Logo

2. Hukuk Dairesi2023/509 E. 2023/3164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranları, boşanmaya bağlı tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkemenin tarafların kusur oranlarına, tazminat taleplerinin reddine ve yoksulluk nafakasına ilişkin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesinin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/981 E., 2022/1726 K.

HÜKÜM/KARAR : Başvurunun kısman kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/513 E., 2020/71 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; evlenmelerinden kısa bir süre sonra davalı karşı davacı erkeğin engelli kartı olduğunu gördüğünü, davalı karşı davacı erkeğin bipolar afektif bozukluk tanısı nedeniyle 03.10.2013 tarihli rapora göre %40 oranında engelli olduğunu, bu durumunu nişanlılık döneminde kadından gizlediğini, evlilik süresince hastalığı nedeniyle tutarsız ve dengesiz davranışlar sergilediğini, ani ve şiddetli sinir krizleri geçirdiğini, hakaretler ettiğini, çevresine karşı duvarları yumruklayarak aşırı şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu, çoğu zaman sebepsiz tartışma çıkartarak kadını boşanma ve evi terk etmekle tehdit ettiğini, sürekli "seni bırakacağım, evlendiğime pişmanım, 10 çocuğumuz olsa da seni bırakacağım" dediğini, evi terk ederek günlerce tek başına bıraktığını, küçük görüp alenen aşağıladığını, tüm bu davranışları sonrası ağlayıp yalvarıp pişman olduğunu söyleyerek af dilediğini ancak yine aynı davranışlarını tekrar ettiğini, kadının tüm çabalarına rağmen erkeğin düzelmediği gibi aksine davranışlarının katlanılmaz boyuta geldiğini, aniden öfke patlamaları yaşayarak ağlama krizlerine girdiğini, hayaller görerek gerçek olmayan şeylerin yaşandığını iddia ettiğini, bir kaç defa intihar girişiminde bulunduğunu, psikolojik rahatsızlığını kadından sakladığını, kadının çocuk istemesine rağmen erkeğin çocuk istemediğini, doktorun çocukları olması için erkeğin de gelmesi gerektiğini söylediğinde öfke patlaması yaşayarak evi terk edeceğini söyleyip evden çıkıp gittiğini ve uzun süre kendisine ulaşılamadığını, evlilik birliğinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, maddî sıkıntılar nedeniyle kötü davrandığını, kıskanç olduğu ve bu nedenle kadının çalışmasına izin vermediğini, aile içerisinde yaşanan her şeyi kendi ailesine aktardığını, evlilik içerisinde alınması gereken kararlarda kadına danışmadığını, kadına danışmadan tayin kararı aldığını, erkeğin zamanın çoğunu uyuyarak asosyal geçirdiğini beyanla tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL nafaka ile 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçelerinde özetle; müvekkilinin rahatsızlığını evlenmeden önce kadına bildirdiğini, kadın ve ailesinin evlenmeden önce erkeğin sağlık durumunu araştırdıklarını, erkeğin rahatsızlığının kontrol altına alınmayan ve tedavisi mümkün olmayan bir rahatsızlık olmadığını, erkeğin henüz oturmamış ve sürekli tartışma yaşayan bir evlilikte çocuk düşünmeyi erken bulduğunu, kadının "çocuğum olsa onu döver camdan aşağı atarım" dediğini, kadının abisinin kızını da tokatladığını söylediğini, bu nedenle erkekte güvensizlik oluştuğunu, kendisinin evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak kadının kendisinden yapamayacağı şeyler istediğini, düğün borçları olmasına rağmen ev almasını istediğini, dönem dönem babasının yaptığı maddî yardımların da kadın tarafından yeterli bulunmayarak daha fazlasını isteyerek erkeği rencide ettiğini, kadının ailesi ve çevresindeki insanlara borçları kayın pederinin ödemesi gerektiğini söylediğini, baskıları ile tayinini ...'a aldırdığını, sürekli olarak çevresindekilere maddî sıkıntılar yaşadıklarını söyleyerek rencide ettiğini, duygusal şiddet uyguladığını, İznik ilinde oturdukları zaman erkeğin ailesinin maddî destekte bulunmadığını söyleyerek eşini baskı altına aldığını, kadının erkeğin yengesi ...'ya erkeğin şefine 450,00 TL borcu olduğu konusunda yalan söyleyip