Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5085 E. 2023/6284 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlenmenin yokluğu iddiası ile açılan davada, yokluğun tespit edilememesi halinde, evliliğin mutlak butlan nedeniyle iptaline karar verilip verilemeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, evlenmenin yokluğuna dair iddiaların ispatlanamaması ve evliliğin iptali için ileri sürülen mutlak butlan sebeplerinin de gerçekleşmediği gerekçesiyle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/419 E., 2023/343 K.

...

KARAR : Esastan ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen evliliğin yokluğunun tespiti olmadığı takdirde mutlak butlan ile evliliğin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairenin 15.09.2020 tarihli kararıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya karşı direnme kararı verilmiş, bu kararın davacı vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ilâmı ile, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Daire kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilerek dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle, davacının babası olan ... G.nin 20.08.2015 tarihinde vefat ettiğini, davalı 1964 doğumlu ... G.nin ise ev işlerinde çalışmak üzere Ermenistan'dan Türkiye'ye geldiğini, daha önce başka bir yaşlının yanında çalışırken yalnız yaşayan ve varlıklı bir kişi olan murisin yanında yatılı olarak 1999 yılında çalışmaya başladığını, bu arada Türk vatandaşlığını kazanmak için muvazaalı bir evlilik yaparak “Sertoğlu” soyadını aldığını ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu, vatandaşlığın kazanılmasından sonra ise bu muvazaalı evliliğin boşanma ile sona erdiğini, davalının bu muvazaalı evliliği süresince ve sonrasında kesintisiz olarak murisin yanında yatılı olarak çalışmayı sürdürdüğünü, davalının muris ... G.nin ... Vakfı ... Hastanesi'nde yattığı sırada rahatsızlığından faydalanmak suretiyle sahte belgelerle 02.09.2008 tarihinde nikâhlandığını, konu ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığında devam eden ceza soruşturması olduğunu, bedeni ve ruhi zayıflık içerisinde bulunan muris ile bu hastalıklara tam vakıf olan davalının hastanede evlenmelerinden dolayı iyi niyetli sayılamayacağını, muris ... G.'nin sahte nikâh akdi anında hastanede kolunda serum takılı olarak yatmakta olduğunu, hâl böyle olunca eşler arasındaki evliliğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 141 ve 142 nci maddeleri uyarınca yok hükmünde olduğunu, yokluk hâlinin olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı mutlak butlan sebebiyle evliliğin batıl olduğunu, hastanede yatmakta olan muris hakkında Mecidiyeköy’de sağlık ocağından ve yatmakta olduğu hastanenin nöroloji uzmanından rapor alındığını, evlendirme dosyasında bulunan bu rapor örneklerinin sahte olduğunu, evlenme kütüğünde evlenmenin yapıldığı yerin yazılmadığını, murisin 03.09.2008 tarihinde hastaneden taburcu olduğunu, murisin sürekli “xanax ve lustral” isimli anti depresan ilaçları kullandığını, davalı açısından 4728 sayılı Kanun'un 578 inci maddesi uyarınca mirastan yoksunluk sebeplerinin oluştuğunu ileri sürerek öncelikle muris ile davalı ... arasındaki evliliğin yokluğunun tespitine, olmadığı takdirde evliliğin mutlak butlanla iptaline karar verilmesini talep etmiştir

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı ile merhum ... G.'nin 1999 yılında tanıştıklarını, aralarında oluşan duygusal yakınlaşma sonucunda tarafların 10.11.1999 tarihinden itibaren birlikte yaşamaya başladıklarını, eşlerin 01.09.2008 tarihinde evlenmek için başvuruda bulunduklarını, bu arada murisin rutin kontrolleri için gidilen hastanede yapılması gereken tetkikler için yatış önerildiğini, hâl böyle olunca nikâh gününün müteveffanın hastanede yattığı güne denk geldiğini, davacı ...’dan kaynaklanan nedenlerle merhum babası ile arasının iyi olmadığını, ...’