Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4802 E. 2024/1613 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek temyiz edilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/39 E., 2023/614 K.

DAVA TARİHİ : 05.02.2018

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/19 E., 2022/41 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararının (istinaf edilmeksizin kesinleşen boşanma hükmü hariç) kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesince kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, davacının maddî manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davalının maddî manevî tazminat, yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı lehine hükmedilen tedbir nafakası, boşanma hakkındaki hüküm kesinleşmekle ortadan kalktığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların, davalı erkeğin evlenmeyi kabullenemeyişinden kaynaklı tartışmalar yaşadıklarını, davalı erkeğin davacı kadını aşağıladığını, davalı erkeğin ailesinin davacı hakkında beddua etmesine ve evlilik birliğine müdahale etmesine engel olmadığını, birlikte psikolojik destek alma teklifini kabul etmediğini, taraflar evlendikten iki ay sonra 17/25 Aralık sürecinin yaşadığını, bu süreçte davalı erkeğin Polis Akademisindeki öğretim görevlisi kadrosundan el çektirildiğini, maaş almaya devam ettiğini, davalı erkeğin 2016 yılında çıkarılan KHK ile FETÖ terör örgütü ile iltisaklı olması sebebiyle devlet memurluğundan çıkarıldığını, davalı erkeğin bu süreçte maaşının kesildiğini, davalının davacıyı suçladığı, tahrik ettiğini, dava dilekçesinin yazıldığı an dahi davacı kadının davalı erkeği sevdiğini, davalının çocuk yapmayı istemediğini, davacı kadının ailesini ziyaretten iki gün önce taraflar arasında tartışma olduğunu davalının bunu bahane göstererek ziyarete gitmediğini davacı kadının 09.12.2017 tarihinde tek başına ailesini ziyaret ettiği sırada davalı erkeğe mesaj atarak beni buraya tek gönderdin döndüğümde seni görmek istemiyorum dediğini, tarafların ayrı yaşamalarının bu olayla başladığını, davalı erkeğin sık sık boşanmak istediğini ve kadına onu sevmediğini söylediğini, davalının kazanç ve birikimlerini davacıdan sakladığını, davalının KHK ile ihraç edilmesi nedeniyle davacı kadının Ankara'daki eş durumu tayin hakkının sona erdiğini bunun üzerine davalı erkeğin kendisini babasının yanında sigortalı işe başlamış olarak gösterdiğini sonrasında davacı kadına haber vermeden babasının yanındaki sigortalılığını sonlandırdığını bu nedenle davacını yeniden zorunlu hizmet yapması gerektiğini öğrendiğini, davacıyı sosyal ortamlarda yalnız bıraktığını, davalı erkeğin davacı kadınla cinsi münasebette bulunmaktan kaçındığını, davalı erkeğin FETÖ terör örgütü ile iltisaklı olma sebebi ile meslekten ihraç edilmiş olmasının tek başına boşanma sebebi olduğunu bu aşamada bu savunmayı kullanmak istemediklerini, ancak davalı iddiaları ile birlikte yeniden değerlendirilmek üzere bu hakkını saklı tutuklarını, cevaba cevap dilekçesinde davalının FETÖ terör örgütü iltisaklısı olduğu ve bu durumun evliliği çekilmez hale getiren sebeplerden biri olduğu belirtilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ve 300.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminat, ziynet eşyaları için 10.000,00 TL tazminat, davalı hakkında uzaklaştırma kararı verilmesini ortak konuta aile konutu şerhi konulmasını, taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı kadının hakaret ettiği, kendisine ve davalı erkeğe zarar vermeye yönelik hareketlerinin olduğunu, agresif yapıda olduğunu, iletişime kapalı olduğu, hissi ve tepkisel davrandığını, tutarsız olduğunu ve olayları manipüle ederek kendi lehine değerlendirme çabasında olduğunu, davalı erkeğin davacının ailesini Gaziantep'te ziyarete gitmemesinin yaşanan anlaşmazlıklar üzerine tarafların ortak kararının olduğunu, davacı kadının mesajı üzerine davalı erkeğin kök ailesinin evine gittiğini, sonrasında