Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2234 E. 2023/5522 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, maddi ve manevi tazminat ile nafaka taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1265 E., 2022/2478 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı (...) 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/113 E., 2021/353 K.

Taraflar arasındaki boşanma, karşı davada boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince ara karar ile mal rejiminin tasfiyesi yönünden dosyadan tefrik kararı verilmiş, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-karşı davalı dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde, tır şoförü olması hasebiyle mesleği gereği yurtdışında uzun süren seyahatlerinin olduğunu, davacı-karşı davalı evde olmadığı zamanlarda davalı-karşı davacı eşin davacı-karşı davalının önceki evliliğinden olan oğluna karşı ağır hakaretlerde ve iftiralarda bulunduğunu, çocuğun psikolojisinde ağır surette tahribata sebep olduğunu, davacı-karşı davalının meslek gereği evde bulunmadığı zamanlarda davalı-karşı davacı yanın evin temizliğini davacı-karşı davalının oğluna yaptırdığını, çocuğu sigaraya alıştırdığını, davacı-karşı davalının oğluna okulda beslenme amaçlı olarak kullanması için verdiği paraya göz dikerek, zorla o paradan kendisine sigara alması için davalı-karşı davacının baskı uyguladığını, çocuğun sigaraya başlamasına sebep olduğunu, davalı-karşı davacının, eşinin oğlunu yine eşi işte olduğu bir dönemde birçok kez evden kovmuş olduğunu, davacı-karşı davalı oğluna harçlık verdiğinde davalı-karşı davacı yanın davacı-karşı davalı ve oğluna hakaretlerini sürdürmeye devam ettiğini, davalı-karşı davacı yanın küçüğe karşı "Anneni sen öldürdün" dediğini, küçüğü uyuşturucu ve eroin kullanmakla itham ettiğini, babasını üvey çocuğuna karşı doldurduğunu, çocuğu evden kovmak istediğini ve davalı-karşı davacı yanın davacı-karşı davalının oğluna fiziksel şiddette bulunduğunu, bunlardan dolayı çocuğun küçük yaşta depresyon ilaçları kullanmak zorunda kaldığını, bu olaylar nedeniyle davacı-karşı davalının 4 defa kalp krizi geçirdiğini, davalı-karşı davacının davacı-karşı davalıya ilgi ve sevgi göstermediğini, tarafların uzun süreden beri ayrı yataklarda uyuduklarını, davalı-karşı davacının kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, davalı-karşı davacının ağzının bozuk olduğunu ve davacı-karşı davalıya hakaretler ettiğini, davalı-karşı davacının eşinin ablasını eve almadığını, davalı-karşı davacının gereksiz yere ev için veresiye alışverişler yaptığını, israf ederek davacıyı ödeme konusunda zor durumda bıraktığını, davalı-karşı davacının eve gelen misafirlere karşı hiçbir saygı göstermediğini, davacı-karşı davalıya karşı "Ben seninle evlenmeyecektim aslında. Köyümüzün imamı da bana asılıyordu. Ben aslında onunla evlenecektim" diyerek müvekkilini rencide ettiğini, davalı-karşı davacının en son davacı-karşı davalıya oğlunu göndermesini aksi halde evi terk edeceğini söylediğini, davacı-karşı davalının ''ben oğlumu evden kovamam'' demesi üzerine davalı-karşı davacı eşin takribi olarak Haziran/2019 ayında evi bir daha dönmemek üzere terk ederek kendi anne-babasının evine yerleştiğini, davalı-karşı davacı tarafın iddialarının asılsız ve gerçeklikten uzak olduğunu, ilk iki tır ile üçüncü tırın kendi kişisel malı olduğunu beyan ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tarafına verilmesine, erkek lehine yasal faizi ile birlikte 70.000,00TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine,ağır kusurlu davranışıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan karşı yanın boşanma ve katılma alacağı davasının ve taleplerinin reddedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP- KARŞI DAVA

