Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7371 E. 2024/5248 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur oranları, tazminat ve nafaka yükümlülükleri ile miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu ve kadına hükmedilen manevi tazminat miktarının hakkaniyet ilkesine ve ölçülülük ilkesine aykırı şekilde yüksek olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/539 E., 2023/1056 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/589 E., 2019/775 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı- davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı -davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin baskı uyguladığını, şiddet uyguladığını hakaret ettiğini, eşiyle ilgilenmediğini, akşamları eşini evde bırakıp gittiğini, telefonunu sürekli elinde taşıdığını, kadının inancı gereği gerekli özel konumu sağlayabilmek için özel odaya yerleşmesine rağmen erkeğin, teyzesinin oğlunu da içeri almak istediğini, annesine ve kardeşine saldırdığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının babasının erkeği üç yerinden bıçakladığını, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığını, erkeği bıçaklayan babasının ismini ortak çocuklarına vermek istediğini, ailesi ile görüşmek istemediğini, erkeğin de görüşmesini istemediğini, kadının öfke patlaması ile erkeğe bıçak çektiğini, tedavisini yarım bıraktığını, ailesi ile eşi arasında seçim yapmaya zorladığını, doğuma giderken haber vermediğini, doğuma ailesinin gelmesini istemediğini, babası ve kardeşlerinin erkeğin evini bastığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının eşini kendisine karşı ilgisiz davranmakla suçlayarak ona duygusal şiddet uyguladığı, eşinin kendi ailesiyle görüşmesinden rahatsızlık duyduğu, hamile olan eşinin yanında sigara içmek istemeyen bu sebeple ailesinin evine giderek sigara içip bir müddet onlarla vakit geçirmek isteyen erkeğin bu davranışı karşısında davacı-davalı kadının ortak konutu eşinden habersiz terk etmek suretiyle eşine duygusal şiddet uyguladığı, birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davrandığı, çocuğuna eşini bıçaklayan babasının ismini verdiği; erkeğin ise çıkan kavga esnasında eşinin kızkardeşine ve babasına fiziksel şiddet uygulamak suretiyle eşini duygusal şiddete maruz bıraktığı; boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilemesine, çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 8.000,00 TL maddî ve 7.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluştuğunu, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin gerektiğini, nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka ile miktarları yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece kadının eşini kendisine karşı ilgisiz davranmakla suçlayarak ona duygusal şiddet uyguladığı, hamile olan eşinin yanında sigara içmek istemeyen bu sebeple ailesinin evine giderek sigara içip bir müddet onlarla vakit geçirmek isteyen kocasının bu davranışı karşısında davacı-davalı kadının müşterek konutu eşinden habersiz terk etmek suretiyle eşine duygusal şiddet uyguladığı ve birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesi ile davacı - davalı kadına kusur olarak yüklenmiş ise de görgüye dayalı , samimi ve inandırıcı tanık beyanlarına göre, davacı- davalı kadının hamileliğinin son döneminde yalnız kalmaması gerektiği halde evde yalnız kaldığı, bu sırada doğum ağrıları başlayınca ailesi tarafından hastaneye götürüldüğünün anlaşıldığı, bu durumda kadına erkeğe duygusal şiddet uygulamak ve evi habersiz terk etmek vakıalarının kusur olarak yüklenilmesinin isabetli olmadığı; Mahkemece belirlenen erkek kusurlarının yanında kadına hastanede doğum sırasında şiddet gösterdiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu; ağır kusurlu eş yararına tazminat koşullarının oluşmadığı, kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafaka koşullarının gerçekleştiği; çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının da düşük olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince davacı- davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ; kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, çocuk yararına aylık 850,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine; davacı- davalı kadın vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadın ve çocuğun ihtiyaçları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar evlilik hükümlerine sadık kalınmasının gerektiğini, kadın aleyhine zina hukuksal sebebine dayalı boşanma davası açıldığını, davaların birleştirilmesinin gerektiğini, kusur belirlemesi ile kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının belirtilen yönlerden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tazminat koşullarının kimin yararına oluştuğu, kadın yararına nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı, boşanma hükmü kesinleştikten sonra açılan boşanma davasının kusuru etkileyip etkilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadın vekilinin, davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı-davalı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen manevî tazminat yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.