlenmesi ve buna bağlı olarak katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mal ayrılığı rejimi döneminde taşınmazın edinimi için kullanılan kredi ödemelerine eşlerin düzenli gelirleriyle katkı oranlarının belirlenmesi, 01.01.2002 tarihinden önce ve sonra yapılan ödemelerin ayrı ayrı değerlendirilerek katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacaklarının hesaplanması gerektiği gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/386 E., 2021/501 K.

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı kadın vekili

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 12.12.2022 tarihli ve 2022/1126 Esas, 2022/10356 Karar sayılı kararıyla onamasına karar verilmiştir.

Davalı kadın vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin evlenmeden önce sahip olduğu taşınmazı kredi ihtiyacı nedeniyle davalı kadına satmış gibi göstererek devrettiğini, kredi ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını 2001 krizi olunca döviz artışı nedeniyle krediyi kapatabilmek için müvekkilinin Ankara'daki arsasını sattığını, davalı kadının çalışmadığını, yapılan devrin tamamen inançlı işlem olduğunu ileri sürerek, davalı kadın adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile, müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde taşınmaz bedelinin tamamının müvekkili tarafından ödendiğinden taşınmazın gerçek değeri ve tamamı üzerinden fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 250.000,00 TL katkı payı alacağının tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin endüstri mühendisi olduğunu, evlilik tarihinden önce ve sonra çalıştığını, müvekkilinin ailesinin ekonomik durumunun da ... olduğunu, tapu iptali ve tescil talebinin aile hukukundan ... bir dava olmadığını, inançlı işlemin yazılı delille ispatlanması gerektiğini, müvekkilinin taşınmazı satış yoluyla edindiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

1. Dava, asliye hukuk mahkemesinde açılmış olup İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemenin 20.09.2012 tarihli ve 2012/48 Esas, 2012/279 Karar sayılı kararı ile davanın aile hukukundan kaynaklı olduğu, aile mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, işbu karar temyiz edilmeksizin 03.12.2012 tarihinde kesinleşmiş, dosya görevli Mahkemeye gönderilmiştir.

2. İstanbul 4. Aile Mahkemesinin 11.01.2013 tarihli ve 2013/17 Esas, 2013/13 Karar sayılı kararı ile, davanın genel hükümlere dayalı olduğu, genel mahkemelerin görevli olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay'a gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.04.2013 tarihli ve 2013/4843 Esas, 2013/5653 Karar sayılı kararı ile, davada tarafalar arasındaki mal rejimini düzenleyen hükümler ile eşler arasında yapılan hukuki işlemlerle ilgili kuralların tartışılması gerektiği, ayrıca terditli açılan katkı payı alacağı talebi bulunduğu, görevli mahkemenin aile mahkemeleri olduğu belirtilerek İstanbul 4. Aile Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir.

4. Mahkemenin 29.12.2015 tarihli ve 2013/494 Esas, 2015/855 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın satış yoluyla evlilik birliği içinde davalı kadına devredildiği, kredi alınmasını sağlamak için taşınmazın devredildiğine ilişkin yazılı bir belge sunulmadığı, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil talebinim yerinde görülmediği, bedeli ödenmediği halde davalı kadına taşınmazın devredildiği, o halde işlemin gizli bağış niteliğinde olduğu, bağışlamadan dönme iradesinin de ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.03.2019 tarihli ve 2019/1356 Esas, 2019/2337 Karar sayılı kararı ile, dosya kapsamında bağışı çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söz bulunmadığı, davalı kadının bedelsiz olarak bağış amacıyla aldığını savunmadığı, bağış iradesi ve kastının bulunmadığı, Mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile alacak yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına, davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tasfiyeye konu taşınmazın 1/2 hissesinin evlenmeden önce 27.01.1993 tarihinde satış nedeniyle, 1/2 hissesininde evlendikten sonra 23.11.1998 tarihinde rızaî taksim nedeniyle davacı erkek adına tescil edildiği, taşınmazın davalı kadına 03.07.2000 tarihinde satış yoluyla devredildiği, aynı gün banka lehine ipotek tesis edildiği, taşınmazın davalı kadın adına tescil edildiği tarihte taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu, davalı kadının taşınmazı kişisel geliri ile aldığını ispatlayamadığı, taşınmazın kredi temini için satış yoluyla devredildiği, davacı erkeğin taşınmazın edinilmesine yüzde yüz katkısının olduğu, taşınmazın değerinin 628.911,00 TL olduğu, davacının 250.000,00 TL'lik kısmı dava konusu ettiği, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı ayni hak da talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, 250.000,00 TL katkı payı alacağının davalı kadından tahsiline, tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairemizin 12.12.2022 tarihli ve 2022/1126 Esas, 2022/10356 Karar sayılı kararıyla, dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına davalı kadın vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davalı kadın vekili karar düzeltme dilekçesinde; taşınmazın tamamının davacı tarafından evlilik tarihinden önce edinildiğinin ... olmadığını, taşınmazın kredi temini için müvekkiline devredildiğinin ispatlanamadığını, taşınmazın ediniminde davacının katkısının yüzde yüz kabul edilmesinin ve krediyi davacının ödediğinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ispat yükünün davacı da olmasına rağmen müvekkilinin taşınmazı kişisel malla aldığının ispatlanmadığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, bir an için davacının katkısı kabul edilse bile müvekkilinin de çalıştığını, tarafların gelirlerinin yakın olduğunu, davacının %33,3 katkı payı oranına göre katkı payı alacağı talep edebileceğini belirtilerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, katkı oranı ve ispatı ile alacak miktarı noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı/değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi; 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 170 ... maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 190 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödeme miktarından ve bu ödemelerin isabet ettiği dönemlerden hareketle, mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. Ödemelerin, 743 sayılı Kanun'un 170 ... maddesi gereğince mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 01.01.2002 tarihinden önceki dönemde tamamlanması durumunda eşler lehine katkı payı alacağı, 4721 sayılı Kanun'un 202 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu sonraki dönemde tamamlanması durumunda ise, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir.

