Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2472 E. 2023/3665 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, kişisel ilişki, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillere, uygulanması gereken hukuk kurallarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/115 E., 2023/81 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/198 E., 2021/598 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı erkek vekili dava ve dilekçeler aşamasındaki dilekçelerinde özetle; davalı karşı davacının sorumsuz tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını, taraflar arasındaki problemlerin nedeninin kadın ve ailesinin kusurlu hareketleri olduğunu, davalı karşı davacının birlik görevlerini yapmadığını, her fırsatta ailesi ile birlikte müvekkiline baskı yaptığını, ailesinin tarafların evliliklerine olumsuz müdahalesinin olduğu, kadının annesinin müvekkiline kızımın sana iyi bir eş olmasını istiyorsan önce beni mutlu etmelisin şeklinde söylemlerde bulunduğunu, kadının ailesinin sözünden çıkmadığını, müvekkili üzerinde baskı kurduğunu, müşterek konuttan çok ailesinin evinde vakit geçirdiğini, ortak konutun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, evin temel ihtiyaçlarını yerine getirmediğini, eşi ile ilgilenmediğini, hamilelik haberini dahi 20 gün sonra verdiğini, hamile olduğu dönemde müvekkilinin telefonlarını açmaması nedeniyle müvekkilinin iş yerinden izin almak zorunda kaldığını, müvekkilinin ...'dan gelen bir iş teklifini kabul ettiğini, ...'ya gitmek için bütün hazırlıkları yaptığını kadının ailesi kızlarının ...'ya gitmeyeceğini, müvekkilinin ...'ya gitmekten vazgeçmesi halinde bile kızlarının müşterek konuta dönmeyeceğini söylediğini, davalı karşı davacı kadının ailesinin müvekkilini kovduğunu, daha sonra kendisinden şikayetçi olduğunu müvekkilinin aile büyüklerini alarak kadının ailesinin yanına giderek barışmak istediğini, dayısının müvekkiline Türkan adına bir ev almadığı sürece barışmanın gerçekleşmeyeceğini söylediği, kadının barışmak için hiçbir çaba göstermediğini, müvekkilinin yaşanan bu sıkıntılar sonucunda işten çıkartıldığını, taraflar arasında ki sorunlar nedeniyle müvekkilinin müşterek çocuğun doğumundan haberdar olmadığını, kadın ve ailesinin müvekkiline haber vermediğini, müvekkilinin müşterek çocuğu görme isteğinin her defasında geri çevrildiğini, davalının ve ailesinin müşterek çocuk ile müvekkili arasındaki ilişkinin kurulmasına engel olduğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava ile dilekçeler aşamasında sunulan dilekçelerinde özetle; davacı karşı davalının iddialarının asılsız olduğunu, taraflar evlendiklerinden beri davacı karşı davalı erkeğin annesi ve babası ile birlikte yaşadıklarını, müvekkilinin ayrı eve çıkmak istediğini fakat erkeğin kira ile uğraşamam annemden ayrılamam dediğini, erkeğin annesinin sürekli evliliğe olumsuz müdahalede bulunduğunu, annesinin kadına eziyet ettiğini, müvekkilinin hamile olduğu dönemde erkeğin annesi ve kardeşi tarafından çocuğun zorla aldırılmak istemesi ile ilgili ceza yargılaması yapıldığı ve tarafların ceza aldığını, müvekkilinin bildiklerini söylemekten dolayı tehdit edildiğini, baskı, zulüm sebebiyle stres ve acı çektiğini, ortak çocuğun ihtiyaçlarının giderilmediği, davacı karşı davalının annesinin müvekkili üzerinde baskı ve hakimiyet kurduğunu, bu evde benim sözüm geçer dinlemezsen mutlu olamazsın dediğini, müvekkilinin hamile olduğunu öğrendiğinde davacı karşı davalı ve annesinin müvekkiline ağır işler yaptırmaya devam ettiğini, erkek eşin ise bu olaya ses çıkarmadığını ve annesini haklı bulduğunu, müvekkilinin yaptığı ağır işlerden dolayı hamilelik döneminde kanamasının olduğunu, erkeğin eşine hiç bir zaman değer vermediğini, telefonunu kurcalayarak arkadaşları ile görüşmesine izin vermediğini, müvekkilinin davacı ile baş başa kalamadığını, davacının annesinin oğlunu hiç kimse ile paylaşmak istemediğini, davacı karşı davalının müvekkilinin hamile olduğu dönemde müvekkili ile ilgilenmediğini, destek olmadığını, yardım etmediğini, sürekli telefon ile oynayarak vakit geçirdiğini, müvekkilinin 21 Ocak 2017 günü yaşanan baskı ve strese karşı bebeğine zarar gelecek düşüncesinden dolayı dayanamadığını ve baba evine döndüğünü, erkeğin ve annesinin müvekkilinin baba evine gelmesinin asıl sebebinin çocuğu aldırmak olduğunu söyleyerek müvekkilinin ailesini tehdit ettiğini ve Ankaraya gelmesi için zorladığını, müvekkilinin şikayeti sonucunda ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılama yapıldığını, müvekkilinin devamlı stres korku ve kabus gibi günler geçirdiğini, çocuğun damağında bir problem ile dünyaya geldiğini bundan dolayı müşterek çocuğun sürekli enfeksiyon geçirdiğini, müşterek çocuğun bu hastalığından dolayı özel gıdalar tüketmesi gerektiğini, davacının müşterek çocuğu bir kez dahi görmediği gibi görmek için de aramadığını, davacı karşı davalının müvekkiline hamilelik sonrası çekilen acı ve sıkıntılı zamanlarında maddî ve manevî olarak destek vermediğini belirterek, davacı karşı davalının davasının reddine karar verilmesini, karşı davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, nafakaların her yıl TEFE TÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı- karşı davalının ... 