"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1524 E., 2022/2048 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzincan Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/694 E., 2021/292 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 27.06.2004 tarihinde evlendiklerini, 07.12.2005 doğumlu bir müşterek çocuklarının olduğunu, davalı erkeğin evin temel ihtiyaçlarını karşılamanın dışında ailesi ile bir bağının kalmadığını, evi otel gibi kullandığını, ev ortamında sohbet ve paylaşımın olmadığını, son dört, beş aydır oda ve yataklarını ayırdıklarını, davalı erkeğin müvekkiline karşı ilgisiz, sevgisiz, duyarsız olduğunu, kahve alışkanlığı olduğunu, eş olmanın gerektirdiği manevî sorumlulukları yerine getirmediğinden dolayı evlilik birliğinin davacı tarafından çekilmez hale geldiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, nafaka miktarlarına her yıl TEFE-TÜFE ortalaması oranında artış uygulanmasına, müvekkili lehine 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın hukuki ve fiili dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin evin, eşinin ve çocuğunun maddî ve manevî tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, sevgi ve saygı gösterdiğini, ara sıra kahveye gittiğini, aşırı bir alışkanlığının olmadığını, alkol kullanmadığını, tarafların halen ortak evde yaşadıklarını, evliliğin sonlandırmasını gerektirir bir geçimsizlik yaşanmadığını, davalının eşini sevdiğini, evlililiklerinin devam için gereken her türlü gayreti gösterdiğini, maddî ve manevî tazminat taleplerine ilişkin müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, davacı kadının çalıştığını ve gelirinin olduğunu, tazminat ve yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı gibi miktarlarının fahiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların evlilik birliği içinde anlaşamadıkları, ortak konut içinde ayrı odaları kullandıkları, ortak bir aktivitelerinin ve paylaşımlarının olmadığı, davalı erkeğin, davacı kadına karşı ilgisiz olduğu, haftanın iki üç günü akşam arkadaşları ile dışarı çıkarak vakit geçirdiği, eşine ilgi alaka göstermediği, tarafların aynı konut içinde birbirleri ile konuşmadıkları, davalı erkek tanıklarının taraflarla ailece görüşmedikleri ve taraflar arasındaki soruna dair bilgilerinin olmadığı, eşlerin, evlilik birliğinin kurulması ve ortak yaşamın oluşturulması, birliğin mutluluğunu el birliği ile sağlama yükümlülüklerinin olduğu, tarafların ikisinin de birbirleri ile konuşmamaları ve tüm dosya kapsamına göre, davalı erkeğin, davacı kadına kıyasla ağır kusurlu eylemleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve evlilik birliğinin devamında taraflar, toplum ve ortak çocuk yönünden korunmaya değer bir yararın kalmadığının anlaşıldığından davanın kabulüne, uzman görüşü ve ortak çocuğun duruşmada alınan beyanlarına göre, çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlemlerin kendiliğinden alınacağından ve boşanma veya ayrılık halinde velâyet hakkı kendisine verilmemiş tarafın, ortak çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü bulunduğundan, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına uygun miktarda ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın lehine tedbir nafakasına, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, ödeme gücü ve hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurularak yoksulluk nafakasının kısmen kabulüne, iştirak ve yoksulluk nafakalarına kararın kesinleşmesini takip eden yıllarda TÜİK'in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, mevcut veya beklenen menfaati boşanma yüzünden zedelenen, boşanmaya sebebiyet veren olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan az kusurlu davacı kadının, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, ödeme gücü ve hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurularak maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile, davacı kadının davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 12.000,00 TL maddî, 12.000,00 TL manevî tazminata, hükmedilen nafakalara yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, evlilik birliğinin devamını imkansız kılacak bir hadisenin yaşanmadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatlanamadığını, bir an için müvekkilinin kusurlu olduğun düşünülse dahi tarafların boşanma aşamasında ortak konutta evlilik birliğini sürdürdüklerini, aynı evde yaşamaya devam ettiklerini, bu durumun af niteliğinde olduğunu, kusur belirlemesinin yapılmadığını, boşanma kararının hukuka aykırı olduğunu, kadın eşin evlilik sebebiyle maddî zararı ile hangi kişilik haklarının, müvekkilinin hangi eylemleri sonucunda zedelendiğinin ispatlanamadığını, kadın eşin üzerine kayıtlı yirmibir adet taşınmazı olduğunu, çalışan ve geliri olan davacı kadının ekonomik olarak müvekkilinden daha ... durumda olduğunu, maddî ve manevî tazminat işe yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu,ortak çocuğun ihtiyaçlarının müvekkili tarafından karşılandığını beyanla, davanın kabulü, boşanma hükmü, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve kanuna aykırılık görülmediği gerekçesi ile, davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) ... fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, evlilik birliğinin devamını imkansız kılacak bir hadisenin yaşanmadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatlanamadığını, bir an için müvekkilinin kusurlu olduğun düşünülse dahi tarafların boşanma aşamasında ortak konutta evlilik birliğini sürdürdüklerini, aynı evde yaşamaya devam ettiklerini, bu durumun af niteliğinde olduğunu, kusur belirlemesinin yapılmadığını, boşanma kararının hukuka aykırı olduğunu, kadın eşin evlilik sebebiyle maddî zararı ile hangi kişilik haklarının, müvekkilinin hangi eylemleri sonucunda zedelendiğinin ispatlanamadığını, kadın eşin üzerine kayıtlı yirmibir adet taşınmazı olduğunu, çalışan ve geliri olan davacı kadının ekonomik olarak müvekkilinden daha ... durumda olduğunu, maddî ve manevî tazminat işe yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ortak çocuğun ihtiyaçlarının müvekkili tarafından karşılandığını beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, boşanma hükmü, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi, 327 nci, 328 ..., 329 uncu, 330 uncu ve 331 ... maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 ... maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.