Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1677 E. 2024/7570 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında davacı erkek tarafından ödendiği iddia edilen nafaka borçlarına ilişkin açılan menfi tespit davasında, davacının borçlu olmadığının tespiti talebinin kısmen kabulü ile davalının temyiz isteminin incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına ve dosya kapsamına uygun olduğu gözetilerek davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1676 E., 2022/1825 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/174 E., 2021/305 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre reddedilen ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı erkeğin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklanması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Ankara 6.Aile Mahkemesi'nin 2008/620 Esas sayılı dosyasında 23.09.2008 tarihli ilamıyla boşandıklarını, müvekkilinin davalı için 2.000,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuk için 1.000,00 TL iştirak nafakası ödemesine hükmedildiğini, nafaka bedellerinin tamamının davacı tarafından davalıya ödendiğini, davalının aradan geçen 9 yıllık zaman süresince ödemelere karşı hiçbir itirazda bulunmadığını, Ankara 23.İcra Müdürlüğü’nün 2017/5837 Esas sayılı dosyası üzerinden icra emri gönderildiğini, davalının 2008 yılı Ekim ayından 2017 yılı Mart ayına kadarki döneme ilişkin yoksulluk nafakalarının faiziyle tahsilini talep ettiğini, davalının mükerrer alacak tahsil etmeye çalıştığını, kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından yapılan kira ödemelerinin de yok sayıldığını, bu ödemelerin nafaka borcuna istinaden yapıldığını, davacının nafaka dışında davalıya 175.000,00 TL nakdi ödemeye yaptığını, çocuğun okul giderlerine davalının hiçbir katkısının olmadığını bu nedenlerle davacının Ankara 23.İcra Müdürlüğü’nün 2017/5837 Esas numaralı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespiti ile 281.577,53 TL’nin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili yasal süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, davacının ödediği 175.000,00 TL’nin tarafların ½ hissedar oldukları taşınmazın davalı adına olan kısmının davacı tarafça satın alınması nedeniyle ödendiğini, davalının maddî durumu kendisinden daha iyi olan davacıdan 10.000,00 TL borç aldığını, davalının borcunu 11.500,00 TL olarak geri ödediğini, davacının kendi ikamet ettiği evin kirasını ödediğini, boşanma protokolü gereğince davacının çocuğun okul giderlerini nafakadan bağımsız olarak karşılamayı üstlendiğini, davalının, davacıya borç olarak verdiği paraların da geri ödemesinin nafaka gibi gösterildiğini ancak nafakayla ilgisi bulunmadığını, boşanma protokolünde kredi kartlarının Nisan ayı sonuna kadar olan bakiyesi ile gelecekteki taksitlerinin davacı tarafından karşılanacağına karar verildiğini, mükerrer ödemenin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "...davacı tarafça ibraz edilen ödeme belgeleri, banka kayıtları, icra dosyası, protokol kapsamı değerlendirilerek birden fazla rapor alınmış ise de raporlarda davalının boşanma dava tarihinden sonraki döneme ilişkin gelirlerinin mahsup edilmemiş olması, protokolde belirtilen kredi kartı ödemelerinin hesaplamaya dahil edilmemesi ve taraflar arasında protokol dışında karşılıklı olarak para havalelerinin bulunması, protokolden farklı olarak taşınmazın satılması ve davacı tarafça yapılan kira ödemelerinin nafakaya mahsup edilip edilmeyeceği hususlarının tartışmalı olması nedeniyle raporlar hükme esas alınmamış, son olarak 03.04.2021 tarihli bilirkişi Prof.Dr.Ahmet Kılıçoğlu tarafından düzenlenen raporda boşanma dava tarihinden 16.03.2017 takip tarihine kadar 56.791,36.TL birikmiş nafaka borcu olduğunun tespitine, takip konusu 281.577,53 TL'nin, 224.786,17 TL'lik kısmının davacı tarafça takip tarihinden önce ödendiğinin hesaplanmasına, bilirkişice yapılan hesaplamada protokole göre 1/2 hisse ile alınan taşınmaz için ödenen meblağın mahsup edilmiş olması, nafaka borcu olduğu belirtilmemesine rağmen periyodik olarak yatırılması nedeniyle nafaka borcu olarak sayılan miktarlar, her ne kadar davacı tarafça kira ödemesi adı altında yapılan ödemelerin nafaka borcuna mahsubunun gerektiği iddia edilmiş ise de protokolde tarafların ortak mülkiyetinde olacak konutta davalının kira ödemeden oturacağı yolundaki anlaşmaya rağmen tarafların konut alımından sonra ekonomik nedenlerle davalı hissesinin davacıya bilahare 3.