"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/986 E., 2022/2259 K.
DAVACI-DAVALI : ... Kıyak vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 28.07.2020 - 24.08.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/520 E., 2021/516 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin eşler arasındaki mahremiyeti gözetmediğini, sürekli olarak fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, her yıl iki veya üç kez müvekkilini evden kovduğunu, tartışmalar sırasında ayrıca evde bulunan eşyaları da müvekkiline fırlattığını, ağır hakaretler ve tehditler de olduğunu, müvekkilini birçok kez elinde bıçakla korkuttuğunu ve ölümle tehdit ettiğini, müvekkilinin çocuklarının olması için tüp bebek tedavisi gördüğünü, erkeğin ise bu süreç içinde müvekkiline karşı maddi ve manevî destek olacağına üzerine düşen sorumlulukları dahi yerine getirmediğini, tüp bebek için gereken tüm masrafları dahi müvekkilinin kredi çekerek karşıladığını, müvekkilinin çocuk doğurmaya bile yanında eşi olmadan otobüsle gittiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk yararına 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.00,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların birbirlerini severek evlendiklerini, kadının evlendikleri gün sonunda balayında müvekkiline "bana dokunma ben isteyene kadar bir şey olmayacak, ben istediğim zaman olacak" şeklinde söylemler ile cinsel birliktelik yaşamak istemediğini belirttiğini, kadının evde temizlik yaptığı zamanlarda sürekli olarak müvekkiline oraya oturma orayı temizledim, kirletme, orayı temizledim, dokunma diyerek titizlik dozajını aşan tavırlar sergilediğini, evin ihtiyaçlarını eksiksiz şekilde karşılayanın müvekkili olduğunu, krediyi ortak bir istek için çektiklerini ve her iki tarafın da çalıştığı evlilikte bu ödemeyi ilk başlarda kadının yapmasının hiçbir sakıncası olmadığını, kadının evine hiçbir şekilde para harcamayıp hep ailesine baktığını, kadının kontrole giderken doğuma alındığını, müvekkilinin bu durumdan sonradan haberi olduğunu, haberi olur olmaz eşinin ailesini de alıp araba ile doğum yapacağı hastaneye gittiğini, kadının müvekkilinin ailesiyle ne kendisinin görüşmek istediğini ne de müvekkilini görüştürmediğini, kadının evlilikleri devam ederken komşularıyla olan konuşması sırasında "ben evlilikte cinsellik istemiyorum, sadece çocuk istiyordum, artık çocuğum oldu, boşanacağım, hayatımda hiçbir erkeği istemiyorum" şeklinde söylemleri olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin tedbiren dava sonuçlanıncaya kadar ve dava sonucunda da müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkekten sürekli şikayet ettiği, erkeğe ''sen adam değilsin, sen koca değilsin, salak, aptal'' dediği, bununla beraber erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, tarafların dava dilekçelerinde belirttikleri diğer hususların ispat edilemediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen çocuk ile baba arasında her ayın 1 ... ve 3 üncü haftası Cumartesi günleri sabah saat 09:00'dan Pazar akşam saat 18:00'a kadar dini bayramların 2 ... günü saat 09:00'dan akşam saat 18.00'a kadar, sömestr tatilinin ilk haftası 1 ... günü sabah saat 09:00'dan son günü akşam saat 18:00'a kadar, Ağustos ayının 1 ... günü sabah saat 09:00'dan 30 uncu günü akşam saat 18:00'a kadar baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, çalışan kadının yoksulluk nafakası ile eşit kusurlu tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kadına şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, evin mahremiyetini gözetmediği, erkeğin annesinin evlilik içindeki her olaya müdahil olduğu, erkeğin kadını evden sık sık kovduğu ve doğumdan önceki ve sonraki süreçte eşi ile ilgilenmediği dosya kapsamında ispatlandığı, Mahkeme kararının gerekçesinin maddi ve hukuki hiçbir yanı bulunmadığını, zira dinlenen tanık beyanlarından kadının, erkeğe hakaret ettiği sonucu çıkartılamayacağı, zira erkek tanıkları tamamen gerçek dışı beyanda bulunduklarını, erkeğin kadına fiziksel şiddet ve hakaretten dolayı ceza aldığı halde hakaret vakıasının erkeğe yüklenmediğini, kadının kusursuz olduğunu, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulünün hatalı olduğunu, ortak çocuğun henüz bir yaşında olduğunu, anne bakımına muhtaç olduğunu, bu nedenle her ayın 1 ... ve 3 üncü haftası Cumartesi günü saat 09:00'dan Pazar akşam saat 18:00'a kadar çocuk ile kişisel ilişki tesisinin dosya kapsamına uygun olmadığını, dosya kapsamında tedbir kararı olarak verilen her ayın 1 ... ve 3 üncü Pazar günü saat 15:00 ile 18:00 saatleri arasında çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulması dosya içeriğine uygun olduğunu ve bunun devamına karar verilmesi gerektiğini belirterek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat talepleri ile kendisi için istediği tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, ortak çocuk için hükmedilen nafakaların miktarları ve de kişisel ilişkinin süresi yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince gerekçede belirtilen kusurlu davranışlar sebebiyle boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilmiş iseler de tüm dosya kapsamından İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara yüklenen ve gerçekleştiği anlaşılan kusurlu davranışların yanında, erkeğin kadına hakaret ettiği, gerçekleşen bu duruma göre; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ziyade kusurlu olduğu, erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü ile az kusurlu olan tarafa uygun miktarda maddi ve manevî tazminat ödemekle sorumlu tutulması gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesinde düzenlenen tedbir nafakasının, talebe bağlı olmaksızın (re'sen) takdir edilip ve geçici bir önlem olarak dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar hüküm altına alınacağı, ayrıca davanın her aşamasında taraflarca da talep edilebileceği, dolayısıyla tedbir nafakası takdirine ilişkin kararın, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin araştırma sonuçlarının dosyaya gelişini takiben hemen verilmesi gerektiği, öte yandan her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl olmadığı, ancak eşlerin ekonomik durumlarının birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağının söylenebileceği, ayrıca Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususunun da benimsendiği, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca kadın yararına ilk dava tarihinden başlamak ve hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince, 29.07.2020 tarihli ara karar ile hükmolunan tedbir nafakasının 20.11.2020 tarihli ara karar ile kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakası miktarının ve iştirak nafakası miktarının az olduğu, kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmadığı, değişen koşullara göre kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi her zaman istenebileceği, kişisel ilişkiye dair hüküm kurulurken gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden okula gitmeyen ortak çocuk ile baba arasında sömestr tatili için şimdiden kişisel ilişkiye karar verilmesi ... olmadığı gibi, ortak çocuğun yaşı dikkate alındığında yaz aylarında kurulan otuz günlük şahsi ilişkinin de uygun görülmediği, iki tarafın da düzenli ve sürekli gelir getiren işlerde çalıştıkları ve birbirlerine yakın gelire sahip oldukları anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin, hakkaniyet kuralları da dikkate alındığında reddine karar verilmesinde her hangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, velâyeti anneye verilen çocuk ile baba arasında; her ayın 1 ... ve 3 üncü haftası Cumartesi günü sabah saat 09:00'da anneden alınıp Pazar akşam saat 18:00'da anneye teslimi, dini bayramların 2 ... günü saat 09:00'da anneden alınıp akşam saat 18:00'da anneye teslimi, her yıl Ağustos ayının 1 ... günü sabah saat 09:00'da anneden alınıp 15 ... günü 18:00'da anneye teslimi suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına İlk Derece Mahkemesince hükmedilen nafakalar ile tahsilde tekerrüre neden olmamak ve ilk dava tarihinden başlayıp boşanmanın kesinleştiği tarihe kadar tarihe kadar devam etmek üzere aylık 750,00 TL tedbir ve 900,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına, daha önce hükmedilen nafaka ile tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere, ilk dava tarihinden başlamak ve hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek kadının kusur belirlemesi, tedbir nafakaları ile iştirak nafakası, tazminatlar ve kişisel ilişki yönünden istinaf taleplerinin kabulüne, kadının diğer istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin şiddet uyguladığı, evden sürekli kovduğu, hakaret ettiği ve eşi ile ilgilenmediği, evliliğin mahremiyetini ihlal ettiği, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı tam kusurlu olduğunu, kadının kusurunun olmadığını, erkeğin davasının kabulünün ... olmadığını, tazminatların miktarının ve çocuk için hükmedilen nafakaların miktarının da yetersiz olduğunu belirterek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, çocuk yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur oranını kabul etmemekle birlikte, müvekkilim kusurlu olsa dahi, bahsi geçen miktarlarda tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, tedbir ve iştirak nafakası, karar tarihinde müvekkilin gelir durumu ile orantılı ve hakkaniyete uygun olup artırılmasının hukuka uygun olmadığı yine kadın için hükmedilen tedbir nafakasının da hukuka aykırı olduğu, kişisel ilişki süresinin azaltılmasının da ortak çocuğun ilerleyen yaşlarında okul döneminde iken tatillerde müvekkilim ile kişisel ilişkisinin kısıtlanmasına neden olacağını belirterek bu hükmün kaldırılması ve birinci derece mahkemesinin belirlemiş olduğu kişisel ilişki hükmünün uygulanması gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün gerekip gerekmediği, nafaka ve maddî- manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kişisel ilişki süresinin ana- babalık duygularını tatmin etmeye ve çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesi ve 51 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı-karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir.
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde ... duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir. Bu sebeple çocuk ile baba arasında daha ... süreli olacak kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması ... bulunmamıştır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davacı-karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı-karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin kişisel ilişkinin süresine yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinin hükümden tamamen çıkarılmasına yerine "velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında çocuğun yaşı, eğitim durumu, seyahat kolaylığı gözetilerek her ayın 1 ... ve 3 üncü hafta sonu Cumartesi günü sabah saat 09:00'dan Pazar günü akşam saat 18:00'a kadar, dini bayramların 2 nci günü sabah saat 09:00'dan 3 üncü günü akşam saat 18:00'a kadar, her yıl Ağustos ayının 1 ... günü sabah saat 09:00'dan 31 ... günü akşam saat 17:00'a kadar, her yıl 15 günlük sömestr tatilinin ilk hafta Pazartesi günü saat 09:00'dan ertesi hafta Pazartesi saat 09:00'a kadar, yanına almak, görmek, gözetmek suretiyle kişisel ilişki kurulmasına" cümlesinin yazılması suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin harcın istek halinde yatıran Gökhan'a iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.