Logo

2. Hukuk Dairesi2023/677 E. 2023/3375 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının azlığı, erkeğin manevi tazminat talebinin reddinin ve kusur belirlemesinin yerindeliği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davasında, kadının uğradığı saldırı, ihlal edilen hakları ve tarafların ekonomik durumları gözetilerek hükmedilen tazminat miktarlarının azlığı, çocukların ihtiyaçları ve tarafların ekonomik durumları dikkate alındığında nafakaların düşük belirlendiği gerekçesiyle Yargıtay, tazminat ve nafaka miktarları yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararını bozmuş, diğer yönlerden ise kararı onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1308 E., 2022/1642 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/453 E., 2021/305 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile kabul edilen kısımlar yönünden tekrardan esas hakkında hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer istinaf başvurularının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı- davalı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 20.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen 20.06.2023 gününde duruşmalı temyiz eden ... ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın asıl dava dilekçesinde özetle; tarafların 2005 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkeğin, birlik görevini ihmal ettiğini, silahlı terör örgütüne üye olması sebebiyle tutuklandığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... kadın vekili erkek tarafından açılan birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, silahlı terör örgütüne üye olması sebebiyle tutuklandığını iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3.... kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, silahlı terör örgütüne üye olması sebebiyle tutuklandığını, hakaret ettiği, ekonomik, sosyal ve duygusal şiddet uyguladığını, birlik görevini ihmal ettiğini, ilgisiz olduğunu, küçük düşürücü davranışlar sergilediğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, 2.000,00 TL iştirak nafakası, nafakanın her yıl ÜFE ve TÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 250.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; asıl davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, her ne kadar erkek hakkında tutuklama kararı mevcutsa da erkeğin isnat edilen suçu işlemediğini, suçsuz olduğunu, taraflar arasında şiddetli geçimsizliğin bulunmadığını iddia ederek asıl davanın reddini, aksi kanaatte olanması durumunda, erkek yararına aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası ve 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birlik görevini ihmal ettiğini, aşağılayıcı davranışlar sergilediğini, hakaret ettiğini, erkeğin ailesine kötü davrandığını, ailesini ortak konuttan kovduğunu, iftira attığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, erkek yararına 40.000,00 TL manevî tazminat, aylık 1.500,00 TL yoksuluk nafakası, yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı erkek vekili kadın tarafından açılan birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; kadın tarafından birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını ve kadın tarafından açılan birleşen davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 08.06.2021 tarihli ve 2018/453 Esas, 2021/305 Karar sayılı kararı ile erkeğin, kadını aşağıladığı, hakaret ettiği, birlik görevlerini ihmal ettiği, ekonomik şiddet uyguladığı, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın mevcut olmadığı ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın tarafından açılan asıl davanın ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, erkeğin davasının reddine, alınan sosyal inceleme raporu dikkate alınarak ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine ve ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alınarak kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 20.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat ve nafaka taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... kadın vekili tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-davacı erkek vekili üç dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2022 tarihli ve 2021/1345 Esas, 2022/113 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinde, kadın tarafından açılan asıl davanın ve birleşen davanın kabulü ile erkek tarafından açılan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, iştirak nafakasının arttırım oranı yönünde talep olmasına rağmen bu hususta karar verilmemesinin hatalı olduğu, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu, kadının tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası talepleri ile ilgili olumlu olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek; ... kadın vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile kabul edilen kısımlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, belirlenen nafakanın kesinleşmesini takip eden her yıl ÜFE arttırım oranında arttırılmasına, kadının tedbir nafakası talebinin reddine, kadının yoksulluk nafakası talebi süresinde olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 40.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata, ... kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin, davalı-davacı erkek vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ SÜREÇ

A.Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen 09.02.2022 tarihli ve 2021/1345 Esas, 2022/113 Karar sayılı sayılı kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili tarafından katılma yoluyla tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından ise üç dava ve fer'îleri yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairenin, 22.06.2022 tarihli ve 2022/4903 Esas, 2022/6146 Karar sayılı ilamı ile; yapılan yargılama sonucunda davalı-davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının her iki boşanma davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmiş ise de; tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; ... kadının evlilik birliği içerisinde erkeğin anne ve babasına "...siz ne hakla geldiniz, bir daha bu eve gelmeyeceksiniz" diyerek onları evden kovduğu, yine erkek cezaevinde tutuklu iken de torunlarını görmeye gelen erkeğin annesine “...ne hakla geldin buraya kadar" diyerek rencide edici şekilde konuşup yüzüne kapıyı kapattığı, kadının bu davranışlarının, erkeğe karşı duygusal şiddet niteliğinde olup az da olsa kusurunun olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı erkeğin dava açmakta haklı olduğu ve erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen kadının davasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; tüm dosya kapsamı, uyulan bozma ilamı, tarafların asıl ve birleşen davalardaki iddia ve savunmaları, toplanan deliller, olayların gelişimi, karar gerekçesine göre erkeğe yüklenen kusurlu davranışların ispatlandığı, kadının ise evlilik birliği içerisinde erkeğin anne ve babasına "...siz ne hakla geldiniz, bir daha bu eve gelmeyeceksiniz diyerek onları evden kovduğu...", yine erkek cezaevinde tutuklu iken de torunlarını görmeye gelen erkeğin annesine “...ne hakla geldin buraya kadar diyerek rencide edici şekilde konuşup yüzüne kapıyı kapattığı...”, kadının bu davranışlarının erkeğe karşı duygusal şiddet niteliğinde olduğu ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının da kusurlu davranışının ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu ve İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın tarafından açılan asıl dava ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak erkeğin de davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak erkeğin nafaka ve tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, ortak çocukların yaşı, ekonomik koşullar ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuklar için belirlenen tedbir nafakası miktarının yerinde olduğu, ancak iştirak nafakası miktarının az olduğu, iştirak nafakası yönünden kadının artırım oranı talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu, daha uygun miktarda ÜFE oranında artırım kaydıyla iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kadının, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığı ancak İlk Derece Mahkemesince kadının süresinde sonra sunulan bu talepleri hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olduğu dikkate alınarak tedbir nafakası talebinin reddine, kadının yoksulluk nafakası talebinin süresinde olmaması sebebiyle bu talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut veya beklenen menfaat ile kişilik haklarına yapılan saldırı, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatların miktarlarının az olduğu belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kabul edilen kısımlar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, erkeğin birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin nafaka ve tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, belirlenen nafakanın kesinleşmesini takip eden her yıl ÜFE arttırım oranında arttırılmasına, kadının tedbir nafakası talebinin reddine, kadının yoksulluk nafakası talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 40.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kararın gerekçesiz olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğu, iştirak nafakasının her yıl ÜFE artış oranında arttırılması talebinin kabulüne karar verilmemesinin hatalı olduğu, tazminatların ve nafakaların dava tarihi ve ödeme tarihine kadar enflasyon farkı dikkate alınarak tahsil edilmesi gerektiği, yargılamanın makul sürede bitirilemediği belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi ve manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma davasında kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve ortak çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarlarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, erkek yararına manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, ... kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümlerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın lehine hükmedilen tazminatların ve ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarları yönünden BOZULMASINA,

2. Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Erdoğan'a yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran Havva'ya iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.