Logo

2. Hukuk Dairesi2023/362 E. 2024/2516 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Anlaşmalı boşanma protokolü ile belirlenen iştirak nafakasının Türk Lirası cinsinden uyarlanması ve azaltılması talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma protokolünde nafaka miktarı belirlenirken döviz kurundaki olası artışların öngörüldüğü, davacının ekonomik durumunda protokol tarihinden dava tarihine kadar öngörülemeyen ve katlanılamaz bir değişiklik meydana gelmediği ve nafaka miktarının davacının ödeme gücünün çok üzerinde olmadığı gözetilerek, istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1268 E., 2022/1757 K.

KARAR : Başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/190 E., 2022/210 K.

Taraflar arasındaki nafakanın azaltılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Beykoz Aile Mahkemesi'nin 2013/1231 Esas, 2013/1169 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşanmaları neticesinde ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakıldığını, müvekkilinin boşanma kararının verileceği ay da dâhil olmak üzere ortak çocuk ... için aylık 10.000,00 Amerikan doları iştirak nafakasını ödemeyi kabul ettiğini, ancak protokolün düzenlendiği tarihte 1 Amerikan Dolarının alış fiyatının 2.130 TL olduğunu, müvekkilinin mesleği gereği yaptığı işlerin dolar kuru üzerinden düzenlenen sözleşmelerin Türk Lirası olarak sabitlenerek uyarlandığını, dolardaki dalgalanma nedeniyle gelirlerinin azaldığını, dolar kurunun dava tarihi itibarıyla 3-4 katına çıktığını, davacının pandemi koşulları nedeniyle iş veriminin ve gelirlerinin azaldığını, iştirak nafakası dışında çocuğun tüm giderlerini de babanın karşıladığını, 75.000,00 TL aylık gelirle çocuğun büyümesinin, gelişimi ve hayat algısı için uygun olmadığını belirterek, hükmolunan aylık 10.000 USD olan iştirak nafakasının Türk Lirası cinsinden uyarlanarak aylık 40.000,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; boşanma sırasında çocuğun tüm gider ve okul ücretlerin ödenmesi hususunun davacı tarafından kabul edildiğini, aleyhine sonradan bir ağırlaşmanın söz konusu olmadığını, nafaka dışında herhangi bir ödemenin yapılmadığını, çocuğun özel sağlık sigortalarını %20 muafiyetli ve 3.000,00 TL limitli yaptırdığından aşan kısmının müvekkili tarafından karşılanmak zorunda kalındığını, davacının özel şoför ve kurs ücretlerini ödemediğini, pandemi nedeniyle yüzyüze eğitime ara verildiğinden davacının bir çok yükümlülüğünden kurtulduğunu, oturulan evin kira, bakıcı, özel şoför, özel ders, çocuğun gelişimi ve spor etkinlikleri masrafları olduğunu, çocuğun özel okulda eğitim gördüğünü, davacının lüks ve pahalı otomobil koleksiyonu olduğunu, yurt içi ve yurt dışında gayrımenkulleri bulunduğunu, iddia olunduğu üzere davacının geliri ve malvarlığında azalma olmayıp tam tersine artışlar yaşandığını, boşanma protokolünde döviz kurunda meydana gelecek olası artışlar da öngörülerek nafaka miktarının taraflarca belirlendiğini, hükmedilen nafakaya ÜFE oranında artırım uygulansa dahi 62.000,00 TL'ye tekabül ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dünyada yaşanan pandemi sürecinin ekonomide yarattığı durgunluk, döviz kurunda yaşanan değişim ve artışın nafaka bedelinde uyarlama yapılmasını haklı kılar bir sebep oluşturduğu, her ne kadar anlaşmalı boşanma davasına konu ilamda kurda meydana gelebilecek olası artışlarda öngörülerek nafakanın belirlendiği hususu yer alsa da, döviz kurunda meydana gelen artışın taraflarca önceden öngörülebilecek olağan bir artış olmadığı, meydana gelen artışın öngörülemeyen ve taraflarca öncesinde tahmin edilemeyen olağanüstü bir durum olduğu, taraflarca bu durumun önceden öngörülemeyeceği, bu haliyle olağanüstü ve taraflarca öngörülemeyen bir durumun hasıl olması da nazara alındığında anlaşmalı boşanmaya konu sözleşme şartlarına tarafları bağlı kılmanın iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı bu haliyle nafaka bedelinde uyarlamaya gitmenin boşanmaya konu sözleşmeye aykırılık oluşturmayacağına kanaat getirildiği; davacı ve davalı yanın tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları, ortak çocuğun ihtiyaçları ve dolar kurundaki öngörülemeyen artış da nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulüyle aylık 10.000 ABD doları olarak hükmolunan iştirak nafakasının Türk Lirasına çevrilmesine ve aylık 70.000,00 TL olarak