3. Hem mal ayrılığı hem de edinilmiş mallara katılma rejimi dönemlerine yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; ödeme yapılan dönem, taksit sayısı ve ödenen miktar göz önünde bulundurularak hesaplama yapılmalıdır.

4. Buna göre, her iki dönemde yapılan ödemeler oran olarak ayrı ayrı belirlendikten sonra, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemdeki ödemeler, daha sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre gerçekleştirilecek tasfiyede, ödemeye katkıda bulunan eşin kişisel malı olarak değerlendirilecektir. Başka bir anlatımla, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu önceki dönemde yapılan katkı oranı, 4721 sayılı Kanun uyarınca yapılacak edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacaklarının hesaplanmasında o eşin kişisel malı olarak hesaba katılacaktır.

5. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan kredi borcu ödemelerine her bir eşin katkı oranları ise, 743 sayılı Kanun'da, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5 ... maddesi yollamasıyla 818 sayılı Kanun'un (ve de 6098 sayılı Kanun) genel hükümleri göz önünde bulundurularak katkı payı alacağı hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira, 818 sayılı Kanun ve de 6098 sayılı Kanun, 4721 sayılı Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (818 sayılı Kanun md. 544, 6098 sayılı Kanun md. 646).

6. Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (743 sayılı Kanun md.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (743 sayılı Kanun md.189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddî veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.

7. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.

8. Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı Kanun'un 152 nci maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı hesaplanmalıdır.

9. Bu nedenle; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.

10. Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşuna ait kayıtlar, gerek duyulması halinde eşlerin katkıda kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıkları (miras, ziynet, bağış vb.) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, kar payı vb.) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.

11. Somut olayda; eşler, 22.11.1996 tarihinde evlenmiş, 03.12.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 12.01.2015 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (4721 sayılı Kanun md. 225/2). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı Kanun md. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Kanun md. 10, 4721 sayılı Kanun md. 202/1). Tasfiyeye konu 1385 ada 2 parsel 83 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesi 27.01.1993 tarihinde satış yoluyla, daha sonra tam hissenin 23.11.1998 tarihinde rızai taksim yoluyla davacı erkek adına tescil edilmiş, son olarak da eşler arasında mal ayrılığının rejiminin geçerli olduğu 03.07.2000 tarihinde satış yoluyla davalı kadın adına devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 sayılı Kanun md. 179).

12. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında Dairemizce yeniden yapılan incelemede; Dairemizin 12.12.2022 tarihli kararında hükmün onanmasına karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, dosya kapsamındaki tapu ve banka kayıtları ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre tasfiyeye konu taşınmazın edinilmesi için davalı kadın adına çekilen konut kredisi ile davacı erkeğe satış bedelinin ödendiği, kredi ödemelerin evlilik birliği içinde yapıldığı, tarafların her ikisinin de düzenli olarak çalıştıkları anlaşılmakla; 01.01.2002 öncesi yapılan kredi ödemelerine çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip davacı erkeğin katkıda bulunduğunun, 01.01.2002 sonrası yapılan kredi ödemeleri yönünden de katılma alacağı olduğunun kabulü gerekir. O halde, Mahkemece, davacı erkeğin 01.01.2002 tarihinde önce yapılan kredi ödemelerine düzenli ve sürekli çalışarak katkısının olduğu, ayrıca 01.01.2002 tarihinde sonra yapılan kredi ödemeleri yönünden de katılma alacağı hakkı olduğu kabul edilerek kredi ödemelerinin 01.01.2002 tarihinden önce tamamlanmış olması halinde davacının katkı payı alacağının, kredi ödemelerinin 01.01.2002 tarihinden sonraya sarkması halinde ise davacının değer artış payı ve artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, hükmün bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı kadın vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile, Dairemizin 12.12.2022 tarihli ve 2022/1126 Esas, 2022/10356 Karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.