Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7036 E. 2023/4760 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşmiş boşanma hükmü bulunan taraflar arasında, bozma sonrası yapılan yargılamada, mahkemece yeniden boşanmaya ve fer'ilerine karar verilmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma öncesi verilen boşanma hükmünün davalı erkek tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmesi ve taraflar arasında evlilik birliğinin kalmaması nedeniyle, bozma sonrası yapılan yargılamada boşanmaya ve fer'ilerine karar verilemeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/140 E., 2022/218 K.

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının kısmen bozulmasına kısmen onanmasına karar verilmiştir.

Taraf vekilleri tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların ilk evlendiklerinde kiraladıkları evi erkeğin boşaltarak ailesi ile oturmak için kadına baskı yaptığını, kadının kabul etmemesi üzerine ailesine yakın bir yerden ev kiralayarak kadını bu evde yaşamaya zorladığını, erkeğin annesinin sürekli tarafların evinde vakit geçirdiğini, evin heryerini karıştırdığını, her şeye müdahale ettiğini, erkeğin küfür ve hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, tabak ve bardakları fırlattığını, sert ve emrederek konuştuğunu, aşağıladığını, erkek ve annesi tarafından şiddet uygulayarak düğünde takılan altınların alındığını, yaşantısına müdahale edildiğini, kadının çalışarak kazandığı tüm parayı erkeğin aldığını ve kendi ailesine harcadığını, ev eşyalarının kadına aldırıldığını ve şimdiye kadar ödediğini, kıskançlık krizleri ile kadına şiddet uyguladığını, ters ilişkiye zorladığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının müvekkiline aynen iadesine olmazsa bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- karşı davalı kadın vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; erkeğin, müvekkiline hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, sadakatsiz davrandığını belirterek karşı davanın reddine, müvekkili lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin evliliğin ilk gününden itibaren kadının kötü söz ve hakaretlerine maruz kaldığını, nikahtan sonra düğünün gecikmesini bahane ederek müvekkiline "Sen şerefsizsin şerefli bir adam olsan düğünü yapardın" gibi hakaretlerde bulunduğunu, düğünden sonra da kadının aşağılamalarına devam ettiğini, müvekkilinden çok para kazanmasını, kendisini lüks bir şekilde yaşatmasını istediğini, müvekkili ağabeyinin yanında çalıştığı için sürekli "Asalak, bir halta yaramıyorsun" şeklinde hitap ettiğini hatta ağabeyinin yanında "Senin şerefsiz kardeşin adam olsa beni tatillere götürür, her şeyde gözüm mü kalır, bu asalağı benim canıma saldınız" şeklinde hitap ederek müvekkilinin erkeklik onurunu ayaklar altına aldığını, tehdit edecek kadar ileri gittiğini, müvekkilinin ailesini istemediğini, ailesini görmesine engel olduğunu, müvekkilinin babasına karşı “O kavat babana söyle bize gelmesin” dediğini, müvekkilinin yüzüne haykırarak annesine “S..tük, o...pu” diye söylediğini, zaman zaman müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, yüzünü gözünü tırmalayarak darp etmeye çalıştığını, daha önce evlenip boşandığını müvekkilinden ve ailesinden gizlediğini, kadının ailesinin tehditlerine maruz kaldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 31.03.2016 tarihli ve 2014/1363 Esas, 2016/528 Karar sayılı kararıyla ziynet alacağı davasının dosyadan tefrikine, erkeğin, kadına hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, birlik görevlerini ihmal ettiği, annesinin eşine müdahalesine sessiz kaldığı, evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tarfların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların evli kaldıkları süre, kusur durumları, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadının boşanma sonucu eşinin maddî desteğini yitirdiği gerekçesiyle kadın lehine 15.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin kusur durumu, eşine evlilik birliği içinde şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle kadın lehine 10.000,00 TL manevî tazminata, tazminatlara yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 15.05.2019 tarihli ve 2019/2445 Esas, 2019/6056 Karar Sayılı kararı ile kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının çok olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.

