"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/629 E., 2022/1461 K.
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/106 E., 2018/591 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ölüm kaydının iptali ve gerçek ölüm tarihinin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı gerçek kişiler vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...'in 11.02.2014 tarihli dilekçe ile ve murisleri 25006646144 T.C. kimlik numaralı, Mehmet ve Fatma oğlu, 01.07.1915 Bulgaristan doğumlu ...'nın 1943 yılında Diyarbakır'da öldüğü halde, aile kütüğünde sağ olarak görüldüğünü belirterek, adı geçenin ölüm olay ve tarihinin aile kütüğüne tesciline karar verilmesini talep ettiğini, Nüfus Müdürlüğünün talebi ve Sur Kaymakamlığı'nın 13.02.2014 tarihli olur yazısı esas alınmak sureti ile, 17.02.2014 tarihinde düzenlenen ölüm bildirim formuna istinaden adı geçenin 00.00.1943 tarihinde öldüğünün aile kütüğüne tescil edildiğini, bu aşamadan sonra davacı Hazinenin ...'nın tek kanuni mirasçısı olduğu halde davalılar ..., Fatma ... ve ...'in 27.05.2014 tarihli dilekçe ile başvurusu üzerine ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 02.06.2014 tarih ve 2014/67-29 E K. sayılı kararı ile, adı geçenlerin murisi ...'nın 1943 yılında öldüğünden bahisle nüfus müdürlüğü dışındaki davalıların mirasçı olarak gösterildiği veraset ilamı düzenlendiğini, taraflarınca muris ...’nın 1943 yılında ölmediği ve o tarihte halen sağ olduğu iddiasıyla, bahse konu veraset ilamının iptali için dava açtıklarını, davanın Diyarbakır 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1274 esasına kaydedildiğini, bu davada verilen ara karar gereğince muris ...’nın ölüm tarihinin düzeltilmesi için dava açmak üzere taraflarına süre verilmesi üzerine görülmekte olan davayı açtıklarını, iskân yoluyla verilen topraklara mahsus dağıtım defterine göre, Diyarbakır ili Sur ilçesi, ... Köyü’nde bulunan 136 ada 6 parsel sayılı taşınmazın idarece ölüm tarihi 00.00.1943 olarak tescil edilen ...’ya imza karşılığında 11.10.1951 tarihinde teslim edildiğini, öte yandan adı geçenin Niğde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.07.1957 tarihli ve 1956/858-1957/457 E K. sayılı kararı ile bu tarihte boşandığını, 1951 yılında imza karşılığı taşınmaz teslim alan ve 1957 yılında boşanan ...’nın 1943 yılında ölmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, ...’nın 1943 olarak tescil edilen ölüm tarihine ilişkin kaydın iptaline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı gerçek kişiler vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi ...’nın ölüm hanesinde ölüm araştırması yazması sebebiyle, Nüfus Müdürlüğüne yaptıkları başvuru üzerine Nüfus Müdürlüğü’nce yapılan tahkikat neticesinde ölüm tarihinin tespit edildiğini, murisin boşandığı belirtilen mahkeme ilamı incelendiğinde, murise hiç ulaşılamadığı ve hakkında ilanen tebligat yapılarak yargılamaya devam olunduğunu, taşınmaz teslimine ilişkin evrakta imza kısmının net olarak görünmediğini, bu nedenle bu belgenin gerçek durumu yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.11.2018 tarihli ve 2016/106 Esas, 2018/591 karar sayılı kararıyla; İddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; Davacı tarafça, 1951 yılında imza karşılığı taşınmaz teslim alan ve 1957 yılında boşanan muris ...’nın 1943 yılında ölmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, ölüm tarihinin iptalinin talep edildiği, her ne kadar davalıların murisi ...’nın Sur Kaymakamlığı’nın 13.02.2014 tarih ve 471 sayılı Olur’una istinaden ölüm tarihi 1943 olarak tescil edilmiş ise de; tescil işlemine esas olarak yapılan tahkikatın kolluk araştırması ve tanık beyanlarına dayandığı, İskân Yoluyla Verilen Topraklara Mahsus Dağıtım Defterine göre murisin, Diyarbakır ili Sur ilçesi, ... Köyü’nde bulunan 136 ada 6 parseli imza karşılığında 11.10.1951 yılında teslim aldığı; muris ...’nın davalıların mirasbırakanı Fatma Özdağlı’dan Niğde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18.07.1957 tarih, 1956/858 E. 1957/457 K. sayılı sayılı ilamıyla bu tarihte boşandığı, kararın 05.10.1957 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar mahkeme kararından muris ...’nın duruşmalara hiç katılmadığı ve tüm tebligatların ilanen yapılarak kararın bu şekilde kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, tebligatların bu şekilde yapılmış olmasının o tarihte muris ... Özdağlı’nın ölü olduğu anlamına gelmeyeği, zira 4721 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi uyarınca, kendisinden ... zaman haber alınamayan ... Özdağlı’nın ölü olduğu anlamına gelmeyeği, zira, kendisinden ... zamandır haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa o kişinin gaipliğine karar verilebileceğinin hüküm altına alındığı, ancak bu kararın da hemen verilemeyeceği, bunun için son haber alma tarihinden itibaren beş yıl geçmiş olmasının gerektiği, 1951 yılında arazi teslim alan ve 1957 yılında boşanan ...’nın da 1943 yılında ölmüş olmasının mümkün olmadığı, ölüm tarihinin tespit edilebilmesi için gaipliğe ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması halinde, boşanma kararının kesinleştiği 05.10.1957 tarihini muristen son haber alma tarihi kabul edilebileceği (zira bu tarihten önce ölü kabul edilmesinin mümkün olmadığı), bunun üzerine beş yıl eklendiğinde ...’nın en erken 05.10.1962 tarihinde ölmüş olacağının kabul edildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile Diyarbakır İli, Sur İlçesi, Bağıvar Mahallesi, Cilt No: 33, Hane No:109, BSN: 1’de kayıtlı, ...’nın ölüm tarihinin ''05.10.1962''olduğunun tespiti ile nüfus kayıtlarında ''00.00.1943''olan ölüm tarihinin ''05.10.1962'' olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı gerçek kişiler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2020 tarihli ve 2019/161 Esas, 2020/502 Karar sayılı kararıyla; yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, ölüme bağlı hakların kullanılabilmesi için; kişinin öldüğünün veya belirli bir zamanda ölü olduğunun tespitini talep etmekte davacının hukuki yararının mevcut olduğu, iskan komisyonunun kararı ve Diyarbakır Valiliğinin 28.02.1953 tarihli ve 65 sayılı yazısına istinaden Diyarbakır İli Sur İlçesi, ... Köyü, 136 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ...’ya tahsis edildiği ve 11.10.1951 tarihinde imza karşılığında adı geçene teslim edildiği, taşınmazın yörede yapılan tapulama çalışmaları sırasında 30.07.1957 tarihinde Valilik makamınca taşınmazın ...’ya tahsis edildiği ve halen ... tarafından tasarruf edildiği gerekçesi ile adına tespit ve tescil edildiği, davalıların murisi ...’in Niğde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.10.1957 tarihinde kesinleşen 18.07.1957 tarih ve 1956/858-1957/457 E K. sayılı sayılı kararı ile ...’dan boşandığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ...’nın 1943 yılında hayatta olduğunun resmi belge ve kayıtlarla kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde kanıtlandığı, resmi kayıtlara uygun düşmeyen soyut tanık beyanlarına ve soyut beyanlara dayanılarak düzenlenen Nüfus Müdürlüğü tutanak ve belgelerine itibar edilmeyeceği gözetilerek davanın kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamasına göre davalılar vekilinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, Nüfus kaydının kapatılması durumunda, bu kayıt üzerinde işlem yapılamayacağı, bu nedenle ...’nın kapalı kaydındaki ölüm tarihiyle ilgili kaydın iptali ve gerçek ölüm tarihinin tespitiyle yetinilmesi gerekirken, idareyi belli bir şekilde işlem yapmaya zorlayacak ve kapalı kayıtta yeniden tescil sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile Diyarbakır İli, Sur İlçesi, Bağıvar Mahallesi, Cilt No: 33, Hane No:109, BSN: 1’de kayıtlı, TCKN: 25006646144 olan ...’nın idarece 00.00.1943 olarak tescil edilen ölüm tarihine ilişkin kaydın iptaline, adı geçenin ölüm tarihinin ''05.10.1962'' olduğunun tespitine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29.12.2021 tarihli ve 2021/5905 esas, 2021/10278 karar sayılı kararı ile Mahkemece, ölüm araştırmasındaki tanık ifadelerinde ve davalılar tarafından muris ...’in 1940-1942 yıllarında askere gittiğinin, bir daha dönmediğinin ve şehit haberini duyduklarının beyan edilmesi nedeniyle Savunma Bakanlığına müzekkere yazıldığı, cevabına dosya arasında rastlanmadığı gibi Mahkemece akıbetide sorulmadığı, yine 11.9.1951 tarihli iskan yolu ile verilen topraklara mahsus dağıtım defterinin aslının ve dayanak belgelerinin olmadığı, mahkemece ilgili kurumlardan bu hususların sorularak alınacak cevaplarla toplanacak diğer deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi ... olmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamına, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara ve özellikle, ölüme bağlı hakların kullanılabilmesi için; kişinin öldüğünün veya belirli bir zamanda ölü olduğunun tespitini talep etmekte davacının hukuki yararının mevcut olduğu, dağıtım defteri aslının incelenmesinde, davaya konu taşınmazın 11.09.1951 tarihinde iskan yolu ile verilen topraklara mahsus dağıtım defterinin 65. sırasında ...’ya tahsis edildiği ve mahallinde kendisine teslim olunarak imzasının alındığının bildirildiği, cetvelin imza sütununda imza olmamakla beraber ... ad ve