"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/741 E., 2023/783 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/140 E., 2023/138 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı boşanma davası ile birleşen boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı- davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin nikah tarihinden sonra kadının şeref ve haysiyetini ihlal edecek şekilde hakaret ve tehditte bulunduğunu, aşağılayıp küçümsediğini, kadının ailesine karşı da onur kırıcı sözler sarf ettiğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 162 nci maddesi uyarınca veya 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı- davalı kadın vekilinin birleşen dava dosyasında cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında boşanma davası açıldığını ve Sakarya 3.Aile Mahkemesinin 2019/608 Esas 2020/565 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, kadının bir an önce boşanmak istediğini, bu nedenle karşı taraf ile anlaşarak yapılan protokolü onayladığını, erkeğin kadına boşanma öncesinde ve boşanma sırasında sürekli olarak hakaretler ve tehditler savurduğunu, kadının sosyal medyada paylaştığı fotoğrafların sadakatsizlik olarak nitelendirilemeyeceğini, kadının kendisine ait olmayan hiçbir yorumdan sorumlu tutulamayacağını, erkeğin, kadının fotoğraflarına sahte hesaplardan yorum yapmış olabileceğini, erkeğin bu davayı açarak hakkın kötüye kullanıldığını beyan ederek açılan birleşen boşanma davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların 14 Mayıs tarihinde resmi nikahlarını kıydırdıklarını, düğün tarihi olarak ise 30 Haziran 2019 yılını kararlaştırdıklarını, resmi olarak evlenmelerine karşın kadının ailesinin kadını erkeğin yanına aile konutuna göndermediklerini, düğünü beklemeleri gerektiğini söylediklerini, tarafların fiilen birlikte yaşamadıklarını, dava dilekçesinde yer alan söylemlerin hiçbirini kabul etmediklerini, kadının ailesinin yoğun baskısı altında yaşadığını, kadının ailesinin başından beri tarafların evliliğini münasip bulmadığını, kadının erkeğe hakaret ettiğini, düğüne kısa bir süre kala kadının evlilikten caydığını, karşı tarafın sunduğu ses kayıtları ve telefon görüşmelerinin hukuka aykırı delil olduğunu iddia ederek, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı- davacı erkek birleşen boşanma davasında dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında fikir ve karakter uyuşmazlığının bulunduğunu, kadının abisi ve annesinin sürekli evlilik birliğine müdahale ettiklerini, kadının küçük düşürücü ifadeler kullandığını, Sakarya 3.Aile Mahkemesinin 2019/608 Esas 2020/565 Karar sayılı dosyasını erkeğin istinaf ettiğini, kadının yapmış olduğu sosyal medya paylaşımlarının sadakat yükümlüğünün ihlalini destekler mahiyette olduğunu, kadının instagram sayfasını herkese açık olarak kullandığını, kadının boşanma davası sürecinde sosyal medyadan yapmış olduğu uygunsuz paylaşımlarla erkeğe görsel şiddet uyguladığını, kadının sosyal medyada başka erkekler ile takipleştiğini, fotoğrafların altına flört, duygusal yakınlaşma ve aşk içeren yorumlar yazdıklarını, kadın tarafından da beğenildiğini, kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğunu iddia ederek, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 21.10.2020 tarih ve 2019/608 Esas, 2020/565 Karar sayılı kararı ile; tanık anlatımlarına ve savcılık soruşturmasına konu ses kaydına göre erkeğin kadına karşı eylemleri, hakaret ve tehditleri onur kırıcı davranış olarak nitelendirildiği, ayrıca evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği de değerlerlendirilerek, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında kadının boşanma davasının ayrı ayrı kabulüne, erkeğin evlilik birliğinin sone ermesinde tam kusurlu bulunması nedeniyle karşı davanın tümden reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı- davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, karşı boşanma davasının reddi, kadın yararına kabul edilen manevî tazminat, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 10.02.2022 tarih ve 2021/112 Esas-2022/205 Karar sayılı kararı ile iş bu dava dosyası ile, yeni açılan geçimsizlik nedenine dayalı Sakarya 1. Aile Mahkemesi'nin 2020/646 E. sayılı boşanma dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, hukuki sonuçlarının ve kusur durumunun birlikte değerlendirilmesi için, birleştirilme kararı verilerek birlikte görülmesi gerektiği, Mahkemece