"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/848 E., 2023/158 K.
...
...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/131 E., 2022/346 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, dosyaya sunulan 21.03.2022 tarihli karşılıklı anlaşmalı boşanma protokolünün onanmasına ve kararın eki sayılmasına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki kurulmasına, müşterek çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, tarafların birbirlerinden maddî-manevî tazminat, mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı alacak, tedbir-yoksulluk nafakası, eşya-ziynet alacağı ve vekalet ücreti talebi olmadığından bu konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, taraflarca kararın kişisel ilişki hükmü yönünden maddî hatanın düzeltilmesi talep edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 27.05.2022 tarihli ek karar ile taraf vekillerinin maddî hatanın düzeltilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Ek kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle, eşinin pandemi döneminden beri hiçbir işte çalışmadığını, evin giderlerinin eşin babası tarafından karşılandığını, eşinin ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, eşinin talebi üzerine kendisine ait altınları eşine verdiğini, doğumda ve sonrasında eşinin kendisine ilgi ve özen göstermediğini, ağır hakaretlerde bulunduğunu, kayınvalidesinin kendisini evden kovduğunu, sonrasında eşi pişman olduğunu söyleyince evine geri döndüğünü, ancak sonrasında tekrar eşinin ailesinin müdahalesi ve benzer sorunların devam ettiğini, eşinin ailesinin kendisine ve ailesine ağır hakaretlerde bulunduğunu, ev arama ve taşınma hazırlığı aşamasında eşinin kendisini istemediğini söylediğini, bunun üzerine evde kendisine ait eşyaları alıp aile evine döndüğünü iddia ederek, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın lehine 150.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın vekili 21.03.2022 tarihli dilekçesinde özetle; ortak hayatın her iki taraf için de çekilmez hale geldiğini, tarafların boşanma, velâyet, nafaka, tazminat, ziynet alacakları ile mal paylaşımı konularında anlaşmaya vardıklarını, tarafların ortak menkul ya da gayrimenkul mallarının olmadığını, evlilik birliği kurulduktan sonra edinilmiş malvarlığının bulunmadığını, taraflar arasında 21.03.2022 tarihli bir protokol yapılarak boşanma ve fer'î sonuçları hakkında anlaşmaya varıldığını, protokolün dilekçe ekinde sunulduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile boşanma protokolü doğrultusunda tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmişir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddiaların gerçek olmadığını, eşinin, kendisine ve ailesine hakaretlerde bulunduğunu, rencide ettiğini, ortak çocuğa bakmadığını, evde yemek ve temizlik işini yapmadığını, ailesinin evlilik birliğine sürekli müdahalede bulunduklarını, eşinin ailesinin hakaretler ettiklerini, eşinin bu duruma sessiz kaldığını, eşinin, kardeşine sürekli hakaretler ettiğini, kardeşi ile birlikte, eşi ve annesi tarafından darp edildiklerini, taşınma ve ev arama aşamasında evin eşi tarafından boşaltılmış olduğunu gördüğünü iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek lehine aylık 100.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, dosyaya sunulan 21.03.2022 tarihli karşılıklı anlaşmalı boşanma protokolünün onanmasına ve kararın eki sayılmasına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocukla davalı baba arasında her ayın 1. ve 3. cumartesi günü saat l1.00-16.00 saatleri arasında, her ayın 2. ve 4. pazar günü 11:00-16:00 arasında, her yılın temmuz ayının 1. günü saat 10.00'dan 30. günü saat 18.00 saatleri arasında, dini bayramların 2. günü saat l0.00'dan 3. günü saat 18.00 saatleri arasında, sömestr tatilinin ilk pazar saat 10.00 takip eden cumartesi saat 18.00 arasında, ara tatillerin (Kasım ve Nisan ayı) ilk pazar saat 10.00, takip eden çarşamba saat 18.00 arasında tedbiren ortak çocuğun davacıya teslimi suretiyle kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, tarafların birbirlerinden maddî-manevî tazminat, mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı alacak, tedbir-yoksulluk nafakası, eşya-ziynet alacağı ve vekâlet ücreti talebi olmadığından bu konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın vekili 12.05.2022 ve 13.05.2022 tarihli talep dilekçelerinde özetle; sunmuş oldukları 21.03.2022 tarihli boşanma protokolünün yalnızca ortak çocuğun baba ile kişisel ilişkisinin ayda 2 günden 4 güne çıkarılması yönünden değiştirildiğini, taraflarca da kabul edilerek karar verildiğini, bunun dışında protokolde yer alan tüm maddelerin aynen kabul edildiğini, ancak 19.04.2022 tarihli duruşma zaptına "ortak çocuklarla davalı baba arasında her ayın 1. ve 3. cumartesi günü saat l1.00-16.00 saatleri arasında, her ayın 2. ve 4. pazar günü 11:00-16:00 arasında,her yılın Temmuz ayının 1. günü saat 10.00'dan 30. günü saat 18.00 saatleri arasında, dini bayramların 2. günü saat l0.00'dan 3. günü saat 18.00 saatleri arasında, sömestr tatilinin ilk pazar saat 10.00 takip eden cumartesi saat 18.00 arasında, ara tatillerin (Kasım ve Nisan ayı) ilk pazar saat 10.00 takip eden çarşamba saat 18.00 arasında tedbiren ortak çocuğun davacıya teslimi suretiyle kişisel ilişki tesisine.." şeklinde geçirildiğini, protokolün 2. maddesinde açıkça belirtildiği üzere ortak çocukla baba arasında temmuz ayında ve ara tatillerde tesis edilecek kişisel ilişkinin "ortak çocuk örgün eğitime başladıktan sonra" olacağını, Mahkemece verilen karar ve protokol doğrultusunda davalı baba ile ortak çocuk arasında her yılın temmuz ayı ve ara tatiller için tesis edilecek kişisel ilişkinin başlangıç tarihinin eksik olduğunu, mevcut haliyle eksik olan "ortak çocuk örgün eğitime başladıktan sonra" ibaresinin tereddüte yol açmakta olduğunu beyan ederek bu maddî hatanın düzeltilmesini talep etmiştir.
3.Davalı-karşı davacı erkek vekili 12.05.2023 tarihli talep dilekçesinde özetle; sunmuş oldukları 21.03.2022 tarihli boşanma protokolünün yalnızca ortak çocuğun baba ile kişisel ilişkisinin ayda 2 günden 4 güne çıkarılması yönünden değiştirildiğini, taraflarca da kabul edilerek karar verildiğini, bunun dışında protokolde yer alan tüm maddelerin aynen kabul edildiğini, protokolün 2. maddesinde açıkça belirtildiği üzere ortak çocukla baba arasında temmuz ayında ve ara tatillerde tesis edilecek kişisel ilişkinin "ortak çocuk örgün eğitime başladıktan sonra" olacağını, ancak 19.04.2022 tarihli duruşmada mahkemece bu şekilde karar verilmesine rağmen duruşma zaptında, protokolün aksine "ortak çocuk örgün eğitime başladıktan sonra" ibaresinin eksik olduğunu beyan ederek, tarafların iradeleri ve ortak çocuğun yaşı da düşünülerek karardaki maddî hatanın düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
4.İlk Derece Mahkemesince 27.05.2022 tarihli ek kararla, taraflarca sunulan protokolde; çocuk ile davalı-karşı davacı arasında yatılı ilişkinin çocuk örgün eğitime başladıktan sonra başlayacağı hususunun kararlaştırıldığı ancak çocuğun karar tarihinde 1,5 yaşında olduğu, örgün eğitime başlayacağı zamana kadar babasıyla kişisel ilişki kurmasının anne-baba ayrılığı yaşayacak olan çocuğun baba ile kişisel ilişki kurmasının yüksek menfaatine olduğu değerlendirilerek yatılı ilişkinin kararın kesinleşmesinden itibaren yatılı ilişki kurulmuş olduğu, ek karar ile tarafların borç ve yükümlülük altına alınamayacağı gibi taraflara sağlanan hak ve menfaatlerin de kısıtlanamayacağı gerekçesi ile taraf vekillerinin maddî hatanın düzeltilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 27.05.2022 tarihli ek kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; açılan çekişmeli boşanma davasının anlaşmalı boşanma davası olarak devam ettiğini, taraflarca imzalanan protokol doğrultusunda boşanmalarına karar verildiğini, kararın 07.06.2022 tarihinde kesinleştiğini, baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin protokolde "her ayın 2.ve 4. cumartesi günleri saat 10:00'da başlayıp akşam 17:00'de bitecek şekilde, dini bayramların 2.ve 4. günü sabah 10:00'da başlayıp akşam 17:00'de bitecek şekilde, ortak çocuk örgün eğitime başladığında her yıl sömestr tatilinin 2.haftası ile her yıl temmuz ayının 1'i sabah 10:00'da başlayıp 1 Ağustos günü saat 17:00'de bitecek şekilde ve babalar gününde 10:00'da başlayıp, akşam 17:00'de bitecek şekilde sürekli olmak üzere davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilecektir." şeklinde düzenlenip imza altına alındığını, 19.04.2022 tarihli duruşmada tarafların rızaen