davacının avukatı ile yaptığı görüşmede davacı kadının davalının 2003 yılında aldığı evi kendisine devretmesi halinde anlaşmalı boşanma olacağının söylendiğini, davalı erkeğin OHAL KHK'sı ile görevinden ihraç edilmesinin boşanma davası ile ilginini anlayamadıklarını, taraflar arasındaki sorunlar nedeniyle davalının çocuk sahibi olmak konusunda yeniden düşünmeye sevk ettiğini, davalı erkeğin çocuk istemediği iddiasının manipülasyon olduğunu, davalının SGK'sını kapatmış olmasının evlilik birliğinin gelmiş olduğu nokta ile ilgili olduğunu, davalının davacıya psikolojik şiddet uygulamadığını, mal kaçırmadığını, cinsel ilişki tablosunun davacı tarafından doldurulması nedeniyle delil olamayacağını, davacının tam kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacının diğer taleplerinin reddine, davacı kadın hakkında 6284 sayılı yasa kapsamında tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesi'nin 23.05.2019 tarihli, 2018/118 Esas 2019/432 Karar sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamından; kocanın eşini aşağıladığı, küçümsediği sürekli boşanmak istiyorum dediği, kadının ise saldırgan ve hırçın olduğu, kocanın evi terk etmesini istediği, her iki tarafın birbirine şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin sarsıldığı, tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından tarafların TMK.nun 166/1.maddesi uyarınca boşanmalarına, davalı için TMK nun 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası takdirine, tarafların mali ve sosyal durumları dikkate alınarak kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kusur durumu dikkate alınarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı koca sözlü yargılama aşamasında yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinde bulunmuş ise de HMK.nun 141 inci maddesi dikkate alınarak bu taleple hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı erkeğin, davacı kadını küçümseme, hakaret etme, psikolojik baskı uygulama, sürekli boşanmak istediğini söylemek, karısına karşı ilgisizlik, karısından çocuk sahibi olmak istememek, davacı kadını babasının ikinci el eşya dükkanından alıp donattığı eve gelin getirdiğini, davalı erkeğin davacı kadının üniversite öğrencisiyken aldığı öğrenim kredisini ödediğini söyleyebilmiş olduğunu, ziynet eşyalarının kendisinde olduğunu inkar ettiğini, dava açıldığı sırada FETÖ terör örgütü ile iltisaklı olduğu davacı tarafça ileri sürüldüğünü, boşanma davası sürerken FETÖ şüphelisi olarak savcılık soruşturmasının devam ettiği ortaya çıktığını, davalının mal kaçırdığını, davalının aracının olmasına rağmen davacının üç vasıta değiştirerek iş yerine gittiğini, arabasını davacı kadına vermediğini, davalının anlaşmalı boşanmak için davacıya 43.500,00 TL teklif ettiğine ilişki iddialarını ileri sürdüklerini ve delillerle bu iddialarını ispatladıklarını, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında davada ileri sürülen hiçbir maddî vakıayı ve belgeleri tartışılmadığı, İlk Derece Mahkemesi'nin mahkeme maddî tazminatı sadece kusura bağladığını bu evlilik sebebi ile kadının uğradığı ve kusurdan bağımsız maddî kayıpları hiç dikkate almadığını, davalı erkeğe bağlanan nafakanın haksız olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında taraflara eşit kusur izafe edilmesinin hukuka aykırı olduğunu gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu boşanma hükmünün istinaf yolu ile bozulmasını Bölge Adliye mahkemesince yeniden yargılama yapılarak kusurun yeniden değerlendirilmesini ve davalı kocanın kusurlu olduğunun tespiti ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminata faizi ile birlikte hükmedilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