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/964 Esas sayılı dosyasında Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma suçundan mahkum olduğu, dolayısıyla mahkeme kararı gereğince kadının zorla kaçırıldığı hususunun sabit olduğu, erkeğin eşi ile hamilelik sürecinde ilgilenmediği, çocuğunun hastalığı ve tedavi süreci ile ilgilenmediği, davalı/k.davacının annesinin aile birliğine müdahalesine ses çıkarmadığı, müşterek haneden ziyade annesinin evinde vakit geçirdiği, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, kadının,erkeğe baba olacağını 20 gün sonra söylediği, önce Ankaraya gitmek istediği, daha sonra karşı çıktığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı karşı davalı erkek ağır kadının az kusurlu olduğu, küçük çocuk ile baba arasındaki ilişkinin kopmaması ve menfaatleri düşünülerek, küçük çocuk ile baba arasındaki ilişkinin şimdiye kadar sınırlı sayıda gerçekleşmesi, kişisel ilişki düzenlemesinin bu aşamada yatılı olmadan tesis edilmesi gerektiği, ileride baba ile çocuk ilişkisi arttığında yeniden düzenlenebileceği düşünülerek, şimdiye kadar pedagog eşliğinde en azından yabancılık unsuru giderildiğinden, pedagog ile olma şartı kaldırılarak kişisel ilişki düzenlenmesinin uygun olacağı, gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine baba ile yatısız kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına hükmolunan aylık 200,00TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamına, bu miktar nafakanın karar kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, çocuk için belirlenen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamına, bu miktar nafakanın karar kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin, müşterek konuta geri dönme hususunu "kendisi adına kayıtlı ev satın almak" şartına bağlanmasının kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, iftira mahiyetindeki iddialarla ... 1. Asliye Ceza Mahkemsei'nin 2017/964 Esas sayılı dosyası neticesinde tesis edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olmadığından yerel mahkemece iş bu ceza dosyasındaki değerlendirmeler dikkate alarak kusur yüklenmesinin hatalı olduğu, davalı- karşı davacı tanıklarının çelişkili ve hayatın olağan akışına aykırı beyanlarına itibar edilerek yapılan kusur tespitinin de kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, ortak çocuk ile müvekkil arasındaki şahsi ilişkinin yatılı ve uzun süreli kurulması gerektiği belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki, kadın yararına hükmolunan nafaka ve tazminatlar yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece müvekkili hakkında annesinin evlilik birliğine müdahale ettiği ifadesinin gerçek dışı olduğunu, mahkemenin kusur değerlendirmesi yaparken müvekkiline karşı, ceza alan kayınvalidesinin beyanlarını esas aldığını, bunu kabul etmediklerini, mahkeme kararında pedagog ile kişisel görüşün kaldırılarak sadece baba ile görüş kısmı sağlanmasının çocuğun üstün yararı gözetilerek kaldırılması gerektiğini, çünkü çocuk ile baba arasındaki o bağın henüz kurulamadığını, müvekkiline manevî yıpranmanın bedelinin 5.000,00 TL olamayacağını, hükmedilen nafakaların da ekonomik şartlarda çok düşük olduğunu, tazminat ve nafaka kalemleri yönünden miktarların düşük olması sebebi ile itirazlarının olduğunu, bu nedenlerle aslı dava yönünden kurulan hükmün ve tüm fer'ilerinin kaldırılmasını, davanın reddini, karşı davanın lehlerine olacak şekilde itirazları doğrultusunda kaldırılmasını, yeniden hüküm tesisi ile sadece karşı dava bakımından davanın kabulünü talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece kadına, kadının erkeğe baba olduğunu 20 gün sonra söylemesi kusurlu davranış olarak yüklenmiş ise de, bu hususta dinlenen erkeğin tanığı olan annesinin bu hususa ilişkin görgüye dayalı bilgisi olmayıp bu hususu oğlundan duyduğunu söylediği, kadına kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, yine mahkemece davalı/k.davacının annesinin aile birliğine müdahalesine ses çıkarmayarak