"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2335 E., 2023/82 K.
...
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1104 E., 2021/397 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkeğin davasının kabulüne, kadının davasının reddine, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin hepatit B tanısı olduğunu, kaba ve sert hareketlerde bulunduğunu, kadının acı ve ızdırap içinde kaldığını, tedavi olmadığını, tedavi olmadan ilişkiye zorladığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin kalıtsal olarak sadece taşıyıcı olduğunu, bunun da kalıtsal olduğu için geçecek bir hastalık olmadığını, ailesinin hakaret ettiğini, birlikte yatmak dahi istemediğini, balayından sonra ailesinin yanında kaldığını, eve gelmediğini, hakaret ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince kadının davasının reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı erkeğin Hepatit-B taşıyıcısı olduğu, davalı-davacı erkeğin tanıklarının beyanlarından anlaşılacağı üzere bu hususun evlenmeden önce davacı- davalı kadına söylenmediği, her ne kadar alınan sağlık kurulu raporunda bahsi geçen rahatsızlığın evlenmeye engel bir rahatsızlık olmadığı belirtilmiş ise de cinsel yolla bulaşabilen, cinsel partnerin aşılı olması gerektiren, tedavi boyunca takip edilmesini gerektiren bir rahatsızlık olduğu, evlenecek kişilerin birbirlerine ait sağlık sorunlarını özellikle evliliğin parçası olan ve cinsel ilişki ile bulaşabilecek sağlık sorunlarını bilmeye hakkı oldukları, davalı-davacı erkeğin tüm bu yaşanan hadiselerden sonra ... kadının baba evine gittikleri ve ... kadının annesinin davalı-davacı erkeğe hitaben çağırın ...'ı bunlarına ağzına s... dediği, hakaret esnasında ... kadının orada olmadığı, bu sebeple ... kadına bu hususta kusur atfedilemeyeceği, ... kadının, davalı-davacı eşinin test sonucu çıkana kadar onunla cinsel birliktelik yaşamak istemeyişi ile ilgili olarak ... kadına kusur atfedilemeyeceği, tüm bu açıklanan nedenlerle boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, ... kadına atfı kabil kusur isnat edilemediği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına 15.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle;kadının dava dilekçesinden erkeğin hastalığı bildiğinin sabit olduğunu, kadının buna rağmen birlikte yaşamaktan kaçındığının ortada olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin bu rahatsızlığını kadının evlenmeden önce bildiğini ileri sürerek kararın her iki dava yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı erkeğin Hepatit-B taşıyıcısı olduğunun evlilik öncesi bilindiği hususu bizzat kadın tarafından sunulan dava dilekçesinde belirtildiği, kadından saklanan bir durumun sözkonusu olmadığı, Pamukkale Üniversitesi Hastanesinin raporuna göre davalı- davacı erkek Hepatit-B taşıyıcısı olup, tedaviyi gerektirir bir durumu bulunmadığının anlaşıldığı, hastalığın cinsel yolla bulaşabileceği, partnerinin aşılı olmasının önerildiği; mevcut hastalığı bilerek evlenen kadının daha sonra yaşadığı korku ile ayrılmayı isteyip, kendi ailesinin yanına döndüğü ve davalı-davacı erkek ile ailesinin tüm çabalarına rağmen birlikte yaşamaktan kaçındığı, eşine odun demek suretiyle hakaret ettiği bu tespitlere göre; evlilik birliğinin mevcut hale gelmesinde eşinin Hepatit-B taşıyıcısı olduğunu bilerek evlenen buna rağmen birlikte yaşamaktan kaçınıp eşine hakaret eden kadının tamamen kusurlu olduğu, erkeğe atfedilen eylemlerin ispatlanamadığı; boşanma ile erkeğin mevcut veya beklenen menfaatleri zedelendiği gibi, bu olayların erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatler ile hakkaniyet ilkesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci madde hükümleri dikkate alınarak erkek yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği; kadının tam kusurlu olması nedeniyle yoksulluk nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin gerektiği; boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen almak zorunda olduğu bu nedenle kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı -davacı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüne, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, erkek yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf incelemesinin sebeplerle bağlı olarak yapılması gerektiğini, erkeğin istinaf başvuru dilekçesinde hakaret vakıasına yönelik bir itirazı olmadığını, bu kusurun yüklenilmesinin hatalı olduğunu, hastalığı sabit olan ve henüz kendi koruyucu tedavisi bitmemiş iken erkek ile birliktelik yaşamamak istemesinin kusur olarak yüklenilemeyeceğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki dava yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların reddine ve kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı ile tazminat ve nafaka şartlarının kimin yararına oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenilen hakaret vakıasının ispatlanmadığı, ispatlanmayan vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre yine de kadının tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince manevî tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olayların, tazminat talep eden tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması gerekir. Dosyada mevcut delillerden kadından kaynaklanan ve ... erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddî bir hadisenin varlığı kanıtlanmış değildir. Davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar ise manevî tazminatı gerektirmez. 4721 sayılı Kanun"un 174 üncü maddesinin ikinci fıkra koşullarının somut olayda gerçekleşmediği nazara alınmadan erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevî tazminat yönünden davacı- davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'a geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...