Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6024 E. 2023/4468 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, davacı annenin görüşü alınmadan çocukların velayetinin babaya verilmesi kararının, çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Velayet ve kişisel ilişkiye ilişkin kararların dava süresince ve tedbir niteliğinde verildiği, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapıldığı ve hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir yanlışlık bulunmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1917 E., 2023/981 K.

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/723 E., 2019/951 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin eşinin hem Irak'ta, hem de Türkiye'ye geldikten sonra müvekkiline eziyet ve tehdit etmeye devam ettiğini, aile birliği içindeki sorumluluklarını gereğince üstlenmediğini, düzensiz yaşam sürdüğünü, sürekli gereksiz tartışmalar çıkardığını, bu tartışmaların eşini birkaç defa aile birliği içinde yaşadığı evden kovmakla sonuçlandığını, davalının aile ekonomisine destek olmadığını, müvekkilinin çocuklarının yiyecek ihtiyaçlarını karşılaması için yakın komşularından destek aldığını, müvekkili için bu evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; iki çocukları olduğunu, eşini ve çocuklarını sevdiğini, %42 engelli raporunun olduğunu, çalışamayacak durumda olduğunu, devletten aylık 120,00 TL yardım aldığını, kendisinin yaşlı annesi ve ablası ile kaldığını, kendisini eve istemediklerini, müşterek çocukların velâyetlerini talep ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında davalının kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle geçimsizlik bulunduğu, davalının evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sorumluluğu yerine getirmediği, eşi ve çocuklarına maddî - manevî olarak yardım etmediği, davalının davacıya ekonomik, psikolojik, sözel ve fiziksel şiddet uyguladığı, küfür, tehdit ve hakaretlerde bulunduğu, bu şekilde davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ağır kusurunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden nafaka ve tazminat talepleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tüm yönlerden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2022 tarih 2020/32 Esas, 2022/588 Karar sayılı kararı sayılı kararıyla; davacının delil bildirmediği, davanın ispat edilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 12.09.2022 tarih 2022/4788 Esas, 2022/6927 Karar sayılı ilamı ile tarafların hangi ülke vatandaşı oldukları belirlendikten sonra öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde eşlerin müşterek millî hukukunun uygulanması, ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukukunun uygulanması, müşterek milli hukuk veya müşterek mutad mesken hukukunun bulunmaması ya da bunların Türk kamu düzenine açıkça aykırı görülmesi halinde ise Türk hukukunun uygulanması gerektiği bu hususta eksik inceleme ile karar verilmiş olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; dava, tarafları bakımından "yabancılık" unsuru taşıdığı, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 1 inci maddesine göre, boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek milli hukukuna tabi olduğu, 14 üncü maddesine göre ise tarafların ayrı vatandaşlıkta bulunmaları halinde müşterek mutat mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanacağı, somut olayda Irak Cumhuriyeti'ne ait boşanmaya ilişkin mevzuat hükümlerinin kadın ve erkeğe eşit haklar tanımadığı, her iki eşin hukukî hakları yönünden eşitlik ilkesini benimseyen ve anayasal güvence altında bulunan 4721 sayılı Kanunu'na aykırı hükümler içeren yabancı devlete ait bir hukukî düzenlemenin, Türk kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturacağı, eş anlatımla, tarafların müşterek milli hukuklarının Türk kamu düzenine aykırı olduğu, eldeki davada Türk hukukunun uygulanıp sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği, eldeki davada davacı tarafın herhangi bir delil bildirmediği, davalının boşanmaya sebep olabilecek bir davranışının ispat edilemediği, davalı vekilinin duruşmada müvekkilinin de artık boşanmak istediğini beyan etmişse de, davalı tarafından usulüne uygun olarak açılan bir boşanma davası bulunmadığından ve eldeki davada anlaşmalı boşanma koşulları gerçekleşmediğinden bu yönden değerlendirme yapılamayacağı, ispat edilemeyen davanın reddine, taraf vekillerinin duruşmadaki beyanları gözetilerek ortak çocukların velâyetlerinin tedbiren babaya bırakılmasına, anne ile ortak çocuklar arasında tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, usulü kazanılmış hak ilkesi gözetilerek tedbir nafakası takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, ortak çocukların geçici velâyetlerinin davalı babaya verilmesine, çocuklar ile anne arasında tedbiren kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili; müvekkiline ulaşamadığını, müvekkilinin Türkiye'de olup olmadığının dahi araştırılmadığını, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunup bulunmadığının resmi makamlardan alınan cevap doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini, velâyet konusunda beyanı alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık taraf vekillerinin duruşmada bizzat beyanları ile ortak çocukların davalı baba yanında olduğu hususunun sabit olmasına rağmen Mahkemece velâyet konusunda davacı annenin görüşü alınmadan geçici velâyetleri konusunda karar verilmesinin çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 336 ncı, 346 ncı maddeleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncüve 12 nci maddeleri, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri, 5718 sayılı Kanun'un 1 inci ve 14 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu ve özellikle velâyet ile kişisel ilişkiye ilişkin kararların dava süresince ve tedbir niteliğinde verildiğinin anlaşılmasına göre; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden davacı ...'a yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.