Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5278 E. 2024/1726 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının güven sarsıcı davranışının davacı erkek tarafından affedildiği kabul edilerek kadına kusur yüklenmemesi hatalı olup, tarafların eşit kusurlu oldukları, bu durumda eşit kusurlu eş lehine maddi-manevi tazminata hükmedilemeyeceği ve yoksulluk nafakasının toptan ödenip ödenemeyeceği hususunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/788 E., 2023/835 K.

DAVA TARİHİ : 25.05.2022

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/428 E., 2023/130 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile açılan asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının güven sarsıcı davranışlarının bulunduğunu, evlenmeden önce erkeğin maddî durumu iyi olmadığından annesi ile yaşayacaklarını kadına bildirdiğini ancak evlendikten sonra kadının eşinin annesini istemediğini, evden gönderdiğini, kadının ev işleriyle hiç ilgilenmediğini, evliliğin ilk günlerinden itibaren kadının erkekle tartışıp odaları ayırdığını ve farklı odalarda yattıklarını, kadının erkeğin annesine, kendisini ablasının eşi O.C.'in rahatsız ettiğini söylediğini, bunun üzerine davalının, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu, Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi 2022/137 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, dava açıldıktan sonra kadının HTS kayıtları geldiğinde gerçeklerin ortaya çıkacağını, ilk kendisinden duymalarını istediğini söyleyerek eniştesi ile bir ilişkisi olduğunu itiraf ettiğini, Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2022/266 Esas sayılı dosyasında, anlaşmalı boşanma davası açıldığını ancak kadının talepleri nedeni ile davanın reddine karar verdiğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaları kabul etmediğini, evlenmeden önce şubat ayında, karşı yanın kadına bir telefon ve numara hattı hediye ettiğini, karşı yanın evlilik sürecinde ve öncesinde herhangi bir işte çalışmadığını, kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını, kadına ayrı bir ev açmadığını ve annesiyle beraber yaşadıklarını, annesinin birlikte olduğu kişinin eve gelip gitmesinden rahatsız olduğunu ve korktuğunu, evlilik aşamasında kadının babası tarafından müvekkile alınmış olan beyaz eşyaların erkeğin annesi tarafından satıldığını, erkek ve annesi tarafından şiddete maruz kaldığını, bu konu nedeniyle telefonu elinden alındığını, kayın validenin kadına bir daha annen babanla görüşmeyeceksin diyerek numaralarını engellediğini, erkeğin annesinin kadının anne babasına sinkaflı küfürler ettiğini, bu olaylar yaşanırken erkeğin olaya hiç bir şekilde müdahale etmediğini, erkek ve annesinin kadını aşağıladıklarını iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata, aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya her yol ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre; davalı-karşı davacı kadının ev işlerini yapmadığı, buna karşın davacı-karşı davalı erkeğin; düzenli bir işte çalışmadığı ve ihtiyaçları karşılamadığı, eşine ayrı bir ev açmadığı, eşinin babasının aldığı beyaz eşyaları sattığı, eşinin babasının araba parası vermesini istediği ve eşinin kök ailesi ile görüşmesini istemediği, davacı- karşı davalıya, eniştesi ile güven sarsıcı eylemler içerisinde bulunduğuna dair isnatlarda bulunulmuş ise de, davalının, bu eylemi öğrenmesi üzerine davacı ile birlikte dava dışı davacının eniştesi hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve tarafların suç duyurusu sonrası birlikte yaşamaya devam ettiği sabit olduğundan bahse konu kusurlu eylem affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılamış olduğundan davacıya kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, suç duyurusu sonrası davacının benzer eylemler içerisinde olduğunun da ispatlanamadığı, yaşanılan olaylar neticesinde taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, meydana gelen geçimsizlikte davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu, davalı-karşı davacı kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve aylık 850,00 TL yoksulluk nafakasına, söz konusu nafaka miktarının kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK'in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminatın ve 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, davacı-karşı davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı tarafın eniştesinin kendisini taciz ettiğini eşine ve ailesine söylediğini, şikayetçi olduklarını, erkeğin eşinin mağdur olduğunu düşünerek, onunla birlikte yaşamaya devam ettiğini, yaşanan olaylarda onu suçlamadığını, affın söz konusu olmadığını, savcılık dosyasında telefon kayıtlarının gelme ihtimalini öğrenen karşı tarafın, bu seferde, aslında eniştesinin kendisini taciz etmediğini, duygularının karşılıklı olduğunu, eniştesi ile arasında evlilik birliği devam ederken de süren bir gönül ilişkisi olduğunu bizzat erkeğin annesine ve eşine itiraf ettiğini, bu olayı öğrenen erkeğin, karşı taraf ile bir daha bir araya gelmediğini, bu olayın tanığı olan erkeğin annesinin beyanlarının da bu şekilde olduğunu, erkeğin boşanma davası açtığını, erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesinin yanlış olduğunu, verilen kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası ile miktarları, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; evliliğin devam edememesinde tek kusurlu tarafın karşı yan olduğunu, kadının eniştesi ile gönül ilişkisi olduğu iddiasının ispat olunamadığını, evlilik süresi içerisinde de karşı yan ve ailesi tarafından kadına baskı uygulanarak eniştesi hakkında