"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1527 E., 2023/304 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/974 E., 2020/150 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davaları ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili ve davalı- davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı- davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davacı- davalı- kadın vekilinin istinaf başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulmaktadır. İstinaf başvurusu üzerine, bölge adliye mahkemesince başvurunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı -davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönünden, davalı- davacı erkek vekili ise; kusur belirlemesi, tazminatlar velayet, kişisel ilişki, kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince kadının kusura ilişkin gerekçeye ve iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusu kısmen kabul edilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı -davalı kadın vekili tarafından erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kişisel ilişki yönlerinden temyiz edilmiş ise de İlk Derece Mahkemesi kararına karşı kişisel ilişki süresi ve şekli yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı -davalı kadın vekilinin bu yöne ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı -davalı kadın vekilinin kişisel ilişki düzenlemesine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Davacı-davalı kadın vekilinin reddedilen yön dışında diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, müvekkiline şiddet uygulaması nedeni ile çocuğunu da alıp ailesinin yanına Çorlu'ya gittiğini, çocuğu göstermemekle tehdit ettiğini, öfke kontrolü olmadığını, hakaret ettiğini, evden çıkmasına izin vermediğini, çalışmasını yasakladığını, harçlık vermediğini, davacının ziynetlerini elinden alıp bozdurarak araba aldığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 500,00-TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile dava tarihinden işleyecek faizi ile 10.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte 20.000,00 TL ziynet eşyası bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek birleşen dava dilekçesinde özetle; evlendikten sonra kayınpederinin sürekli kendisinden para istediğini, para vermediğinde kadının kök ailesinin kadını kendisi il görüştürmediklerini, alıkoyduklarını, sürekli şehir değiştirmesi nedeniyle ayrı yaşadıklarını, kadının alkol satışı yapan yerde çalıştığını ve alkol kullandığını, ortak çocuğu görüştürmediklerini, çocuğu icra yolu ile teslim aldığında vücudunda kızarıklık ve travma izi gördüğünü, bakımsız ve perişan olduğunu, annesine geri dönmek istemediğini iddia ederek; kadının açtığı davanın reddine, davanın tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin ; kadın eşe fiziksel şiddet uyguladığı, evden çıkmasına izin vermediği, boşanma davası açılmadan önce ortak çocuğu görmek için götürdükten sonra annesine göstermediği, başka kadınlarla olan resimleri eşine gönderdiği; kadının ise; kök ailesinin erkek eşten sürekli para istedikleri , boşanmaya neden olan olaylarda her iki eşin de kusurlu olduğu; ancak erkek eşin kadın eşe göre daha fazla kusurlu olduğu, sosyal inceleme raporları, çocuğun yaşı, annenin yakın ilgisine muhtaç olduğu bir dönemde bulunduğu, babanın kişisel ilişki günlerinde çocuğu alıp sürenin sonunda anneye getirmeyerek anne ile çocuğun kişisel ilişkisini zedelediği dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği; gerekçesi ile; her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir, aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili ve davalı- davacı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulü, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davacı- davalı kadın 06.07.2020 tarihli beyan dilekçesinde özetle; aleyhlerine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden itirazlarını bildirmiştir.
3. Davalı-davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; hakimin reddini talep ederek kusur belirlemesi, velayet, kişisel ilişki, kadın ve çocuk yararına hükmedilen nafakalar ve kadın yararına hükmedilen manevi tazminatın esası ve miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dilekçeler aşamasında usulünce dayanılan ve hükme esas alınan taraflara yüklenen kusurlar somut, görgüye dayalı, tutarlı tanık anlatımları ve dosya kapsamında sunulan tüm deliller ile kanıtlandığını erkek tarafından da dilekçeler teatisi aşamasında dayanılmayan maddi vakıaların kadına kusur olarak yüklenilmemesinin yerinde olduğu, gerçekleşen kusurların yanında kadına hakaret ettiği, kadını aşağıladığı yönündeki kusurların da somut görgüye dayalı tutarlı tanık anlatımlarıyla kanıtlanmış olmasına rağmen bu kusurların erkeğe yüklenilmemesi yerinde görülmemiş, belirtilen kusurlar erkeğe yüklenerek kararın gerekçesi düzeltilmiş, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğu yönündeki Mahkeme kararının yerinde olduğu,tarafların tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu;gerekçesi ile; kadının kusur gerekçesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk yararına boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihinden itibaren aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, erkeğin tüm, kadının sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kusur belirlemesi ile erkeğin kabul edilen boşanma davası noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı-davalı kadın vekilinin, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki düzenlemesine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı-davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının ...'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.