Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6018 E. 2024/4105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ağır kusurlu eşin açtığı boşanma davasının reddine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın temyiz edilmesi üzerine, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yararın kalıp kalmadığı ve hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve davalı kadının az kusurlu olmasına rağmen boşanmaya karşı koymasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, ayrıca evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının ve istinaf başvurusunun reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1081 E., 2023/1077 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/542 E., 2023/254 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan boşanma davasının ve fer'îlerinin reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; işinden dolayı kadın ve ailesinin sürekli olarak kendisini aşağıladığını, erkeğin Fransa'd çalıştığını, kadının sürekli olarak kendisinden para istediğini, ne için istediğini sorduğunda ''para bana lazım ne yapacaksın karışma'' şeklinde söylemlerde bulunduğunu, erkeğe haber vermeksizin gezilere katıldığını, kadının bu evlilikteki tek amacının para olduğunu, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, hakaret ve sinkaflı küfürler ettiğini, gelememesi için beddua ettiğini, erkeğin bilgisi dışında gönderdiği paraları harcadığını, erkek izne geldiğinde yatak odasının kapısını kilitlediğini, kadının eve katkı sağlamadığını iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, yasal faizi ile 200.000.00TL maddî, 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, erkeğin 6 yıldır kendilerinden ayrı yaşadığını, kadının yurt dışına gitmeyi çok istediği ancak erkeğin hiçbir zaman kadını ve çocuklarını yurt dışına çıkarma girişiminde bulunmadığını ,erkeğin sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği, kadını başka kadınlar ile aldattığını, başka kadınla mesajlaştığını, bu kadını aradığını, kadının kendisine karşı ''kokana aramızdan çekil, kocan seni sevmiyor , beni seviyor" gibi söylemlerde bulunarak kadınlık gururunu incittiğini, erkeğin bu kadına estetik ameliyat yaptırdığını, sorduğunda erkeğin kadını tehdit ettiğini, erkeğin 8-9 aydır kadını arayıp sormadığını, maddî yardımda bulunmadığını iddia ederek açılan boşanma davasının reddine, boşanma kararı verilmesi halinde aylık 6.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 250.000,00 TL maddî , 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar açılan davayla dinlenen davacı tanıklarının beyanına göre kadının erkeği ekonomik kazanç kapısı olarak gördüğü, erkeğe karşı hakaret ve tehdit söylemlerinde bulunup onur kırıcı davranışlar sergilediği, ilgi eksikliği yaptığı, özellikle maddî konularda yaptığı bir kısım tasarruflarda erkeğin fikirlerine önem vermediği ve böylelikle evlilik birliği içerisinde kusurlu hareketleri bulunduğu görülse de davalının dinlettiği tanıkların beyanları, davacı tanığı ve tarafların ortak çocuğu olan....'un anlatımları, davalının delil listesi ekinde sunduğu mesaj kayıtları ile fotoğraflar birlikte ele alındığında erkeğin evliliğin son dönemlerinde bu kapsamda erkeğin kadına nazaran daha ağır olduğu, ağır kusurlu olmasına rağmen hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olarak davacının kendi ağır kusurunun varlığına karşın işbu boşanma davasını dercettiği, ancak bu haliyle açılan davanın reddinin gerektiği, kadının usulüne uygun açtığı karşı dava veya birleşen boşanma talepli davasının bulunmaması nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının daha ağır kusuruna rağmen tarafların boşanmalarına hükmedilemeyeceği, daha hafif kusurlu davalının davacının açtığı boşanma davasına itiraz hakkı bulunduğu gerekçesi ile açılan boşanma davasının reddine, yasal koşulları oluşmadığından davacının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, davacının yoksulluk nafakası talebi bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın boşanma ile sonuçlanmaması ve cevap dilekçesi ile usulüne uygun açılmış karşı dava olmaması nedenleriyle davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının erkeğin kendisini başka kadın ile aldattığını iddia edip hem de boşanmayı istememesinin kötü niyetli bir yaklaşım olduğu gibi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, evliliğin devamında taraflar ve ortak çocuklar için bir menfaat bulunmadığını belirterek, kusur belirlemesi, boşanma davasının reddi, reddedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, boşanma davasının reddi, reddedilen tazminatlar yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak boşanma davasının reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Davacı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda evliliğin son dönemlerinde sadakat yükümlüğüne aykırı bir çok davranışı olan, bu kapsamda kadına söz vermesine rağmen sözünde durmayarak farklı kadınlarla olan gönül ilişkisine devam eden, böylelikle güven sarsıcı hareketlerde bulunan, kadına karşı tehdit, hakaret ile huzur ve sükunu bozma fiillerinde bulunan, ayrıca özellikle fiili ayrılık döneminde davalıya parasal desteğini kesen ve ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği için ekonomik şiddet de uygulayan, kadının talep etmesine rağmen yurt dışında aile hayatını ve fiili birlikteliği kurmayan davacı erkeğin ağır kusurlu, erkeği ekonomik kazanç kapısı olarak gören, hakaret ve tehdit söylemlerinde bulunup onur kırıcı davranışlar sergileyen, ilgisiz davranan, özellikle maddi konularda yaptığı bir kısım tasarruflarda erkeğin fikirlerine önem vermeyen davalı kadının az kusurlu olduğu kabul edilerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası koşullarının somut olayda gerçekleşmediğinden bahisle açılan boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Kararın davacı erkek vekili tarafından istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2.4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde, "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi, karşı tarafın hiçbir kusuru olmadığı halde, evlilik birliğini, kendi kususrlu tutum ve davranışlarıyla temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış deyip, boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

3.Öyle ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tespiti dahi, tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Boşanmaya karar verilebilmesi için az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı ve evlilik birliğinin devamında bu eş ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK md. 166/2)

4.Somut uyuşmazlıkta mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması davacının ağır kusurlu sayılmasını gerekli kılan tutum ve davranışları yanında, davalının da kusurlu davranışlarından kaynaklanmıştır. Davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmadığından Mahkemece kadına yüklenen kusurları sabittir. Evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakmımından korunmaya değer bir yarar belirlenememiş, dosya içindeki bilgi ve belgelerden, ayrıca kadına yüklenen ve kesinleşen kusurlara rağmen davalı kadının davaya karşı koymasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda 4721 sayılı Kanun'un 166/2 maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının reddedilen boşanma davası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının erkeğin reddedilen boşanma davası yönünden BOZULMASINA,

3.Bozma sebebine göre davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.