Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4991 E. 2024/3640 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, erkeğin davasının kabul edilip edilmeyeceği ve kadının tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Kadının yasal hakkını kullanmasının kusur olarak değerlendirilemeyeceği, ilk derece mahkemesince erkeğe yüklenen ve delillerle ispatlanan kusurlu davranışlar ile erkeğin açtığı boşanma davasının kadının davasındaki boşanma hükmünün kesinleşmesi nedeniyle konusuz kalması, ayrıca kadının tazminat taleplerinin reddine ilişkin hatalı kusur belirlemesi gözetilerek, bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1003 E., 2022/2071 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/129 E., 2020/12 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; davalının sorumluluk sahibi bir insan olmadığını, ev işleriyle ilgilenmediğini, çocuğunun yanında sigara içtiğini, tüm uyarılara rağmen hatalarını düzeltmek yerine erkek ile münakaşa etmeyi tercih ettiğini, hakaret ettiğini ve saygı göstermediğini, Almanya'da yaşadıkları dönemde kadının annesinin sık sık ziyarete geldiğini ve geldiğinde 2-3 ay kaldığını, çiftin arasının bu ziyaretler esnasında daha da bozulduğunu, zira kadının annesinin her şeye karışan bir yapı da olduğunu, kadının ve annesinin erkeğe iftira atarak kadının annesine vurduğu iddiası ile şikayetçi olduklarını, erkeğin takipsizlik kararı aldığını, hatta kadının erkek hakkında taciz ve tecavüz iddialarından dolayı suç duyurusunda bulunduğunu ancak müvekkilinin suçsuz olduğunun Berlin Savcılığı'nın kararı ile anlaşıldığını, müvekkili için evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını, kadının Türkiye'ye döndüğünü, erkeğin 1.5 yıldır evladını göremediğini, eşi tarafından terkedilen ve çocuğunu göremeyen müvekkilinin psikolojik olarak etkilendiğini, müvekkilinin bu evliliği kurmak için tüm birikimini sarfettiğini, kadının ortak çocuğu kaçırdığını ve göstermediğini beyan ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 20.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddialarının asılsız olduğunu, erkeğin kadına cinsel, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, evlilik birliğinin müvekkili için çekilmez bir hal aldığını, en son yaşanan olay sonrası 1.5 aylık bebeğiyle kadın sığınma evinde kaldığını, müvekkilinin ortak çocuğu kaçırmadığını, kendisinin ve ortak çocuğun can güvenliğini sağlamak için Türkiye'ye döndüğünü, bebeğin bakımına yardıma gelen kadının annesine erkeğin fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek esas davanın reddi ile açmış oldukları karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek tanıklarınca taraflar arasındaki geçimsizliğe kadının kusurlu hareketlerinin sebep olduğuna dair beyanda bulunulmadığı, erkeğin iddiası olan kadının çocuğu ile ilgilenmediği, çocuğun yanında sigara içtiği, kadının annesinin ev içerisindeki tüm işlere karışarak aile huzurunu bozduğu, kadının evlilik birliğinden üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği iddialarının tanık beyanları ve dosya kapsamı itibari ile ispatlanamadığı, erkek tanıklarının beyanlarının somut olmadığı, kadının evlilik birliği içinde bir kusuru bulunmadığı, kadının dinlenen tanıkları ve dosyaya giren diğer delilleri dikkate alındığında kadının Türkiye'ye sınavlara geldiğinde eşi ile yaptığı telefon konuşmalarında erkeğin kadına "ben senin sınav için gittiğini nereden bileyim" diye güven sarsıcı ve hakaretvari ithamlarda bulunduğu, kadının annesine şiddet uyguladığı, kadına maddî yardımda bulunmadığı, kadının bu sebeplerden dolayı Türkiye'ye döndüğü, tarafların ayrı yaşadıkları bunların tanık beyanları ile sabit olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur tespiti ve her iki dava yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların ortak hayatlarının Almanya'da geçtiği, aralarında yaşandığı iddia edilen maddî vakıaların da Almanya'da yaşandığı, taraf tanıklarının dayanılan bu maddî vakıalara ilişkin görgüye dayalı bilgileri olmadığı gibi görgüye dayalı bilgisi olan kadının annesi ile erkek arasında