soyadına işaret eden A ve Ö harflerini havi mührün yer aldığı, işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinde “ Mühür veya bir alet vasıtasıyla vazolunan imza veya cüzdan ile muamele icrasını itiyat etmiş olan müesseselerde muamelenin iptidasında tayin olunup bir sureti hesap defterine veya cüzdana mevzu bulunan mühür veya imza ile yapılacak muamele muteberdir. Bundan başka imza vaz'ına muktedir olamayan veya yazı bilmeyen şahsın heyeti ihtiyariye ve mahallince maruf iki şahıs tarafından tasdik edilmiş ve el ile yapılmış bir işaret veya mühür istimal etmesi caizdir” düzenlemesine yer verildiği, dağıtım cevtvelinde isimleri yer alan hak sahiplerinin çoğunun da bu şekilde mühür kullanmak sureti ile işlem yaptığı, yine defterde Vali imzasını taşıyan 28.02.1953 tarihli “ temlik ettim “ ibaresine yer verildiği, taşınmazın yörede 30.07.1957 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında “ 2510 sayılı Kanun gereğince Bulgaristan göçmenlerinden Mehmet Oğlu ...’ya tahsis edildiği ve 28.03.1953 tarihinde de Vilayet makamınca bu şahsa temlik olunduğu halen de tasarrufunda bulunduğu ” gerekçesi ile ve 136 ada 6 parsel numarası ile ... adına tespit ve tutanağın itiraz edilmeyerek 05.03.1958 tarihinde kesinleşmesi ile de ... adına tescil edildiği, davalıların murisi ...’in Niğde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.10.1957 tarihinde kesinleşen 18.07.1957 tarih ve 1956/858-1957/457 E K. sayılı sayılı kararı ile ...’dan boşandığı, davalı savunmaları doğrultusunda Milli Savunma Bakanlığı Askeralma Genel Müdürlüğüne ve Diyarbakır İli Sur İlçesi Askerlik Şubesi Başkanlığına yazılan müzekkere cevaplarında 1915 doğumlulara ait belgelerin arşiv mevzuatı gereği saklama süreleri tamamlandığından şahsa ait belgenin gönderilemediğinin bildirildiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, ...’nın 1943 yılında hayatta olduğunun resmi belge ve kayıtlarla kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde kanıtlandığı, resmi kayıtlara uygun düşmeyen soyut tanık beyanlarına ve soyut beyanlara dayanılarak düzenlenen nüfus müdürlüğü tutanak ve belgelerine itibar edilmeyeceği kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile Diyarbakır İli, Sur İlçesi, Bağıvar Mahallesi, Cilt No: 33, Hane No:109, BSN: 1’de kayıtlı, TCKN: 25006646144 olan ...’nın idarece 00.00.1943 olarak tescil edilen ölüm tarihine ilişkin kaydın iptaline, adı geçenin ölüm tarihinin ''05.10.1962'' olduğunun tespitine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı gerçek kişiler vekili temyiz dilekçesinde özetle; mülkiyet hakkının miras bırakanın ölümü ile birlikte kanun gereğince tescile gerek kalmadan kazanıldığını, hukuk devletinin genel ilkelerinden birinin de mülkiyet hakkının zaman ötesi niteliği olduğunu, müvekkil davalıların yasal haklarını kullanmak sureti ile yasal mirasçı oldukları gibi mülkiyet hakları da bulunduğunu, müvekkillerinin hatalı, hileli veya muvazaalı hiçbir işlemde bulunmadığını, tamamı ile gerek idari ve gerek ise yasal yollarla tüm işlemlerini gerçekleştirdiklerini ve yasal hakları olan dava konulu gayrimenkulü adlarına tescilini sağladıklarını, ilgili kolluk amirine yapılan idari başvuru neticesinde kök muris hakkında bilgi sahibi olan kişilerin vermiş oldukları beyan ve araştırmalar ile çıkan sonuç yine ilgili Sur Nüfus Müdürlüğüne verilmiş ve kayıtlara eklendiğini, yapılan tüm idari işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, murislerinin ölüm tarihlerinin gerçeğe uygun şekilde idarece tescil edildiğini, davacı taraf ,kök muris ... Özdağlının gerçek ölüm tarihine de bilmediğini, boşanma davasına ilişkin mahkeme ilamının açıkça okunması halinde dahi kök murisin evlilikten 5-6 yıl sonra askere gittiği ve bir daha haber alınamadığının sabit olduğunu, boşanma tarihi olan 05.10.1957'nin kabul edilmesi halinde dahi müvekkillerin mirasçı konumunda olduklarını, davacı tarafça iddialarının ispat edilemediğini, ...'ya ait tek bir imza bulunmadığı gibi iddia edilen belgedeki mührün tam olarak belirlenmediği, davacı tarafça kesin ve net olarak belirli bir tarihte öldüğü yolunda tek bir delil yok iken boşanma davasında yaşadığı varsayımına dayanarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalılar murisinin hangi tarihte öldüğü noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 ... maddesi, 373 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 29 uncu, 30 uncu, 32 nci ve 44 üncü maddeleri. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 14 üncü ve 36 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı gerçek kişiler vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.