"İçtihat Metni"
..
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/483 E., 2022/1798 K.
DAVA TARİHİ : 14.04.2016
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/176 E., 2020/1234 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanınreddine karar verilmiştir. Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; kadının evlilikleri boyunca sürekli devam eden bir şiddet ve baskıya maruz kaldığını, erkeğin, kadının maddî ve manevî hiçbir konuda özgür olmasına müsaade etmediğini, üzerinde hep bir psikolojik baskı ile yaşamasına sebep olduğunu, davacının evlilikte mahkumdan farksız bir hayat yaşadığını, kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını, sağlığı ile ilgilenmediğini, davacı tarihinden 2,5 yıl önce ağır şekilde tekrar dövüldüğünü, bu dayaktan kurtulmak için ailesinin yanına kaçan kaıdnın ailesinin de kendisini erkeğe teslim etmek istemesi nedeniyle köyden kaçtığını, kadının, 2,5 yıldır evini, köyünü memkeletini terketmek zorunda kaldığını, adresi veya telefonu tespit edilmesin diye ailesi ve çocukları ile iletişim kurmadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediğini, şiddet olayının aralarında geçimsizliğe neden olarak şekilde olmadığını, eşini ve çocuklarını hala sevdiğini, eşinin akli durumunun yerinde olup olmadığı konusunun tespit edilmesini istediğini, ayrıca davacının telefonundan görüştüğü kişilerin tespit edilmesini istediğini, eşinin hamile kalıp kürtaj yolu ile aldırdığını söylediği çocuğun halen yaşamış olarak bulunduğunu, çocuğun başkası adına kayıtlı olduğunu, bu çocuğun kendi üzerine nüfusta kaydının yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 24.02.2017 tarih ve 2016/326 Esas,2017/168 Karar sayılı kararı ile; her ne kadar davacı tarafından eşinden sürekli fiziksel şiddet gördüğünden bahisle ortak konutu terk ettiği ve böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılarak çekilmez hal aldığından boşanma davası açılmışsa da Bodrum 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/1264 Esas 2009/189 Karar sayılı dosyası dosyamız arasında mevcut olup incelenmesinde müştekinin kadın, sanığın erkek, suçun basit yaralama, suç tarihinin 21.08.2008 olduğu, kadının alınan beyanında erkekten şikayetçi olmadığını beyan ettiği ancak suçun takibinin şikayete bağlı olmaması sebebiyle sanığın cezalandırılmasına karar verilerek hakkında hagb kararı verildiği ve kararın 07.04.2009 tarihinde kesinleştiği, bu olaydan sonra tarafların evliliklerinin devam ettiği; bu olayın evlilik birliği içerisinde davacı tarafından affedildiği, en azından hoş görüldüğü bu nedenle bu olay sebebiyle erkeğe kusur izafe edilemeyeceği ve kadının 2013 yılında ortak konutu terk ettiği; ortak konutu terk ettikten sonra mektup gönderdiği ve hatta davalı erkeğin bu nedenle savcılığa müracaat ederek kayıp başvurusunda bulunduğu ve kadının kendi hür iradesiyle evi terk ettiği anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla yapılan yargılama sırasında ve toplanan delillere göre erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılarak çekilmez hal aldığı olgusunun kadın tarafından ispatlanamadığı, fiili ayrılığın da kadının haklı neden olmaksızın ortak konutu terk etmesi sebebiyle meydana geldiği ve erkeğin de davanın reddini talep ettiği anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili, davacının devamlı olarak fiziksel saldırıya uğradığının göz ardı edildiğini, davacının defalarca şiddet gördüğünü, tanıkların da bunu ifade ettiğini, davalının boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, kararın kaldırılmasına ve boşanmalarına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin13.02.2019 tarih ve 2017/3708 Esas, 2019/233 Karar sayılı kararı ile; "Dava dilekçesi, mahkeme tarafından davalıya tebliğ edilir. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya ara buluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (HMK. m. 137).
Hukuk Genel Kurulunca da ön inceleme duruşması ve duruşmada yapılması gerekli olan işlemler yapılmadan tahkikat duruşmasına geçilemeyeceği, bu düzenlemenin emredici nitelikte olduğu benimsenmiştir (HGK. 13.03.2013, 2012/14-802 esas, 2013/347 karar).