ın eşi ... ile olan evliliğinin dahi müvekkilinin iyi niyetli çabaları neticesinde gerçekleştiğini, davacının bir işi olmadığını, eşi ve ailesinin tüm giderlerinin müteveffa tarafından karşılandığını, davacının sürekli para isteyerek babasını taciz ettiğini, etrafa “ölsün, tüm parasını yiyeceğim” dediğini, müteveffanın davacının düğün yemeğine dahi katılmadığını, dava dilekçesinde yer alan birçok iddianın eldeki dava ile bir ilgisinin bulunmadığını, bunun dışında yer alan iddiaların muvazaaya ilişkin olduğunu, vakıaların kanunda yer alan yokluk ve butlan sebeplerine uymadığını, bu sebeple bilinçli olarak “sahte evrak” beyanına yer verildiğini ileri sürerek haksız ve hukukî dayanaktan yoksun davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 6. Aile Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli ve 2015/749 E., 2019/368 K. sayılı kararı ile; somut olayda her ne kadar ... G. ile davalı ... arasındaki evliliğin yokluğunun tespiti istenmişse de, taraflar arasındaki evlilik töreninin 4721 sayılı Kanun'un 141 inci maddesine uygun şekilde gerçekleştirildiği, törende evlendirme memurunun görev aldığı, tören anında ayırt etme gücüne sahip iki tanığın bulunduğu, evlenme törenine şahit bu iki tanığın yargılama aşamasında yeminli olarak dinlendiği, evlilik sözleşmesinde yer alan imzanın adli tıp raporu ile murise ait olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla evliliğin yokluğunun tespitine ilişkin talebin reddedilmesi gerektiği, diğer yandan taraflar arasındaki evliliğin “mutlak butlan ile iptaline” yönelik yapılan incelemede ise evlenme anında müteveffanın akıl sağlığının yerinde olduğu, sürekli bir ayırt etme gücünden yoksun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 24.12.2019 tarihli ve 2019/2067 E., 2019/1990 K. sayılı kararı ile; 4721 sayılı Kaunun'un’nın 155 inci maddesine göre “Evlendirmeye yetkili memur önünde yapılmış olan bir evliliğin kanunun diğer şekil kurallarına uyulmaması sebebiyle butlanına karar verilemez” hükmünün düzenleme altına alındığı, dolayısıyla soruşturma dosyasının sonucunun verilecek kararı etkilemeyeceği dikkate alınarak evliliğin sahte evraklarla gerçekleştirildiği iddiası nedeniyle yokluğunun tespitine yönelik karara ilişkin istinaf talebinin reddine karar verildiği, 4721sayılı Kanun'un 148 inci maddesi ile de “Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmenin iptalini dava edebilir” hükmünün düzenleme altına alındığı, iptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşeceği, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması veya evlenmeye engel olacak derecede akıl hastası olmasının evliliği mutlak butlanla sakatlayacağı, ne var ki ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını, yalnızca ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eşin açabileceği, böyle bir hâlde dava hakkının sonradan iyileşen eşe ait olduğu, evlenmenin butlanını dava etme hakkının mirasçılara geçmeyeceği, ancak, mirasçıların açılmış olan davayı sürdürebilecekleri, dava ve cevaba cevap dilekçesinde “murise ilaç verilerek ilaç bağımlısı hâline getirildiği ve ayırt etme gücünün yok edildiği” ileri sürülerek evliliğin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, davacı tarafından murisin sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunduğunun veya murisin evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının olduğunun iddia edilmediği gibi bu iddiayı destekleyecek dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, ileri sürülen vakıalar dikkate alındığında davanın 4721 sayılı Kanun'un 148. maddesinde belirtilen “evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olma sebebine” dayalı olarak açıldığının anlaşıldığı, dosya kapsamına göre, evlenme tarihinden sonrasında murisin normal hayatına devam ettiği, bu dönemde muriste “akıl hastalığı” bulunmadığının davacı tarafça da kabul edildiği, 4721 sayılı Kanun'un 148 inci maddesi kapsamında murisin evlenme tarihi itibariyle