3.Mahkeme kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4.Dairemizin 11.11.2019 tarihli ve 2019/6252 Esas, 2019/11149 Karar Sayılı kararı ile davalı erkeğe dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günlerinin tebliğinin usulsüz olduğu, davalının savunma hakkının kısıtlandığı, davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun tebliği ile dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesi aşamasından sonra, ön inceleme ve tahkikat aşamalarının tamamlanması gerektiği, bu husus gözetilmeden karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, bu hususun ilk incelemede gözden kaçırıldığı gerekçesiyle davalı erkeğin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 15.05.2019 gün ve 2019/2445 Esas ve 2019/6056 Karar sayılı kısmen onama-kısmen bozulmasına dair ilamının kaldırılarak hükmün gösterilen sebeple değişik gerekçe ile bozulmasına, bozma sebebine göre diğer karar düzeltme istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, erkeğin sigaradan çok rahatsız olması nedeniyle sigarayı bırakma konusunda söz vermesine rağmen evlendikten sonra da sigara içmeye devam ettiği, erkeğin kolunu ve boynunu çizdiği, ailesiyle görüşmesini istemediği, ilk evliliğini erkekten gizlediği, erkeğe "Aptal, geri zekalı, senden adam olmaz, bok var mutfakta ne yersen ye" şeklinde başkalarının yanında hakaret ettiği, erkeğin ise kadına şiddet uyguladığı, "Aptal, mal, salak mısın" şeklinde hakaret ve sinkaflı küfür ettiği, birlik görevlerini ihmal ettiği, annesinin kadına müdahalesine sessiz kaldığı, erkeğin ilk verilen kararın boşanma yönünden onanması üzerine kararı kesinleştirerek ikinci evliliğini yaptığı, her ne kadar kadın, erkeğin ikinci evliliğini yapmasından sonra sadakatsizlik iddiasında bulunmuş ise de dava dilekçesinde güven sarsıcı eyleme yönelik bir iddiası bulunmadığı ve buna ilişkin birleşen dava da açmadığı dikkate alınarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı ilkesi gereğince bu yönlü değerlendirme yapılmamasına, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, asıl davacı kadın lehine asıl dava tarihinden geçerli olmak üzere takdir edilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 06.04.2022 tarihi itibarıyla aylık 450,00 TL' ye indirilerek karar kesinleşene kadar devamına, asıl davacı kadının gelinlik mağazası işlettiği ve karşı davacı erkeğin de kuaför olarak çalıştığı gerekçesiyle tarafların yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, eşit kusurlu olduklarından tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasının reddi, eksik vekâlet ücretine hükmedilmesi, lehe yargılama gideri ve harçlara hükmedilmemesi, erkek lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi, davalı- karşı davacı erkek vekili ise; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi, kendi tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddi, vekâlet ücreti yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 04.07.2023 tarihli 2022/7153 Esas ve 2023/3619 Karar sayılı kararıyla, Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı ve özellikle davalı- karşı davacı erkeğin boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra ikinci evliliğini yaptığı ve bu kusurun erkeğe yüklenemeyeceği, mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen vakıalara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de tarafların eşit kusurlu oldukları, Mahkemece bozma öncesi verilen 31.03.2016 tarihli kararda, kadın tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verildiği, hükmün erkek tarafından kusur belirlemesi ile kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edildiği, kadının davasında verilen boşanma hükmünün temyiz edilmediğinden kesinleştiği, bozma sonrası verilen kararda boşanma hükmünün kesinleştiği ve taraflar arasında evlilik birliğinden söz edilemeyeceği dikkate alınarak boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığı kararı verilecek yerde, asıl davada yeniden boşanma hükmü kurulması ve boşanma davası açılmasına yasal olanak bulunmadığı halde, erkeğin de kesinleşen boşanma hükmünden sonra açılan, karşı davasının kabulüne karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile kısmen bozulmuş, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile diğer yönlerden hüküm onanmıştır.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; erkeğin davasının boşanmadan sonra açılması nedeni ile tüm ferileri ile reddi gerektiği, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları belirlemesinin hatalı olduğu erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın yararına maddî manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, tedbir nafakasının miktarının az olduğu, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini çalışmadığını geliri bulunmadığını, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin yararına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakası miktarı, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönlerinden temyiz etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; bozma kararının karar düzeltme kararı ile çeliştiğini, karar düzeltme ile dosyanın dilekçeler teatisi aşamasına geri döndüğünü, tanınan savunma hakkı kapsamında cevap süresinde karşı davanın açıldığını, karar düzeltme kararından sonra İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada dava dilekçesi ve tensibinde boşanma hususunun da yargılama kapsamına alınması neticesinde karşı dava açmış olmasının müvekkilin kusurundan kaynaklanmadığını bu nedenle bu kısma ilişkin yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulmamasının gerektiği, kadının bir kısım iddialarının iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığını dikkate alınmaması gerektiğini, kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kadından ekonomik olarak daha kötü bir duruma düştüğünü bu nedenle yararına nafakaya hükmedilmesi gerektiğini, tarafların sadece bir yıl evli kaldıkları da dikkate alınarak kadın yararına tedbir nafakasının kaldırılması gerektiğini, temyiz nedenlerini tekrar ederek yararına tazminata hükmedilmesi ve vekâlet ücretinin kadının reddedilen tazminat talepleri dikkate alınarak nispi hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesinde belirtilen karar düzeltme sebeplerinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun)166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesi ve 175 inci maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere göre karar düzeltme istemi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Karar düzeltme talebinin REDDİNE,

1086 sayılı Kanun'un 442 nci maddesinin son fıkrası ve 4421 sayılı Kanun'un 2 nci ve 4 üncü maddesinin (b) bendinin (1) inci alt bendi delaletiyle takdiren 1.470,00 TL para ceza ile 562,65 TL karar düzeltme ret harcının düzeltme isteyenlerden tahsiline,17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.