Somut olayda, davacı kadının cevaba cevap dilekçesi davalı erkeğe tebliğ edilmemiştir.
Dilekçeler teatisi tamamlanmadan ön inceleme yapılmıştır. Yasal gerekçesi açıklandığı üzere, mahkemece yapılacak iş, davacı kadının cevaba cevap dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ olunması, bu aşama tamamlandıktan sonra taraflara usulüne uygun şekilde yeniden ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, (HMK. md.140) taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği taktirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hukuki dinlenilme hakkının (HMK. md. 27) ihlali niteliğinde olup, emredici usul hukuku kurallarına aykırılık teşkil etmektedir. Her ne kadar bu yönde açık istinaf başvurusu yok ise de; anılan durum emredici usul kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden resen gözetilmesi gerekir. Gösterilen sebeplerle, davacının istinaf talebinin kabulü ile, emredici usul hukuku kurallarına aykırılık halinde, deliller toplanmış ve değerlendirilmiş kabul edilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesi kararının tamamen kaldırılmasına, usulüne uygun şekilde dilekçelerin teatisi aşaması, ön inceleme ve tahkikat aşaması ile sözlü yargılama aşamaları tamamlanarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere" gerekçesi ile kararın kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kaldırma kararı sonrası taraf teşkili sağlandığı, erkeğin 2. cevap dilekçesi sunmadığı, usulüne uygun ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama evreleri tamamlandığı, kaldırma kararından sonra erkeğin bildirdiği tanık dinlendiği, her ne kadar kadın tarafından eşinden sürekli fiziksel şiddet gördüğünden bahisle ortak konutu terk ettiği ve böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılarak çekilmez hal aldığından boşanma davası açılmışsa da Bodrum 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/1264 esas 2009/189 karar sayılı dosyası dosyamız arasında mevcut olup incelenmesinde müştekinin kadın, sanığın erkek, suçun basit yaralama, suç tarihinin 21.08.2008 olduğu, kadının alınan beyanında eşinden şikayetçi olmadığını beyan ettiği ancak suçun takibinin şikayete bağlı olmaması sebebiyle sanığın cezalandırılmasına karar verilerek hakkında hagb kararı verildiği ve kararın 07.04.2009 tarihinde kesinleştiği bu olaydan sonra tarafların evliliklerinin devam ettiği; bu olayın evlilik birliği içerisinde kadın tarafından affedildiği, en azından hoş görüldüğü bu nedenle bu olay sebebiyle erkeğe kusur izafe edilemeyeceği ve tanık Mehmet'in beyanında 2013 yılında taraflar arasında darp olayı yaşanmadığını, önceye dair darp olayların da ise tarafların barıştığını beyan ettiği, kadının 2013 yılında ortak konutu terk ettiği; ortak konutu terk ettikten sonra mektup gönderdiği ve hatta davalı erkeğin bu nedenle savcılığa müracaat ederek kayıp başvurusunda bulunduğu ve kadının kendi hür iradesiyle evi terk ettiği anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ayrıca cevap dilekçesinde erkeğin güven sarsıcı hareket ve aldatma vakıasına dayanmadığı, kadına kusur yüklemediği, bu nedenle erkek tanığı Şeref'in kadınla Kudret'i uygunsuz hareketlerde gördüğü beyanlarının kadına kusur olarak yüklemeyeceği anlaşılmakla yapılan yargılama sırasında ve toplanan delillere göre erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılarak çekilmez hal aldığı olgusunun kadın tarafından ispatlanamadığı, fiili ayrılığın da kadının haklı neden olmaksızın ortak konutu terk etmesi sebebiyle meydana geldiği, kadının tam kusurlu olduğu ve erkeğin de davanın reddini talep ettiği anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilin evlilik birliği süresince devamlı olarak fiziksel saldırıya uğradığı gerçeğini göz ardı edildiğini, tanıkların tek bir ağızdan kadının evlilik süresi boyunca eşinden fiziksel saldırı gördüğünü ifade ettiklerini, müvekkilin ağabeyi ... ifadesinde müvekkilin