"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2489 E., 2022/1967 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/941 E., 2019/603 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekilince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının alkol alışkanlığını gizlediğini, bırakacağına dair birçok söz verdiğini, ancak böyle bir gayrete bile girmediğini, son zamanlarda ise sürekli olarak müvekkiline aşağılayıcı şekilde hakaret etmeye, evde alkol almaya ve sızmaya, fiziki şiddet uygulamaya başladığını, en son müvekkilinin kafasına, eline vurduğunu, küçük düşürücü, hakaret edici konuştuğunu ve "Akşam geldiğimde seni evde görmeyeceğim. Git annenin evine" dediğini, müvekkilinin de mecburen babasının evine gitmek zorunda kaldığını, günlerce kendisini, çocuğunu görmeye, götürmeye gelmeyen davalının geldiğini ve müvekkilinin ailesine "Annem eşimi istemiyor. Ben de eşimi evimde görmek istemiyorum. Sadece çocuğumu götürürüm" dediğini, davalının bu tutumları sebebiyle tarafların karakolluk olduklarını bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için 500,00 TL, ortak çocuk için 1.250,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, müvekkiline ait takıların bedeli olan 18.740,00 TL'nin ve ortak çocukla müvekkiline ait kişisel eşyaların davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından daha önce açılan boşanma davasının feragat nedeni ile reddine karar verildiğini,müvekkilinin evlilik boyunca karşı tarafa fiziksel, sözlü şiddet uygulaması söz konusu olmadığı gibi alkol alışkanlığının da olmadığını, bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen davacının müvekkiline karşı olumsuz kişiliğinin ortaya çıktığını, davacının asabi ve geçimsiz bir kişiliğinin olduğunu, en küçük sorunları bile büyüttüğünü, kavga ve tartışma ortamı yarattığını, ortak evi davacının terk ettiğini, neden olarak da müvekkilinin halasının kızının kınasına gitmesini gösterdiğini, davacının kınaya gitmek istemediği gibi müvekkilinin de gitmesine engel olmaya çalıştığını ancak başaramadığı için ortak evi terk ettiğini, müvekkili eve döndüğünde davacı tarafından yazılmış notu bulduğunu, müvekkili davacının ailesinin evine gittiğinde de çocuğu kendisine gösterilmediği gibi saygısızca davranışlara maruz kaldığını, davacının sürekli anne babasının evinde kalmayı tercih ettiğini, bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 20.000,00 TL maddî- 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla 26.09.2010 tarihinde evlenen tarafların bu evlilikten ortak bir tane çocuklarının olduğu, davalı karşı davacı kocanın alkol kullanması sebebi ile taraflar arasında sıklıkla tartışma yaşandığı ve bu tartışmalar sırasında davalı karşı davacı kocanın eşine duygusal ve fiziksel şiddet uyguladığı, bu sebeple davacı karşı davalı kadının ortak konutu terk ederek 03.07.2017 tarihinde bu sebeplere dayanarak boşanma davası açtığı, ancak davacının 04.07.2017 tarihli feragat dilekçesi üzerine feragat nedeni ile davanın reddine karar verildiği, aynı gerekçelerle 03.10.2017 tarihinde iş bu dava açılmış ise de davacı kadının feragat ettiği 04.07.2017 tarihinden önce gerçekleşen davalı-davacı erkeğe yüklenebilecek kusurlu davranışları affettiği gibi, kadının davasından feragat etmesinden sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla yeniden bir araya gelmeleri,bir araya geldikten sonra da tartışmalarının devam ettiği ve son olarak da davalı karşı davacı kocanın bir akrabasının kınasına gitmesine kızan davacı-davalı kadının ayakkabı kutusuna bir not bırakarak ortak konutu terk ettiği ve bu olaydan sonra tarafların tekrar bir araya gelmedikleri, bu şekilde evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafların evliliğin sona ermesinde eşit kusurlu oldukları asıl ve birleşen boşanma davalarının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına 09.10.2017 tarihli ara karar ile belirlenen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren 200,00 TL arttırılarak aylık 500,00 TL iştirak nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davacı-karşı davalı kadın yararına belirlenen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, davacı-karşı davalı kadın yararına bir defaya mahsus toptan 5.000,00 TL yoksulluk nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, tarafların karşılıklı maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı kadının ziynet eşyası ve kişisel eşya davasının tefriki ile ayrı bir esas üzerinden devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1-Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesince hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakasının yetersiz olduğunu, davalı-davacı erkek eşin kusurlu davranışlarının ilk boşanma davasından feragat tarihi olan 04.07.2017 tarihinden sonra da devam ettiğini, kişisel ilişki süresinin çocuğun yararına azaltılmasını talep ettiklerini, kusur tespitinin hatalı olduğunu, feragatten sonra olanların hükme esas alınması gerektiğini, feragatten sonraki fiziksel ve duygusal şiddetin tanık beyanlarıyla ispat edildiğini, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığını belirterek, kararın boşanma yönünden kesinleştirilmesine, boşanma ve velâyet yönü hariç