Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4682 E. 2024/3434 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, davalı erkeğin daha önce açtığı ve feragat ettiği boşanma davasındaki olayların affedildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin, ilk derece mahkemesinde süresinde cevap dilekçesi vermeyip daha önce açtığı ve feragat ettiği boşanma davasındaki olayların kadının feragat dilekçesi ile affedildiğini istinaf aşamasında ileri sürmesinin, yargılama aşamasında ileri sürülemeyen bu olgunun dinlenebilirlik özelliğini ortadan kaldırdığı ve mahkemenin usulüne uygun sunulan delilleri değerlendirerek karar vermesi gerekirken, affı dikkate alarak davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğu gözetilerek, istinaf kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1523 E., 2023/358 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/889 E., 2019/668 K.

Taraflar arasındaki kadın tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlilik boyunca sorumsuz davranarak düzenli ve istikrarlı bir iş hayatının olmadığını, kadını kandırarak borçlarına kefil yaptığını, borçlarını da ödemediğini, yükümlülüklerini ihlal ettiğini, babası ile ortaklaşa aldığı evi sattığını, bedelini nasıl harcadığının bilinmediğini, kadının ameliyat olduğu dönemde evi terk edip başka bir kadınla yaşamaya başladığını, birikmiş borçlarını da davacı üzerinde bıraktığını, icra takibinden dolayı davacıya ait arabanın borçlar için satılmasına ve maaşına haciz konulmasına neden olduğunu, .... isimli kadınla yaşayarak zina yaptığını, ortak konuta gelip gitmediğini, haysiyetsiz yaşamını sürdürdüğünü, sürekli şiddet uyguladığını, onurunu kırıcı davranışlarda bulunduğunu, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun)161 inci, 162 inci ve 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı yasal süre içerisinde cevap dilekçesi vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının yasal koşulları gerçekleşmeyen 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 162 nci madde hükümlerine dayalı davalarının reddine, erkeğin eşine bir çok kez şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 162 inci maddeye dayalı boşanma talebinin reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...’nın ergin olması nedeniyle velâyet yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen ve gerçekleşen kusurla göre hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarını düşük olduğunu, ergin olan çocuk yararın nafakaya hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın tazminat ve nafakalar yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; iddialarının ispat edilemediğini, daha önce açılan boşanma dava dosyasındaki kadının af iradesi ve beyanı dikkate alınmadan hüküm tesisinin hatalı olduğunu, erkeğin varsa bile önceye dayalı kusurlarının kadın tarafından affedildiğini, hak düşürücü sürenin geçirildiğini, duyuma dayalı tanık beyanları ile hüküm tesis edildiğini, kendi tanıklarının dinlenilmediğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kadın yararına hükmolunan tedbir,yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatların esası ve miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, tazminat, nafakalar ile vekâlet ücreti yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğe dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı erkek vekili tarafından sunulan 15.05.2018 tarihli dilekçenin yasal cevap süresi içinde olmadığı, ibraz edilen bu dilekçede ayrıca tanık deliline de dayanılmadığı, Mahkemece erkek tanıklarının dinlenilmemesinin isabetli olduğu; Mahkemece erkeğin süresinde sunmadığı beyan dilekçesinde öne sürdüğü af iradesinin değerlendirilmesi amacıyla bu dilekçede belirtilen daha önce açılan boşanmaya ilişkin Bakırköy 10. Aile Mahkemesi'nin 2017/157 Esas, 2017/289 Karar sayılı yargılama dosyası celp edilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı, Dairemizce, ilgili dosya celp edilerek bu eksikliğin tamamlandığı; getirtilen dosyanın incelenmesi neticesinde, davacı erkeğin 28.02.2017 tarihinde açtığı boşanma davasından 20.04.2017 tarihinde feragat ettiği, aynı dilekçe ile kadın ve erkeğin birlikte "boşanma davasından karşılıklı anlaşması nedeniyle vazgeçerek feragat ettiklerinin" belirtildiği, feragat tarihinden önce gerçekleştiği sürülen iddia ve olayların taraflarca affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği ve bu olayların kusur belirlemesinde nazara alınamayacağı; kadının dava dilekçesinde dayandığı çekişmeli vakıalar, sunulun yazılı deliller ile dinlenilen davacı tanık beyanlarına göre; Mahkemece, kadına bir çok kez fiziksel şiddet uyguladığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı tutumlarının olduğuna dair kusurlar erkeğe yüklenilmiş ise de, erkeğin fiziksel şiddet ile sadakate aykırı tutumlarına ilişkin vakıalara kadının önceki dava dosyasında da savunma olarak dayandığı, yazılı kayıtların da delil olarak sunulduğu, eldeki dosyada dinlenen her iki tanığın belirttikleri şiddet vakıasının kadının 2015 yılında geçirdiği ameliyat sonrasında gerçekleştiğinin anlaşıldığı, icra ve kefillik vakıasının ise