husumet olması nedeniyle kadının annesinin beyanlarının hükme alınmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu, kadının tanıklarından kadının kuzeni ... beyanında " ben o gün sadece bardak kırılma sesi duydum başka bir ses duymadım" dediği, erkeğin bardağı kadına attığına ilişkin beyan kadından duyum olup değerlendirilemeyeceği, kadının annesi dışındaki tanıkların taraflar arasındaki geçimsizliğe ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, kadının, erkek aleyhinde "cinsel taciz ve tecavüz" suçlamasında bulunduğu, bu suçlamaya ilişkin soruşturmanın Almanya Ceza Usul Kanunu 170/2.maddesi gereğince "durdurulmasına" karar verildiğinin dosyaya tercümesi ile birlikte sunulan karar örneğinden anlaşıldığı, dosyaya sunulan Almanya Tempelhof-Kreuzberg Asliye Hukuk Mahkemesi Aile Davaları Bölümü'nün 136 F7320/17 numaralı karar örneği ve kararın tercümesi ile taraflar arasında ortak çocuğun velâyeti ve kişisel ilişki tesisi düzenlendiği, buna göre kadın Almanya'da görülen "velâyet ve kişisel ilişki tesisine" ilişkin davada ortak çocuk ile erkek arasında kişisel ilişki tesisini, erkek de küçüğün velâyetinin anneye verilmesine rıza gösterdiği, ancak kadın, Türkiye'ye dönmesini takiben Almanya'da bulunan erkek aleyhinde "erkeğin Türkiye'ye gelerek ortak çocuğu görme" ihtimaline karşı Almanya'da soruşturmanın durdurulması kararına konu olayı kullanarak 6284 sayılı yasa gereğince "Koruma" kararı talep ettiği ve Mahkemece koruma kararı verildiği, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve karar örnekleri, tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde dayanılan ve ispatlanan maddî vakıalara göre evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda: erkek hakkında cinsel taciz ve tecavüz suçlamasında bulunan kadın ile kadının annesini döven erkeğin eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin istinaf talebinin kabulü ile kadının davası yönünden de yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kadının evlilik süresince eşinden cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddet gördüğü, her zaman aşağılanma, hakaret ve darba maruz kaldığı, kişilik hakları ağır şekilde zedelendiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadının reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Karşılıklı açılan boşanma davalarında İlk Derece Mahkemesince erkeğin "kadına güven sarsıcı ve hakaretvari ithamlarda bulunduğu, kadının annesine fiziksel şiddet uyguladığı, kadına maddî yardımda bulunmadığı" gerekçesiyle tam kusurlu olduğu, erkeğin iddialarını ispatlayamadığından bahisle erkeğin davasının reddine, kadının karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir. Verilen karar davacı-karşı davalı erkek tarafından her iki dava yönünden istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince "erkek hakkında cinsel taciz ve tecavüz suçlamasında bulunan kadın ile kadının annesini döven erkeğin eşit kusurlu olduğu" gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını tümden kaldırarak her iki davanın kabulüne, velâyetin anneye verilmesi baba ile kişisel ilişki tesisine, kadın ve çocuk yararına nafakaya ve tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin davasının da kabulüne karar verilmiş ise de; kadının yasal hakkını kullanmasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği ve dayanılan delillerle ispatlandığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının kusursuz, erkeğin ise tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde davacı-karşı davalı erkeğin davasının kabulü doğru değil ise de davalı-karşı davacı kadının davasındaki boşanma hükmü temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden erkeğin boşanma davası konusuz hale gelmiştir. Bu durumda konusuz hale gelen erkeğin boşanma davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek dava tarihindeki haklılık durumuna göre erkeğin boşanma davasındaki yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.

2.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yukarıdaki paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.