Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4582 E. 2023/5638 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Bozma kararına uyularak verilen boşanma davası hükmünde hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının azlığı iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinin bulunmadığı, yerel mahkemenin bozma kararına uygun hüküm kurduğu ve yoksulluk nafakası miktarının belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/263 E., 2023/761 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı açılan boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen onanmasına, kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda tarafların eşit kusurlu olduğundan erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine toptan yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıya dini baskı yaptığı, şalvar tarzı bol kıyafetler giymesini istediği, bayanlarla tokalaşmasını istemediği, davalı-karşı davacının çocuk istediği, davacı-karşı davalı kadının aynı tutumda olmadığı, davalı-karşı davacının tanıdıklarının dahi düğününe gidemediği, davacı-karşı davalının günah diye göndermediği, davacı-karşı davalının aşırı kıskanç olduğu, davalı-karşı davacıya dini kıyafetleri giymesi dini kanalları izlemesi konusunda ısrarcı olduğu, küçük düşürücü şekilde konuştuğu, davalı-karşı davacının çocuk sahibi olmak istediği davacı-karşı davalının sağlık sorunları olmamasına rağmen çocuk sahibi olmak istemediği, davacı-karşı davalının çok kıskanç olduğu sürekli davalının iş yerini aradığı, davalı-karşı davacının ise evlendikten sonra çok değiştiği gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu,evlilik birliği temelinden sarsıldığından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, bir defaya mahsus olmak üzere 15.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, tarafların eşit kusurlu olduğu kanaatine varıldığından her iki tarafın maddî ve manevî tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 9.5.2022 tarihli ve 2021/391 Esas, 2022/1004 Karar sayılı kararında; Mahkemece; davacı-karşı davalının davalı-karşı davacıya dini baskı yaptığı, şalvar tarzı bol kıyafetler giymesini istediği, bayanlarla tokalaşmasını istemediği, davalı-karşı davacının çocuk istediği, davacı-karşı davalı kadının aynı tutumda olmadığı, davalı-karşı davacının tanıdıklarının dahi düğününe gidemediği, davacı-karşı davalının günah diye göndermediği, davacı-karşı davalının aşırı kıskanç olduğu, davalı-karşı davacıya dini kıyafetleri giymesi dini kanalları izlemesi konusunda ısrarcı olduğu, davacı-karşı davalıya "sen nasıl bir erkeksin doğum günümü evlilik yıldönümümüzü hatırlamazsın" şeklinde küçük düşürücü şekilde konuştuğu, davalı-karşı davacının çocuk sahibi olmak istediği davacı-karşı davalının sağlık sorunları olmamasına rağmen çocuk sahibi olmak istemediği, davacı-karşı davalının çok kıskanç olduğu sürekli davalının iş yerini aradığı, davalı-karşı davacının ise evlendikten sonra çok değiştiği gerekçesiyle taraflar eşit kusurlu kabul edilerek tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; İlk Derece Mahkemesince, taraflara yüklenen kusurlu davranışların yanında, davalı-karşı davacı erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve kadını aşağılamak kastıyla "sen doğulusun" gibi sözler sarf ettiği anlaşıldığı, davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu, davalı-karşı davacı erkeğin ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur tespiti ile tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve hatalı kusur tespitine bağlı olarak erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı,erkek lehine 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminatın davacı-karşı davalı ... Yağlı'dan alınarak davalı-karşı davacı ...'ya verilmesine, mahkemenin kusura ilişkin gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilmesine, her iki boşanma davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadının ağır kusurlu hale geldiği, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşullarının kadın yararına oluşmadığı, hükmün bu bölümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi uyarınca düzeltilmesi yoluna gidildiği,taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerektiği şeklinde hüküm oluşturulmuştur.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 01.12.2022 tarihli ve 2022/5917 Esas, 2022/9892 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği, davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata karar verilemeyeceği, erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin koşullarının oluşmadığı, davacı-karşı davalı kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin koşullarının kadın yararına oluştuğu, davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozmanın kapsamı dışındaki temyize konu diğer hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince, taraflara yüklenen kusurlu davranışların yanında, davalı-karşı davacı erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve kadını aşağılamak kastıyla "sen doğulusun" gibi sözler sarf ettiği daha önce belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu oldukları, bu sebeple kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine ve boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olduğundan davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin gerektiği, kadının ağır kusurlu olmadığı, sürekli ve düzenli bir işi ile gelirinin bulunmadığının anlaşıldığı, evlilik süresi dikkate alınarak ve tarafların arasında ilerleyen süreçte yeniden ihtilafa sebep olunmaması amacıyla bir defaya mahsus olmak üzere toptan 30.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğunu,irat şeklinde ödenmesi gerektiğini belirterek yoksulluk nafakası yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, bozma kararına uyulmasına karar veren Bölge Adliye Mahkemesinin bozmanın amacına uygun karar verip vermediği, yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü, 175 inci ve 330 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı- davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.