erkeğin ailesinden bu parayı istediğini, erkeğin babasının 250,00 TL temin edip gönderdiğinde kadının "ağlamayan bebeğe emzik yok" dediğini, erkeğin ailesinin bir günden fazla yanlarında kalmasına izin vermediği, İznikte oturdukları dönemde erkeğin telefonunu fırlatıp sehpa ve kovayı tekmelediğini, yemek yerken "hayvan gibi yeme" dediğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, sürekli tartışma çıkardığını, İznikte yaşadıkları dönemde "seninle mi uğraşacağım tak sepeti koluna herkes kendi yoluna" diyerek ayrılmadan korkmadığını beyan ettiğini, eve temizlikçi çağıracağını söyleyip eşinden para aldığını ancak temizlikçi çağırmadığı gibi temizlikçinin geldiğine dair yalan söyleyerek eşinin güvenini sarstığını, pazar masrafı adı altında para alıp pazar masrafı yapmadığını, dolaptaki eti kasaptan aldım diyerek eşine satmaya çalıştığını, çeyizindeki elbiseleri komşudan alıyorum diyerek eşine satmaya çalıştığını, sinemaya gideceğim diyerek eşinden para alıp sinemaya gitmemesine rağmen eşine iade etmediğini, ...'a taşındıklarında kadının babasından kalan eve yerleştiklerini, babasına ait evde oturmaları nedeniyle eşinden kira istediğini, ayrıca aylık 600,00 TL'ye BES yaptırmasını istediğini, ev kirası ve BES nedeniyle sık sık tartışma çıkardığını, "seni iç güveysi mi aldık, sende bu gurur olduktan sonra bu evde ... boyu kalırsın, işin gücün yiyip içip evde bedava oturmak" diyerek rencide ettiğini, biz değil ben diyerek evlilikte ortak nokta bırakmadığını, erkeğin maaşının tamamını alıp 200,00-300,00 TL harçlık verdiğini, evin erkeğinin kendisi olduğunu söyleyerek gider hesabı yapıp maaşının hesabını sorduğunu, babasının ölümünden 10 gün sonra yine kira istediğini ve eşine "babam öleceğine keşke o gün sen ölseydin" diyerek eşini tekme tokat dövdüğünü, kadının ütü yemek gibi birlik görevlerini yerine getirmediğini, kira nedeniyle yaşanan son tartışmada kadının erkeğe beddua etmesi üzerine erkeğin kayınvalidesini aradığında kadının annesine "ben böyleyim geri adım atmam, beğenmeyen çeker gider" dediğini, sonrasında eşine "sen de bu gurur olduktan sonra ömrünün sonuna kadar bu evde oturursun" dediğini, kadının intihar edeceği yalanının söyleyerek eşini korkuttuğunu, evliliğe ticari bir ilişki olarak baktığını, eşinden para koparma gayesi ile hareket ettiğini ve amaçlarını gerçekleştiremeyince evliliği bitirmeye kalktığını, erkeğin kadının baskı ve tartışmalarına dayanamayarak 28.07.2017 tarihinde evden ayrılarak önce misafirhanede sonra lojmanda kaldığını, 08.08.2017 tarihinde kadının abisi Çetin'in erkeğin çalıştığı işyerine gelerek konuşmak için dışarı çağırıp hakaret ve küfür edip fiziksel şiddet uyguladığını, bunun üzerine ... güvenliğinin bulunmaması nedeniyle tayinini ...'a aldırdığını, kadının erkeğe hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının kendisine ait bir dairesi ve babası ile dedesinden miras kalan henüz intikal edilmeyen mal varlıkları olup gelirlerinden yararlandığını, erkeğin maaşı dışında bir geliri olmadığı gibi düğün borçlarının da olduğunu beyanla karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmaları ile yararına 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata kaar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı erkeğin eşini istemediğini söylediği, evi terk ederek birlikte yaşamaktan kaçındığı, eşinden habersiz tayin istediği, evin ihtiyaçlarını yeterince karşılamayarak birlik yükümlülüklerini ihmal ettiği, davalı- karşı davacı kadının ise erkeğin akrabalarına erkeğin müsrif olduğunu ve maddî sıkıntılar yaşadıklarını, erkeğin ihtiyaçlarını karşılamadığını söyleyerek erkeği rencide edip küçük düşürdüğü, babasından kalan evde oturmaları nedeniyle erkekten kira parası istediği ve erkeğin yengesine "bu kira ya ödenecek ya da evden gidecek, başka yolu yok" dediği evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden aylık 350,00 TL ve karar tarihinde aylık 100,00 TL arttırılarak aylık 450,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece dilekçeler aşaması bitmeden sunmuş oldukları delil dilekçesinin karşı taraf vekilinin muvafakati olmadığı gerekçesiyle kabul edilmediğini, tarafların eşit kusurlu olmadığı halde eşit kusurlu kabul edilerek hüküm kurulduğunu ve maddî manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, asıl davada karşı tarafın kusurlu olduğunu hem mesaj içerikleri hem de tanık delilleri ile ispat ettiklerini, karşı yanın müvekkilini istemediğini dile getirerek terk edeceği hususunda tehditleri sonucunda da müvekkilini terkettiğini bu durumda kusurlu tarafın davalı-karşı davacı erkeğin olduğunu, davalı tarafın evlenmeden önce mevcut hastalığını gizlediğini, habersizce tayin istediğini, evlilik birliğine dair gereken yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle ağır kusurlu taraf olduğunu, ayrıca hükmedilen nafaka miktarının da son derece az olduğunu ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkemece verilen kararın boşanma dışında kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma harici maddî, manevî tazminat ve nafakaya ilişkin hükmedilen yerel mahkeme kararına itiraz ettiklerini, mahkemece tarafların eşit kusurlu sayılmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın ağır kusurlu olduğunu, boşanma kararı ile yoksulluğa düşmediğini aksine babasından kalan mal ve gelire sahip olduğunu, karşı tarafın iddialarını ispatlayamadığını, ayrıca müvekkilinin rahatsızlığını davacı yanın evlenmeden önce bildiğinin tanık beyanları ile de sabit olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğinin ve eşinin sorumluluğunu almaktan imtina etmediğini, ancak davacı-karşı davalı tarafın müvekkiline karşı rencide edici sözleri sonucunda evi terketmek zorunda bırakıldığını, ayrıca hükmedilen nafaka miktarında makul bir indirim sağlanarak indirilmesi gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların kusur oranları, ekonomik ve sosyal durumları, erkek eşin ödeme gücü, evlilik birliğinin süresi, müşterek çocuk bulunmaması, tarafların yeniden evlenme ihtimalleri nazara alınarak yoksulluk nafakasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 176 ncı maddesi uyarınca toptan olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken aylık irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesi ile davacı-karşı davalı kadın vekilinin kusur, maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf başvurusunun, davalı-karşı davacı erkek vekilinin kusur, maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, taraf vekillerinin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilgili bent kaldırılarak; “Karar kesinleştikten sonra aylık 750,00 TL hesabı ile 24 ay karşılığı olan 18.000,00 -TL yoksulluk nafakasının toptan ve bir defada davalı erkekden alınarak davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; dilekçeler aşaması bitmeden sunulan mesaj kayıtları delilinin dikkate alınmadığını, tarafların eşit kusurlu oldukları belirlemesinin de hatalı olduğunu, sair deliller diyerek tüm delillere dayandığı halde mesajlar dikkate alınmayarak hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, tazminat taleplerinin reddinin ve yararına hükmolunan nafaka miktarlarının az olduğunu belirterek; kararı kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve yararına hükmolunan nafaka miktarları yönlerinden temyiz etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını kadının dosyada ispat edilen kusurlarının eklenmesi gerektiğini, ağır kusurlu olan kadının mal varlığını olduğu ve yoksulluğa düşmediği halde yararına yoksulluk nafakasına hükmolunmasının hatalı olduğunu belirterek; kararı kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve kadın yararına hükmoluna yoksulluk nafakası yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, kadın ya da erkek yararına tazminata hükmedilmesi şartlarının ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmolunması şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.