defalarca davalıdan dayak yediğini, her defasında ailesinin yanına sığındığını ancak erkeğe geri gönderildiğini ifade ettiğini, müvekkil 2009 yılında verilen Ceza Mahkemesi kararı neticesinde de ailesinin kocasına teslim etmesi nedeniyle ortak konuta geri dönmek zorunda kaldığını ileri sürerek kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...dosya kapsamı ve toplanan delillerden, her ne kadar erkeğin alkol kullandığı Bodrum İlçe Jandarma Komutanlığı'nın 0410-181-13 sayılı soruşturma evrakındaki ifadelerle sabit olsa da sürekli alkol kullandığına ilişkin bir delil bulunmadığı, davacı kadının dayandığı diğer vakıaların da somut deliller ispat edilemediği anlaşılmakta ise de davacı kadın tarafından "sürekli fiziksel şiddet (defalarca dayak)" vakıasına da dayanılmıştır. Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/1264 Esas 2009/189 Karar sayılı ilamına konu 21.08.2008 tarihli olaydan sonra ortak hayatın devam ettiği açık ise de davacının annesi olan tanık Kudret'in "kocası onu dövüyordu, geçinemediler, çıktı gitti nereye gittiğini bilmiyoruz", kardeşi olan tanık Mehmet'in "2013 yılında darp olayı yoktur, ancak 2-3 defa dövüşüp benim yanıma geldiği olmuştu" şeklindeki anlatımları; davacı kadının kayıp olmasından sonra Bodrum İlçe Jandarma Komutanlığı'nca yapılan 0410-360-13 sayılı soruşturma sırasında ifadesi alınan ortak çocuk Esengül'ün "babamla tartıştıkları ve geçinemedikleri için annem bir aydır anneannemin yanında kalıyordu" şeklindeki ifadesi, aynı soruşturmada ifade veren davalı erkeğin beş yıldır evi arayan birinin telefona kendisi çıktığında konuşmayıp kapatarak rahatsız etmesi sebebiyle "Konuyla ilgili benim aile düzenim bile bozuldu. Eşimle sürekli aramızda bir geçimsizlik başladı. Hatta son bir aydır eşim evden ayrılarak babasının evine gitti" şeklindeki sözleri, davacı kadının evden ayrılırken annesine bıraktığı anlaşılan mektupta "o adamdan kurtulmak için böyle yaptım", "beni hiç anlamadınız, beni yine geriye gönderecektiniz", "gitmeme sebep o adamdır" şeklinde açıklamaları, Bodrum İlçe Jandarma Komutanlığı'nın 0410-181-13 sayılı soruşturma evrakına konu 09.02.2013 tarihinde yaşanan, davacının alkollü halde iken intihar girişiminde bulunması, boğazındaki ipten kendisini davacı ve ortak çocuk Özgür'ün kurtarması olayında ifadesi alınan davalının alkolün etkisiyle bu şekilde davrandığını beyan etmesi dikkate alındığında; davalı erkek tarafından ortak konutta süreklilik arzeder şekilde fiziksel şiddet ortamı oluşturulduğu, davacı kadına yönelik şiddet içeren olayların tekrarlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının ceza dosyasına konu olaydan sonra ortak konuta dönmüş olması sebebiyle eşinin önceki eylemlerini affettiği veya hoş görü ile karşıladığının kabulü ile kadının iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir. Davalı erkeğin dilekçelerinde kadına yönelik somut bir kusur isnadında bulunmamış olması da dikkate alındığında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin kusursuz olduğunun kabulü doğru olmamıştır.
Buna göre, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve ortak hayatın devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu anlaşılmaktadır. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. Bu sebeple davacı kadının istinaf başvurusunun kabulüne, eşine şiddet uyguladığı, alkol aldığında kendisi ve çevresi için zarar verici davranabildiği anlaşılan davalı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmakta olup kadına yüklenmesi gereken kusurlu bir davranışın varlığı iddia ve ispat edilemediği" gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile; davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; tanık beyanlarının duyuma dayalı ve taraflı beyanlar olduğunu, kusurun kadında olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi ve kabul edilen dava yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.