Davalı-karşı davacı vekili yasal süresi içinde sunduğu karşı dava ve ikinci cevap dilekçesinde, davacı-karşı davalı tarafın tam kusurlu olduğunu ve dava açmaya hakkı olmadığını, davacı-karşı davalının ilgisiz ve anlayışsız olduğunu, uzun yol şoförü olduğundan neredeyse evde hiç durmadığını, davacı-karşı davalının önceki evliliğinden olan çocuğunun annesinin ölümünden sonra davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıyı yeni eş yeni anne gibi tanıtılınca o zamanlar 9 yaşında olan çocuğun davalı-karşı davalıya karşı hep tavırlı olduğunu, davalı-karşı davacının evden gitmesi için de elinden geleni yaptığını, davacı-karşı davalının çocuğuna gerekli desteği vermesi gerektiği zor bir dönemde hemen evlenmesinin ve 9 yaşındaki çocuğu yabancı bir kadınla evde yalnız bırakmasının ve eve 2 ayda bir gelmesinin çocuğu kabulü zor olan bir duruma soktuğunu, babasının tırların peşinde ve hep yollarda olduğunu, davacı kocanın 3 adet tır satın aldığını, çocuğun davalıya tornavida, bıçak ve vefat eden annesinden kalan kuru sıkı tabancayla dahi saldırma eylemini gerçekleştirdiğini, bu saldırı filleri olduğunda davacının evde olmadığını, davacı-karşı davalıya anlattığında ise inanmadığını, çoğu zaman davacının eve ekmek parası bile bırakmadığını, uzun süre eve gelmediğinden evdeki ihtiyaçları bilmemekte olduğunu, çocuğun davalı-karşı davacıyı istemediğini, davalı-karşı davacının bayramda ailesinin yanına bayram görmesine geldiğini ve ailesine de o eve tekrar dönmek istemiyorum dediğini, ortak evde sürekli yolda olan ve evin geçimiyle yemesiyle içmesiyle ilgilenmeyen bir koca ve müvekkilini en baştan beri istemeyen sürekli müvekkile saldıran davacı-karşı davalı kocanın çocuğunun olduğunu, davacı tarafın dilekçelerindeki iddiaların hiçbirisini kabul etmediklerini, evlilik birliği içinde davacı-karşı davalı kocanın 3 adet tır satın aldığını, evine gelmeyen; çocuk ve eş ile ilgilenmeyen davacı-karşı davalı kocanın davalı-karşı davacıyı evdeki çocuğuna bakıcı aldığını ve 3 tane tır ile yatırım yapmış olduğunu beyan ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, davalı-karşı davacı lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, ortak çocuk lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 250.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata, mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL katılma alacağının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalı-karşı davacı kadının davacı-karşı davalının ilk eşinden olma çocuğuna karşı yakın zamanda kötü bir muamelesinin bulunmadığı ancak yakın zamanda küçüğün yanında gıyapta davacı-karşı davalıya hakarette bulunduğu sabit olduğu; karşı davalı-karşı davacı erkeğin ilk eşinden olma çocuğu ile karşı davacı kadını işi gereğince uzun süreli olarak onları yalnız bıraktığı bu haliyle aile birliğinin kurulmasında aktif rol almadığı bu sebeple davalı-karşı davacı kadınla ilk eşinden olma çocuğu arasında bir sevgi bağının oluşmasında yapması gereken yükümlülüklerini yerine getirmediği, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı bunda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; karşı tarafın dilekçelerinde davalı-karşı davacı eşine karşı herhangi bir kusurlu eyleminden bahsedilmediğini, sürekli davacı-karşı davalının önceki evliliğinden olma çocuğunun kusurlu davranışlarının dile getirildiğini, davacı-karşı davalının oğlunun (kabul anlamına gelmemekle birlikte) sözde haksız eylemlerinin davacı-karşı davalıya kusur olarak yüklenemeyeceğini, dinlenen tanıkların davacı-karşı davalının oğlunun kusurlu bir hareketinden bahsetmediklerini, davalı-karşı davacının eşinin daha önce de tır şoförü olarak bilip evlendiğini, davalı-karşı davacının daha sonra davacı-karşı davalının evine geç gelmesini neden göstererek, onun kusurlu sayılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı-karşı davalının önceki evliliğinde de tırıyla yurtiçi ve yurtdışı nakliyesi yapmakta olduğunu, eve sıklıkla gelememekte olduğunun, aynı evde yaşayan 9 yaşında bir oğlu bulunduğunun davalı-karşı davacının bilgisi dahilinde olduğunu, davacı-karşı davalının eve iş şartları gereği geç gelmesi ve bu nedenle ana-üvey oğulun olumlu bir iletişimlerini sağlayamamasının zorunluluklar nedeniyle ortaya çıkmakta olduğunu, bundan dolayı davacı-karşı davacıya bir kusur yüklemesi yapılamayacağını, davacı-karşı davalının evinin geçimini sağlayabilmek için tekrardan bildiği iş olan tırcılığa geri döndüğünü, davacı-karşı davalının da bu durumu hiçbir zaman sorun etmediğini, davacı-karşı davalının kusursuz olduğunu, davalı-karşı davacının tam kusurlu olduğunu, yerleşik Yargıtay kararlarına göre üvey çocuğuna kötü davranan eşin kusurlu olduğunun belirtildiğini beyan ederek kusur belirlemesi, velâyet, reddolunan maddî ve manevî tazminat, kabul edilen yoksulluk nafakası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı istinaf başvuru dilekçesinde; karşı tarafın ağır kusurlu olup; evlilik birliğinin sarsılmasında büyük sorumluluk sahibi olduğunu, nafaka konusunda da davacı-karşı davalı erkeğin maddî durumu çok iyi olduğundan her iki nafaka (yoksulluk ve iştirak) kararının da az hükmedildiğini beyan ederek, kusur tespiti, reddolunan maddî ve manevî tazminat ile nafaka miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde, istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek, kusur belirlemesi, velâyet, reddolunan maddî ve manevî tazminat, kabul edilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde belirttiği itirazları tekrar ederek, kusur tespiti, reddolunan maddî ve manevî tazminat ile nafakaların miktarları yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme:

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, ortak çocuğun velâyetinin hangi tarafa verilmesinin çocuğun yüksek menfaatine olacağı, taraflar lehine maddî ve manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı-karşı davalı kadın lehine yoksulluk nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın ve çocuk lehine takdir olunan nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 197 nci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.