müşterek haneden ziyade annesinin evinde vakit geçirmek suretiyle kusurlu olduğu, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı vakıaları kadına kusur olarak yüklenmiş ise de, tanık anlatımlarının yer, olay ve zaman bildirmeyen soyut anlatımlar içerdiği, bu hususların ispatlanamadığı, bu nedenle kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak davalı-k. davacı kadının, ...'ya gitmeyi kabul edip, vedalaşmak için gittiği baba evinden müşterek konuta geri dönmediği, bu nedenle kusurlu olduğu, erkeğin ise ceza dosyasından anlaşılacağı üzere, annesi ve erkek kardeşi ile davalı kadını kaçırarak hürriyeti tahdit suçu işlediği, ayrıca ceza soruşturmasında verdiği ifadede kaçırma olayında kadına, "çocuğu aldırırız" şeklinde bir sinirle söylemde bulunduğunu kabul ettiği, yine bağımsız konut temin etmediği, erkeğin eşi ile hamilelik sürecinde ilgilenmediği, çocuğunun hastalığı ve tedavi süreci ile ilgilenmediği, anlatılan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, kadın yararına hükmolunan tedbir nafakası miktarının az olduğu, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, tarafların yaşları, hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında kadın lehine süresiz nafaka bağlanmasının hakkaniyetli olmayacağı, çocuk ile baba arasında yatısız kişisel ilişki tesisinin hatalı olduğu, çocuk yararına hükmolunan nafaka miktarlarının az olduğu, hükmedilen nafakalara, mahkemece ÜFE oranında arttırım yapılmasına karar verilmiş ise de, karşı davacı kadın dava dilekçesinde TEFE-TÜFE oranında arttırım yapılmasını talep ettiği, mahkemece talepten fazlasına karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile; kadının kusur belirlemesine, tazminat ve nafaka miktarları, erkeğin ise kişisel ilişki ve yoksulluk nafakası dışındaki tüm istinaf taleplerinin esastan reddine, kadının, kusur vakıasına, tazminat ve nafaka miktarlarına, erkeğin yoksulluk nafakası miktarına ilişkin istinaf talebinin kabulü ile; ilgili bentlerin kaldırılmasına, ve bu konuda yeniden hüküm kurulmasına, Buna göre; çocuk için hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 600,00 TL'ye çıkartılmasına, iştirak nafakası olarak devamına, her yıl TUİK'in yayınladığı TEFE-TÜFE ortalaması oranında arttırım yapılmasına, kadın için hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye çıkartılmasına, boşanma kararı kesinleştikten sonra aylık 750,00 TL'den 2 yıl karşılığı toplam 18.000 TL toplu yoksulluk nafakasının erkekten alınarak, kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata davacı erkekten alınarak davalı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, erkeğin, şahsi ilişkiye yönelik istinaf talebinin KABULÜ ile; ilgili bent kaldırılarak, ortak çocuğun her ayın 1. ve 3. hafta sonu Cumartesi günü saat 10.00 ile Pazar günü 17.00 arasında, Ramazan bayramının 1. Günü saat 13:00 ile son günü saat 17:00 arasında, Temmuz ayının 1.günü saat 10:00 ile 30. Günü saat 17.00 arasında, sömestir tatilinin ilk pazartesi günü sabah saat 10:00 ile Pazar günü saat 17:00 arasında babaya teslimi suretiyle baba ile şahsi ilişki tesisine, şahsi ilişki sonrası çocuğun baba tarafından anneye teslimine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde yoksulluk nafakasının arttırılmasını talep etmediği halde erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik talebin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına yüklenen kusurların ispatlandığı halde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından çıkarılmasının hatalı olduğu, erkeğe yüklenen kusurların ispatlanamadığını, kadının velâyet hakkını kötüye kullandığını belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur.

2.Davalı karşı davacı temyiz dilekçesinde özetle; kadına yüklenen kusurun ispat edilemediğini erkeğin davasının reddi gerektiği, babanın çocuğu başlangıçta istemediği aldırmak istedikleri devamında görüşmediği arayıp sormadığı dikkate alınarak çocukla babanın görüşmesini kabul etmediklerini, babanın çocuğa yabancı olduğu, evliliğin kısa sürmesi kadının kusuru olmayıp bu nedenle nafakanın toptan hükmolunmasının hakkaniyete aykırı olduğu, çocuk yararına hükmolunan nafakaların ve tazminatların da az olduğu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişki, çocuk ve kadın yararına hükmolunan nafaka miktarları ile yoksulluk nafakasının toptan hükmolunması, tazminat miktarları yönünden temyiz edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet, kişisel ilişki, yoksulluk nafakasının toptan hükmolunması ve miktarlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, ve 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.