"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/700 E., 2023/1054 K.
...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölhisar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/516 E., 2022/260 K.
Taraflar arasındaki yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Avusturya'da boşandıklarını boşanmaya dair kararın Türkiye'de tenfiz edildiğini, müvekkilinin davalı aleyhine Avusturya'da nafaka davası açtığını, Avusturya Cumhuriyeti Favoriten Bölge Mahkemesinin 13.05.2015 kesinleşme tarihli ve 35 C2/14f-14 dosya numaralı nafaka kararı ile müvekkiline aylık 220 Euro nafakanın davalı tarafından ödenmesine karar verildiğini, kararın 13.05.2015 tarihinde kesinleştiğini, karar aslı ve tercümesinin sunulduğunu, 1973 tarihli nafaka yükümlülüğü konusundaki kararların tanınması ve tenfizine ilişkin 1973 Tarihli La Haye Sözleşmesine (1973 tarihli Sözleşme) Türkiye ve Avusturya'nın taraf olduğunu, bu nedenle Avusturya Cumhuriyeti Favoriten Bölge Mahkemesinin 13.05.2015 kesinleşme tarihli ve 35 C2/14f-14 numaralı nafaka kararının 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un ( 5718 sayılı Kanun) 50 nci ve devamı maddeleri ve Lahey Sözleşmesi Ek 6 protokolü gereğince tanıma ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Avusturya Mahkemesince verilen kararın yine Avusturya İcra Dairelerince icraya konulduğunu bu konuda Avusturya adli makamları nezdinde açılan ve devam eden bir icra dosyasının bulunduğunu, bu konuda davalı borçlunun maaşına haciz konulduğunu ve kesintiler yapıldığını, bu konuda davacının isticvabını ve gereğinde yemin etmesini talep ettiklerini, açılan icra dosyasının derdest olduğunu bu nedenle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, tenfizin gerçekleşmesi halinde davacının aynı karar ve alacak için Türkiye icra dairelerinde ikinci ve mükerrer icra takibini başlatabileceğini, Avusturya'da icraya verilmesinden sonra Türkiye'de talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, nafakaya dair yabancı mahkeme ilamının 20.06.1956 tarihli nafaka alacaklarının yabancı memleketlerde tahsili ile ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre tenfizine ya da tanınmasına lüzum olmaksızın doğrudan Türkiye'de icra ettirilebilmesinin mümkün olduğunu, anılan sözleşmenin 26.01.1971 tarih 1331 sayılı kanunla onaylanarak uygun bulunduğunu ve iç hukuk kuralı haline geldiğini,davanın 1 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, hükmedilen yoksulluk nafakasında nafaka borçlusunun ödeme gücü dikkate alınmadan ve ödeme gücünün çok üzerinde bir miktar tespit edilmişse yoksulluk nafakası ile ilgili yabancı hüküm kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu bu yöndeki tenfiz istemi reddi gerektiğini, davacı tarafın kötü niyetle hareket ederek bu karar sonrası alınan nafakaya ilişkin yeni mahkeme kararını dosyaya sunmak yerine, miktarı fazla olan ve geçerliliğini kaybetmiş olan tenfize konu yabancı mahkeme kararının tenfizini istediğini, bu karar sonrası yeni bir nafaka kararı alındığını ve kararda belirtilen 220 Euro'nun yeni karar sonrası 165 Euro olarak sabitlendiğini, tüm bu nedenlerle davacının haksız ve yersiz açılan davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Avusturya Cumhuriyeti Favoriten Bölge Mahkemesinin 35 C2/14f-14 sayılı nafaka kararının tenfizi talep edilmiş ise de tenfizi istenen kararda belirlenen 220 Euro nafaka miktarının davalının temyiz başvurusu netinicesinde Avusturya Cumhuriyeti Viyana Sivil Hukuk Eyalet Mahkemesinin 27.03.2015 tarih 45 R 405/14p-45 R 406/14 k sayılı kararıyla 165 Euro'ya düşürüldüğü, dolayısıyla tenfizi istenen kararın kesinleşmesinden bahsedilemeyeceği, yabancı mahkeme kararının tenfizi için kararının kesinleşmiş olması dava şartı olduğu gerekçesi ile 5718 sayılı Kanun’un 50 nci maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere göre kararın tenfizine engel bir durumun olmadığını, davalının ileri sürdüğü kararın tenfize konu karar tarihinden daha eski bir tarihli olduğunu, eski tarihli bir kararın talep edilen sonraki tarihli tenfiz talebine engel oluşturmasının kabul edilebilir olmadığını, davalının sunduğu kararın icra edilebilirlik şartı içermediğini, ödemelerini gösterir sunduğu delillerle dahi tenfize konu miktarın ödendiğinin açıkça belli olduğunu ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava sürerken tedbir niteliğinde belirlenen nafaka yönünden 1973 tarihli Sözleşme’nin 4 üncü maddesi uyarınca tenfiz isteğinde bulunulabilmesi mümkün ise de, Mahkemenin belirlediği nafaka sonrasında davacı tarafça icra takibi başlatıldığı ve davalının bir kısım ödemeler gerçekleştirdiği anlaşılmasına ve buna göre davalının 5718 sayılı Kanun’un 55 inci maddesinin ikinci fıkrasına dayalı itirazının yerinde olmasına göre yasal koşullar gerçekleşmediği gerekçesi davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru olduğu belirtilerek istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf sebeplerini tekrarlamakla birlikte, nafakanın her ay devam eden yükümlülük olduğunu, kısmen ödemenin burada gerçekleşmiş kabul edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1973 Tarihli Sözleşmesi’nin 4 üncü maddesi, 5718 sayılı Kanun’un 50 nci ve devamı maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...