Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3498 E. 2024/773 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece erkeğin kadına uyguladığı şiddet ve yüklenen kusurların ağırlığına rağmen tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu, kadının uğradığı haksızlıklar ve yoksulluğa düşecek olması gözetilerek kadın yararına tazminat takdiri gerekirken reddedilmesinin ve nafakasının düşük belirlenmesinin de hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1478 E., 2023/110 K.

DAVA TARİHİ : 12.10.2017

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Orhaneli Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2017/731 E., 2020/62 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine, karşı davanın reddine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi gerekçesinin düzeltilmesine, ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre 21.250,00 TL ziynet bedelinin tahsiline karar verildiğine göre temyize konu edilen toplam miktar 21.250,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-karşı davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin reddedilen yön dışında asıl ve karşı boşanma davaları ve ferilerine yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; kadının saldırgan ve tutarsız olduğunu, kök ailesine düşkün olup, çekirdek ailesini önemsemediğini, erkeğe süregelen şekilde hakaret edip saldırdığını, ev eşyalarına da zarar verdiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğin babasının hastalığı ile ilgilenmediğini, erkeğin ailesini istemediğini, sosyal ortamlarda eşini yalnız bıraktığını, son olayda da intihara teşebbüs ettiğini, erkeğe fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, erkek yararına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak asıl davanın reddini istemiş, erkeğin sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, hakaretler ettiğini, evi sık sık terk ettiğini, düzenli bir işi sahibi olmadığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sadakatsiz olduğunu, kadının ailesini ziyaret etmediği gibi onların ziyarete gelmelerini ve hatta kadının kendi ailesi ile görüşmesini istemediğini, ziynet eşyalarını ise müvekkilinden zorla aldığını iddia ederek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına,50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, 21.250,00 TL ziynet alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğe hakaret edip üstüne yürüdüğü, ev eşyalarına zarar verdiği ve erkeğe ait çamaşırları yıkamadığı, erkeğe yemek vermediği, buna karşılık erkeğin saldırgan ve asabi olduğu, kadına hakaret ettiği, kadının erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığı iddiasını ispat edemediğini, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ziynet alacağı davasının ispatlandığı gerekçesi ile asıl boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, erkek yararına 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, karşı boşanma davasının ve ferilerinin reddine, ziynet alacağı davasının kabulü ile 21.250,00 TL ziynet bedelinin tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; maddî ve manevî tazminatların miktarı ile ziynet alacağı davası yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın ve feri taleplerinin reddi, asıl davanın kabulü ve ferileri yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde belirtilen ve taraflara yüklenen kusurlu davranışlarının dosyadaki deliller ile kanıtlandığı, ayrıca dinlenen tanık beyanları, dosyadaki fotoğraflar ve diğer deliller ile erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığının sabit olduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, karşı davanın da kabulüne karar verilmesi gerektiği, asıl davanın kabulünün ise yerinde olduğu, boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince hakim tarafından gerekli olan eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ilişkin geçici önlemlerin kendiliğinden alınması gerektiği, dava tarihinde çalışmayan kadının kusur durumunun, sonradan çalışmaya başlayıp başlamamasının tedbir nafakasının kaldırılmasına gerekçe yapılamayacağı, kadının sözleşmeli olarak çalıştığı, sabit ve sürekli gelir getiren işinin bulunmadığı, hizmet cetveline göre 30.06.2020 tarihinden sonra sigorta kaydının bulunmadığı, ağır kusurlu olmadığı, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği, kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiği, tarafların eşit kusurlu davranışları sebebiyle 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesindeki tazminata ilişkin yasal koşulların taraflar yararına oluşmadığı, erkek yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın kaldırılması gerektiği, ziynet alacağına yönelik verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı-karşı davacı kadının adli yardım talebinin reddinin istinaf incelemesinin konusunu oluşturmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesine, ilgili bölümlerinin kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, karşı davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, kadın yararına nafakaya hükmedilmesi ve miktarları ile ziynet alacağı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, karşılıklı boşanma davası ve ziynet alacağı davası olup, uyuşmazlık, asıl ve karşı boşanma davaları kabulünün koşulları oluşup oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, taraflar yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi;

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece kadının ev eşyalarına zarar verdiği, bu nedenle kusurlu olduğu kabul edilmişse de ortak çocuk tanığın beyanı ile sabit olduğu üzere bu olayın çocuklar küçükken gerçekleştiği, tarafların evliliklerinin bu vakıadan sonra devam ettiği, bu vakıanın erkek tarafından affedildiğinin en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği, kadına yüklenen erkeğin üzerine yürüdüğü vakıasına yönelik tanık beyanının soyut nitelikte olduğu, ayrıca erkeğin kadına süregelen şekilde şiddet uyguladığı gözetildiğinde hayatın olağan akışına da aykırı olduğu bu nedenle kadına erkeğin üzerine yürüdüğü şeklinde kusur yüklenmesinin de hatalı olduğu, Mahkemece kadına yüklenen diğer kusurlu davranışların gerçekleştiği, Mahkemece erkeğe yüklenen kusurlu davranışların yanında, erkeğin süregelen şekilde şiddet uyguladığı, süregelen şekilde birlik görevlerini yerine getirmediği için ailenin geçimine erkeğin ve kadının kök ailesinin sürekli yardımcı olmak zorunda kaldıkları ve erkeğin dilekçelerindeki kendi beyanı ile tanık beyanları ile sabit olduğu üzere kadının kök ailesini istemediği anlaşılmaktadır. O halde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru görülmeyip kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

3. Yukarıdaki (2) nolu paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O hâlde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı-karşı davalı erkeğin kabul edilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. Diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı ile maddî ve manevî tazminat yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

b) Davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ali Ekber'e yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.