Logo

2. Hukuk Dairesi2023/350 E. 2023/3236 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı ve miktarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamı değerlendirilerek, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun tespiti, maddi ve manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/518 E., 2022/1640 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 14. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/608 E., 2019/1501 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının bulunmadığını, Suriye uyruklu olduklarını erkeğin, müvekkiline karşı ilgisiz ve mesafeli olduğunu, bu evlilik dışında gayrı resmi olarak iki evlilik daha gerçekleştirdiğini, tarafların 4 yıldır ayrı yaşadıklarını, müvekkilini ailesiyle birlikte yaşamaya zorladığını, tüm gelirini babasına verdiğini, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, çocuk istemediğini, bu hususta tedavi olmayı reddettiğini, tarafların 4 yıldır ayrı yaşadıklarını iddia ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilerek müvekkili yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkeğe usulüne uygun şekilde tebligat yapılmasına rağmen davalı ..., süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraflar Suriye uyruklu ve ülkemizde geçici koruma altında olan kişi statüsünde olduklarından cihetle 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 14 üncü maddesi uyarınca öncelikli olarak tarafların müşterek milli hukuku Suriye Arap Cumhuriyeti kanunların uygulanması gerektiğinden Bakanlık aracılığıyla uygulanacak kanuna ilişkin kayıtların nereden temin edileceği hususunda görüş sorulduğunu, Bakanlık cevabi yazısıyla konuya ilişkin güncel mevzuatın Bakanlıkta bulunmadığını, Suriye'de yaşanan olumsuz durum nedeniyle Şam Büyükelçiliği ve Halep Başkonsolosluğu'ndaki faaliyetlerin askıya alındığını, Suriye makamları nezdinde takip edilmesi gereken adli/idari yardımlaşma hususundaki sorunların, Suriye'de yaşanan iç çatışmalar ve güvenlik şartlarının olumsuzluğu nedeniyle halen devam ettiğini 5718 sayılı Kanun'un 2 inci maddesinin birinci fıkrasına maddesine atıfta bulunarak uygulanacak mevzuatın Suriye makamlarından temininin mümkün bulunmaması durumunda Türk hukukunun uygulanması gerektiği yönünde görüş bildirdiğini, Bakanlık yazı cevabı uyarınca Türk kanunlarına göre yargılamaya yapıldığını, davalının erkeğin gayrı resmi şekilde evlilik gerçekleştirdiğini, kadına fiziksel şiddet uyguladığını çocuk istemediğini, bu hususta tedavi olmayı reddettiğini ortak yaşamın davacı kadın için çekilmez hale geldiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına 23.000,00 TL maddî tazminat, 22.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların Suriye uyruklu olduğunu, ülkemizde mülteci statüsünde olduklarını ve müşterek milli hukuku Suriye Arap Cumhuriyeti kanunlarının uygulanması gerektiğini, müvekkilinin Türkçe bilmediğinden dolayı süresinde davaya cevap veremediğini, delil sunma hakkını kaybettiğini, müvekkilinin bu durumunun da dikkate alınmadığını, kararın bu sebeplerle usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin engelli olup bir elinin bulunmadığını, iş bulamadığını, gelir sahibi olmadığını, sosyal ve ekonomik durumlar ve kusur derecesi ayrıntılı şekilde araştırılmadan davanın kabulüne ve tazminatlara karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, mahkemece uygulanacak hukukun tespiti için yapılan araştırma yeterli görüldüğünü, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların sabit olduğu, geçimsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğundan davanın kabulüne ve kusur tespitine yönelik yerel mahkeme kararının isabetli olduğunu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun olduğu ayrıca davalı erkeğin dil bilmemesi nedeniyle yasal süre içerisinde cevap vermediği, delillerinin sunamadığına yönelik istinaf talebinin ve sosyal ekonomik durumlar hakkında eksik araştırma yapıldığına yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf talebinin reddi kararının hatalı olduğunu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle, tarafların Suriye uyruklu olduğunu, ülkemizde mülteci statüsünde olduklarını ve müşterek milli hukuku Suriye Arap Cumhuriyeti kanunlarının uygulanması gerektiğini, kusur tespitinin yanlış değerlendirildiğini, dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, davacı kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin engelli olup bir elinin bulunmadığını, iş bulamadığını, gelir sahibi olmadığını, sosyal ve ekonomik durumlar ve kusur derecesi ayrıntılı şekilde araştırılmadan davanın kabulüne ve tazminatlara karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulüne ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tazminat ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminatların miktarının hakkaniyet ilkesine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci maddesi, 51 inci maddesi; 5718 sayılı Kanun'un 2 nci ve 14 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.