dava dilekçesinde 2016 yılı olarak açıklandığı, bu olaylardan sonra tarafların barışarak bir araya geldikleri ve kadının iki kez erkeği affettiğinin tanık Dilara'nın beyanlarından ve feragat ile sonuçlanan boşanma dava dosyasına sunulan her iki tarafça imzalanan dilekçe içeriğinden de anlaşıldığı, müşterek çocuk tanığın, birden fazla fiziksel şiddet ve ağır küfürler ettiğine dair beyanlarının ise soyut nitelikte olup, yer ve zaman olgularının açıklanmadığı, diğer tanığın beyanlarının bu olguları desteklemediği, erkeğin açtığı davadan 20.04.2017 tarihili feragati ile eldeki davanın açıldığı 22.09.2017 tarihleri arasında gerçekleşen yeni vakıanın da kadın tarafından usulüne uygun şekilde öne sürülerek sunulan delillerle kanıtlanmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın reddine, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kesinleşme tarihine kadar devamına; davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin istinaf başvuru dilekçesinde sadece fer'îler yönünden başvurusunun olduğunu, kadının istinaf başvurusuna cevap dilekçesi ile boşanma hükmünü de istinaf ettiğini bildirdiğini ancak bunun harçlandırılmadığını dolayısıyla dikkate alınmasının hatalı olduğunu, davasının kabulü ile fer'îlerine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle;vekâlet ücretinin nispi olmasının gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın ve fer'îlerinin reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, sonradan ileri sürülen af iddiasının dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 307 nci ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, İlk Derece Mahkemesi'nce kadının yasal koşulları gerçekleşmeyen 4721 sayılı Kanun’un 161 inci ve 162 nci madde hükümlerine dayalı davalarının reddine; erkeğin eşine bir çok kez şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davalı erkeğin tam kusurlu olduğundan bahisle kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, davalı erkeğe dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı erkek vekili tarafından sunulan 15.05.2018 tarihli dilekçenin yasal cevap süresi içinde olmadığı, ibraz edilen bu dilekçede ayrıca tanık deliline de dayanılmadığı, Mahkemece erkek tanıklarının dinlenilmemesinin isabetli olduğu; Mahkemece erkeğin süresinde sunmadığı beyan dilekçesinde öne sürdüğü af iradesinin değerlendirilmesi amacıyla bu dilekçede belirtilen daha önce açılan boşanmaya ilişkin Bakırköy 10. Aile Mahkemesi'nin 2017/157 Esas, 2017/289 Karar sayılı yargılama dosyası celp edilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olmasının isabetli olmadığı, davacı erkeğin 28.02.2017 tarihinde açtığı boşanma davasından 20.04.2017 tarihinde feragat ettiği, aynı dilekçe ile kadın ve erkeğin birlikte "boşanma davasından karşılıklı anlaşmalı nedeniyle vazgeçerek feragat ettiklerinin" belirtildiği, feragat tarihinden önce gerçekleştiği sürülen iddia ve olayların taraflarca affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği ve bu olayların kusur belirlemesinde nazara alınamayacağı; erkeğin açtığı davadan 20.04.2017 tarihili feragati ile eldeki davanın açıldığı 22.09.2017 tarihleri arasında gerçekleşen yeni vakıanın da kadın tarafından usulüne uygun şekilde öne sürülerek sunulan delillerle kanıtlanmadığı gerekçesi ile erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere dava dilekçesi davalı erkeğe usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş erkek sürede cevap verememiş ve yasal süre geçtikten sonra 15.05.2018 tarihli beyan dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Bu aşamada erkek yönünden vakıa ve delil bildirme hakkı kalmamıştır. Af olgusu yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir bir olgu ise de; bu durum yargılama aşamasında gerçekleşen af olgusunun her aşamada ileri sürülebilmesi için geçerlidir. Davadan önce ve dilekçeler aşamasında bilinen olgunun en geç dilekçeler safhası sona erinceye kadar ileri sürme zorunluluğu mevcuttur. Somut olayda, davalı erkek süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Davalı erkek bu davadan önce kendisi tarafından bir boşanma davası açıldığını, o dosyada kadının feragat dilekçesi sunduğunu ve bu hale göre olayları affettiğini istinaf aşamasında iddia etmiş olup bu davadan önce gerçekleştiği iddia edilen ve cevap dilekçesi vererek bu olaya dayanabileceği halde ilk defa istinaf aşamasında ileri sürülen af olgusunun dinlenebilirlik özelliği kalmamıştır. Hal böyle iken davalı yanca istinaf aşamasında ilk defa ileri sürülen af iddiasına dayanak yapılan kadının feragat niteliğindeki dilekçesi gözetilerek affın gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde Bölge Adliye Mahkemesince usulüne uygun dosyaya sunulan deliller dikkate alınarak delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalar ile bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler gösterilerek istinaf incelemesi yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre Bölge Adliye Mahkemesince bozma kapsamı ve diğer istinaf sebepleri yönünden yeniden hüküm kurulması gerekli hale geldiğinden tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.