kendisine tacizde bulunduğu iddiasıyla Savcılığa şikayette bulunmasının istendiğini, bu durumun tanık beyanlarından anlaşıldığını, kadının eniştesi hakkında beraat kararı verildiğini, tazminatlar ile nafakaların miktarlarının düşük olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası ile miktarları, reddedilen tazminatlar yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan karşı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, karşı boşanma davasının kabulünün usul ve kanuna uygun olup olmadığı, karşı boşanma davasında kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının kabulüne ilişkin yasal koşulların oluşup oluşmadığı, tazminatlar, tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın hakkında iddia edilen güven sarsıcı davranış kusurunun erkek tarafından affının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin tazminat taleplerinin kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun'un) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ıncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- karşı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut olayda İlk Derece Mahkemesince davalı-karşı davacı kadının ev işlerini yapmadığı, buna karşın davacı-karşı davalı erkeğin; düzenli bir işte çalışmadığı ve ihtiyaçları karşılamadığı, eşine ayrı bir ev açmadığı, eşinin babasının aldığı beyaz eşyaları sattığı, eşinin babasının araba parası vermesini istediği ve eşinin kök ailesi ile görüşmesini istemediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu oldukları kabul edilerek her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi'nce erkeğin, kadının eniştesi ile güven sarsıcı davranış eylemini öğrenmesi üzerine kadın ile birlikte eniştesi hakkında suç duyurusu sonrası birlikte yaşamaya devam ettiği sabit olduğundan bahse konu kusurlu eylem affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılamış olduğu ve suç duyurusu sonrası kadının benzer eylemler içerisinde olduğunun da ispatlanamadığı gerekçesi ile güven sarsıcı davranış kadına kusur olarak yüklenmemiş ise de; Kayseri 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2022/137 E.-2022/762 K. Sayılı dosyasında, davalı- karşı davacı kadının müşteki, dava dışı eniştesi O.C.'nin sanık olduğu, suç tarihinin 03.12.2021 olduğu, atılı suçun tehdit, cinsel taciz ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu olduğu, kadının soruşturma aşamasında kolluk ifadesinde ve iddianamede geçen beyanında engelli kardeşinin veya eşinin başına bir şey geleceği tehditi ile eniştesine çıplak resimlerini gönderdiğini beyan ettiği, ancak sonrasında baskı ve tehdit altında şikayetçi olduğunu beyan ederek şikayetinden vazgeçtiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında beraat kararı verildiği ve kesinleştiği, kadının şikayetin baskı ve tehdit ile olduğunu boşanma davasında ispatlayamadığı, kadının soruşturma dosyasındaki ifadelerinde davacı- karşı davalı erkeğin boşanma davasında ve soruşturmada kolluk ifadesinde belirttiği sonu ...71 14 ile biten ve ....sonu 90 35 ile biten hatları kullandığını ikrar ettiği, dava dışı O.C.'nin eşi olan tanık G.C.'nin beyanlarında eşinin telefon numarası olup sonu... 51 15 ile biten hattan 5-6 kez kardeşi olan kadını aradığını beyan ettiği anlaşılmışsa da, GSM operatörü cevabi yazısı ekindeki sonu...71 14 ile biten telefon görüşme kayıtları incelendiğinde ...71 14 ile biten hat ile kadının eniştesi O.C.'ye ait sonu ...51 15 ile biten hat arasında 5-6 görüşmeden fazla görüşmelerin tespit edildiği, suç duyurusu tarihi olan 03.12.2021 tarihinden sonra da görüşmelerin tespit edildiği, toplanan deliller ve dinlenen bizzat görgü tanığı F.Ü.'nün beyanları nazara alındığında kadının güven sarsıcı davranış eyleminin af kapsamında değerlendirilemeyeceği, kadının güven sarsıcı davranışının dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu ve bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmesinin gerektiği nlaşılmaktadır. O halde düzenli bir işte çalışmadığı ve ihtiyaçları karşılamadığı, eşine ayrı bir ev açmadığı, eşinin babasının aldığı beyaz eşyaları sattığı, eşinin babasının araba parası vermesini istediği ve eşinin kök ailesi ile görüşmesini istemediği anlaşılan davacı- karşı davalı erkek ile ev işlerini yapmadığı, güven sarsıcı davranışta bulunduğu anlaşılan davalı-karşı davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Mahkemece taraflar eşit kusurlu olduğu halde erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklinde hatalı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesine göre, boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre az kusurlu olması gerekir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Somut olayda yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere taraflar eşit kusurlu olup davalı- karşı davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmamıştır. Hal böyle iken, İlk Derece Mahkemesince erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre, yoksulluk nafakasının toptan ve durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Toplanan delillerden, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş ise de, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, ortak çocuklarının olmaması ve yaşları da dikkate alındığında kadın lehine, 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası dikkate alınarak, "hakimin takdir yetkisi" çerçevesinde yoksulluk nafakası yönünden bir defaya mahsus olmak üzere "toptan ödeme" yönünde karar verilip verilemeyeceği hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı- karşı davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.