belirlenmesine, hükmün kesinleşmesini takip eden yıldan başlamak üzere her 6 ayın sonunda TUİK'in belirlediği ÜFE oranında iştirak nafakasına zam uygulanmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü koşullarının oluşmadığını belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların serbest iradeleriyle belirlenen ve hakim tarafından onaylanan protokol doğrultusunda kesinleşen anlaşmalı boşanma davasından sonra açılan eldeki davada, uyarlama talebinin kabul edilerek nafakanın indirilebilmesi için işlemin yapıldığı tarihteki koşulların olağanüstü derecede değişmesi ve bu değişim nedeniyle gerçekleşen yeni durum işlemin taraflardan biri için katlanılamaz hale gelmiş olması gerektiği, uyarlanması istenilen iştirak nafakası ödeme yükümlülüğüne ilişkin hüküm 07.02.2014 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 31.03.2021 tarihinde açıldığı, tarafların serbest iradeleri ile belirlenen hakim tarafından onaylanan boşanma protokolünün inceleme konusu iştirak nafakasına ilişkin 4. maddesinde yapılan ayrıntılı ve etraflı düzenleme içeriğinde "...belirlenen nafaka tutarının tarafların ekonomik ve sosyal şartlarına uygun olduğu ve kurlarda meydana gelecek olası artışlar da ön görülmek suretiyle" miktarın belirlendiği yer aldığı, bu düzenlemeye göre protokolün imzalandığı tarih ile dava tarihi arasında ülkenin ekonomik koşullarına göre döviz kurunda meydana gelecek artışların da olabileceğinin taraflarca öngörüldüğü ve bilinebilir olduğunun kabulü gerektiği, o halde, sözleşmenin uyarlanması talebinin kabulünde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, buna bağlı yaşam koşulları ve hayat standartları, aradan geçen sürede çocuğun yaşına uyumlu olarak artan ihtiyaçları, paranın satın alma gücü, protokol tarihinden itibaren değişen kur farkının davacı için katlanılamaz hale gelip gelmediği ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınması gerektiği, bu cümleden olmak üzere; davacının ekonomik durumunda, dava dilekçesinde yer verilen iddialara göre boşanma kararı sonrasında protokol ile kabul edilmiş çocuk için hükmedilen iştirak nafakasına ilişkin edimin uyarlanmasını gerektirecek şekilde öngörülemez ve katlanılamaz nitelikte olağanüstü değişiklik meydana geldiği ile edimler arasındaki dengenin umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulduğu veya davacının gelirlerinde bu kapsamda değerlendirilmesi zorunlu azalmalar yaşandığı kabule elverişli ve somut delillerle ispat edilemediği, öte yandan, sözleşmenin yapıldığı tarih ile davanın açıldığı tarihler arasında döviz kurundaki değişiklik davacının ön göremeyeceği ani bir artış şeklinde meydana gelmediği, dava tarihinde meydana gelen ve taraflarca öngörüldüğü protokol hükmüyle anlaşılan kur artışlarıyla belirlenen nafaka miktarının, davacının tespiti yapılan ekonomik ve sosyal durumuna göre ödeme gücünün çok üstünde bir tutara da ulaşmadığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği, sonradan gelişen olaylar ise nazara alınmayacağı, boşanma protokolünde belirlenen diğer mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi olgusuna dayalı iddiaların ise, eldeki davada nafaka miktarının yeniden tayininde esas alınmasının istenilmesi iyiniyet, doğruluk, dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile de bağdaşmayacağı, ayrıca, dava tarihi itibarıyla ödenmesine karar verilen iştirak nafakası miktarı çocuğun yaşına uyumlu olarak artan ihtiyaçları, tarafların hayat koşulları ve yaşam standartları, ödeme güçleri dikkate de alındığında hakkaniyete uygun olduğu, bu nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince yasal koşulları ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmesi gerekir iken, kısmen kabulüne karar verilmesi ile karar gerekçesi isabetli görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulü koşullarının oluştuğu belirtilerek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ortak çocuk yararına ödenen iştirak nafakasının, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile günün şartlarına göre azaltılması koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, protokol hükümlerinin uyarlanmasını gerektirecek durumun varlığının ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi, 4 üncü maddesi, 182 nci maddesinin ikinci fıkrası, 329 uncu maddesinin birinci fıkrası, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.