beyanlarına istinaden protokolde belirtilen kişisel ilişki günlerinin her ayın 1. ve 3. cumartesi günü saat l1.00-16.00 saatleri arasında, her ayın 2. ve 4. pazar günü 11:00-16:00 arasında olmak üzere değiştirildiğini ve diğer günlerin aynen kabul edildiğini, kararda ''ortak çocuk örgün eğitime başladığında'' ibaresinin yazılmadığını, maddî hatanın düzeltilmesi için bulundukları başvurunun 27.05.2022 tarihli ek karar ile reddedildiğini, çocuğun henüz 21 aylık olduğunu ve annesinden ayrı olmasının mümkün olmadığını, bu hali ile baba ile yatılı olarak kalmasının ortak çocuğun menfaatine açıkça aykırılık teşkil etmekte olduğunu, kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilkenin, “çocuğun üstün yararı" olduğunu belirterek maddî hatanın düzeltilmesi talebinin reddine dair ek karar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; açılan çekişmeli boşanma davasının anlaşmalı boşanma davası olarak devam ettiğini, taraflarca imzalanan protokol doğrultusunda boşanmalarına karar verildiğini, kararın 07.06.2022 tarihinde kesinleştiğini, baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin protokolde "Her ayın 2.ve 4. cumartesi günleri saat 10:00'da başlayıp akşam 17:00'de bitecek şekilde, dini bayramların 2.ve 4. günü sabah 10:00'da başlayıp akşam 17:00'de bitecek şekilde, ortak çocuk örgün eğitime başladığında her yıl sömestr tatilinin 2.haftası ile her yıl temmuz ayının 1'i sabah 10:00'da başlayıp 1 Ağustos günü saat 17:00'de bitecek şekilde ve babalar gününde 10:00'da başlayıp, akşam 17:00'de bitecek şekilde sürekli olmak üzere davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilecektir." şeklinde düzenlenip imza altına alındığını, 19.04.2022 tarihli duruşmada tarafların rızaen beyanlarına istinaden protokolde belirtilen kişisel ilişki günlerinin her ayın 1. ve 3. cumartesi günü saat l1.00-16.00 saatleri arasında, her ayın 2. ve 4. pazar günü 11:00-16:00 arasında olmak üzere değiştirildiğini ve diğer günlerin aynen kabul edildiğini, kararda ''ortak çocuk örgün eğitime başladığında'' ibaresinin yazılmadığını, maddî hatanın düzeltilmesi için bulundukları başvurunun 27.05.2022 tarihli ek karar ile reddedildiğini belirterek maddî hatanın düzeltilmesi talebinin reddine dair ek karar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar; anılan Mahkeme hükmünün 2 nolu bendinde "dosyaya sunulan 21.03.2022 tarihli karşılıklı anlaşmalı boşanma protokolünün onanmasına ve kararın eki sayılmasına," ibaresiyle taraflar arasında imzalanan protokolün Mahkemece onaylandığı halde hüküm fıkrasında farklı bir kişisel ilişki düzenlenmişse de; tarafların iş bu istinaftaki talebi mevcut kişisel ilişkinin protokoldeki gibi kademeli olarak, bu aşamada yatılı olmayarak kişisel ilişki kurulmasına yönelik olup bu haliyle talebin kamu düzenini ilgilendiren bir yönü bulunmadığı, kademeli kişisel ilişki düzenlenmesinin de yerleşik Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin içtihatlarınca doğru kabul edilmediği, tarafların mezkur kararı istinaf etmeyerek kesinleştirdikleri gibi kişisel ilişkiye dair her zaman talepte bulunulabileceği, taraf vekillerinin bizzat bulundukları duruşmada Mahkemece anlaşmalı boşanma ve fer'îleri hakkında karar verildiği, taraflarca bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmadığı, ek karar ile de tarafların hak ve yükümlülüklerinin değiştirilemeyeceği, her iki tarafın aynı istinaf dilekçeleri ile istinaf yoluna başvurdukları, bu şekilde aralarında uzlaşma bulunduğu, kişisel ilişkiye dair her zaman yeni dava açılabileceği, yeni ve uygun bir kişisel ilişkinin yeni bir yargılamanın konusu olabileceği gerekçesi ile taraf vekillerinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, maddî hatanın düzeltilmesi talebinin reddine dair İlk Derece Mahkemesince verilen ek karar ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen anlaşmalı boşanma davasında kişisel ilişkiye yönelik kurulan hüküm açısından 6100 sayılı Kanun'un 305 ve 305/A maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 305 inci maddesi, 305/A maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 323 üncü maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 6 ncı ve 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Derya'ya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...