"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1242 E., 2022/1978 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/681 E., 2021/546 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde; erkeğin evlilik öncesi kadının ailesine husumetinin evlilik sonrası da devam ettiğini, evliliğin başından beri ilgisiz davrandığını, kadın bunu dile getirdiğinde tartışma yaşandığını ve hakaret ettiğini, ilerleyen zamanlarda darp etmeye de başladığını, cinsel anlamda taraflar arasında çok az yakınlaşma olduğunu, erkeğin sürekli telefonu ile uğraştığını, arkadaşları ile buluşmaya diyerek evden çıkıp gece geç saatlerde döndüğünü, bazen arkadaşında uyuyakaldığını söyleyerek o gece gelmediğini, başkalarının yanında kadına hakaret edip aşağıladığını, "bu ne biçim giysi, sen ne biçim kadınsın" dediğini ve bunun üzerine çıkan tartışmada herkesin içinde kadını dövdüğünü, erkeğin annesinin kadının ailesi ile konuştuğu şeyleri erkeğe yanlış aktararak erkek ile kadının ailesinin arasını iyice açtığını, kadının ailesi müşterek eve geldiğinde erkeğin onlara hoş geldin demeyerek aynı sofraya oturmadığını, 23.06.2018 günü kadının erkeğin telefonundan bir numara almak için eline aldığında bir whatsapp arşiv kaydı olduğunu gördüğünü, bu arşive girdiğinde ise ... isimli bir kadınla uzun zamandır süren bir ilişkisinin olduğunu anladığını, birbirlerine çıplak fotoğraflarının gönderdiklerini gördüğünü, bu kadınla erkeğin cinsel ilişki de yaşadığını, kadın erkeğe gördüklerini sorduğunda erkeğin "sakın kimseye duyurma , söylersen sana sıkarım" diyerek tehdit ve darp ettiğini, bunun üzerine kadının Konya'ya gittiğini, erkeğin bu sürede kadını arayarak tehdit ettiğini, kadın aramalarını engelleyince kadının annesini arayıp küfür, hakaret ve tehdit ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesinde belirtilen zina hukuki nedenine olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde belirtilen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, 10.000,00 TL ziynet alacağının erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, evlilik öncesinde kadının ailesinin erkeğe hakaret ve tehdidinin evlendikten sonra da devam ettiğini, aslında tarafların boşanmasını gerektirecek bir husus olmadığını, kadının ailesinin etkisinde kalarak erkeğe kötü davranmaya başladığını, 23.08.2018 günü taraflar arasında hiçbir sorun yaşanmadığını, erkeğin başka bir kadınla cinsel içerikli konuşma yapmadığını, kadının da böyle bir konuyu açmadığını, kadın tarafından dosyaya sunulan fotoğraf ve yazışmaların kime ait olduğu ve nasıl elde edildiğinin erkek tarafından bilinmediğini, erkeğin acilen memleketine gitmek zorunda kaldığında kadının tüm ev eşyasını alıp evi terk ettiğini ve erkeğin eşyalarını da çöpe attığını, erkek kadını arayıp ulaşamayınca kadının annesini arayınca kadının annesi erkeğe " şerefsiz, orospu çocuğu" gibi hakaretler ettiğini, kadının evden ayrıldığından beri ortak çocuğu göstermediğini belirterek davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ise ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... Dosyaya sunulan deliller ve tanık beyanlarından, davalı kocanın telefonunda ... denilen kişi ile ilişkisi olduğunu, birbirleriyle mutat olmayan saatlerde uzun uzun konuşmalar yaptıkları, birbirlerine çıplak fotoğraf göndererek sanal ilişki kurdukları, bu sanal ilişkinin dosyaya sunulan konuşma kayıtların incelenmesinde tarafların buluşarak cinsel anlamda birlikte olduklarının anlaşılması, tarafların yazışmalarının delil olarak da sunulması zina olayının mevcut sayılabilmesi için en önemli koşulu olan "cinsel ilişkinin" varlığı yönünden güçlü karine teşkil etmektedir..." gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, kadın yararına 25.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zina kapsamında kabulünün doğru olduğunu ancak erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak da kusurlarının mevcut olduğunu, bunların da erkeğe yüklenmesi gerektiğini, hükmedilen iştirak nafakası ve maddî ve manevî tazminatların miktarlarının az olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; zina iddiasının ispatlanamadığını, tanık beyanlarının soyut olduğunu, dosyaya sunulan resim ve yazışmaların kim tarafından yapıldığının belli olmadığını, erkeğe ait olduğu düşünülürse bu delillerin hukuka aykırı olduğunu, kadının tanıklarının yanlı beyanda bulunduklarını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, boşanmayı gerektirecek bir durum bulunmadığını, hükmedilen iştirak nafakası ile madde ve manevî tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, erkeğin taleplerine ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığını belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; davanın zina kapsamında kabulünün doğru olduğunu ancak erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak da kusurlarının mevcut olduğunu, bunların da erkeğe yüklenmesi gerektiğini, hükmedilen iştirak nafakası ve maddî ve manevî tazminatların miktarlarının az olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; zina iddiasının ispatlanamadığını, tanık beyanlarının soyut olduğunu, dosyaya sunulan resim ve yazışmaların kim tarafından yapıldığının belli olmadığını, erkeğe ait olduğu düşünülürse bu delillerin hukuka aykırı olduğunu, kadının tanıklarının yanlı beyanda bulunduklarını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, boşanmayı gerektirecek bir durum bulunmadığını, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ve kaldırılması gerektiğini, boşanma kararı verilecekse bile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak verilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, zinanın varlığının ispatlanıp ispatlanmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak erkeğe ayrıca kusur yüklenmesinin gerekip gerekmediği, davanın kabulü ile kadın yararına maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve gerçekleşti ise miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle zina eyleminin tanık beyanlarıyla da ispatlandığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.