şahsa satılması sonrasında davalının oturduğu konut kiralarının aralarında yapılan ve sözleşmenin yenilenmesi niteliğinde kabul edilen anlaşmaya binaen davacı tarafça karşılandığı, nafakaya mahsup edilmesinin tarafların sözlü anlaşmaları ve iradelerine, hakkaniyet kurallarına uygun olmadığı kanaatına varıldığından bilirkişinin kira ödemelerinin nafakaya mahsup edilemeyeceği yolundaki görüşü, davacı tarafından 20.04.2009 tarihinde gönderilen 50.000,00 TL'nin mahsup edilmiş olması, nafaka ödemesi olduğu belirtilmeyen bir kısım ödemelerden davalının 2.00000 TL, ortak çocuğun 1.000,00 TL nafaka alacağının bulunması nedeniyle 1/3 oranında indirim yapılması ve sonuç değerlendirmesi esas alınarak, İİK 72/5. maddesi gereğince alacağın likit olmaması, davalının kötü niyetinin ispat edilememiş olması..." gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının Ankara 23.İcra Müdürlüğü 2017/5837 sayılı takip dosyasında takip konusu yapılan 281.577,53 TL'nin 224.786,17 TL'lik kısmının kabulü ile davacının bu oranda borçlu olmadığının tespitine, 56.791,36 TL'ye ilişkin talebin reddine, alacağın likit olmaması nedeniyle tarafların icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddedilen kısmı ve icra inkar tazminatının reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabul edilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "...tarafların 23.04.2009 tarihinde anlaşmalı boşandıkları, boşanma kararı ile ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına ve davalı lehine aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, anlaşmalı boşanma protokolüne göre; tarafların ev eşyaları konusunda anlaştıkları, bu konuda taleplerinin bulunmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiği, ortak çocuk için ödenecek aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası dışında çocuğun ileride özel okulda okutulması durumunda ve tüm eğitim giderlerinin baba tarafından karşılanacağı, davacının, davalıya her hangi bir gelirinin olmaması nedeniyle aylık minimum 2.000,00 TL nafaka ödeyeceği, davalının çeşitli nedenlerle elde ettiği bir gelirinin bulunması durumunda bu hususu davacıya beyan etmek zorunda olduğu, davalının gelirinin aylık 2.000,00 TL'den az olması halinde kalan kısmının aylık 2.000,00 TL olacak şekilde davacı tarafından tamamlanacağı, davalının aylık gelirinin 2.000,00 TL'nin üzerine çıktığı taktirde davacı tarafından ödeme yapılmayacağı, davalı ve ortak çocuğun oturmakta olduğu taşınmazda 15.06.2008 tarihine kadar ikamet edebilecekleri, davacının her iki tarafın rızasının olduğu bir ev alacağı, evin 1/2 hisse ile taraflar adına kayıtlı olacağı, yeni alınacak evde davalı ve ortak çocuğun kira ödemeden oturacakları, yeni eve taşınma masraflarının davacı tarafından karşılanacağı, davalının evlenmesi halinde evde davacı ve çocuğun oturacağı, taraflar adına kayıtlı araçların birinin davacıda, diğerinin davalıda kalacağı, kart numaraları belirtilen mastercart ile kart finans kredi kartları ile Nisan ayı sonuna kadar müşterek yapılan alışverişlere dair tutarların ve bu tutarlara ait taksitlerin davacı tarafından ödeneceği şeklinde anlaştıkları, protokole göre alınması kararlaştırılan taşınmazın 26.05.2008 tarihinde 1/2 hisseli olarak satın alındığı, taşınmazın, 25.08.2010 tarihinde 1/2 hissesinin davalı tarafından davacıya devredildiği, davacının ise taşınmazı 03.10.2011 tarihinde 3. bir şahsa sattığı, davalı tarafından 16.03.2017 tarihinde Ankara 23. İcra Müdürlüğü'nün 2017/5837 sayılı takip dosyası ile davacı hakkında 281.557,53 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, iş bu davanın 13.04.2017 tarihinde açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davalının davaya konu zaman dilimi içinde çalışmasının bulunup bulunmadığı, kendisine yetim maaşı bağlanıp bağlanmadığı konusunda araştırma yapıldığı, İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere alınan son bilirkişi raporunun gerek taraflarca sunulan gerekse İlk Derece Mahkemesince dosyaya kazandırılan delil ve belgelere, dosya kapsamına, hak ve nesafet kurallarına uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı" gerekçesiyle usul ve kanuna uygun olan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddedilen kısmı ve icra inkar tazminatının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabul edilen kısmı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, nafaka alacağından kaynaklanan menfi tespit davasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı erkek vekilinin menfi tespit davasında reddedilen miktara yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Davalı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 28.000,00 TL vekâlet ücretinin Yonca'dan alınarak Hüseyin'e verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden Hüseyin'e iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.