davalı-davacı tarafa tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı vermeyerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun'un) 184 ve 186 ncı maddelerinin emredici ve açık hükmünü uygulamadan hüküm kurulmuş olması "Hukuki Dinlenilme Hakkı" ilkesini zedeler nitelikte olup, usul ve kanuna aykırı işlem yapıldığı, karar sonrası davalı/k.davacı vekilinin sunmuş olduğu vekâletnamede baro pulunun olmadığı, kabule göre de; davacı-davalı kadın tarafından öncelikle 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi, aksi halde 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı olarak boşanma talebinde bulunulduğuna göre, öncelikle özel nedene dayalı olan boşanma talebinin incelenmesi gerektiği, bunun kabul edilmesi halinde genel boşanma sebebine dayalı talebin değerlendirilmesi gerekirken, Mahkemece her iki madde uyarınca boşanma talebinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık anlatımlarına ve savcılık soruşturmasına konu ses kaydına göre davacıya karşı eylemlerinin, hakaret ve tehditleri nedeniyle kusurlu olduğu değerlendirildiği, evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği, erkeğin evlilik birliğinin sona ermesinde tam kusurlu, kadının kusursuz bulunduğu, her dava açıldığı şartlar itibariyle değerlendirileceğinden, erkek tarafından, birleşen dosyada af kapsamında değerlendirilmesi gereken mesajlarının bulunduğu iddiasında bulunulmuş ise de; bu mesajların af kapsamında olmakla beraber asıl davada dilekçeler aşamasındaki tarafların iddia ve savunmaları ayrıntılı incelendiğinde erkeğin af olgusuna asıl davada dayanmadığı, erkeğin bu kapsamda öne sürdüğü af olgusunun iddia ve savunmanın genişletilmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kadının açıkça bu duruma bir rızası bulunmadığı gibi, erkeğin ne cevap dilekçesini, ne de karşı davasını ıslah ederek af olgusunu asıl dava yönünden mahkemenin önüne getirmediği anlaşıldığından, dayanılmayan vakaya ilişkin de karar verilemeyeceğinden, asıl davada ve karşı davada af içeriğindeki mesajların hükme esas alınmadığı , söz konusu sosyal medya paylaşımlarının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış için yeterli delil teşkil etmediği, davacının davalı ile sosyal medya üzerinden tanıştığı ve sosyal medya kullandığını bildiği, bu durumda zaten davacının bu davranışı hoşgörü ile karşıladığının kabulünün gerektiği gerekçesi ile asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, erkeğin karşı boşanma davası ile birleşen boşanma davasının ayrı ayrı reddine, kadın yararına 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; affeden tarafın dava hakkı olmadığını, Mahkeme tarafından, karşı tarafın müvekkile yazmış olduğu mesajların af kapsamında sayılmasına rağmen hatalı değerlendirme yapılarak hükme esas alınmadığını, 28.05.2019 tarihinde kadının erkeğe atmış olduğu mesajlar ve yine davanın açılmasından iki gün öncesinde yani 16.06.2019 tarihinde kadının erkeğe babalar gününü kutlamak için gönderdiği mesajın af kapsamında değerlendirilmesinin gerekmekte olduğunu, süresi içerisinde sunulan delilin hukuka aykırı gerekçe ile hükme esas alınmadığını, sunulan ses kaydının hukuka aykırı delil olduğunu, ayrıca ses kaydının dava tarihinden sonraki tarihli olduğunu ve hükme esas alınamayacağını, bu konuda gerekçede değerlendirme yapılmadığını, Mahkemece erkeğin af olgusuna ilişkin beyanları süresinde ileri sürülmediğinden bahisle yok sayılırken, karşı tarafın böyle bir iddiası olmamasına rağmen af olgusunu resen dikkate aldığını, birleşen davada telefon kayıtlarının celbi taleplerinin Mahkemece yaklaşık iki yıl sonra operatör şirketlerine müzekkere yazılması nedeni ile cevap verilemediğinden mağduriyet yaşandığını belirterek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, karşı boşanma davasının reddi, kadın yararına kabul edilen manevî tazminat, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taleplerinin değerlendirilmediğini, kararın gerekçesinin anlaşılabilir ve tatmin edici olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, karşı boşanma davasının reddi, kadın yararına kabul edilen manevî tazminat,reddedilen tazminatlar yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, erkek tarafından af olgusunun süresinde ileri sürülüp sürülmediği ve af olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, asıl boşanma davasının kabulüne, karşı boşanma davası ile birleşen boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.