ayırt etme gücünden yoksun olduğuna ilişkin rapor alınması gerekmekte ise de 4721 sayılı Kanun'un 148 inci maddesine dayalı olarak mirasçıların dava açma haklarının bulunmadığı, ayrıca hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğu dikkate alınarak Mahkeme karar gerekçesinin düzeltilmesi suretiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairemizin 15.09.2020 tarihli ve 2020/1267 E., 2020/3754 K. sayılı kararı ile; "...dava; davalı ile müteveffa arasındaki evliliğin yokluğunun tespiti, kabul edilmediği takdirde mutlak butlan sebebi ile evlenmenin iptali istemine ilişkin olduğunu, İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, 4721 sayılı Kanun'un 141 ve 145. maddeler şartları oluşmadığından davanın reddine karar verildiğini, karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince, ileri sürülen vakıalar dikkate alındığında, davanın 4721 sayılı Kanun'un 148 inci maddesinde düzenlenen evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olma sebebine dayalı olarak açıldığının anlaşıldığını, evlenme tarihinden sonrasında murisin normal hayatına devam ettiğini, bu dönemde muriste akıl hastalığının bulunmadığının davacı tarafça da kabul edildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 148 inci maddesi kapsamında murisin evlenme tarihi itibariyle ayırt etme gücünden yoksun olduğuna ilişkin rapor alınması gerekmekte ise de; 4721 sayılı Kanun'un 148 inci maddesine dayalı olarak mirasçıların dava açma haklarının bulunmadığını ayrıca hak düşürücü sürenin de geçmiş olduğnu dikkate alarak İlk Derece Mahkemesinin karar gerekçesinin düzeltilmesi suretiyle davacının istinaf talebinin reddine karar verildiğini, davacı tarafından süresinde temyiz talebinde bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesince yapılan ön inceleme duruşmasında, uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun'un 145 inci maddesinde düzenlenen mutlak butlan sebebi ile evliliğin iptali olarak nitelendirildiğini olup hâkim tarafından yapılan nitelendirmeye tarafların da bir itirazı bulunmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf itirazlarının, delillerin 4721 sayılı Kanun'un 145 inci madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, yanılgılı değerlendirme ile 4721 sayılı Kanun'un 148 inci madde kapsamında değerlendirme yapılması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirdiği..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarihli ve 2020/1657 E., 2021/390 K. sayılı kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; bir davada dayanılan maddî olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 33 üncü maddesi gereğince doğrudan hâkimin görevi olduğu, diğer bir ifadeyle hâkimin davacı tarafından yapılan hukukî nitelendirmeyle bağlı olmadığı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 sayılı ilâmı ile; davacı tarafından dava ve cevaba cevap dilekçelerinde öncelikli olarak evlenmenin yokluğunu, olmadığı takdirde mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali ile davalının mirastan yoksunluğunun talep edildiğini, İlk Derece Mahkemesince gerçekleştirilen 22.03.2016 tarihli ön inceleme duruşmasına taraf vekillerinin katıldığını, uyuşmazlık konusu olarak tarafların evliliğin yokluğunun tespiti, olmadığı takdirde mutlak butlan ile iptalini ve 4721 sayılı Kanun'un 578 inci maddesi uyarınca davalının mirastan yoksunluğunun konularında anlaşamadıkları yönünde tespitin yapıldığını, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi hâkimi tarafından hukukî sebebin olaya doğru şekilde uygulandığını ve dosyada mevcut delillere göre karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince davanın hukukî nitelemesinin davacı tarafından ileri sürülmemiş bulunan davanın 4721 sayılı Kanun'un 148 inci maddesine dayalı olarak açıldığı gerekçesiyle karar gerekçesinin düzeltilmesi suretiyle istinaf talebinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediğini belirterek Daire kararının yerinde olduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Daire kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozularak dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Son Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma ilâmı sonrasında yapılan yargılama ile İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı, usulü işlemlerin 6100 sayılı Kanun'a uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, evlenmenin yokluğunun tespiti ve mutlak butlan nedeniyle evlenmenin iptali davalarının reddine dair verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle ve Mahkemece, davacı vekilinin Avukatlık Kanunu 38 inci maddesi uyarınca yapmış olduğu itirazının davalı vekilinin 2010 yılında yaptığı danışmanlıkta bu dava ile ilgili danışmanlık yapamayacağı anlaşılmakla reddine karar verildiği görülmekle istinaf incelemesine gönderilen dosyada aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olma durumu bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddi gerektiğinden bahisle usul ve yasaya uygun olan hükme karşı davacı tarafın istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen son kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla, evlenmenin yok hükmünde olduğunu, evlilik akdinin geçerli olabilmesi için; nikah memurunun, kanunun ve Evlendirme Yönetmeliği'nin emredici hükümlerine uygun olarak: açık, gerçek şahitler huzurunda ve nerede yapıldığı belli olacak şekilde bir nikah kıymış olması gerektiğini, sahte doktor raporlarına dayalı olarak (sahte resmi belgeyi kullanarak) ve bizzat nikah dairesi memurlarının konusu suç teşkil edecek şekilde, resmi evrakta tahrifat yaparak gerçekleştirmiş olduğu bir nikah işleminin yok hükmünde olacağını, resmi kayıtlarda evlenmenin yapıldığı yerin belli olmadığını, davalı taraf ve tanıkların evliliğin hastanede yapıldığını ileri sürdüklerini, hastanede nikah kıyılması için hastane müdürü veya başhekimden izin alınmadığını, nikâh memurunun kollukta alınan ifadesinde nikahın nikah dairesinde yapıldığını beyan ettiğini, evlilik müracaat defterinde ve tarihinde tahrifat olduğunu, müracaat belgesinde (Beyannamede) ve defterde tahrifat yapılarak 02.09.2008 olan müracaat tarihinin 01.09.2008 olacak şekilde değiştirilmiş olduğunu, müracaat günü ile aynı gün evlendirme yapılmayacağını, müracaat belgesinde ve defterde tahrifat yapılarak; 02.09.2008 olan müracaat tarihi 01.09.2008 olarak değiştirildiğini, böylece olası bir itiraz imkanı da ortadan kaldırıldığını, Evlenme Beyannamesi Ve Evlenmeye İzin Belgesi'nin, Şişli Evlendirme Memurluğu bilgisayar kaydı ile ilgili yapılan inceleme sonucunda: 02.09.2008 olan müracaat tarihinin, 2015 yılından sonra 01.09.2008 tarihi olarak değiştirildiğini tespit edildiğini, Evlendirme Memurluğu personeli ... Ç.'nin bilgisayar kayıtları üzerinde değişiklik yaptığını kabul ettiğini, raporların gerçeği yansıtmadığını, nikah günü öncesinde ve sonrasında, hasta dosyasına işlenmeden ve kullanma talimatına aykırı olarak, ölünceye dek 7 yıl boyunca dozu artırılarak zanax isimli uyuşturucu etkisi olan ilaçla müteveffanın ayırt etme gücünün sürekli olarak ortadan kaldırıldığını, Adli Tıp Raporunun bu dosyayla ilgili olmadığını ve gerçeği yansıtmadığını, davalı tanıklarının ifadelerinin doğru olmadığını, ezberletilmiş beyanlar olduğunu, tanık İbrahim'in ifadesindeki beyanının değerlendirilmesi gerektiğini, tanık beyanlarının bir kısım menfaatlerini korumak amacıyla verildiğini, tahkikatin tamamlanmadığını, davalı vekilinin davacı ile 2010 yılında görüştüğünü belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini taleple hükmün tamamı yönünden temyize başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlenmenin yokluğu olmadığı takdirde evlenmenin mutlak butlanla iptali davasının kabulü için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 141 inci ve 145 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...

...