Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6552 E. 2023/4248 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, cezaevinde hükümlü bulunan anne ile çocuklar arasında kişisel ilişkinin nasıl düzenleneceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Cezaevinde hükümlü bulunan anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisi için, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve ilgili yönetmelik hükümleri gözetilerek, açık görüş imkanı da değerlendirilmek suretiyle cezaevi koşulları çerçevesinde mümkün olan en uygun düzenlemenin yapılması gerekirken, yeterince araştırma yapılmadan kişisel ilişkinin belirlenmesi hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/318 E., 2022/630 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/693 E., 2021/778 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılarak sonucu üzerine karar verilmesi için kararın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ... kadının açtığı boşanma davasının reddine, davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan birleşen boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına 04.11.2016 tarihinde fiziksel şiddet uyguladığını, bu durum nedeniyle davalı taraf aleyhine koruma kararı verildiğini, 21.04.2017 tarihinde tekrar fiziksel şiddet uygulaması üzerine ayrıldıklarını belirterek; tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacıya verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 600,00 TL iştirak ve davacı kadın için aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24.01.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında 50.000,00 TL maddî - 50.000,00 TL manevî tazminat talepleri olduğunu açıklamıştır.

II. CEVAP

1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının davalıyı FETÖ - PDY üyesi olmakla suçlayıp şikayet ettiğini, ancak bu şikayet üzerine açılan soruşturma sonrasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının ailesinin de davalıyı rencide ettiğini, davacının da bu duruma sessiz kaldığını, davacının psikolojik ilaçlar kullanması nedeniyle dengesiz tavırlar sergilediğini, çevresindekilerle sürekli kavga ettiği, 21.04.2017 tarihinde Tuba isimli komşusuyla kavga edip karakola gittiğini, ancak karakolda eşinin kendisini darp ettiğini ileri sürdüğünü, tarafların 04.11.2016 tarihli olaydan sonra ise tekrar bir araya geldiklerini, Gaziantep 4. Aile Mahkemesi'ndeki 2016/1038 Esas sayılı dosyasında boşanma davalarını barıştıkları için takipsiz bıraktıklarını, davacının davalının ailesine de kötü davrandığını belirterek tarafların boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetlerinin davalı babaya verilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

