"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/492 E., 2023/197 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabkulü ile yleniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/606 E., 2021/882 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1-Davacı karşı davalı kadın vekili dava ve cevap ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; müvekkilinin evlendikten sonra yaklaşık 1 yıl erkeğin ailesi ile birlikte yaşadıklarını, daha sonra erkeğin annesinin evine bitişik bir ev tutulduğunu, erkeğin annesinin her alana müdahalede ettiğini, müvekkilinin müşterek eve dönmesine izin vermediğini, tüm ortak eşyaları başkalarına dağıttığını, ortak çocuklardan ... ve ...’ın babadan şiddet gördüğünü, bu çocukların müvekkiline gösterilmediğini, müvekkilinin erkek ve ailesi tarafından şiddete uğradığını, her defasından evden kovulduğunu, erkeğin çocuklarla ilgilenmeyip ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına faizi ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davacı- karşı davalı kadın vekili 05.02.2018 tarihli dilekçesi ile nafaka taleplerini ortak çocuklar için aylık 400,00'er TL, müvekkili için aylık 500,00 TL olarak açıklamıştır.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, kadının asabi ve öfkeli olduğunu, müvekkiline hakaret edip ilgisiz olduğunu, müvekkilin ailesine karşı da olumsuz tavırlarını sürdürdüğünü, sürekli ailesinin yanına gittiğini, habersizce cebinden para alıp ailesine harcadığını, çocuklarla ve evin temizliğiyle ilgilenmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların karşılıklı olarak birbirlerine ve ailelerine hakarette buludukları, erkeğin, kadının ortak konuta girmesine izin vermediği, kadının da ortak çocukların bakımı ile yeterince ilgilenmediği, salt yemek ve temizlik gibi ortak konutun giderlerinden olan sorumluluklarını yerine getirmekten büyük oranda kaçındığı, birliğin temelinden sarsıldığı, boşanma davasının kabulü koşullarının oluştuğu, uzman rapor içeriği doğrultusunda idrak yaşında bulunmadıkları anlaşılan ortak çocuklar ... ve ...'ın velayet hakkının anneye verilmesine, bu bağlamda velayet hakkı tarafına verilmeyen babanın ortak çocukların giderlerine katkı sunması gerektiğinden, babanın sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek, ortak çocuklar ... ve ... yararına iştirak nafakasına hükmedildiği, ortak çocuklar ... ve ...'ın alınan beyanlarında, baba ile kalmak istediklerini ifade etmeleri sebebiyle idrak çağında bulunan adı yazılı ortak çocukların beyanına üstünlük tanınması gerektiğinden, velayet hakkının davalı babaya verilmesine ve boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kanaatine varıldığından, maddi ve manevi tazminat istemlerinin de reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve ...'ın velayetinin babaya verilmesine, ortak çocuklar ... ve ...'ın velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına hükmedilen aylık 150.00'şer TL tedbir nafakasının aynen devamına, ortak çocuklar ... ve ... yararına aylık 400,00'er TL iştirak nafakasına, kadın yararın aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası hakkında hüküm kurulmaması, ortak çocuklar ... ve ...'ın velayet düzenlemesi, kişisel ilişkinin şekli, iştirak nafakasının miktarı, reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar ... ve ...'ın velayet düzenlemesi, ... ve ... için iştirak nafakasına hükmedilmemesi, kişisel ilişkin şekli yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma kararı verilmiş ise de; toplanan delillerden, erkeğin, ailesinin evliliğe müdahalesine izin verdiği, manevi bağımsızlığı olan bir konut sağlamadığı, eve dönmek isteyen eşini eve almadığı ve eşine hakaret ettiği, buna karşılık kadının da eşine hakaret ederek birlik görevlerini yerine getirmediği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise hafif kusurlu olduğu, her iki boşanma davasının kabulünde bir isabetsizlik olmadığı ancak kusur tespitinde hata yapıldığı, bu sebeple, kadının kusura yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, tarafların karşılık boşanma davalarının kabulüne ve erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin ise reddine karar verildiği, kadının boşanma sebebiyle mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar gördüğü ve erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, bu sebeple kadın yararına tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminata karar verildiği, kadının dava açmakla ayrı yaşamaya hak kazandığı, boşanmaya sebep olan olaylarda, ağır ve eşit kusurlu olmadığı, çalışmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla kadın yararına tedbir nafakası takdiri isabetli ise de yoksulluk nafakası hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı, ancak bu durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kadının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verildiği, fiili ayrılık sırasında 2010 ve 2013 doğumlu ortak çocuklar ... ve ...'un anne yanında, 2006 ve 2008 doğumlu ... ve ...'ın baba yanında kaldığı, ... ve ...'ın duruşmada baba yanında kalmak istediklerini bizzat ifade ettikleri, alınan sosyal inceleme raporunda ... ve ...'un da anne tarafından iyi bakıldığı ve annenin velayet konusunda istekli ve samimi olduğu, velayetin anneye verilmesinin uygun olduğunun mütalaa edildiği gözetildiğinde, velayete yönelik mahkeme kararının isabetli olduğu, tarafların velayete yönelik istinaf talebinin reddine karar verildiği, ne var ki, çocukların velayetinin ebeveynler arasında paylaştırılması halinde, kişisel ilişkinin kardeşlerin birbirlerini görmelerine imkan verecek tarzda düzenlenmesi, onların menfaati gereği olduğu, bu husus nazara alınmadan velayeti babaya verilen çocuk ile velâyeti anneye bırakılan çocukların birbirlerini göremeyeceği şekilde kişisel ilişki tesisinin doğru görülmediği, hükmün bu bölümü de düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında velayet hakkı anneye verilen çocuklar yararına taleple bağlı kalınarak 400'00'er TL iştirak nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi yoksul durumunda olan kadının iştirak nafakası ile sorumlu tutulamayacağı da nazara alınarak velayeti babaya verilen çocuklar hakkında iştirak nafakasına hükmedilmemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından tarafların iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, kadının kusur istinafının kabulüne gerekçenin değiştirilmesine, kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ... ve ... ile baba arasında; her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü, saat 10:00’dan, Pazar günü saat 18:00’e kadar, dini bayramların 1. günü saat 10:00’dan 2. günü saat 18:00’e kadar, her yıl yarıyıl tatilinin 1. günü saat 10:00’dan, 7. günü 18:00’e kadar, her yıl yaz tatilinde 1 Temmuz günü saat 10:00’dan, 31 Temmuz günü saat 18:00’e kadar, babalar günü 10:00 ile aynı gün 18:00 saatleri arasında kişisel ilişki kurulmasına, velayeti babaya verilen ... ve ... ile anne arasında; her ayın 2. ve 4. haftası Cumartesi günü saat 10:00’dan, Pazar günü saat 18:00’e kadar, dini bayramların 2. günü saat 10:00’dan 3. günü saat 18:00’e kadar, her yıl yarıyıl tatilinin 8. günü saat 10:00’dan, 14. günü 18:00’e kadar, her yıl yaz tatilinde 1 Ağustos günü saat 10:00'dan, 31 Ağustos günü saat 18:00’e kadar, anneler günü 10:00 ile aynı gün 18:00 saatleri arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı -karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar, ortak çocuklar ... ve ...'ın velayet düzenlemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı ile velayet düzenlemesinin çocukların üstün yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının ...'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.