kaldırılmasına, kararı; kusur tespiti, karşı boşanma davasının kabulü, maddî ve manevî tazminat talepleri reddi, iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarı, çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2-Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; iş bu dava tarihinden 3 ay öncede yine aynı şekilde davacı- karşı davalı tarafından 03.07.2017 tarihinde Beykoz 1. Aile Mahkemesinin 2017/665 Esas sayılı dosyasıyla açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davasının 04/07/2017 tarihinde feragat nedeniyle reddedilerek kararın 12.12.2017 tarihinde kesinleştiğini,davacı-davalının ortada geçerli bir sebep yokken ortak haneyi terk ettiğini, sonrasında açtığı ilk boşanma davasından feragat ettiğini, davacı-davalının dilekçesinde 13 Mayıs 2017 tarihinden sonra tarafların bir araya gelmediğini beyan ettiğini, feragat edilen davada da aynı vakıalar ileri sürüldüğünden davacı-karşı davalının açmış olduğu asıl davanın kesin hüküm sebebiyle reddi gerektiğini, davacı kadın eş tam kusurlu olduğundan açtığı davanın ve taleplerin reddi ile davalı-davacı erkek eşin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini, davacı-davalı yararına yasal koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiğini belirterek, kararı; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, nafaka ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan incelemede; öncelikle davacı-davalı tarafça daha önce Beykoz Aile Mahkemesinin 2017/665 Esas-2017/794 Karar sayılı dosyasında davacı kadın eş tarafından davalı erkek eş aleyhine 03.07.2017 tarihinde açılıp davacının feragati nedeniyle reddine karar verilen dava ile inceleme konusu davanın, dava sebepleri (vakıalar) farklı olduğundan davalı-davacı tarafından ileri sürülen derdestlik ve kesin hüküm itirazlarının yerinde olmadığı,dinlenen tanık beyanlarına göre, davacı-davalı kadın tarafından ilk davada verilen feragat tarihinden sonra gerçekleştiği ileri sürülen vakıaların ispatlanamadığı,her iki tarafın tanıkları da ilk boşanma davasından sonra ayrılan tarafların bir daha bir araya gelmediklerini doğruladıkları, davacı-davalı kadın eş tarafından cevaba cevap dilekçesinde ileri sürülen ve yakınların bir araya geldiği görüşmede davalı-davacının "Ben bu kadını istemiyorum, zaten annem de istemiyor, benim evime giremez bu kadın, sadece çocukla vakit geçirmek için geldim" sözlerini söylediğinin kanıtlanamadığı, davacı-davalı kadın eşin tanık olarak dinlenen babası ...'da tarafların 2 sene önce anneler gününde baba evine geldiğini ve tarafların bir daha bir araya gelmediğini doğruladığı, tanığın davacı-davalı tarafından ilk açılan boşanma davasında verilen feragat dilekçesinden sonra olan olaylara ilişkin beyanlarının ise soyut mahiyette olduğu, davacı-davalı tarafından dayanılan vakıaların ispatlanmadığı, ancak davacı - davalı kadın eşin not bırakarak geçerli bir neden olmaksızın evi terk ettiği dosya kapsamında toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları ile kanıtlandığı, sonuç olarak not bırakarak geçerli bir neden olmaksızın evi terk eden davalı-davacı kadının tam kusurlu, davalı- davacı erkeğin ise kusursuz olduğunun anlaşıldığı, İlk derece mahkemesinin kusur tespiti maddî gerçeğe uygun olmadığından davalı-davacının kusur tespitine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinin boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının tam kusurlu, davalı-davacı erkeğin ise kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerektiği, tam kusurlu eşin dava açma hakkı bulunmadığından asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı- davacının asıl davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, asıl davanın reddine karar vermek gerektiği, tarafların ortak çocuğunun yaşının küçüklüğü nedeniyle velâyetinin anneye verilmesi çocuğun üstün yararına uygun ve yerinde olduğu, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi ve şekli de usul ve kanuna uygun olduğu, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı az olduğu, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar vermek gerektiği, davacı-davalı kadının tam kusurlu olması nedeni ile davalı-davacının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerektiği, davacı-davalının ortak yaşamı geçerli bir neden olmaksızın terk etmek kusuru nedeniyle davalı-davacı lehine 7.000,00 TL maddî tazminatın kararın kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine karar vermek gerektiğinden açıklanan nedenlerle davacı-davalının iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, diğer istinaf başvurusunun reddine, davalı-davacının kusur tespiti, asıl davanın kabulü, davacı-davalı lehine verilen yoksulluk nafakası ile maddî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, diğer istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kötü davrandığını, şiddete uğradığını belirterek her iki dava ve fer'îler yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; karşılıklı açılan boşanma davalarında kadının davasının reddi ile erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar ile miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi,175 inci maddesi. 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.