2. Davalı vekili 13.11.2019 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli kendisine hakaret edip aşağıladığını, çocuklarına da hakaret ettiği, sık sık evi terk ettiği Serkan isimli kişi ile cinsel birliktelik yaşadığını sadakatsiz olduğunu, hastanede yaptırdığı testlerden hamile olduğunun anlaşıldığı, uyuşturucu ticaretinden ceza aldığı bu durumda diğer eşin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 163 üncü maddesindeki küçük düşürücü suç işlemek ve haysiyetsiz hayat sürmek nedeni ile boşanma davası açılabileceğini, kadının asılsız suçlamalarda bulunduğunu belirterek tarafların boşanmalarına, velâyetin kendisine verilmesine her bir çocuk için ayrı ayrı 1.000,00-TL tedbir ve iştirak nafakası ile yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00-TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava ermiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 07.02.2019 tarih ve 2017/540 Esas ve 2019/104 Karar sayılı kararı ile davacı tarafın, dava dilekçesinde davalının şiddet eylemlerine vakıa olarak dayandığı ancak yaşanan son olaya tanıkların bizzat şahit olmayıp vücudunda darp izleri olduğunu ifade ettikleri, kolluk evrakları incelendiğinde ise darp izlerinin davacı ile komşusu arasında yaşanan kavgada gerçekleştiğinin anlaşıldığı, davacının ayrıca davalı hakkında FETÖ/PDY üyesi olduğundan bahisle ihbarda bulunduğu ancak kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacının davalıyı ve hatta tarafların ortak çocuklarını devamlı surette toplum içerisinde rencide ettiği, davalıya sürekli olarak hakaret edip rencide edici davranışlar sergilediği, FETÖ/PDY üyesi olduğu hususunda asılsız şikayette bulunarak davalının maddî ve manevî olarak yıpranmasına sebebiyet verdiği, yapmış olduğu ihbar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla geçimsizliğin meydana gelmesinde davacı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından hükmün tümü yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2020 tarihli kararı ile davacı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği hususunda gerekli araştırmaların yapılarak sonucu uyarınca karar verilmesi için istinaf başvurusunu kabulü ile dosyanın kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının fiziksel şiddet vakıasını ispat edemediği, kadının erkek hakkında terör örgütü üyeliği suçlamasının takipsizlikle sonuçlandığı, erkeğin, iftira nedeni ile suç duyurunda bulunması üzerine iftira suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğu ve kesinleştiği, kadının uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmak ve bulundurmak suçundan ceza aldığı, bu dosyadan kadının Serkan adlı kişi ile birlikte yaşadığı yine hastane kayıtlarından kadının hamilelikle ilgili testler yaptırdığının anlaşıldığı, kadının evlilik birliği devam ederken başka şahısla birliktelik yaşamak suretiyle evlilik birliğinin temel ilkelerinden olan sadakat ilkesine aykırı hareket ettiği, ayrıca davalı birleşen dosya davacısı kocaya "Sen adam mısın, mal mısın, öküz müsün,? senin aldığın parayı babam 1 günde kazanıyor" şeklinde, ortak çocuklara ise "Sizin gibi piçler yüzünden bu adama katlanmak zorunda kalıyorum." şeklinde sözler sarf ettiği, kıskanç tavırlar sergilediği, kadının açıklanan davranışları nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan vakıaların meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, diğer yandan kadının uyuşturucu suçuna dair kesinleşmemiş olsa da mahkumiyeti, ceza dosyası kapsamında davacı birleşen dosya davalısı kadının çekinmiş olduğu anlaşılan çevre ortamı, ortak çocukların anne ile kişisel ilişki kurmak istemediklerine ilişkin beyanları dikkate alınarak özellikle ortak çocukların bedensel ve psikolojik sağlık ve güvenliği yönünden üstün yararları göz önünde bulundurularak yatılı olmasızın kişisel ilişki kurulmasını uygun olacağı gerekçesi ile; davacı birleşen dosya davalısı kadının davasının reddine, erkeğin açtığı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, anne ile yatılı olmayacak şekilde sınırlı kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin ortak çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakası talebinin reddine, ara kararla kadın lehine takdir edilen tedbir nafakasının kaldırılmasına dair karar verilmekle yeniden tedbir nafakası hükmedilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL maddî, 17.000,00 TL manevî tazminat, erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1.... vekili, kişisel ilişkinin yetersiz olduğu, tedbir-yoksulluk nafakasının reddi, erkek lehine takdir edilen maddî-manevî tazminat takdiri ve kusur belirlemesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı vekili, kişisel ilişki kurulmasının hatalı olduğu, çocuklar için tedbir-iştirak nafakası takdir edilmemesi ve lehine takdir edilen tazminat miktarlarının az olduğu yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı - davalının İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davacı- davalının tam kusurlu olduğu anlaşılmış olup, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının makul olduğu, kadın yönünden 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 175 inci maddesi şartlarının gerçekleşmediği, ortak çocukların yaşı, uzman raporu kapsamı, uzman görüşü, çocukların üstün yararı gereğince kişisel ilişki tesisine ilişkin kararın da doğru olduğu, tarafların sosyal ekonomik durumları dikkate alındığında ortak çocuklar için tedbir-iştirak nafakası takdir edilmemesinde usul ve yasaya aykırı bir durum da bulunmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; çocuklarla kurulan kişisel ilişkinin yetersiz olduğu, yatılı kişisel ilişki kurulması gerektiği, tedbir nafakasının kusurdan bağımsız olduğu, tedbir nafakasının kaldırılmasının hatalı olduğu, aleyhe hükmedilen tazminatların fahiş olduğunu kadının ödeme gücünün bulunmadığını, tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devam etmesi gerektiğini belirterek; kararı kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ile kişisel ilişki yönlerinden kararı temyiz etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı annenin uyuşturucu madde ticaretinden cezasının kesinleştiği bu halde ortak çocuklarla kişisel ilişki kurulmasının çocukların üstün yararına uygun olmadığı, baba yanında bulunan çocukların ihtiyaçlarına annenin de katılması gerektiği, bu kapsamda tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddinin hatalı olduğu, hükmolunan tazminat miktarlarının az olduğu, davalarında zina nedenine de dayanıldığı, zinadan da davanın kabulü gerektiğini belirterek; kararı davanın zinadan kabul edilmemesi, tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddi, kişisel ilişki ve tazminat miktarları yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, zina özel nedenine dayalı açılmış bir dava bulunup bulunmadığı, erkek yararına tazminata hükmedilmesi, tedbir ve iştirak nafakası yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminatların miktarı, kadın yararına nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, kişisel ilişkinin çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 175 inci, 182 nci, 323 üncü ve 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı vekilinin tüm, ... vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta ... annenin cezaevinde hükümlü olarak bulunduğu anlaşılmaktadır. Ceza ve tutukevinin, tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla mevzuat çerçevesinde görüşme imkanı ölçüsünde, çocuklarla tutuklu veya hükümlü ebeveyni arasında kişisel ilişki tesis edilebilir. Nitekim, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 83 üncü maddesi ve bu kanuna dayanılarak çıkartılan "Ceza ve İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün" (R.G. 6.4.2006 tarih ve 26131 sayı) 126 ncı maddesi, hükümlülere üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile görüşme ve ziyaret hakkı tanınmış, "Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkındaki Yönetmeliğin" (R.G. 17.6.2005 tarih 25848 sayı) 9 uncu ve 14 üncü maddeleri de, hükümlü ve tutukluya çocuğu ile görüşme hakkı ve açık görüş imkanı vermiştir. Bu düzenlemeler dikkate alınarak, açık görüş imkanıyla ilgili annenin hükümlü bulunduğu cezaevinden bilgi alınmak suretiyle çocuklarla annesi arasında görüş ve ziyaret imkanının araştırılması, kişisel ilişkinin buna göre belirlenmesi ve sonucuna göre çocuklarla cezaevinde hükümlü olan annesi arasında kişisel ilişki tesisi gerekirken, kisisel ilişkinin yazılı şekilde tespiti ve tayini hatalı olup kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının çocuklarla anne arasında kurulan kişisel ilişki yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kişisel ilişki yönünden BOZULMASINA,

3. Davalı-davacının tüm, davacı-davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Hüseyin'e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'a geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.