3.Davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi'nin gerekçeli kararında hangi kusur durumuna hangi delille ulaşıldığı konusunda gerekçe bulunmadığını, davalı erkeğin sigorta yaptırarak davacının Ankara'da kalmasını sağladığını, İlk Derece Mahkemesinin davalı erkeğe sürekli boşanmak istediğini söylediği yönünde kusur atfedilmesinin doğru olmadığını, davacının davalıya şiddet uyguladığına, hakaret ettiğine ilişkin dellilerin dosyaya ibraz edilmediğini, davacı kadının işine uzak olduğunu iddia ettiği evde aidat ödemeden kaldığını, davalı erkek hakkında örgüt üyesi olduğuna dair verilmiş yargı kararı olmadığını huzurdaki davanın davalı erkeğin kamu hizmetinden ihracından on sekiz ay sonra açıldığını bu süreçte davacının davalıya gönderdiği dosyaya sunulan whatsapp mesajında davalı erkeğe haksızlık edildiğini belirttiğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından kusurun tümüyle davacıya ait olduğuna hükmedilmesi gerektiğini davacı kadın tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, davacının davalıyı tehdit ettiğinin, kötü muamelede bulunduğunun, hakaret ettiğinin delillerle ispatlandığını, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı erkeğe yüklenen kusurların somut hiçbir delile ve belgeye dayanmayan isnatlar olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen hükmün boşanma ve davacı tarafın tazminat taleplerinin reddine ilişkin kısımlar hariç olmak üzere kaldırılmasına, 400,00 TL tedbir nafakasının 1.500,00 TL olarak kabulüne, tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, müvekkile ait konutun davacıya yapılan tahsisinin kaldırılmasına ve kararın kesinleşmesine kadar müvekkil adına tahsisine, davacının maddî ve manevî tazminat ile nafakaya ilişkin tüm taleplerinin reddine, davacının boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olması nedeniyle 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalı erkeğe verilmesini talep etmişlerdir.

4.Davacı vekili tarafından sunulan 21.02.2022 tarihli dilekçesinde özetle; tarafların eşit kusurlu olmadığını, davacı kadın tamamen kusursuz olduğunu veya boşanmaya sebebiyet ölçüsünde daha az kusurlu olduğunu, taleplerinin boşanmaya sebebiyet verilen olaylarda kadının kusursuz olduğunu ve kocanın kusurlu olduğunun tespiti ile 300.000,00 TL maddî tazminatın 150.000,00 TL manevî tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine aylık 500,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalı erkek lehine bağlanan aylık 400,00 TL tedbir nafakasının davalı erkeğin emekli maaşı aldığından istinaf yolu ile ivedi olarak kaldırılmasını talep etmiştir.

5.Bölge Adliye Mahkemesi'nin 20.06.2022 tarih 2022/377 Esas ve 2022/1331 Karar sayılı kararında; "her ne kadar ilk derece mahkemesince gerek 18.10.2018 gerekse 19.03.2019 tarihli oturumlarda, davalı erkek vekilinin FETÖ nedeni ile ihraç olayını kabul ettiğinden bahisle, davalının FETÖ olayı ile ilgili soruşturma evraklarının celbi talebinin davaya katkısı olmayacağı gerekçesi ile reddine" karar verilmiş ise de; kadının 28.02.2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinde açıkça davalının FETÖ terör örgütü iltisaklısı olduğu ve bu durumun evliliği çekilmez hale getiren sebeplerden biri olduğu belirtilerek aynı dilekçenin deliller kısmında davalı hakkında bu sebeple açılan savcılık soruşturması veya açılmış bir ceza davası olup olmadığının sorulmasının talep edildiği, davacı kadın cevaba cevap dilekçesinde bu vakıaya dayanmış ve erkek hakkında soruşturma bulunduğunu belirtmişken, mahkemece bu hususun dikkate alınmaksızın değerlendirme dışı bırakılması doğru bulunmadığı, Mahkemece ilgili dosyada yapılan soruşturma neticesinde; erkek hakkında ceza davası açılıp açılmadığı, varsa hakkında lehine ya da aleyhine verilmiş herhangi bir hüküm bulunup bulunmadığının araştırılarak, soruşturma ve yargılama dosyaları da birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, hükmün esasına etki edebilecek ölçüde önemli deliller toplanmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmediği gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının (istinaf edilmeksizin kesinleşen boşanma hükmü hariç) kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre diğer istinaf taleplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, kaldırılan tüm hususlar yönünden denetlenebilir yeni bir gerekçeli oluşturulması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin önceki kararı kaldırma nedeni olan dosyaların getirtildiği, dava dilekçesindeki açıklamaya göre evliliğin Aralık 2017 tarihine kadar devam ettiği davalının ihraç kararının ise 2016 yılında gerçekleştiği, davalının pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemesi üzerine verdiği ifadenin 03.02.2021 tarihli olup boşanma dava tarihinden sonra gerçekleştiği, bu ifadelerde davalı eski eşi olan davacının fetö mensubu olduğunu ileri sürmüş olduğu boşanma dava tarihinden sonra gerçekleşen bu olayın kusur incelemesine esas alınması mümkün olmadığı, 4721 sayılı kanun 166 ncı maddesine göre boşanma için evlilik birliğinin sarsılması ve diğer eş için çekilmez hale gelmesi gerektiğini, davalının FETÖ örgütüne mensup olduğu çekişmesiz olup, bunun davacı için evliliği ne şekilde çekilmez hale getirdiğinin kanıtlanmadığı, evlilik birliği Aralık 2017 tarihine kadar devam ettiği davacının eşine aşık olduğunu söylediğini davalıya haksızlık yapıldığına dair eşine mesaj çektiği, bu durumunda kusur olarak kabulü mümkün olmadığını, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, dinlenen tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından; kocanın eşini aşağıladığı, küçümsediği sürekli boşanmak istiyorum dediği, kadının ise saldırgan ve hırçın olduğu, kocanın evi terk etmesini istediği, her iki tarafın birbirine şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin sarsıldığı, tarafların eşit kusurlu olduğunun anlaşıldığı, tarafların 4721 sayılı kanun 166/1 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, tarafların mali ve sosyal durumları dikkate alınarak kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kusur durumu dikkate alınarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği davalı erkeğin sözlü yargılama aşamasında yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinde bulunduğu 6100 sayılı kanun 141 inci maddesi dikkate alınarak bu taleple hakkında karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, davacının maddî manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davalının maddî manevî tazminat, yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı için 4721 sayılı kanun 169 uncu maddesi uyarınca verilen tedbir nafakası, boşanma hakkındaki hüküm kesinleşmekle ortadan kalktığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili kusur belirlemesi, maddî-manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. İstinaf Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve esas yönünden uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı erkeğin boşanma davası açılmadan önce FETÖ Örgütüne üye olduğunu, boşanma sebebi olan maddî vakıanın boşanma davası açıldığı sırada mevcut olmasının boşanmak için yeterli sebep olduğunu bu hususun sonradan bir mahkeme kararı ile tescil edilmiş olmasının sadece iddianın ispat sorunu olduğunu, İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı erkeğin ispatlanan 11 kusuru olduğunu, özellikle davalı erkeğin çocuk istememesinin tek başına boşanma sebebi olduğunu, bu davada tarafların eşit kusurlu bulunması usul ve yasaya aykırı olduğunu, kusura dayalı maddî ve manevî tazminat talebi ve boşanma birbirine bağlı olup, kusurdan kaynaklanan tazminat taleplerini mal veya ziynet paylaşımı gibi görerek ayırıp tarafların boşanmalarına kararı vermenin ve boşanma hükmünü kesinleştirmiş olmanın ayrıca hukuka aykırı olduğunu, dosyada daha önce ileri sürdükleri ancak hükümde dikkate alınmayan tüm boşanma sebeplerini ayrıca temyiz sebebi olarak tekrar ettiklerini, bu nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında kusur belirlemesi maddî/ manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci ve 176 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.